|

Ebru, UNESCO’da Everest’i gördü

Geleneksel sanatlarımızdan ebru, artık UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde. Ebru için uzun yıllardır uğraşan ve UNESCO’nun toplantısına katılacak o tarihi ana tanıklık eden ebruzenler için ebru bu ödülle zirveye çıktı.

Yeni Şafak ve
04:00 - 7/12/2014 Pazar
Güncelleme: 21:54 - 6/12/2014 Cumartesi
Yeni Şafak

UNESCO tarafından bu yılın en başarılı dosyalarından biri olarak kabul edilen Ebru Sanatı, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne girmeyi başardı. Ebru sanatçısı ve Çerkezköy Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Can’ın, 2009'dan bu yana UNESCO ve Birleşmiş Milletlere defalarca gönderdiği dilekçeler, ebru sanatının dünyanın ortak mirası olarak kabul edilmesini sağladı. Ebru sanatının dahil olmasıyla birlikte Türkiye’den listeye giren kültürel miras sayısı da 12’ye çıkmış oldu. Paris’teki atmosferi ve arka planını UNESCO heyetinden Ebru sanatçıları Ömer Sabuncu, Timuçin Tanarslan ile projenin mimarları Atilla Can ve Suna Koçal’la konuştuk.


Atilla Can - Ebru Sanatçısı: Sanatımıza sahip çıktığımız için kazandık

Altı yıl kadar önce, atölyemde otururken sanatımız ilerde ne olacak diye düşündüm. Türk Sanatı olarak Ebru Sanatı’nı tescillendirmeye karar verdim. Öncelikle, dünyada her yıl Eylül ayının ikinci haftasının Dünya Ebru Günü olarak kutlanmasını talep ettim ve Türkiye UNESCO Milli Komisyonu’na konuyu açtım. Defalarca dilekçe gönderdim, uzun görüşmelerimiz oldu. Dünyadaki tüm Ebru sanatçılarının çalışmalarından UNESCO’ya seçki gönderilmesini sağladık. Bu önemli bir farkındalık oluşturdu. Ancak çok zor bir süreçti, aylarca uykusuz kaldık. Bunu yaparken kendi camianızdan taş koyanlar da oldu. Umursamadık imza kampanyaları düzenledik ve UNESCO’ya gönderdik. Şunu belirtmeliyim ki; İyi olmak yetmiyor çok da ısrarcı olmak gerekiyor. Paris’te 46 dosya açıldı, en iyi beş dosya arasında Ebru Sanatı vardı. Son aşamada olmayabilirdi. Mesela Lavaş Ermenistan’ın oldu, kâğıt Japonlara verildi. Tarihi bir araştırdığınızda kâğıt Çinlilerin değil, Türklerin sanatıdır. Ama birileri sahip çıkıyor ve siz bir şey diyemiyorsunuz. Çabamız sonucu; onlar da bu sanatın ciddi bir sanat olduğunu ve dünyaca kabul gördüğünü anlamış oldular. Kendimi Everest’in tepesine çıkmış gibi hissediyorum. Türk sanatlarımızdan hiçbiri yoktu, ben sadece Ebru bayrağını diktim. Umarım diğer sanatlarımız da bu olayı örnek olarak algılar. Bir an önce bunun devamı gelir.


Suna Koçal - Ebru Ustası: UNESCO’yu ebru bombardımanına tuttuk

Paris’te heyecandan yüreğimiz ağzımızdaydı. Sonucu hepimiz çok merak ettik. Kültür miras listesine girmesi bizi çok sevindirdi. Attila Can’ın çok büyük emekleri oldu. Onun çabaları olmasaydı bu sonuçlar elde edilemezdi. Ben de elimden geldiği kadar kendisine yardım etmeye çalıştım. Dünyanın her bir yanından Ebru sanatçılarını seferber ettik. UNESCO’yu adeta bir Ebru bombardımanına tuttuk. Dilekçeler gönderdik ve kültür miras listesine girmesini sağladık. Projemiz en iyi dosya olarak gösterildi. Ebru yapıldığı anda seyredilebilen bir sanat ve bu yüzden çok sihirli bulunuyor. UNESCO yetkilileri, dosyaları kabul ederken, sanatın muhteviyatından daha ziyade köklü bir geleneği olup olmamasına bakıyor. Kıyasıya yarıştık ve kazandık. Ben de Minyatür sanatımız için ayrı bir proje hazırlamayı düşünüyorum.


