|

Hollywood havasında çektik

Belçika’da yaşayan Sümeya Kökten, senaryosunu ve yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı filmi Gizli Yüzler ile sinemaya yeni bir soluk getiriyor. Alışık olmadığımız hikayesi ve anlatım tekniğiyle film, Hollywood yapımlarını andırıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 16/11/2014 Sunday
Güncelleme: 17:10 - 15/11/2014 Saturday
Yeni Şafak
Yönetmenliğini ve senaryosunu Sümeya Kökten’in üstlendiği, başrollerde Gülseven Yılmaz, Oğuz Galeli, Yeşim Ceren Bozoğlu, Meriç Benlioğlu, François Vincentelli ve Ali Rıza Soydan’ın yer aldığı “Gizli Yüzler” filmi geçtiğimiz Cuma günü vizyona girdi. Seyirciyi farklı hikayesi ve anlatım tekniğiyle kendisine çeken filmin tamamı Brüksel’de çekildi. Eşinden ayrılan ve psikolojik tedavi gören Zeynep’in kızını kocasından almak istemesini anlatan film, sürprizli senaryosuyla şaşırtıyor. Yükselen bir tempoyla ilerleyen filmin sonunda tüm gizemler çözülüyor ve gerçek ortaya çıkıyor. Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz Türk sinemasında karşılaşmadığımız bir hikaye anlatım tarzı ve tekniğiyle karşımıza çıkıyor Gizli Yüzler. Filmin dikkat çeken bir diğer tarafı da görüntülerin Hollywoodvari çekilmiş olması. Bu konuda başrol oyuncularından Gülseven Yılmaz, “Tabii ki bir Hollywood filmiyle karşılaştırılamaz ama görseller karşılaştırılabilir” yorumunda bulunuyor. Görüntü yönetmenin Amerikalı olması bunda büyük bir rol oynuyor diyebiliriz.

SİNEMA ŞANS İŞİ

Sümeya Kökten, bu filmin hikayesini yazarken Aynur isimli komşularının başından geçen gerçek bir olaydan esinlenmiş. Aynur, sigarasını yanık unutuyor ve çocuklarıyla birlikte yaşadıkları evde can veriyor. Kökten, çocukluğundan beri bu hikayeyi dinleyerek büyüyor ve çok etkileniyor. Bir taraftan Aynur, Kökten’e Sümeya ismini veren kişi. Kökten’in çocukluğu Yeşilçam filmleriyle geçiyor. Gençlik yıllarında da Amerikan filmlerine ilgi duyuyor. Sinema aşığı olan Kökten, işin içine girince bağımsız, festival filmlerine yöneliyor. Kökten sinemayla ilgili, “Sinema işi kesinlikle kumar gibi bir şey. Bir yönetmenin kesinlikle bir beklentisi olmaması lazım. Ne olacağını bilemeyiz. Her şey biraz şans, kısmet. Sizin filminizle birlikte Amerikan yapımı bir film vizyona girer sizin filminiz izlenmez. Ama çok beklemediğiniz bir anda da filminiz çok büyük bir ilgi görebilir” yorumunda bulunuyor. Kökten, sinemada isimlere bakmıyor, fragmanı izliyor ve eğer hikaye ilgisini çekiyorsa filme gidiyor. Gizli Yüzler Kökten’in ilk uzun metrajlı filmi. Geçtiğimiz aylarda üçüncü filmini tamamlayan Kökten, “Kendi ilerlememi görünce bir öncekileri yetersiz buluyorum. İçinde olduğum için yaptığım işlere objektif bakamıyorum. Yüzde yüz içime sinmiyor, keşke şöyle olsaydı böyle olsaydı dediğim noktalar elbette oluyor” diyor.

