|

Emekli olduktan sonra aktifleştim

Yirmi yıl hemşirelik ardından sekiz yıl da çocuk yuvası yöneticiliğinden sonra emekli olan Nehir Tınaz “Emekli olduktan sonra ikinci hayatım başladı” diyor. Tınaz, hem çocuk kitapları yazıyor, hem ud çalıyor hem de güfte ve beste yapıyor.

Aysel Yaşa
04:00 - 28/12/2014 Pazar
Güncelleme: 13:00 - 28/12/2014 Pazar
Yeni Şafak

Birçokları için emekli olunca hayat biter. Sosyal yaşam evle market arasında akıp gider. Tabi bunun tam aksini de kendine şiar edinen yok değil. Emekliliğin, ‘acaba işe yaramayacak mıyım’ şeklinde oluşturduğu korkusu, kimi emeklileri çok farklı ve güzel yollara itiyor. Bunlardan biri de çocuk kitapları yazarı Nehir Tınaz. 68 yaşındaki Tınaz, bu ömre birçok güzellik sığdırmış. Fakir bir aileden geldiği için bir an önce eli para tutsun diye yatılı olarak gönderildiği İstanbul Erenköy Sosyal Hemşirelik Lisesi hayatı için bir dönüm noktası olmuş. Yirmi yıllık hemşirelik hayatı boyunca öğrendikleri de onun hayatını şekillendirmiş. Şimdilerde emekliliğin tam manasıyla keyfini süren Tınaz, Üsküdar’da yaşıyor. Türk Sanat Müziği ile ilgileniyor, beste, güfte yapıyor. Yetmiyor, çocuklar için kitaplar yazıyor. Haftanın iki günü de 10 yaşındaki torunu Süleyman’la ilgileniyor. Tınaz “Benim hayatım esas emeklilikten sonra başladı” diyor. Gelin, merhamet ve sevgiyle geçmiş bu hayata biraz daha yakından bakalım…


ÇOCUK YUVASI CENNETİMDİ

Yirmi yıl hemşirelik yapan Tınaz, “Yumuşak karakterli bir insanım. Hemşirelik yaptığım dönemlerde hastalarla birlikte her şeyi ben de yaşıyordum. Onlar yaşam için çırpındıkça ben de çırpınırdım. Onlara üzülür ve elimden geldiğince de yardım etmeye çalışırdım” diye de belirtiyor.  Burada uzun yıllar emek verdikten sonra sekiz yıl da bir çocuk yuvasında çalışır Tınaz. Yöneticilik yapar, böylece çocukları daha yakından tanıma imkânı bulur. Çocuk kitapları yazmaya da tam da o yıllarda karar verir. Yuva günlerine dair şunları söylüyor Tınaz “Çocuk yuvası benim cennetimdi. Yuvanın kapasitesi 100 çocuksa benle 101 oldular. Birlikte yedik, içtik, oynadık. Onların o yalansız, tertemiz hayatları çok başkaydı. Bana öyle çok şey öğrettiler ki. Onlar sayesinde benim de hayatım temiz kalabildi.”


ÖĞÜT VERİRKEN PARMAK SALLAMAM

Çocuklardan öğrendiklerini yine onlara anlatmak için öyküler yazmaya başlamış ilk başta Tınaz. O dönem çeşitli dergilerde şiirler, masallar ve hikâyeleri yayımlanmış. Ama o dönemlerde aklında kitap çıkarma fikri yokmuş. 2007 yılında Erdem Yayınları’nın açtığı yarışmada haberi olmadan birinci olunca Benim Kırmızı Pabuçlarım kitabı da yayımlanma imkânı bulmuş. Çocuklara kitap yazmak önemli bir sorumluluk. Tınaz da bunun altını çiziyor: “Çocuklara yazmak, büyüklere yazmaktan çok daha ciddi ve önemlidir. Geleceğe yatırım yapıyorsunuz. Büyüklere aşk, ihanet, kandırmalar yazarsın ama çocuğa yazarken çok temiz ve dürüst olmak zorundasın. Parmağını sallayan öğütler veremezsin. Işık tutacaksın ama gözün kamaştırmayacaksın. Tüm bunlara dikkat edince, çocuk kitabı yazmak, o dünyaya girmek çok daha eğlenceli ve güvenli oluyor.” Peki, çocuklara neler öğütlüyor kitaplarında? “İnsanlığın doğruluğunu anlatıyorum, afaki şeyler değil ama. Gerçek hayatın ta kendisi. Yardımlaşma, sabırlı olma, bilhassa doğayı sevme üzerinde önemle durduğum konular.”

