|

Erdoğan olmanın ne kadar zor olduğunu anladım

13 Şubat’ta vizyona girecek olan 17 Aralık sürecinin anlatıldığı Kod Adı K.O.Z filmi için geri sayım başladı. Merakla beklenen filmin başrol oyuncusu Cem Kurtoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ı oynamak için büyük bir titizlikle çalıştığını söylüyor ve ekliyor “Erdoğan’ı oynadıktan sonra işinin ne kadar zor olduğunu daha iyi anladım.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/02/2015 Pazar
Güncelleme: 20:17 - 7/02/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

17 Aralık sürecinin anlatıldığı Kod Adı K.O.Z, ‘Söylenenler mi doğru, öğrenecekleriniz mi?’ sloganından yola çıkarak yakın geçmişte yaşananların perde arkasını izleyiciye sunmaya hazırlanıyor. İstihbarat Müsteşarı’na düzenlenen komplo, Kainat İmamı Mehdi Efendi’nin kurduğu sistemle ülkede yaşatmayı planladığı ayaklanmalar, biri emniyet mensubu, diğeri gazeteci olan iki kardeşin paralel yapı sebebiyle ayrılan yolları, yerli Borsa yazılımı yapan mühendislerin başına gelen olayları işleyen siyasi gerilim türündeki film, önümüzdeki hafta vizyona giriyor. Recep Tayyip Erdoğan’ı canlandıran Cem Kurtoğlu’yla filmi ve rolü aldıktan sonraki yaşananları konuştuk. 


17 Aralık sürecini ele alan siyasi içerikli bir filmde rol aldınız. Teklif geldiğinde ilk ne düşündünüz?

Filmin Yapımcısı Uğur Yalçınkaya telefon açtı ve “Cumhurbaşkanını oynar mısın?” dedi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Bu filmi izleyenler konjonktür ve Türkiye’nin önemli bir fotoğrafını görecek. Elbette mesaj içeriyor ve sert bir film. Hepimizin içinden geçtiği süreçler bunlar. Seyirci izledikten sonra kim haklı kim haksız karar verecek. 


Mevcut hükümetle ilgili bir şey yapanlara “yandaş” etiketi vuruluyor. Etiketlenirim kaygısı yaşadınız mı?

Çok doğru. Hatta neyin tarafı ilan ettiklerini çoğu zaman onlar da bilmiyor. Bir şeyi yapıyorsanız sonuçlarına da katlanırsınız. Ben bu filmde rol almaya karar verdiğimde her şeyi göze aldım.  


ELEŞTİRİLERE HAZIRLIKLIYIM 


Çevrenizden nasıl sesler çıktı?

“Niye oynadın o filmde?” dediler. Herhalde kendilerine bu rol teklif edilseydi, bu arkadaşlar hiç düşünmeden kabul ederlerdi. İddia ediyorum, yüzde doksanı Erdoğan’ı oynamak isterdi. Olanlar karşısında gözümüzü kapatmak ve üç maymunu oynamak doğru değil. Açıkçası demirden korksak trene binmezdik. Kimseden korkmuyorum. O yüzden “filmde niye oynadın?” eleştirisini kabul etmem, sadece o roldeki performansımla ilgili eleştirileri kabul ederim. 


Film daha vizyona girmeden tantanası başladı. Filmde işlenen konuların gerçeği yansıtmadığıyla ilgili eleştiriler var. Bu eleştirilere ne kadar hazırlıklısınız?

Sonuç ne olursa olsun bütün bu eleştirilere hazırlıklıyım. 


Yaptığınızın sadece sanat değil aynı zamanda ideolojik olarak da bir sorumluluğu yok mu?

Elbette, yaptığınız her işin bir söylemi olmalı. Projeleri, bunu bilerek kabul ediyorsunuz. Eğer yanlış bulsaydım bu filmde rol almazdım. Böyle bir filmin yapılmasını doğru buluyorum. Sert bir film ama gerekiyordu. 


BENİM İÇİN BİR ŞEREFTİR


Bir dönem Samanyolu kanalında dizilerde oynadınız. Şimdi ise yapıya karşı böyle bir film rol aldınız. Nasıl bir duygu?

