Bugüne kadar her birini yalnızca eserleri ve haklarında yazılan biyografi kitapları üzerinden tanıdığımız Türk edebiyatının önemli isimlerini hiç bilinmeyen yönleriyle görmek gazete ve dergilerde yayınlanan karikatürler üzerinden mümkün. Afyon’da yaşayan edebiyat öğretmeni Said Coşar’ın akademisyen titizliğiyle hazırladığı Karikatürün Aynasında Edebiyatçılar kitabı, bugünün okuyucusu için Türk edebiyatının öncü isimlerinin saklı kalmış izlerini aralıyor.
Coşar’ın hikâyesi aslında biyografi yazarımız Beşir Ayvazoğlu’nun ‘Karikatür ve Edebiyat’ başlıklı bir yazısını okuyarak başlamış. Yazıdan sonra çalışmalarına yoğunlaşmış ve önce Orhan Veli ile ilgili karikatürleri toplayarak ‘Karikatüristlerin ‘Garip’ Tepkisi’ni ortaya koymuş. Osmanlı mizah dergilerinin tamamını tarayan Coşar, Cumhuriyet dönemi mizah gazete ve dergilerinin de pek çoğuna göz atmış.
Aslında Türkiye’de edebiyat ve mizah iç içe. İlk mizah dergimiz Diyojen’in 1870 yılındaki ilk sayısından itibaren mizah dergilerinde edebiyatçıların ağırlığı açıkça görülebiliyordu. Mizah dergilerindeki edebiyat konulu karikatürlerin varlığını böyle açıklamak da mümkün. Mizah dergisi çıkarmaları yahut mizah dergilerinde yer almalarının yanında bizzat karikatür çizen yazarlarımızın da olduğunu söylüyor, Said Coşar. “Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı), Aka Gündüz, Ref’i Cevat Ulunay, Zahir Sıtkı Güvemli gibi. Abdi İpekçi’nin karikatür çizdiğini bilir miydiniz ya Orhan Veli’nin? Bu iç içelik tabii ki edebî hadiselerin de karikatüre malzeme teşkil etmesini sağlıyor. İncelediğim gazete ve dergilerde Türkiye’de son yüzyılda yaşanan değişimi karikatür üzerinden okuma fırsatı da buldum’ diyen Coşar’a göre, gözü kara bir tarihçi çıkarsa ‘Karikatürlerle İnkılap Tarihi’ kitabını yazmak mümkün olabilir.
POLİTİKA VE CİNSELLİK SANATI ÖLDÜRDÜ
Dünün gazete ve dergileri tarandığında sadece edebiyat adamlarının değil, edebiyat konularının bile gündem teşkil ettiğini görmek mümkün. Bugün ise bunun hayali bile neredeyse imkânsız. Coşar, bu değişikliği hep bir kavganın, tartışmanın içinde olmasına rağmen konularını sanatla ilintili belirleyen dünün gazete ve dergilerinden bugünün fotoğrafına, politika ve cinsellik gibi bayağı konuların gördüğü rağbet yüzünden geldiğimizi söylüyor.
KARİKATÜR OKUMAYI DA BİLMEK GEREKİYOR
Karikatürlerin en önemli katkısı, biyografi kitaplarından tanıdığımız yazarları çok daha detaylı olarak görmemize imkân sağlaması. Faruk Nafiz’in ‘İnsanları karikatürlerden tanımalı’ sözünü aktaran Coşar; “Çünkü insan fotoğraf çektirirken kendisine en yabancı yüzünü takınır. Biyografilerde çoğu zaman gerçeğe en uzak hâl okunur. Oysa iyi bir çizer elinden çıkmış karikatür, biyografilerdekinden daha çok şey anlatabilir insana. Yeter ki karikatür okumayı bilelim” diyor. Karikatüristler, her edebiyatçının kendine özgü komik taraflarını yakalamaya çalışmışlar. Mesela Yahya Kemal çoğunlukla şişmanlığı, dalgınlığı ve tabii bir de kendisi dışında büyük bir şair tanımayışıyla; Abdülhak Hâmit kadın düşkünlüğü; Ahmet Rasim’se ayyaşlığıyla karikatürize edilmiş. Refik Halit, Milli Mücadele karşısındaki olumsuz tutumuyla, Hüseyin Cahit ve Falih Rıfkı Atay ise giriştikleri polemiklerle karikatürlere yansımışlar…
Beş yılı aşkın süren çalışması sonrasında Coşar, karikatür ve edebiyat arasında sanılanın ötesinde yakın bir ilişki olduğunu fark ettiğini söylüyor. Eğitim yöntemi konusunda bir de önerisi var, ‘edebiyat derslerini sıkıcılıktan kurtarmak istiyorsak bence karikatürü devreye sokabiliriz’ diyor. Kendi öğrencilerine edebi sanatlar konusunu karikatürler eşliğinde anlattığını söyleyen Coşar, karikatürlerin kaynak olarak kullanılabileceğini de belirtiyor.