Kerbela’dan Gizli Yüz’e

Gizli Yüzler’in kastında Şehir Tiyatroları’nın başarılı oyuncusu Meriç Benlioğlu’na rastlıyoruz. Oyunculuk yeteneklerini tiyatro dışında sinema filmleri ve dizilerle sergileyen Benlioğlu, bu hikayede Fikret’in yeni eşi Pınar’ı canlandırıyor. Tesadüf eseri bir tanışmadan sonra senaryoya dahil olan Benlioğlu, “Hikayeyi okuduğumda Pınar karakterinin sürprizli olma halini sevdim. Bu bir oyuncu için dişi bir rol. Bunu oynamak çok keyifli her şeyden önce. Avrupa’ya adım attık güzel bir adım oldu” diyor. Benlioğlu’nu bu sezon Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu Kerbela’da izliyoruz. Her rolün bir oyuncu için sınav olduğunu söyleyen Benlioğlu, oyunun yönetmeni Ayşe Emel Mesci ile çok iyi anlaştıklarını ve ondan oyunculuk adına çok beslendiğini ifade ediyor.

O ANDA OLMAK

Benlioğlu, sinema ve tiyatroya olan tutkusunu “Tiyatro, o anda olmak ve o anın içinde seyirciyle buluşmak. O anı beraber yaşamak. Aynı atmosferi solumak, hissetmek. Her akşam aynı oyunu oynuyorsunuz ama aslında kendi içinde çok farklı. Çünkü seyirci her seferinde değişiyor. Sinemayı da çok değerli buluyorum ve önemsiyorum. Sinemada kalıcı bir durum var. Sinemanın yedinci sanat olması ve herkese ulaşıyor olması da çok değerli. İkisi de aşk. Bir sevda başka bir sevdadan güçlü olabilir mi, hayır” sözleriyle özetliyor.

Klişeleri sevmiyorum

Kahramanımız Zeynep. Bu karaktere Gülseven Yılmaz hayat veriyor. Zeynep eşinden ayrılmış ancak eşinin onu aldatmasını ve boşanmış olmalarını çok kolay atlatamıyor. Psikolojik tedavisine devam eden Zeynep, bir yandan kendine yeni bir hayat kurmaya çalışırken bir yandan da kızına kavuşmak istiyor. Eşi ona kızını göstermiyor. Eşinin izini süren Zeynep sonunda ona ulaşır ama her şey o kadar kolay değildir. Fikret’in mutlu bir evliliği vardır ve Zeynep’in onları rahat bırakmasını ister. Filmin tamamını anlatmak olmaz. Olaylar Zeynep’in eski eşi Fikret’in hayatına tekrar girmeye çalışmasıyla gelişir. Devamı sinemada… Senaryoyu ve canlandırdığı rolü çok zorlayıcı bulan Yılmaz’ı hikayenin sonunda ortaya çıkan gizemli olma hali bu filmde rol almaya itmiş, “Zeynep, inişleri çıkışları olan bir karakter. Ben bir dizide veya filmde bir şeylerin anlaşılmasını çok sevmiyorum. Mesela kaşlarınız çatıksa kızgınsınızdır. Kaşımı çatmadan da o kızgınlığımı vermek istiyorum. Bu açıdan bu film beni mutlu etti” diyor.

BU TARZ İŞLERE ALIŞIK DEĞİLİZ

Sümeya Kökten’in herhangi bir sinema eğitimi yok. Belçika’da doğup büyüyen Kökten, çocukluğundan beri sinemaya meraklı ve ilgi duyuyor ama sonuçta ortaya çıkardığı iş gerçekten özel. Hikayesini kendisinin yazıp hayata geçirmiş olması da ayrı bir güzel. Gizli Yüzler’in Türk sinema izleyicisinin alışık olmadığı türden bir film olduğunu söyleyen Yılmaz, bu konuda Kökten’i destekliyor. Yılmaz filmle ilgili sözlerini ise şu şekilde tamamlıyor: “Film sürekli bir merakla ilerliyor. Türk filmlerinde bir sonraki sahnede ne olacağını her zaman bilirsin. Bu yüzden Gizli Yüzler Türk sinema izleyicisinin çok alışık olmadığı bir iş. Bu çok farklı gelecek seyirciye. Tam anlamıyla yüzde yüz korku filmi değil. Gerilim filmi ve içinde dram da var. Görseller bir Türk filmi oldukça iyi. Güzel bir gerilim filmi izlemek isteyen bu filmi izlemeye gelsin.”
#sümeya kökten
#Gizli Yüzler
#holywood
9 years ago