Timuçin Tanarslan - Ebru Ustası: Lale yapınca büyükelçi masanın altına baktı

Öncelikle, UNESCO’da kazandığımız başarı beni çok memnun etti, gurur duydum. Ebru sanatının özellikle geleceği açısından çok iyi oldu. Ben Türk sanatlarını icra etmenin yasak olduğu dönemlerde Ebru sanatına başladım. Bu başarılar sayesinde artık kimse Türk sanatını yasaklayamayacak. Ebru sanatına dair doğru dürüst bir kitap bile yok. Maalesef Türkiye’deki yazma kitaplar okunmuyor ve bilinmiyor. Şimdi gençlerimiz eski yazıları okumalılar. Ebru sanatının geldiği noktayı başarılı buluyorum fakat yeterli değil. Birçoğu sanat değil, zanaat oluyor. Hocanın yaptığı laleyi tekrar etmenin bir anlamı yok. Ebru sanatçıları kendilerinden bir şeyler katmalı. Bu sanat, dünyanın her tarafında ve gittiğim her ülkede hayranlıkla karşılanıyor. Örneğin, Mısır’a 1987 yılında gitmiştim, iki yıl önce yeniden gittim. Ekmek kuyruğu gibi kuyruk oluyor. Hatta hiç unutmuyorum; bir genç kız gelinliğini getirip ebru yapmamı istemişti. Yine başka bir ülkede ebru yapıyordum büyükelçiye bir lale yaptım. Büyükelçinin ilk yaptığı şey masanın altına bakmak oldu. Hakikaten sihirli bir sanat. Fakat ülkemizde kimse ilgi göstermiyor. Gençlerden umutluyum.


Ömer Sabuncu - Ebru Ustası: Heyecanlı ve duygusal anlar yaşadık

Usta-Çırak olarak Hocam Timuçin Tanarslan’la birlikte UNESCO Genel Merkezi’nde Ebru Sanatında Türkiye’yi temsil ettik. Hocamla 12 yıldır usta-çırak olarak bu sanatı, gençlere, gelecek nesle aktarmaya çalışıyoruz. Bizim seçilmemiz ömrünü bu sanata adamış Hocam ve benim için çok mutluluk ve gurur verici oldu. İlgili herkesin heyecanı bizi mutlu ediyordu. Unesco Genel Merkezi’nde komite toplantılarını takip ettik. Heyetimizin dosyamızla ilgili birebir görüşmelerini izledik, diğer ülke temsilcileriyle canla-başla görüşmeleri dosyamızın kabul edileceği sinyalini veriyordu. Üç ayrı yerde sanatımızı tanıtmak için seminer verip Ebru performansı gerçekleştirdik. Bunlar Büyükelçiliğimiz, Paris Dışişleri ve UNESCO Genel Merkezi’ydi. Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetler arası Komite toplantısında ebru sanatı dünyanın ortak mirası olarak kabul edildi. Unesco’da diğer ülke temsilcilerine ve izleyicilere ebrunun nasıl yapıldığını gösteriyor ve yaptığımız ebruyu onlara hediye ediyorduk. Çok heyecanlı ve duygulu anlar yaşandı. Orayı tanımaya gelen çocuklar ise sanatımızı hayranlıkla izlediler. Timuçin Hocam daha önce de Bakanlığa sunduğu kapsamlı bir dosyaya ilavelerde bulundu. Dosyada kendisinin ortaya çıkardığı, şu an Topkapı Sarayı’nda bulunan Arifi’nin Guy-i Çevgan adlı eseri ve belgeler vardı. Sunum için hazırlığı bitirdikten sonra orada hafta boyunca yapacağımız ebrular için boya ezip; sığır ödü ve diğer ebru malzemelerini hazırladık. Tarihi bir fırsat olarak karşımıza çıkan bu durumda ülkemizi en güzel bir şekilde temsil edebilmenin planlarını yapıp heyecanını daha Türkiye’deyken yaşadık.


Türkiye’nin listeye kayıtlı somut olmayan kültür mirası:

1.     Meddahlık Geleneği (2008) 

2.     Mevlevi Sema Törenleri (2008) 

3.     Âşıklık Geleneği (2009) 

4.     Karagöz (2009) 

5.     Nevruz (Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Özbekistan ve Pakistan ile ortak dosya, 2009) 

6.     Geleneksel Sohbet Toplantıları (Yaren, Barana, Sıra Geceleri ve diğer, 2010) 

7.     Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah (2010) 

8.     Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali (2010) 

9.     Geleneksel Tören Keşkeği (2011) 

10.    Mesir Macunu Festivali (2012) 

11.     Türk Kahvesi ve Geleneği (2013)

12. Ebru Sanatı (2014)
#UNESCO
#ebru
#ebru sanatı
#çerkezköy
9 yıl önce