|

Çikolatanı söyle, kim olduğunu söyleyeyim

Dünyaca ünlü Godiva'yı satın alacak kadar mesafe katetti çikolatacılarımız. Bu birikimi bir fiyonk gibi süsleyen ise yeni nesil çilokatacı Ruken Demirer oldu. Gelin sizi kendisiyle tanıştıralım. Çikolata tutkunu bu kadının Nişantaşı'nda adını eski Fransa kraliçesi Marie Antoinnette'den alan bir çikolata mağazası var. Ruken Demirer, aynı zamanda oyuncu Rojda Demirer'in de kardeşi.

Kübra Sönmezışık
00:00 - 22/04/2012 Pazar
Güncelleme: 23:43 - 21/04/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Çikolatanı söyle, kim olduğunu söyleyeyim
Çikolatanı söyle, kim olduğunu söyleyeyim

Çikolatanın dünyanın en sevilen yiyeceklerinden biri olduğuna hemen hepimiz hemfikirizdir. Besin değeri yüksek, enerji veren bu yiyecek, tropic kakao ağacının çekirdek tohumlarından yapılıyor. Çikolatanın tarihine baktığımızda ise millattan önceye dayandığını, Güney Amerika'da kakao ağacı yetiştirilmesi ile keşfedildiğini görüyoruz. Çikolatayı ilk tadanlar ise Mayalar olmuş. Yıllar geçmiş ve önce İngiltere ardından diğer Avrupa ülkelerinde bu muhteşem tad için çikolata evleri açılmış. Çikolatanın bize ulaşması ise Cumhuriyet'ten sonraya dayanıyor. İlk yerel üretim 1927 yılında Feriköy'de başlamış. Sonrası ise malumunuz. Dünyaca ünlü Godiva'yı satın alacak kadar mesafe katetti çikolatacılarımız. Bu birikimi bir fiyonk gibi süsleyen ise yeni nesil çilokatacı Ruken Demirer oldu. Gelin sizi kendisiyle tanıştıralım.

Çikolata tutkunu bu kadının Nişantaşı"nda adını eski Fransa kraliçesi Marie Antoinnette'den alan bir çikolata mağazası var. Ruken Demirer, oyuncu Rojda Demirer'in kardeşi. Kendisi de bir dönem oyunculuk yaptıktan sonra Yeşilçam'dan çekilmeyi tercih etti. Çocukluk hayalini gerçekleştirmek gibi çok geçerli bir nedeni vardı. Bu hayal sanıldığı kadar da küçük değildi üstelik. İçinde çeşit çeşit kaliteli çikolataların yapıldığı, bir mücevher kutusunu andıran ambalajların içinde saklandığı, sıcak, küçük bir çikolata dükkanı açmaktı.

ÇİKOLATA YEMEK İÇİN İSVİÇRE'YE GİDERİM

Çikolata en kolay çocukluk hayali olabilme gücüne sahip nesnelerden biri. Bu konuya bir örnek verelim. Amerikan yapımı Charlie'nin Çikolata Fabrikası filminde, çikolatanın çocuk üzerindeki etkisinden bahsedilir. Fakir bir aileden gelen Charlie, ailesi ve çikolata arasında tercih yapmak zorunda kalır.Çikolatayı çok sevmesine rağmen ailesini tercih eder. Size bahsettiğim sadece bir kurgu. Fakat çocukluk hayallerinin ileride insana neler yaptıracağı Ruken Demirer örneğinde olduğu gibi bilinmiyor. Biraz da Demirer'in çocukluğundaki çikolata dünyasından bahsedelim. "Çocukken hiçbir çikolatayı ayırt etmeden yerdim. Kardeşimle dayımın yanına İsviçre'ye giderdik. Orada çocuklara haftada birgün çikolata veriliyordu. Sizi bir mağazaya götürüyorlardı ve içeride bir sürü çikolata oluyordu. O gün yiyebildiğimiz kadar çikolata yiyorduk."

KİMLİK TESTİ YAPABİLİYORUM

Başrollerini Juliette Binoche ve Johnny Depp'in oynadığı Chocolat filmi, uzaklardan kasabaya gelen bir kadının çikolata mağazası açma serüvenini anlatır. Film ayrıca çikolatının çekici, korkutucu, psikolojik ve sosyolojik taraflarına değinen estetik bir yapımdır. Demirer, kendisini çikolata mağazası açmaya motive eden unsurlardan birinin de bu film olduğunu söylüyor. Demirer'e filmden yola çıkarak her karakterin bir çikolatası var mı? diye soruyorum. İşte yanıtı, "Yakından tanıdığım insanlarda çikolatayla kimlik testi yapabiliyorum. 'Sen bunu seversin' diyebiliyorum."

