|

Eski arabalara sanat eseri gibi bakıyorum

Türkiye''nin Formula 1 yarışlarına katılan tek pilotu ve antika araba koleksiyoncusu Cengiz Artam bu yıl Londra''da klasik otomobil yarışına da katılacak. Antika arabaları gözü gibi koruyan Artam, ''Arabalara sanat eseri gibi bakıyorum'' diyor.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 2/11/2014 Pazar
Güncelleme: 20:52 - 1/11/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Eski arabalara sanat eseri gibi bakıyorum
Eski arabalara sanat eseri gibi bakıyorum

Cengiz Artam, Türkiye''nin Formula 1''de yarışmış tek pilotu ve daha önce Monaco Grand Prix, Monte Carlo Challenge ve Mille Miglia gibi birçok yarışta ülkemizi temsil eden bir antika araba koleksiyoncusu. 20 yıldır antika otomobil biriktiriyor ve 90''ın üzerinde araca sahip. Kendisi bu yıl 2 Kasım''da 87.cisi düzenlenen ve en prestijli klasik otomobil etkinliklerinden biri olan tarihi Londra-Brighton Klasik Otomobil Yarışına katılacak. Yarışmaya 1904 model Autocar ile girecek olan Artam ''la eski arabalara olan merakını konuştuk...

Erkekler arabalara olan meraklarıyla bilinir. Ancak Cengiz Artam'da bu tutku düzeyinde. Öyle ki Cengiz Artam bunu 'Doğuştan gelen bir merak da diyebiliriz' sözleriyle tanımlıyor. Aracı bol bir aileden geliyor Cengiz Artam. Babası müteahhit olduğu için çocukluğunda çevresinde hep kamyon, kamyonet gibi araçlar olmuş. Ehliyetini almadan önce otomobil kullanmaya çok hevesli olan Artam'ın ilgisi zamanla artmış. Ehliyetini cebine koyduktan sonra da motor sporlarına merak salmış. Arabaları sevmekle, koleksiyonunu yapmanın aynı şey olmadığını anlatan Cengz Artam, bu işe eski arabaları onarmak amacıyla girdiğini söylüyor. Arabayı restore etmek ve tekrar çalışır hale getirmenin ayrı bir keyif olduğunu söyleyen Artam, tamir edip çalışır hale getirdiği araçaları biriktirmeye başlamış. Bir, iki derken giderek çoğalmış ve Artam kendisi bir koleksiyonun sahibi olarak bulmuş. O günden bu güneyaklaşık 20 yıldır araba biriktiriyor.

TABLO GİBİ İZLERİM

Koleksiyon yapmak bir tutku işidir. Cengiz Artam'a koleksiyon yapmanın kendisinde nasıl bir karşılığı olduğunu sorduğumuzda önce buna kendi de cevap veremiyor. Sonra "Sanırım genel anlamda kendini tatmin etme ve sahip olma duygusundan kaynaklanıyor. En iyisi bende var başkasında yok hissi güzel bir his. Bir de benim için eski araçlar bir sanat eseri. Bir resim tablosunu izler gibi izliyorum onları" sözleriyle cevap veriyor.

Koleksiyon yapmaya başladığı ilk dönemde arabalarının değerini bildiğini söyleyemeyeceğini ifade eden Artam, ilk arabasının bir heves olduğunu söylüyor. "Eski bir Chavrolet bulup yapalım ve hazır hale getirelim düşüncesiyle başladık. O zaman daha çok günlük araba gibi görüyorduk. Fakat yıllar geçtikçe arada bir bağ oluşuyor. Koleksiyon haline gelince bu bağ giderek güçleniyor. O yüzden şimdi çok değerli" diyor.

ARACIN LASTİKLERİNİ TEKMELİYORUZ

Tabi araçlar böyle değerli olunca kaybetme korkusu da doğmuş. Cengiz Artam 90 adet arabasını kurduğu müzede saklıyor. Tuzla''da da ayrıca otomobil müzesi kurmayı planlıyor. Arabalarının bir kısmı da orada duruyor. Yapımı bitince müzenin bir katında otomobil tarihi eğitimi verilecek. Gelenler ilk günden günümüze kadar otomobilleri görebilecek.

Cengiz Artam'ın anlattığına göre müzeye gelip gezenlerin ilk yaptıkları şey arabaların lastiklerini tekmelemek. Artam, "Aslında araca hiç dokunulmaması gerekir, çünkü hassastır. Arabaya kapı çalar gibi vuruyorlar. Arabanın sağlam olup olmadığını bu şekilde kontrol ediyorlar. Bunlar araca hasar verebiliyor. Çizilebilir, eğer araba çok eskiyse dağılabilir. Tüm arabaları cilalıyoruz. İnsan elinde asit vardır, dokunduğunuz zaman aracın üzerinde bu asit kalıyor. Zaman içinde bu asit zarar veriyor. O yüzden gözümüzden sakınmak zorunda kalıyoruz" diyor.

