|

Filistin özgür kalana kadar emekli olmam

Leyla Halid, Filistin kurtuluş hareketinin simge isimlerinden biri. Uçak kaçırma eylemleriyle adını tüm dünyaya duyuran Halid''in en büyük hayali bir gün özgür Hayfa''ya dönüp, portakal ağaçları altında 3 gün uyumak…

Aysel Yaşa
00:00 - 31/08/2014 Pazar
Güncelleme: 19:32 - 30/08/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Filistin özgür kalana kadar emekli olmam
Filistin özgür kalana kadar emekli olmam

Kudüs''e gittiğinizde utanç duvarında gülen yüzüyle karşılar sizi Leyla Halid. Parmağında kurşundan yüzük, başında kefiyesi ile simgeleşmiş bu görüntü, arkasında mücadeleyi, direnişi, zor bir hayatı saklıyor aslında. Geçtiğimiz günlerde kurulan İntifada Yayınları''nın ilk kitaplarından biri Leyla Halid''in hayatını ele alıyor. Sarah Irving tarafından kaleme alınan Filistin Kurtuluşunun Simgesi: Leyla Halid kitabı, Filistin direniş tarihine paralel ilerleyen direnişçi bir kadının portresini çıkarıyor. Ayşe Düzkan''ın çevirisiyle Türk okuyucusuna da ulaşan kitaptan yola çıkarak biz de bir Leyla Halid portresi hazırladık. Hikâye 9 Nisan 1944''te liman şehri olan Hayfa''da başlıyor. Lübnan''da mülteci yaşamı, Kuveyt, Ürdün, Arap Ulusal Hareketi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), uçak kaçırma eylemleri ve dahası…

O zamandan beri portakal yiyemiyorum

Halid''in ailesi 1948''de, yaşadıkları şehri terk edip Lübnan''a yerleşir. Halid o yıllarda 4 yaşında, on iki kardeşin altıncısıdır. Evlerine dair hatırladığı çok az detay var. ''Dayımın evi portakal ağaçlarıyla dolu büyük bir bahçeyle çevriliydi. Biz evdeki çocuklar aç olduğumuzda portakalları toplardık. Annem elimize vurur ve portakalların bizim olmadığını ve yememize izin verilmediğini söylerdi. O zamandan beri portakal yiyemiyorum. Portakalları görmek ve portakal ağaçlarının hala Hayfa''da durduğunu, fakat şimdi başkasının olduğunu düşünmek bana büyük üzüntü veriyor'' cümleleri Halid''in ayrılmak zorunda kaldıkları Hayfa''ya dair etkili birkaç anıdan biri olur. Lübnan''da geçen sürgün yıllarında yaşadıkları her mahrumiyetin Filistin''de olmayışlarından kaynaklandığını bilen Halid ''Büyüyünce Filistin''e dönmezsek hiçbir şeyimizin olmayacağı fikri politikleşti'' diyerek Filistin davasında ön saflara geçişin ilk sinyallerini de vermiş olur.

İlk tohumlar 8 yaşında atıldı

Halid''in Arap milliyetçiliğinin resmi politik hayatıyla tanışması ağabey ve ablaları sayesinde gerçekleşir. 17 yaşındaki Arap Ulusal Hareketi''nde yer alan ağabeyi Muhammed, ateşli politik tartışmalarını sürdürürken Leyla henüz sekiz yaşındadır. Daha sonra Lübnan''da patlak veren çatışma, Leyla''ya ''bu hareketin broşürler yazıp dağıtmaktan gösteri ya da konuşmalar yapmaktan öte daha neler'' istediğini gösterir. Bu onun için davaya bağlılığın ispati için bir yoldur. Savaşmasına izin verilmez ama cephede savaşçılara, başı üzerinde yemek taşır. Bu cesaret ona Arap Ulusal Hareketi''ne asil üye olarak giriş yapmasını sağlar. Leyla''nın direnişinde FHKC''den askeri eğitim alması çok etkili olur. Ailesinin, ''Bırak erkek kardeşlerin gidip savaşçı olsun'' sözlerine kulak asmaz ve soluğu Amman''ın kuzeyinde bir kampta alır.

