|

Fetvalar bilim için verildi

Bir İslam Cumhuriyeti olan İran'ın kök hücre ve koyun kopyalama gibi başarılarıyla tanınan Royan Araştırma Merkezi'nde İranlı bilim adamları, klişeleri sarsan bilimsel çalışmalara imza atıyor. Çocuğu olmayan ailelere, farklı bir 'Tüp bebek' hizmeti de veren Royan, genetik çalışmalarını mollaların verdiği fetvalarla sürdürüyor

Zeynep Çiftçi
00:00 - 2/03/2008 Pazar
Güncelleme: 23:47 - 1/03/2008 Cumartesi
Yeni Şafak
Fetvalar bilim için verildi
Fetvalar bilim için verildi

Çok değil, henüz 29 yıl önce büyük bir halk devrimiyle saltanat rejiminin yıkılıp yerine cumhuriyet rejiminin kurulduğu İran'ın teknolojik alandaki başarıları bilim ve din ilişkisini yeniden gündeme getirdi. Batı tarafından yeniliklere ve ilerlemeye kapalı bir rejim olarak lanse edilen İran'da Batı dünyasında bile etkili ahlak tartışmasının konusu olmayı sürdüren klonlama konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiş. Özellikle taşıyıcı annelik yöntemiyle ailelerin çocuk sahibi olması en dikkat çeken uygulama. Türkiye'de de tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olan ailelerin, ileride kullanmak için fazla ceninlerin dondurularak saklanması söz konusu. Ancak bu kurumda oluşturulan 'Cenin bankası' başka ailelerin de hizmetine sunuluyor. Bir tür evlat edinme olarak değerlendirilen bu uygulama mollaların verdiği fetvalarla yapılıyor. Üç yıldır verilen fetva henüz yasalaşmamış ancak en kısa zamanda mecliste de kabul edilmesi bekleniyor.

İran'daki genetik ve kök hücre çalışmalarının yapıldığı Royan Araştırma Merkezi'nin Uluslararası ilişkiler koordinatörü Dr Azade Draei burada yaptıkları bilimsel çalışmalar hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

CENİN BANKASI

Dr Draei öncelikle Enstitü'nün binlerce kadının çocuk sahibi olmasını sağlayan geniş embriyoloji ve kısırlık tedavisi birimindeki çalışmalardan söz ediyor. İran'ın kısırlık tedavisinde dünyanın başarılı ülkelerinden biri olduğunu belirten Dr Azade Draei aynı zamanda İran'da bir cenin bankası olduğu bilgisini de veriyor. Dr. Azade Draei, İran'da tüp bebek yöntemi ile çocukları olmayan ailelerin de taşıyıcı annelik yöntemiyle çocuk sahibi olduklarını anlatıyor. İran'daki taşıyıcı anneliğin bilinenden daha farklı bir amaç için uygulandığını ifade eden Dr. Draei, uygulamayı şöyle anlatıyor: "Bebeğin doğumuna kadar başka bir kadının rahminde kalması olayı olan taşıyıcı annelik uygulamasında yumurtası olan fakat embriyoyu taşıyacak rahmi olmadığı için, kadının yumurtası kocasının spermiyle döllenerek başka bir kadının rahmine yerleştirilir. Burada bebeği rahminde taşıyacak kadın para karşılığı bu işi yapar doğumdan sonra ise bebek aileye verilir. Fakat, bizdeki uygulama daha farklı. Hiçbir şekilde çocuğu olmayan evli kadınlar, cenin bankasından başka bir aileye ait olan dondurulmuş cenini alarak çocuk sahibi oluyor. Burada cenini almak için diğer ailenin iznini almak zorunlu. Bu şekilde çocuğu olmayan kadın cenini kendi rahminde taşıyarak annelik duygusunu da tatmış oluyor. Fakat daha sonra aileler arasında problem çıkmaması için iki aile birbirini hiç bir zaman tanımıyor"


AİLELERİ DAĞILMAKTAN KURTARIYORUZ

Batı ülkelerinde bile büyük tartışmalara neden olan taşıyıcı anneliğin getirdiği etik sorunlara İslam Cumhuriyeti'nde nasıl çözümler sunulduğunu sorduğumda ise Dr. Draei, "Çok hassas bir konu olduğunu biliyoruz. Bilim adamları araştırma merkezinin bünyesinde bulunan din adamları ve psikologlardan oluşan bir ahlak komitesiyle birlikte çalışıyor. Bu komite her hafta toplantılar yaparak konuyu tartışıyor. Fakat çoğunluk ailenin devamının daha önemli olduğunu düşünüyor. Ailelere yardımcı olamazsak aileler dağılabilir" diyor.

ZİNA DEĞİL

Anne rahmine cenin değil sperm yerleştirdikleri için zina olmadığını ifade eden Dr. Draei, ayrıca doğan çocuğun tamamen yumurtayı veren annenin ve spermi veren babanın özelliklerini taşıdığı için nesep karışmasının da söz konusu olmadığını da söyledi


ÇOCUĞUN CİNSİYETİNE MÜDAHALE YOK

Tüp bebekte çocuğun cinsiyetine de müdahale ettiklerini söyleyen Dr. Draei, "Çocuğun cinsiyetine sadece ailede genetik bir hastalık varsa müdahale ediyoruz. Mesela ailede genelde erkeklerde görülen bir hastalık varsa çocuk kız, ailedeki kadınlarda genetik bir hastalık olması durumunda ise çocuğun erkek olmasını sağlıyoruz. Bunun dışında bir aile 2 kızımız var bir de erkek çocuğumuz olsun derse bunu kabul etmiyoruz. Çünkü bu yaratılış kanununa aykırı" diyor.


GENETİK KOPYALAMAYLA UCUZ İLAÇ

Son zamanlarda ineklere odaklanıldığını anlatan Dr. Draei, Genetik yapıları değiştirilen ineklerin sütünden insanların kullanacağı ucuz ilaçlar üretildiğini de ifade ediyor. İran'daki bilimsel çalışmaların, Batı'da şaşkınlık yarattığını söyleyen Dr Draei, "Önce bize karşı bir önyargıyla yaklaşan batılı bilim adamları ülkemize gelip çalışmalarımızı yakından gördüklerinde çok şaşırıyorlar. Hatta birçok batılı bilim adamı bizimle işbirliği yapmak istiyor" diyor.




16 yıl önce