Tınaz’ın şu an basım aşamasında 2 kitabı daha var. Bir tanesinde kendi çocukluğundan bölümler de içeren Bir Avuç Suydu Çocukluğum. Burada yazar, kendi çocukluğundan yola çıkarak şimdinin çocuklarına dersler veriyor. Çocuklara iyiyi ve doğruyu öğretmek için yazmayı tercih eden Tınaz’ın öyküleri aynı zamanda kaynak kitaplarda ve ders kitaplarında da yayımlanmış. Ayrıca Vefa, Kerem’in Yalanı, Kırmızı Pabuçlar gibi bazı kısa öyküleri televizyon filmi olarak çekilmiş.

TORUNUNA DA BAKIYOR

Gelelim emekli olma konusuna. Tınaz, 1985’te emekli olmuş ama diğer emekliler gibi eve kapanmamış. Bu yüzden “Emekli olduktan sonra ikinci hayat başlıyor” diyor.  Emekli olduktan sonra hobileri ön plana çıkar Tınaz’ın. İlk önce biraz vitray yapar. Bir dönem görme engelliler için kitap okumaya gider. Daha sonra da ud dersleri almaya başlar. Şarkı sözleri yazar, besteler yapar. Korolarda hem çalıp hem şarkılar söyler. Tınaz “Emekli olduktan sonra aktif oldum ben. Öncesinde hemşireydim ağır temposu vardı ama çalışma saatleri belliydi. Emekli olunca hobiler ön plana geçince bu işlerin gecesi gündüzü olmadığını gördüm. Yani kitap ya da şarkı sözü yazarken mesai saati bekleyemezsiniz. Anlayacağınız benim emeklilik çok sakin geçmiyor.” Nehir Tınaz, bu arada haftanın 2 günü de Yeditepe Üniversitesi’nde ders veren kızının 10 yaşındaki oğlu Süleyman’a bakıyor. 


İsim torundan

Nehir Tınaz torunuyla ilişkisini şöyle anlatıyor: “Torunum beni arkadaşı gibi görüyor. Benim yazdığım kitabı ilk  okuyandır. 2.5 saat içinde anneannemin yazdığı kitabı okuyup bitirdim, rekor kırdım der bazen. Ona da danışıyorum ara ara. Bazı hikâyelerde benim ismimi koy diyor. Ben de onu kırmıyorum.” 


Olanın kıymetini bilin

Tınaz, yeni dönem gençliği cebinde olmayan parayı harcayan bir nesil olarak tanımlıyor. Kendilerini marka telefonlarla ispatlamaya çalışan bu gençlere “İyi telefon kullanmakla iyi insan olunmuyor. Bunlar görgüsüzlüktür.  Kanaatkâr, ölçülü ve tutumlu olsunlar. Ben hep olanın kıymetini bildim. Hürriyetin de, sağlığın da, imkânların da, çoluk çocuğun da… Bazen Validebağ Korusu’na gider Allah’ın bize verdikleri için şükrederim. Keşke o güzelliği gençler de görebilse” tavsiyelerinde bulunuyor. 


TRT'ye şarkı

Tınaz, beste çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor. En son Nedir Çektiklerim Şu Güzellerden şarkısı TRT’den geçmiş. Tınaz “Gördüğünüz gibi hep keyfi şeyler yapıyorum hayatımda matematik muhasebe yok” diyor. Hayatının bundan sonrasında yine yazmaya devam edecek Tınaz: “Artık kitap yazmaya, beste yapmaya devam edeceğim. O bir yaşama biçimi oldu bende. Bazen ‘Benden geçti 70 yaşıma geldim’ diyorum o arada bir anne çocuğuna sesleniyor. Bu bana bana bir şeyler çağrıştırıyor ve başlıyorum yazmaya. Şimdi siz söyleyin ben yazmaktan nasıl vazgeçeyim?” 

#Nehir Tınaz
#beste
#sanat müziği
9 yıl önce