|

Bu haber çaysız okunmaz

Çaykur, ‘Çayın 90 Yılı’ isimli bir kitapla Türkiye’de 1923’ten günümüze gelerek çayın doksan yılını, tarihi perspektifle ele alıyor. Çaykur verilerine göre nüfusumuzun yüzde 96’sı çay tüketiyor.

Harun Karaburç
04:00 - 23/11/2014 Pazar
Güncelleme: 21:22 - 22/11/2014 Cumartesi
Diğer

Çay, İngilizlerin, Japonların olduğu kadar, hatta onlardan daha çok bizim geleneksel içeceğimiz. Kanıt Çaykur’un kendisi. Çaykur’un verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 96’sı her gün çay içiyor, üstelik nüfusun yüzde 95’i de çay harmanlarını kendi damak tadına göre evlerinde hazırlıyor. Leyla ile Mecnun’da da İsmail Abi, “Adamlar bana çay verdi. Çay veren insan kötü olur mu hiç!” dediği gibi size çay verenden kötülük gelmez. Kahvaltıda, yemeklerden sonra, ismini verdiği saat beşte neredeyse üç öğün düzenli olarak çay tüketiyoruz. Bazılarımızın çay içmediği zamanlarda başına ağrılar giriyor. Hafazanallah. Hele hele kahvaltıda çayı eksik etmeyiz. Alelacele yapıyorsak bile simidimizin yanında çayımız vardır. Çayla simit kardeştir, ayırmak istemeyiz. Çaykur, bizdeki çay aşkının birinci el tanıklardan biri olarak ‘Çayın 90 Yılı’ adını verdiği kitapta Türkiye’nin çayla olan 90 yıllık tarihini çayseverlerin beğenisine sunuyor. Bu haberi okurken elinizde bir bardak çay olsun. Yoksa gazeteyi elinize almadan evvel çayın suyunu ocağa koyun. O da yoksa kendinize ince belli bardakta tavşankanı bir çay söyleyin. Afiyet olsun.


ÇAYIN BEKLENMEYEN ÇIKIŞI

1923 yılında Rize’nin Garal tepesinde kurulan bir fidanlıkta başlayan çayın serüveni, Türkiye’yi doksan yılda dünyada yaş çay üreticileri arasında yedinci, kuru çay üretiminde beşinci ve yıllık kişi başına çay tüketiminde de birinci sıraya yükseltmiş. Bir zamanlar Türkiye’de üretilmesine hayal olarak bakılan çay herkesi şaşırtmış, bir anlamda kendi kendini ispatlamış. Çaykur, Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Çaykur’un 2023 hedefinin Rize çayının bütün dünya pazarlarında bilinen, kabul edilen ve saygın bir dünya markası haline getirmek olduğunu söylüyor. 


TİRYAKİSİNDEN KİTAP

Osmanlı arşivi uzmanı Muhammet Safi, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde çayla ilgili olarak birkaç belgeye ulaşıyor. Bulunan bu belgeler, Anadolu’da çay tarımının geçmişi konusunda ciddi bilgiler veriyor. Safi’nin kaleme aldığı ‘En Eski Çay Belgesi ve Çay Tarifnamesi’ isimli makalede Osmanlı’da çayın tarım bitkisi olarak düşünülmesinin 1894 yılında olduğuna işaret ediliyor. Anlaşılan 2. Abdülhamit döneminde ele alınan pek çok konu arasında çay da var. Kitapta çayın tarihiyle ayrıntılı bilgiyi bulabilirsiniz. Çay üretimi sürerken çay ile ilgili kitaplar da basılmaya başlanıyor. Bu kitaplardan biri de çaya düşkünlüğü yüzünden ‘Çaycı’ lakabını alan İzzet Paşa’nın 1879’da basılan 81 sayfalık Çay Risalesi. 


Tiryakisi her zaman bulunur

The Tea App, Tea Round, Aromatic, Teavana Perfect Tea Touch, Tea Tips, A Perfect Cup of Tea, Tea Time gibi çayla ilgili pek çok uygulama var ama hepsi İngilizce. Türkçe dil seçeneği olan bir uygulamanın olmayışı bu kadar çay seven bir millet için büyük noksanlık. Gerçi kahveciler de çok fazladır bizde. Hatta çaycı mısın kahveci misin diye de sorarlar. Kahve de çok sevilir ama çayın yeri başkadır her zaman. Çay tiryakisi olmasa da çaysever diyebileceğimiz birçok ünlü isim vardır. Son yıllarda özellikle Karaköy hattında çayhane tarzı kafelerin sayısında bir artış gözleniyor. 


Teknolojiye tek başına kafa tutar 

Sağlığımıza faydalı çaylar arasında en çok içilen ve tercih edilen yeşil çay olsa gerek. Adaçayı, Ihlamur, Nane, Kekik, Kuşburnu çayları da içiliyor tabii ki. Bu çaylar ve siyah çaylar da eğer ateşte pişirilip demlenirse tadına doyum olmaz. Ayrıca güzel demlenmiş bir çay sizi sakinleştirir, hararetinizi alır. Hazımsızlık ve mide ağrısı gibi şikayetiniz varsa eğer yapacağınız ilk iş bir bardak sıcak çay içmek olsun. Günümüzün hafıza düşmanı teknolojisiyle de çay tek başına başa çıkıyor. Her derde deva çayın hiç mi zararı yok? Olmaz mı? Çok içildiğinde asabiyet yapar, gıybet ettirir, arkadan konuşturur. Her şeyin fazlası zaten zarar.


İSVİÇRE ALPLERİ’NDEN GÜZEL

Rize ve çay... Birbirinden bağımsız düşünemeyeceğimiz iki kelime. Çay Rize’den sorulur, Rize’de çaydan. Alman seyyah Prof. Dr. Karl Koch, 1844-45 yılları arasında Doğu gezileri sırasında Rize’ye de uğruyor ve Rize’nin botaniği için “Bahçelerde Rize’de özen gösterilir, tüm sahilde hiçbir yerde böylesine güzel ağaçlar görmedim. Düzensiz büyüme veya verimsiz toprak yoktur. İsviçre Alpleri’nde bile daha güzeli yoktu” diyor yazdığı notlarında. Birbirinden çalılıklarla ayrılan çay bahçeleri yemyeşil bir halı gibi seriliyor toprağa Rize dağlarında.

#çay
#çay tiryakisi
#rize çay
9 yıl önce