Gerilla ruhlu Audrey

1969 yılında, artık eyleme geçme vaktidir. Herkesin bildiği o meşhur uçak kaçırma eylemi için şu cümleleri kurar Halid: ''Tel Aviv''in üstünde uçtuğumuzda, Filistin''i gördüğüm o ilk anda bir operasyon yürüttüğümü unuttum, tamamıyla unuttum. Gözlerimle görmek istiyordum, o kadar. Ve sonra Hayfa''yı gördüğümde… Onu, evimi, her hatırladığımda, benden küçük bir parça orada kaybolur, sanki alfabeyi sökmeye çalışıyormuş gibi… Büyükannemi, teyzelerimi, hâlâ orada olan herkesi çağırıp geri döndüğümüzü söylemek istedim.'' Bu eylemi gerçekleştirdiği yıllarda ismi ilk kadın terörist olarak geçer. Ona o dönemde ''gerilla ruhlu Audrey Hepburn'' diyenlerin sayısı hiç de az değildir. Artık tanınmıştır. Bu olaydan bir yıl sonra, yine bir uçak kaçırma eylemine karışacaktır adı. Ama dikkatli olmak gerekir, çünkü artık herkesin tanıdığı bir yüzü vardır. Görüntüsünü değiştirmek ve ikinci uçak kaçırmadan sonra eski haline dönmek için toplam altı ameliyat geçirir. Bu süreçler onu çok zorlar. Her ne kadar davasına bağlıysa da, göçebe ve tehlikeli hayatın kendisine zarar verdiğini söyler. Bundan kısa bir süre sonra da askeri kampın komutanı Besim, evlenme teklif edince kabul eder. ''Bu nasıl evlilik'' diyenlere de, ''Problem değil, o işine gider, ben işime giderim.'' diye cevaplar. Sıra dışı tutumu burada da değişmez, Arap toplumunda boşanmış kadın olmayı önemsemez ve ''birbirimizden çok farklıydık'' dediği Besim''den kısa bir süre sonra boşanır.

Suikast girişimleri

Bunun ardından mücadelesine kaldığı yerden devam eder. 1976''da, Beyrut''ta bir sabah dairesine girdiğinde kız kardeşi ve nişanlısının vurulduğunu görür. Hedef Leyla''dır, fakat o evde yoktur. ''Kız kardeşim ve nişanlısı evlenme planları yapıyordu. Ama anneme göre düğün yapamazdık. Bize çok uzun zaman önce büyük düğünlerin ve kadının beyaz gelinlik giymesinin ancak Hayfa''da gerçekleşebileceğini söylemişti. Çünkü aile, mülteciler olarak eve dönmedikçe hiçbir kişisel olay kutlanamazdı.'' Bu olay, onu çok etkiler. Eve ilk girdiği an gördüklerine inanamaz, şok geçirir. Kendine geldiğinde katillerin bulunması için örgütle sıkı bir çalışma yürütür.

Direniş çağında anne olmak

Leyla, ikinci evliliğini doktor olan Fayiz''le yapar. Bu evlilikten bir de oğlu olur. Halid''in hayatında duygusallığım belki de zirve yaptığı anlardan biridir bu doğum. O günleri şöyle anlatır: ''Şu anda kocamla, ailemle, dostlarımla mutlu olmak isterdim ama burada kimse yok, çocuğun kıyafeti de yok. Bu durumda ne yaptık? Bir çarşafı yırtıp bebeği kundakladık.'' Leyla Halid uçaklar kaçırmış, gözü kara bir direnişçidir fakat ne yazık ki çocuk bakımı konusunda oldukça başarısızdır. Günlerce ağlayan bebeğini susturmak için ayrı bir mücadele verir, sonunda bebeğinin dilinden anlamaya başlar. Bedir''in hem ardından Beşar dünyaya gelir. Halid, artık 2 çocuklu bir direnişçidir. Bu sırada, eşiyle birlikte yaşadıkları Şam''dan Amman''a giderler. Halid, çocuklarına ''arkadaşlarınıza benim sizin anneniz olduğumu söylemeyin'' tembihini verir. Bunu da şu sözlerle açıklar: ''Oğullarım benden gurur duymuyor ya da beni sevmiyor değil. Ama onların kendi kişilikleri olacak, insanlarla kendileri olarak konuşacak şekilde büyümelerini istedim.''

Eğer Filistin''e dönersem…

Leyla Halid şimdi, bir dönem silahlı mücadelede aktif rol oynamış pek çokları gibi, direnişe siyasi arenada devam ediyor. ''Mücadeleden ya da mücadelenin bir parçası olmaktan emekli olunmaz'' derken de ancak Hayfa''ya döndüğü zaman emekli olabileceğinin işaretini veriyor. Herkes kendisinden bir otobiyografi yazmasını bekliyor ama o hala zaman olduğunu söylüyor. Filistinlilerin vatanlarına dönebilseler ilk yapacakları şeyin ne olacağına dair bireysel hayallerini toplayan ''Döndüğümde'' projesine verdiği ''Filistin''e döndüğümde 3 gün portakal ağacının altında uyuyacağım'' cümlesi bir vatana özlemin en naif hali sanırım. Şimdi, dünyanın her yerinde bu etkileyici hayatı öğrenip kızlarına Leyla ismini koyan sayısız insan var. Halid, dünyayı Filistin davasını sahiplenen insanlarla paylaşmanın sevincini her fırsatta dile getiriyor.

10 yıl önce