Birçokları için emekli olunca hayat biter. Sosyal yaşam evle market arasında akıp gider. Tabi bunun tam aksini de kendine şiar edinen yok değil. Emekliliğin, ‘acaba işe yaramayacak mıyım’ şeklinde oluşturduğu korkusu, kimi emeklileri çok farklı ve güzel yollara itiyor. Bunlardan biri de çocuk kitapları yazarı Nehir Tınaz. 68 yaşındaki Tınaz, bu ömre birçok güzellik sığdırmış. Fakir bir aileden geldiği için bir an önce eli para tutsun diye yatılı olarak gönderildiği İstanbul Erenköy Sosyal Hemşirelik Lisesi hayatı için bir dönüm noktası olmuş. Yirmi yıllık hemşirelik hayatı boyunca öğrendikleri de onun hayatını şekillendirmiş. Şimdilerde emekliliğin tam manasıyla keyfini süren Tınaz, Üsküdar’da yaşıyor. Türk Sanat Müziği ile ilgileniyor, beste, güfte yapıyor. Yetmiyor, çocuklar için kitaplar yazıyor. Haftanın iki günü de 10 yaşındaki torunu Süleyman’la ilgileniyor. Tınaz “Benim hayatım esas emeklilikten sonra başladı” diyor. Gelin, merhamet ve sevgiyle geçmiş bu hayata biraz daha yakından bakalım…
Yirmi yıl hemşirelik yapan Tınaz, “Yumuşak karakterli bir insanım. Hemşirelik yaptığım dönemlerde hastalarla birlikte her şeyi ben de yaşıyordum. Onlar yaşam için çırpındıkça ben de çırpınırdım. Onlara üzülür ve elimden geldiğince de yardım etmeye çalışırdım” diye de belirtiyor. Burada uzun yıllar emek verdikten sonra sekiz yıl da bir çocuk yuvasında çalışır Tınaz. Yöneticilik yapar, böylece çocukları daha yakından tanıma imkânı bulur. Çocuk kitapları yazmaya da tam da o yıllarda karar verir. Yuva günlerine dair şunları söylüyor Tınaz “Çocuk yuvası benim cennetimdi. Yuvanın kapasitesi 100 çocuksa benle 101 oldular. Birlikte yedik, içtik, oynadık. Onların o yalansız, tertemiz hayatları çok başkaydı. Bana öyle çok şey öğrettiler ki. Onlar sayesinde benim de hayatım temiz kalabildi.”
Gelelim emekli olma konusuna. Tınaz, 1985’te emekli olmuş ama diğer emekliler gibi eve kapanmamış. Bu yüzden “Emekli olduktan sonra ikinci hayat başlıyor” diyor. Emekli olduktan sonra hobileri ön plana çıkar Tınaz’ın. İlk önce biraz vitray yapar. Bir dönem görme engelliler için kitap okumaya gider. Daha sonra da ud dersleri almaya başlar. Şarkı sözleri yazar, besteler yapar. Korolarda hem çalıp hem şarkılar söyler. Tınaz “Emekli olduktan sonra aktif oldum ben. Öncesinde hemşireydim ağır temposu vardı ama çalışma saatleri belliydi. Emekli olunca hobiler ön plana geçince bu işlerin gecesi gündüzü olmadığını gördüm. Yani kitap ya da şarkı sözü yazarken mesai saati bekleyemezsiniz. Anlayacağınız benim emeklilik çok sakin geçmiyor.” Nehir Tınaz, bu arada haftanın 2 günü de Yeditepe Üniversitesi’nde ders veren kızının 10 yaşındaki oğlu Süleyman’a bakıyor.
Nehir Tınaz torunuyla ilişkisini şöyle anlatıyor: “Torunum beni arkadaşı gibi görüyor. Benim yazdığım kitabı ilk okuyandır. 2.5 saat içinde anneannemin yazdığı kitabı okuyup bitirdim, rekor kırdım der bazen. Ona da danışıyorum ara ara. Bazı hikâyelerde benim ismimi koy diyor. Ben de onu kırmıyorum.”
Tınaz, yeni dönem gençliği cebinde olmayan parayı harcayan bir nesil olarak tanımlıyor. Kendilerini marka telefonlarla ispatlamaya çalışan bu gençlere “İyi telefon kullanmakla iyi insan olunmuyor. Bunlar görgüsüzlüktür. Kanaatkâr, ölçülü ve tutumlu olsunlar. Ben hep olanın kıymetini bildim. Hürriyetin de, sağlığın da, imkânların da, çoluk çocuğun da… Bazen Validebağ Korusu’na gider Allah’ın bize verdikleri için şükrederim. Keşke o güzelliği gençler de görebilse” tavsiyelerinde bulunuyor.
Tınaz, beste çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor. En son Nedir Çektiklerim Şu Güzellerden şarkısı TRT’den geçmiş. Tınaz “Gördüğünüz gibi hep keyfi şeyler yapıyorum hayatımda matematik muhasebe yok” diyor. Hayatının bundan sonrasında yine yazmaya devam edecek Tınaz: “Artık kitap yazmaya, beste yapmaya devam edeceğim. O bir yaşama biçimi oldu bende. Bazen ‘Benden geçti 70 yaşıma geldim’ diyorum o arada bir anne çocuğuna sesleniyor. Bu bana bana bir şeyler çağrıştırıyor ve başlıyorum yazmaya. Şimdi siz söyleyin ben yazmaktan nasıl vazgeçeyim?”