HOBİMDİ HAYATIM OLDU

Araçlarının tamamı kullanılır vaziyette olan Artam, sadece birkaçını kullandığını anlatıyor. Fakat direksiyon koltuğuna muhakkak oturduğunu söylüyor ve ekliyor "Çoğunu test ediyorum ve restorasyonlarını da kendim yapıyorum. Zaten bu işi bilmeseydim iyi bir koleksiyon oluşturamazdım. Arabalara muazzam bir zaman harcıyorum. Önceden hobimdi emekli olduktan sonra hayatım oldu." Tüm koleksiyonerler birbirinin koleksiyonunu biliyor, görüp geziyor. Artam, "Araba hiç bitmeyen bir mevzudur" diyor. Araba koleksiyonu yapanlar arasında hastalık veya maddi sıkıntı sebebiyle araçlarını elden çıkaranlar olduğunu söylüyor Artam. Ama genellikle, tıpkı kitap koleksiyonlarında olduğu gibi, koleksiyonerin vefatından sonra varisler koleksiyonu satıyor. Bu durumda Artam da bu araçların bazılarını satın alıyor.

SAHİBİ DEĞER KATAR

Antika arabaların değerini belirlemek için çok sayıda kriter var. Her markanın bir karakteri ve özelliği oluyor. Markadan ziyade ne şekilde, kimin yaptığı, geçmişi, sahibi önemli. Dünyada tek yapılmış modeller çok değerli oluyor. Artam, fabrikadan çıktığından beri orijinalliği hiç bozulmamış araçlar olduğunu söylüyor. Kendisinde de devlet başkanlarının bindiği bir kaç resmi araç varmış. Artam, "Roys Şah Pehlevi''nin yurt dışında kullandığı resmi araç. Çok az kilometre yapmış bir araçtır. İlk sahibinden alınmadır, el değiştirmemiştir. Bunlar hep ayrı bir değer katıyor" diyor.

ARTIK SANATKÂR YETİŞMİYOR

Günümüzde araçlarda fonksiyonellik, eski araçlarda ise estetik daha ön planda. Artam otomobil tarihinde muhtelif dönemler olduğunu söyleyip, bu dönemleri şöyle sıralıyor: "İlk yıllarında tamamen fonksiyonelliğe yöneliktir. Mekanik daha mühimdi. 1930''lu yıllarda ise o dönemin ekonomisi itibariyle en parlak dönem olarak kabul ediliyor. En muhteşem araçlar o yıllarda yapılmıştır, çok gösterişlidir. Harp yıllarında başka birşeye dönüşüyor. Kendini tekrar toparlaması 1960''lı yıllardadır. O yıllarda da en güzel dizayn edilmiş otomobiller yapılmıştır. Özellikle İtalyan araçları çok güzeldir. Bertone çok güzel araçlar tasarlamıştır. Artık günümüzde o tarz eserler verilmiyor. Bu sanatkarlar günümüzde yetişmiyor." Geçmişte arabalara verilen değer ölçülerinin de farklı olduğunu söyleyen Artam, bugün artık öyle bir araç imal etmenin anlamı olmadığını çünkü satılamayacağını söylüyor. Günümüz arabaları düşük yakıt harcaması, kolay tamiri ile öne çıkıyor.

ORJİNALİNE SADIK KALMAK ÖNEMLİ

Araçlarını birbirinden ayırmanın kolay olmadığını söyleyen Cengiz Artam, "Takdir ettiğim, hayran olduğum tasarımlar var. Kullanımı da çok keyifli" diyor.

Müzede bekleyen arabaların bakımı da zor. Artam yıllardır bu konuda tecrübe kazanmış. Yurt dışında müzelere giderek orada kullanılan teknikleri öğrenmiş. İşin uzmanlarıyla görüşmüş. Araç demir aksamlı olduğu için rutubetin en büyük düşman olduğunu söyleyen Artam, kuru ve rutubetsiz yerlerde muhafaza edip, özel korumalar yaptıklarını anlatıyor.

1904 model araçla yarışacak

Aynı zamanda motor sporlarıyla da ilgilenen Cengiz Artam yıllardır Türkiye Şampiyonası'nda yarışıyor. Artam, "Klasik araçlarla yapılan hız yarışları var. Zamanında yarışmış Formula 1 otomobilleriyle, evvelki sene birçok yarışla birlikte Monoco rallisine, İngiltere''de History Formula 1 yarışlarına katıldım. Klasik otomobil yarışlarında sürat yoktur, maharet yarışlarıdır. Kullanımı daha kolaydır. Londra''daki yarışa 1905''ten daha eski araçlarla katılma şartı var. Yarışmaya 1904 model bir araçla, o yıla ait kıyafetlerle fes ve üniforma giyip katılacağım" diyor.

ARABA NASIL YAPILIR BİLİRİM

Klasik otomobil restorasyonu söz konusu olduğunda, İngiltere''de bu sektörün çok geliştiğini anlatıyor Artam. Sırf bunun için araç lastiği katalogları olduğunu ifade eden Artam, "Seçiyorsunuz size aynısını yapıp gönderiyorlar. Klasik otomobil kullanımı ve yapımı İngiltere''de çok ileri durumda. Türkiye''deki klasik otomobiller dünya standartlarının üzerinde. Bir arabayı kendim yapamam ama nasıl yapılması gerektiğini biliyorum. Türkiye''de artık iyi bir kaporta ustası bulmak zor. Yıllardır çalıştığım ustalar var. Klasik otomobile meraklı olan arkadaşlarımızla iletişim halinde oluyoruz" sözleriyle anlatıyor restorasyon sürecini.

9 yıl önce