Aralarında görüştüğüm ve sevdiğim arkadaşlarım var. O arkadaşlar bu filmde oynamam konusunda beni eleştirdiler fakat zamanında ben de onları eleştirmiştim. Hala da eleştirmeye devam ediyorum. Siyasi olarak polemiklere girmek istemiyorum. Böyle bir projede yer aldığım için beni sevmeyeceklerse kendileri bilirler. Sevseniz de sevmeseniz de bu ülkenin cumhurbaşkanını oynadım. Halen yaşayan bir lideri oynamak da benim için şereftir. 35 senedir bu işin içinde olduğum için içi boş eleştirilere gülüp geçiyorum. Uzun yıllar ağır habercilik yaptım. Artık insanların kafasından geçenleri çok rahat okuyabiliyorum. 


Yaşayan ve herkes tarafından bilinen bir lideri canlandırmak nasıl bir tecrübeydi?

Bir ülkenin o dönemki başbakanını bugünün cumhurbaşkanını canlandırmanın ağırlığı ve sorumluluğunu bilerek oynadım. Herhangi bir ülkenin başbakanı olsa kendiniz bir rol çizebilirsiniz. Ancak hala yaşayan ve görevde olan bir kişiyi canlandırmak çok zor. Bunun için çok uzun bir süre gözlem yaptım. Jestlerini mimiklerini tek tek inceledim. Birebir aynı olmamasına da özellikle dikkat ettim. Çünkü karikatürize etmek istemedim. Kendim yorumladım. Erdoğan’ı oynadıktan sonra işinin ne kadar zor olduğunu daha iyi anladım.


Fiziken kendinizi benzetmeye çalıştınız mı?

Makyaj hilesine başvurmadık.  Saçlarım ve bıyıklarım role uygun kesildi. Göz rengimiz uysun diye lens takıldı, o kadar.


Kimseden korkmuyorum


Etiketlendirilmek istemiyorsunuz. Peki tercihlerin sınırı nerde başlayıp nerde bitiyor?

Bu etiketlerden sıyrılmak lazım. Yarın bana Marks, Hitler veya Atatürk rolü gelse onları da oynarım. İşimin en iyisini yapmak ve hakkını vermek için uğraşırım. Yapmayacağım tek şey, vatanıma, milletime, bayrağıma ve insanıma, aileme kendi şeref ve haysiyetimi küçük düşürecek hiçbir işin içinde olmam. O işe de sonuna kadar karşı çıkarım.  Ülkemizde yaşanan bazı gerçeklikler var ve bunu herkes biliyor. Sadece kimse konuşmaya cesaret edemiyor. Bunun sebebi günümüzde herşeyin ranta dönüşmesi. Ellerindeki parayı, rantı kaybetmemek için susuyorlar. Sadece bizim meslekte değil heryerde bu böyle. 


‘İşlerim kesilir’ korkusu yaşıyor musunuz?

Korkmuyorum. Gerekirse emekli maaşımla otururum. Kaldı ki ne kadar dışlanırsam dışlanayım işlerimin kesileceğini zannetmiyorum. Ben yıllardır bu işin içindeyim nelerle karşılaştım. Bugün senin karşında duran kişi, üç gün sonra çok daha farklı bir şekilde yanına yanaşır. 


Camianın birbirine olan ihtiyacından mı yoksa rüzgarın çok çabuk yön değişmesinden mi kaynaklanıyor?

Rüzgârın çabuk yön değişmesinden kaynaklanıyor. Elbette camiadaki insanların birbirlerine ihtiyacı var. Ben işimi inanarak ve severek yapıyorum. O yüzden bana zarar geleceğini düşünmüyorum.


Vazgeçirmeye çalışanlar oldu


Dünyanın her yerinde sinemanın kitleleri yönlendirme gücü olduğunu biliyoruz. Türkiye’de sinemanın böyle bir gücü var mı?

Filmin içinde siyaset yok, olaylar var. Tabiki siyasi olayları içeriyor. Ama siyaset yapılmıyor. Dünyada en gelişmiş sinema ABD’de. Vermek istediği bütün mesajları sinema ile veriyor. Amerika’da bu bir sanayi, henüz Türkiye’de böyle bir şey yok. Mesajı çok ince veriyorlar. Biz daha o aşamaya gelmedik.  


Projede yer aldıktan sonra yaşanan bu süreçle ilgili fikirlerinizde değişiklik oldu mu?

Hayır. Öyle bir şey olsa kendimden utanırdım. Kendimi bildim bileli neyi savunuyorsam şimdi de onu savunuyorum. Sonuçta bir iş, bundan dolayı görüşümü ve karakterimi değiştiremem. 


