|

Cumhuriyet tarihi kadar eski bir Türk Divası

Cumhuriyet'in ilk kurulduğu yıllarda ünü ta Ankara'ya kadar ulaşan Müzeyyen Senar, geçtiğimiz hafta 97 yaşında hayata veda etti. Türk müziğinin divasının hayat hikayesi, yakın tarihimizin hikayesi gibi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 15/02/2015 Pazar
Güncelleme: 18:08 - 14/02/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

öyle durumlarda söze nereden başlanır bilinmez. Türk müziğinin duayen ismi Müzeyyen Senar, Cumhuriyet’in Divası, geçtiğimiz Pazar aramızdan ayrılarak Hakkın rahmetine kavuştu. 97 yaşında hayata veda eden Senar'ın, sesi, söylediği şarkılarda kaldı, şarkıları hepimizin aklında ve yüreğinde ve dilinde… Türk müziğinde pek çok sanatçı onu örnek alarak şarkı söylemeye çalıştı . Ama müzik otoriteleri için o bambaşkaydı ve biricikti. 1918 doğumlu Senar, Cumhuriyet’in Divası olarak biliniyor ama aslında tüm zamanların divasıdır. Ona “Seni unutmayacağız” demek lafügüzaf. O zaten unutulmayacak.


BİRÇOK İLKİN SAHİBİ

Senar, sesindeki seda, ruhundaki incelik ile senelerini verdiği Türk musikisine de yön vermiştir. Türk müziği birçok ilki Senar’la yaşamıştır. Misal vermek gerekirse 1935 senesine kadar hanımlar bir sırada oturup fasıl yapıyorlar. 1935’te Müzeyyen Senar, sırada oturmayı kabul etmiyor ve solist olarak şarkı söylüyor. Zaten ondan sonra herkes solist oluyor. Bir örnek de sinemadan verelim. Evet, Senar’ın öncülüğü sinemada da karşımıza çıkıyor. İki filmde başrol oynayan Senar, 1942’de Halil Kamil’in çektiği Kerem ile Aslı filminde, bir sinema filminde yer alan ilk kadın ses sanatçısı unvanını da alıyor. Başrolünde olduğu diğer film ise Ana Yüreği’dir. Daha sonraları filmlerde çok kere Müzeyyen Senar olarak rol alıyor ve tabii ki şarkı söylüyor.


ATATÜRK ÖNCE SAÇINI KESTİRDİ

Cumhuriyetin Divası’nın Atatürk’ün makamında söylediği şarkıları hepimiz biliyoruz. 1936’nın Aralık ayı. Bir akşam Saray’a davet edilir. Henüz 18 yaşındadır ama şöhreti alıp başını gitmiştir. Daha ne olduğunu anlamadan kendisini Atatürk’ün karşısında bulan Senar, hem sevinir hem de korkar. Eşi Ali Senar da yanında. Atatürk, Senar’ı görünce saçını beğenmediği için yaverine sesleniyor ve sarayın berberinde Senar’ın saçları, eşinin de bıyıkları kesiliyor. Ondan sonra Atatürk’ün yanına gelen Senar, koltuğunun altında sakladığı defterden şarkılar söylüyor. Korku, sevinç ve heyecanla başlayan gece sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor. Senar ve eşi eve geldiklerinde ise kızılca kıyamet kopuyor.


EVLADIMA SARILDIM

Senar, o geceyi şöyle anlatıyor: “Gece Ali için tam bir eziyet olmuştu. Eve dönerken somurtup durdu ve bir tek kelime etmedi. Atatürk’le tanışmamın onu etkilememiş olmasına şaşırmıştım. Hatta bir yaverin ayrılırken uzattığı zarftan çıkan yedi yüz elli lira bile. Eve döndüğümüzde üzerime yürüyerek dövmeye yeltendi. Zaten çok yorgundum. Anlaşılan yine iyi bir derse ihtiyacı vardı. Araya giren annemi de itince iyice sinirlenip elime geçen her şeyi ona fırlatmaya başladım. Vazoyla kafasına vurmak için koştuğumda kaçarak yatak odasına saklandı. Aksilik tam o sırada Ergun uyanıp ağlamaya başladı. Hemen kızgınlığım geçti ve evladımı kucağıma aldım. Çok yeni evli olmamıza rağmen bir şeyler bitmeye başlamıştı.”


Beni istismar ettiler

Senar 17 yaşında ve artık sahnelerin tozunu yutuyor. Münir Nurettin o sırada 34 yaşında daha çok tanınıyor. O zamanlar sanatçılar arasında önce-sonra çıkma kavgası yok. Bir gece Müzeyyen Senar en son çıkıyor, bir gece Münir Nurettin. Senar annesiyle birlikte teyzesinin evinde kalıyor. Sahneden kazandığı parayı olduğu gibi eniştesine veriyor. Bir gün kazandığı parayı artık onlara vermeyeceklerini söyleyince yaka paça sokağa atıyorlar. Onlarla bir daha görüşmeyen Senar, yıllar sonra, “Bana yapılan iyilikleri de kötülükleri de asla unutmam. Kazandığım paranın bir kısmını harcama şansı verselerdi bu süre biraz daha uzardı. Beni en kötü şekilde istismar etmişlerdi. Onları affetmem mümkün değildi” diyor.


Zaten şöhret olarak gelmişti dünyaya

Cemil İpekçi, Radi Dikici’nin yazdığı Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar isimli kitapta ona karşı olan düşüncelerini “O bir şarkıcı veya yorumcu değil bu onun yaşam biçimi. Belki de kalıcı yıldızlar, parlamaya gayret etmezler. Zaten o kadar parlaklar ki kendilerini parlatmak için çaba sarf etmezler. Müzeyyen Senar, hiçbir zaman şöhret olduğunun farkına varamadı. Zaten öyle doğmuştu” sözleriyle anlatıyor. Radi Dikici ise methiyeler diziyor: “Tılsımını adının harflerinde taşıyan bir imge… Dudaklarının arasında dökülen tek notayla milyonların yüreğini titreten eşsiz bir ses… Gözlerinin ışığıyla bulunduğu ortamın aurasını değiştiren bir eda… Seslerin ve ezgilerin büyüleyici dünyasına adanmış bir yaşamın öznesi… Sözcüklere sığmaz bir kadın…”


Ben şarkı söylemiyorum, güfteyi anlatıyorum

Hayatı boyunca her sabah bir şarkı söyleyerek kalkan Senar’ın hayatında müziğin çok çok önemli bir yeri var. O şarkılarla yaşıyor, şarkılar onunla. “Çok kere şarkı söylerken şarkıyla bütünleşirim. Muhtemelen besteci şarkıyı bestelerken ne duymuşsa söylerken ben de onu yaşarım. Şarkı bitene kadar şarkının derinliğinde kaybolurum. Bittiğinde alkış sesleri beni kendime getirir ve dünyaya geri dönerim” diyen Senar, şarkıları söylemiyor o güfteleri yaşıyor ve anlatıyor. Gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda hep onun şöhretli hayatına şahitlik ettik. Oysa o, hayat yolunda pek çok zorluklarla karşılaşmış, bütün güçlüklere rağmen dimdik ayakta kalmıştır.

#müzeyyen senar
#sanat müziği
#diva
9 yıl önce