|

'Dışarıdan atmosfer getirmek serbest'

Kılıçdaroğlu'nu seviyorum. Bana sevimli şeyler hatırlatıyor. Gandi ve İnönü'den çok, 'ismini vermek istemediğim' bir çizgi film kahramanına benzetiyorum onu, belki ondandır. Ve o sevimliliğiyle durdu durdu, CHP genel başkanlığına aday oldu. Şaşırtıcı değil. Gerçi beni ilgilendirmez. Ben 'mekan' yazmak istiyorum. Siyaset benim işim değil. Billah! Fakat ben gezip tozarken, siyaset beni buluyorsa da, bu benim talihsizliğim olsa gerek. Misal, Eski Kafa. İstanbul'a uğrayıp da Eski Kafa'ya uğramamak olur mu? Olmaz.

Ümmühan Atak
00:00 - 23/05/2010 Pazar
Güncelleme: 23:10 - 22/05/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
'Dışarıdan atmosfer getirmek serbest'
'Dışarıdan atmosfer getirmek serbest'

Fakat bu kez geç kalmışım. Benden evvel Sayın Kemal Kılıçdaroğlu uğramış buraya. Çay içmiş. Öyle dediler. Ziyaretine 'Eski Kafa Açılımı' denmiş. Anlattılar. Gerçekten 'açılım'. Muhafazakâr vatandaşın merkezlerinden Fatih'in orta yeri! Üstelik, 'Mevlana İdris etkisi' ile, camianın önde gelenlerinin buluştuğu yeni bir mekan. Yeni dediysek, epey oldu. Hatırlıyorum, iki yıl evvel bir Ramazan akşamı, iftar için gittiydik ilkin. Açılış günleriydi. Ve hiç unutmam, 'acılı ayran' ile tanışmıştım. Bildiğiniz acı. İçinde bıcır bıcır biberler... “Utanmasam bi bardak daha isterdim” denilecek kadar lezzetliydi. Ama utandım. Mevlana İdris'in, misafir ağırlama ve hatta baş tacı etme telaşına bir zorluk çıkarmak da istemedim. Şimdi tam mevsimiymiş. Ben buradan - Ankara'dan - her istediğimde gidemem ama siz gidin, “Var mı acılı ayranınız?” deyin. İçerken, tam o anda yani, burada birinin, “Olsa da içsek” dediğinden emin olun.


EVİMİN ÖNÜNDE OTURUR GİBİ MES'UD!

Eski Kafa'da başka 'orjinallikler' de yok mu? Elbette var. Sadece sofrada değil, daha adımınızı atar atmaz karşılıyor sizi bunlar. “Faydası, zararsız olması!” sloganıyla içiniz ısınmadıysa devam etmeyin, geri dönüp en yakın fast-food dükkanında hamburger yiyin. İçiniz ısındıysa ve hatta kıpır kıpır olduysa size yeni bir slogan daha; “Ye, iç, düşün!”

Yani diyor ki aslında açık açık; “Çayını çorbanı iç, meyve şuruplarını yudumla ama çok konuşma. Bi sus. Hatta biraz daha sus! Sonra da bi kendini dinle. Şu sokağı dinle…”

Sokak dediğim; At Meydanı. Çoluk çocuk gırla… Dükkan kepenklerini merkeze alıp 'tek kale maç' yapan, her an 'kafa atasınız' diye size pas veren çocuklar... Rahatsız mı oluyorsunuz? “Yoo, bilakis! Evimin önünde oturur gibi mutlu!” dedirten bir his. (Bunun için, evinizin önünde oturmayı seven biri olmanıza gerek yok.)


BU DEĞİRMENİN SUYU NEREDEN GELİYOR?