Filmin yapımcısı tehdit aldığı konusunda açıklama yaptı. Siz de rolü aldıktan sonra tehdit veya baskı gördünüz mü?

Hayır. Vazgeçirmeye çalışanlar oldu ama tehdit almadım. Dışlandığımı da düşünmüyorum. Sadece tanıdıklarımdan tepkiler aldım. Zaten gelen tepkilere göre gerekli cevapları veriyorum. Kaldı ki dışlansam da sorun yok çünkü Samanyolu’nda çalıştığım dönemde de bir takım çevreler tarafından dışlanıyordum. O dönemde bana “Cemaatçisin” diyenler olmuştu, oysa cemaatten değildim. İşin garip tarafı bana hala "cemaatçisin" diyenler var. Hiç alakası yok. Samanyolu’nda ve TGRT’de çalışmamı eleştirenler daha sonra o kanallarla iş yaptılar.


Cumhurbaşkanımızın yorumunu çok merak ediyorum


Cumhurbaşkanıyla görüşme fırsatınız oldu mu?

Daha önce tanışmıştım. İki ayrı resepsiyona katılmıştım orada görüşmüştük. Bu film vesilesiyle tekrar görüşmedim. İçime sinen birçok çalışmada yer aldım. Bunu farklı bir yere koyuyorum. Çok zevkli bir 6 hafta geçirdim. Cumhurbaşkanımızın yorumunu gerçekten merak ediyorum. Beğenmesini isterim.


Bir ülkenin başbakanı olmak rolde bile olsa nasıl bir duygu?

Rolde çok daha kolay. Başbakan olmak hakikaten çok zor iş. Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmek çok zor. Erdoğan’ın çok etkileyici bir duruşu ve konuşması var. Kendinden çok emin. Karizmatik bir lider. Bu insanları çok etkiliyor. Bütün bunlara sahip birini canlandırmak da kolay değil haliyle. Zor şartlarda çalıştık. 38 arabayla başbakan konvoyu yaptık, bütün trafik altüst oldu. Hava şartları da zordu. Süleymaniye’deki namaz sahnesinde çok üşüdüm.  


Duruşu, karizması ve aurasından etkiledim

Rol aldıktan sonra sizi etkileyen özelliği ne oldu?

Duruşu, tereddütsüz hareket etmesi. Güçlü görünüşü. Gazetecilerle konuşma yaptığı bir sahne var aynı sahne filmde de geçiyor. Çok ters köşe sorular geliyor, ters köşe soruları anlıyor ve ona göre cevap veriyor. Doğaçlama cevapları çok iyi. Duruşu, karizması ve aurası beni etkiledi. 


Etkisinin nasıl olmasını bekliyorsunuz?

Açıkçası bir şey beklemiyorum. Çok sert eleştirilerin geleceğini düşünüyorum. Olumlu eleştiriler de gelecektir. Burada bizim duruşumuz çok önemli. Polemiğe girmemek gerekiyor. Her şeye hazırlıklıyım. Bütün cevaplar ben de mevcut. İstesem sizinle çok farklı şekilde de konuşurum. Ama buna gerek duymuyorum. 


Politize olduğumu düşünmüyorum


Böyle bir rolde oynayarak kendinizi politize olmuş hissediyor musunuz?

Sanatçı sadece sanat yapmaz aynı zamanda insan olmanın sorumluluğunu yerine getirir. Bir duruşu ve görüşü olması gerekir. Potilize olmaya inanmıyorum. Elbette bir görüşünüz olacak ama bunu çok da abartmamak gerekiyor. Bir dünya görüşü olmayan kişi zaten sanatçı olamaz. Sanatı politikaya alet etmek yanlış. Cumhurbaşkanın davetine gidenler de politize olarak addedilmemeli. 


35 yıldır bu camianın içindesiniz. Devletin sanatçılara baskı uyguladığını düşünüyor musunuz?

Buna cevap vermek çok farklı tartışmalara yol açar. Ama şöyle söyleyeyim, kısıtlamalar vardır veya yoktur bir sanatçı ne kadar kısıtlama olursa olsun sanatını birşekilde icra eder. Gerçek sanatçının farkı odur. Her sanat grubundan büyük sanatçılara baktığınızda en zor şartlarda bile duruşunu sergilemiş insanlar o dönemlerde bile işlerini iyi yaptılar. 

#recep tayyip erdoğan
#koz filmi
#cem kurtoğlu
9 yıl önce