PİYASADAKİ ÜRÜNLERİN ÇOĞU GERÇEK DEĞİL

Demirer'in çikolataları hem göze hem de damağa hitap ediyor. Peki çikolata üretiminin ne gibi prensipleri var? Cevabı şöyle: "Çikolatanın çok dikkatli seçilmesi gerekiyor. Bitter çikolata çok yararlı bir besin. Kan dolaşımına ve kalbe çok iyi geliyor. Ama gerçek çikolata yemeniz gerekiyor. Piyasadaki çikolataların çoğu gerçek değil. Marketlerde satılan, ortam sıcaklığına duyarlılığı olmayan şeyler kokolin. Yani sahte çikolata. Kokolinin içinde bulunan hidronije damarlarınızı tıkayabilir." Demirer, çikolata mağazasını açarken bir maddi kaygı için bu işe girmediğini söylüyor. Amacının kaliteli ve herkese ulaşabilen çikolatalar yapmak olduğunu dile getiriyor. Bu işe biraz romantik baktığını da itiraf ediyor. Çikolataların içeriğini anlatmaya gelince sözü Demirer'e bırakıyorum; "Yapay aroma kullanmıyoruz. Mesela; frambuazlı çikolatanın içine yapay frambuaz koymuyoruz. Yüzde 80 meyvenin içeriği olan meyve özlerini kullanıyoruz. Bu yüzden çikolatalarımızın ömürleri on gün ile iki hafta arasında değişiyor. Çünkü içinde hiçbir koruyucu katkı maddesi yok. Doğaldan yana biri olduğum için taze ürünler yapıyoruz"

BUNLAR ÇİKOLATAYSA BİZ DAHA ÖNCE NE YİYORDUK?

Demirer, mağazayı açmadan önce uzun bir mesai harcadığını söylüyor. "Hem şekilleri hem de kutuların tasarımı için günlerce düşündük. Onları birer mücevher gibi görüp, sunumlarını ve tadlarını ona göre oluşturduk. Bu yüzden insanlar bizim çikolatalarımıza özel bir hediye olarak bakıyor. Ruken Demirer, bu işin eğitimini almamış. Çikolatayı çok sevdiği için bu işe girmiş. Bir avantajının olduğunu söylüyor o da; "İyi bir gurme olduğumu düşünüyorum. Şeflerimizle reçeteleri uzun süren çalışmalarla oluşturduk. Yanımda danışmanlığını aldığım 35 yıllık çikolata ustası var. İşin görsel kısmıyla ise ben ilgileniyorum. Bu işe moda gibi bakıyorum. Nasıl modada ilk bahar, yaz, sonbahar, kış varsa çikolata da kullanılan desenler veya renkler modayla ilişkili...


Yemekten asla bıkmam

Özene bezene hazırlanmış, üzerinde aylarca kafa yorulmuş bu çikolataları kimler satın alıyor? "Daha çok A Plus'a müşteriye hitap ediyoruz. Fakat A Plus'a hitap ediyoruz derken sadece A kalite ürenler yapmaktan bahsediyorum, bu fiyatlara yansımıyor. Malzemenin en iyisi kullanılıyor ama pahalı değil. Kar marjlarını en düşük seviyede tuttuk. Çünkü benim için herkesin yiyebiliyor olması önemli." Bu çikolataların müdavimleri arasında protokolden bir çok isim var. Demirer, bu kadar içinde olmasına rağmen çikolatadan bıkmadığını, hatta çilekli, kirazlı ve kestaneli çikolatalarının favorileri arasında olduğunu söylüyor.


Marie Antoinette'nin yaşadığı talihsizlik

"Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler", bu sözü eski Fransa Kraliçesi Marie Antoinette söylüyor. Hayatı idamla sonlanan Kraliçe'nin halk arasında iyi bir imajı yok. Peki Demirer, bu negatif karakteri nasıl bir mağaza adı olarak seçti? İşte cevabı;"Bunu tarihçiler şöyle yorumluyor; Günahkar değil, günahı alınmış Kraliçe. İhtilal zamanı talihsiz bir durum yaşıyor ve idam ediliyor. Bu onun kötü olduğunu göstermiyor. Erken yaşta saraya gelmesi, yanlış anlaşılma ve olayların yanlış yorumlanması tamamen talihsizlik.



12 yıl önce
default-profile-img