Burada su ve ekmek bedava. Yanılmıyorsam, su ta Afyon'dan geliyor. Kütahya da olabilir. Kütahya'dan domates de geliyor. Hatta yenilip içilen hemen hiçbir şey İstanbullu değil. Çay Rize'den. Masalar bile Anadolu'nun bağrından… Gidin ve Mevlana İdris'e, “Bu değirmen taşlarını Anadolu'nun bağrından nasıl koparıp buralara getirdiniz?” diye sorun. Anlatacak çok şeyi var. Sadece değirmen taşları mı? Küllük, sürahi, tabak, çanak… Bu zarafet Mevlana İdris'in eşi Aysel Hanım'ın eseri daha çok. 'Onunla da tanışın' diyesim var, fakat o daha ziyade mutfağı çekip çeviriyor. Yoğun. Lezzetlerden de o sorumlu. Lezzetlerden o, sohbetlerden Mevlana İdris… Tabii daha çok 'susmayı' tercih eden bir şairi sohbet ederken görmeniz ne kadar mümkünse, o kadar… Biraz da onun için 'bi susun'!


AÇILIMA NİYET, ATILIMA KISMET

Aslında aklım 'ünlü' Kılıçdaroğlu'nda. Neden gelmiş, ne zaman gelmiş, nasıl gelmiş, gelmiş de n'olmuş… Fikir, köşe yazarı Atılgan Bayar'dan çıkmış. 'Açılım fatihi' Kılıçdaroğlu'na, “Gel de, 'Türkiye'nin kültürel kodlarını anlamak için' Eski Kafa'yı gör” demiş. (Diyalog tam böyle olmamış olabilir) Kalkmış gitmiş o da. Kılıçdaroğlu'nun geleceğinden haberdar olan birkaç gazeteci de hazır bulunmuş. Haliyle gündem; siyaset, medya ve başörtüsü. Hatta en çok vakti başörtüsü almış. Ne de olsa CHP'nin 'dindar açılımı'na katkısı olsun diye Eski Kafa tercih edilmişti. Yeterli 'data' toplamış mıdır? Bence hayır. Öyle üç beş gazeteciyle konuşarak 'Fatih seçmeni' anlaşılır mı yahu? Anlaşılmaz. Ha, ama söylentiye göre, Kılıçdaroğlu'nun burada bahtı açılmış. Bkz: CHP genel başkanlığına adaylık atılımı! Eh işte.


…VE OLAYLAR GELİŞİR

Mevlana İdris'e sordum: “Artık başka mekanlara gitmiyor musun?” diye. “Başka şehirlerde, başka yerlerde hâlâ çay içmeye ve sohbete veya sessizliğe devam ediyorum.” cevabını alıyorum. Sadece bu değil, sorduğum tüm sorulara aldığım cevaplar etkileyici:

“-Eski Kafa neden açıldı?

“-Bir gün Fatih'te dolaşıyordum, olaylar birden gelişti.”

Bu kadar. Kısa ve net. Diyor ki içinden; “Uğraştırma beni. Ne olmuş olabilir ki?!”

Gerçi çoğundan haberim var ama yine de soruyorum:

“-Ünlü kimler geliyor buraya?”

“- Tabii ki Eski Kafa'da ünlü/ünsüz ayırımı yapılmıyor, yapamayız. Gelen kendi havasını, atmosferini beraberinde getiriyor. Dışarıdan atmosfer getirmek serbest yani. Bu atmosfer Eski Kafa'nın atmosferiyle birleşiyor.”



Kimler Eski Kafa'lı?

Sadece 'Fatih camiasından' değil, politika, sanat, medya, sinema ve edebiyat dünyasından 'ilginç' isimler de burada aslında. Şöyle akla ilk gelenleri sıralıyorum bu yüzden: Haşmet Babaoğlu, Semih Kaplanoğlu, Atılgan Bayar, Burhan Kuzu, Sırrı Süreyya Önder, Savaş Barkçin, İbrahim Karagül, Sevilay Yükselir, Hasan Aycın, İhsan Süreyya Sırma, İbrahim Kiras, İskender Gümüş, Ahmet Mercan, İbrahim Paşalı, Ensar Altay, Yusuf Armağan, Gülcan Tezcan, Züleyha Sarı, Selman Maltaş ve ta Ankara'dan Hakan Albayrak, Gökhan Özcan, Mustafa Şahin, Bahadır İslam, Ebubekir Kurban ve hatta ta Amerika'dan Kara Panterler'in lideri Dhoruba Mücahid bin Vahad! Ve tabi söylemeden geçmeyeceğim; bu ünlüler arasında şunlar da var: Bir grup serçe, atların hayali, martılar… (Bunların daha ünsüz olduğunu iddia edemezsiniz!)



14 yıl önce