|

Hilmi Yavuz: Şiirlerim gibi yaşadım

Hilmi Yavuz. Akademisyen, edebiyat eleştirmeni, televizyoncu, gazeteci. Ama hepsinden önemlisi şair. Kaymakam Yahya Hikmet ile Vecide Hanım'ın oğlu Şair Hilmi Yavuz, gün yüzüne çıkmamış anılarını ve hayatından bilinmeyen kareleri bizlerle paylaştı.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 23/03/2008 Pazar
Güncelleme: 21:16 - 22/03/2008 Cumartesi
Yeni Şafak
Hilmi Yavuz: Şiirlerim gibi yaşadım
Hilmi Yavuz: Şiirlerim gibi yaşadım

Siirt'te Abdülkerimzâdeler'den Yahya Hikmet ve Vecide Hanım çiftinin hayatlarına 14 Nisan 1936'da bir cemre düşer ve çocukları olur. Adı: Hilmi'dir. Ailenin tek çocuğudur ve belki de bir ömür boyu duyacağı yalnızlığı, dünyaya gelir gelmez tatmıştır. Kaymakam olan babasının görevi sebebiyle muhtelif yerlerde okuyan Hilmi, ilkokula Bursa'da başlayıp İstanbul'da bitirir. Lise eğitimi için Kabataş Lisesi'ne kaydolur. Bu, yaşamında önemli bir evredir çünkü edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil'dir. Ve böylelikle şiir akıp girmiştir Hilmi Yavuz'un hayatına.

Kabataş Lisesi'nden mezun olmasının ardından, babası fakülte için iki seçenek sunar: Mülkiye veya Hukuk. Genç Yavuz, Ankara'da Siyasal Bilgiler okumak istese de gittikçe yoksullaşan ailesi ve İstanbul'dan ayrılmayı içine sindiremeyişi nedeniyle kararını, hukuktan yana kullanır. Ama ne varki, Hukuk Fakültesi'ni yarıda bırakır ve yüksek öğrenimini için İngiltere'de, Londra Üniversitesi'ne bağlı University College Felsefe Bölümünde, 1968/1969 ders yılını tamamlar.


TEK SÖZCÜKTE YALNIZLIK

Hilmi Yavuz'un edebiyata ve özelde şiire ilgisi ise ailesinden gelir. Zira okuyan aydın baba ile son derece duyarlı bir anneye sahiptir ve bu onun şair dünyasında belirleyici rol oynar. Nitekim Hilmi Yavuz, bu duruma karşı çocukluğunda yaşadıklarına dikkati çeker: “...tek sözcükle 'yalnızlık' diye yanıtlayabilirim... Çocukluğu 1940-1950 yılları arasında, Anadolu'da, geçmiş memur (bürokrat) aileden geliyorum ben… Evde bildim bileli kitap, dergi ve gazete olurdu. Akşamları, babam çok yorgun değilse, haznesi çiçek işlemeli gaz lambasının ışığında şiir bile okurdu yüksek sesle. Tevfik Fikret ya da Süleyman Nesip'ten...

Yıllar, emekli kaymakam olan Yahya Hikmet'in maaşını azaltır. Malî açıdan zor durumda olmaları, genç Hilmi Yavuz'a yansır, böylelikle edebiyata olan merakıyla gazeteciliğe yönelir. 1957-1962 yılları arasında Vatan'da başladığı gazeteciliğe, 1962'de Cumhuriyet gazetesinin Dış Haberler Sorumlusu olarak devam eder. BBC Türkçe Yayın Servisi'nde çalışmak üzere 20 Temmuz 1964'te Londra'ya gider. 1 Eylül 1970'te 107. dönem askerlik hizmetine yedeksubay adayı olarak başlar ve 20 Nisan 1971'den itibaren Ankara'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Silahlı Kuvvetler Dil Okulu'nda asteğmen rütbesiyle sürdürür. 1972'de askerden dönüşünün ardından Milliyet Sanat dergisinde kitap eleştirileri yazmaya devam eder. Yayıncılık Hilmi Yavuz'un hayatında önemli yer tutar. Ansiklopedik çalışmaları da olmuştur.

Hilmi Yavuz'un, Vatan gazetesinin CHP'den sorumlu siyasî muhabiriyken tanıştığı Nurettin Sözen, 1950'li yılların sonlarında CHP Gençlik Kolları'nın etkin bir üyesidir. Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin şiddetli polemiğe girdiği yıllarda, söylemler eylemlere dönüşmeye başlamıştır. “Rıhtım Olayları” olarak bilinen siyasî hadisede Nurettin Sözen ile gazeteci olmalarına karşın Hilmi Yavuz ve Egemen Bostancı tutuklanarak hapse atılırlar. Hilmi Yavuz, 1989 yerel seçimlerde SHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Nurettin Sözen'i destekler. Sözen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince onu Kültür İşleri Daire Başkanlığı'na getirir. Beş yıl bu görevde kalır Hilmi Yavuz.


ÜÇ ŞEYİ İYİ YAPARIM

21 Ocak 1996'dan sonra ise Zaman gazetesinde yazmaya başlar. Yazılarının eleştiri nitelikli olanlarını, “İrfan Külyutmaz” takma adıyla yayımlar. Ayrıca, televizyon programlarına da ağırlık verir. “CNN Türk geldi, 'Tamam yaparım' dedim. Önce baktım iyi yapabiliyor muyum diye. Benim için tek kriter var, insan önüne çıktığım zaman, 'Hilmi Yavuz da kötü şeyler yapıyor kardeşim', dedirtmemek. Başarı benim için önemli... Ben sadece üç şeyi iyi yapabiliyorum. Şiir, televizyonculuk, hocalık.” Hilmi Yavuz, 1974-1975 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nde, part-time, öğretim görevlisi olarak felsefe dersleri vermiş, 76'da kadrosunu Mimar Sinan Üniversitesi'ne aldırıp emekli olduğu 2001'e kadar da Uygarlık Tarihi dersleri vermişti. Hocalığı çok seven Hilmi Yavuz, iyi hocalık için yapılması gerekenleri ve yaptığı fedakarlıkları şu şekilde sıralar: “Nedir iyi 'hoca'lığın ölçütü? Şu: aynı konuyu, haftanın değişik günlerinde ayrı sınıflara, değişmeyen, belki de giderek artan bir coşkuyla anlatabiliyor musunuz? Her yıl, yeni okumalarla, konuları donmuşluktan kurtarıp, öğrenciyi çağdaş olanla karşı karşıya getirebiliyor musunuz?.. Öğretim üyeliğine, ailenize ve çocuklarınıza ayırdığınız kadarını, hatta daha fazlasını ayırabiliyor, bunu isteyerek yapabiliyor musunuz? Bunların tümünü büyük bir hazla yapıyorum ben.”


ŞİİR YAZINCA SİNİRİM GEÇER

Hilmi Yavuz, ilk evliliğini Esin Eden ile yapar. Bu evlilikten, 1971'de Ali Hikmet, 8 Haziran 1972'de Ömer Emre gelir dünyaya. Çiftin beraberlikleri ise 9 Temmuz 1976'da noktalanır. Hilmi Yavuz, 9 Aralık 1977'de, Sander Yayınevi'nin editörü Nuran Üçok ile evlenir. Bu evlilikte 1995'te ayrılık ile sonlanır. Çiftin yaşadıkları şiir ve düzyazı dilinde yansır. Nuran Hanım ile on sekiz yıl süren beraberlikten uzun uzun bahseden Hilmi Yavuz, bu evliliğin son yılları için şunları kaydeder: “1995'te boşandık. Yani 18 yıl. Ama zaten son üç ya da dört yılı evlilik sayılmaz. Şiir yazmayı ise, varoluşunu meşrulaştıran bir uğraş olarak değerlendirir Hilmi Yavuz. Yazdığı herhangi bir şiiri bitirdikten sonra hocası Behçet Necatigil gibi çok mutlu olur: “Şiir yazmayı hiçbir şeye değişmem. Güç yazarım, ama bir şiir bittikten sonra dünyaya bakışım değişir benim kısa bir süre de olsa huysuzluğum, sinirim geçer; kendimi ödüllendiririm. Üstelik yaptığım işin iyi olduğunu bilirim.”


1947
: Bisikletim…Mutlu beraberliğimizin hazin sonu… Samsun'da ortaokuldaydım ve bisiklet istiyordum.Yaz tatilinde,babamın tayini Giresun'a çıktı. Eşyalarımızı bir kamyona doldurduk Giresun'dan Şebinkarahisara geçmek istiyoruz. Giresun'a gidene kadar sorun çıkmadı. Ama Şebinkarahisar'a giderken,araba yokuş yukarı çıkamadı. Bisikleti kamyonun karoserine bağlamıştık. Bisikletin didonu ağaca takılmış gitmiyor.İnip baktık ki yepyeni bisiklet mahfolmuş. Iki defa Terme'de binmiştim. Hayatımın en üzüntülü anlarından biridir bisikletimin mahvolduğunu görmek.

1948
: Şebinkarahisarda babam, annem ve ben

1948
: Annem şiir...

“Baba düzyazıdır; anne şiir! ... Evet, lirik! Onu kesinliyorum şimdi. Derûnî ve mistik olanı annemle yaşadım. Babam konuşarak, annem susarak dönüştürdüler tinimi..


1973
: Hilmi Yavuz ve ailesi...

İlk Eşi Esin Eden, Annesi Vechide Hhanım, oğulları; Ali Hikmet, Ömer Emre


1959
: Ceza evinde 15 gün

Nurettin Sözen ile Hilmi Yavuz tutuklanma kararı alınır…15 gün sonra serbest bırakılır. (soldan sağa) Egemen Bostancı, Hilmi Yavuz; “Rıhtım Davası”


1958
: İsmet Paşa ile…

İsmet İnönü Cağloğlu'ndaki CHP İl Merkezi'nde basın toplantısında. Hilmi Yavuz, Vatan gazetesi muhabiriyken, İsmet Paşa'nın istanbul valisi Ethem yetkineri kovduğu an! Tek bir kelime defol!…


1974
: Kurultay için Ankara garında Hocası Behçet Necatigil,Hilmi Yavuz, Metin Eloğlu.

1978
: Yeditepe ödülünü aldığı günün gecesinde kutlama. Hilmi Yavuz, Müjdat Gezen,Nuran Yavuz, Gün gezen ve Fethi Yurttaş

Günümüz:

Ali Hikmet, Hilmi Yavuz ve 'küçüklüğüme benziyor' dediği torunu...

Karşınızda mutlu bir baba ve dede.






16 yıl önce