Babası Maraş annesi ise Mardinli. Suriye'de savaş baş gösterince, Paris'e yerleşti. Yıllarca memleket hasretini ve içindeki vatan özlemini şarkılarındaki hüzünle dile getiren Suriyeli müzisyen Lena Chamamyan, Türk ustalar Göksel Baktagir, Özer Arkun ve Tulug Tırpan üçlüsüyle aynı sahneyi paylaştığı İstanbul Caz Festivali'ndeki muhteşem performansıyla konuşulmuştu. Ortadoğu'nun başarılarıyla ünlenmiş birkaç kadın sanatçısından biri, etnik müziğin buğulu sesi Chamamyan, 15 Mayıs Cuma gecesi sürprizlerle dolu sahne performansıyla 6. Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu'nda sevenleriyle buluşacak.
Sizin de söylediğiniz gibi müzikle uğraşmaya yıllar öncesinde başladım. Hayatımda müziğin olmadığı zamanları hatırlamıyorum. Hatta söylediğim ve dinlediğim şeyler bazı anlarımı hatırlamama yardımcı oluyor. İşte bu hayatımı tarih ve sayılarla değil, müzikle yaşadığımı gösteriyor.
En başta çok şaşırmıştım çünkü Türkçe şarkı söyleyemiyorum ve Türkiye'deki birçok dinleyici de Arapça ya da Ermenice anlamıyor. Buradaki insanlar hangi müziği seveceklerini ve şarkıdaki enerjiyi hissetmeyi çok iyi biliyorlar. İyi müzik kulakları var. Onlar tarafından sevilmek benim için çok şey ifade ediyor. Ayrıca babamın Maraşlı, annemin de Mardinli olmasından dolayı şanslıyım. Sesimdeki Anadolu tarafının doğal olarak bu durumdan kaynaklandığına inanıyorum.
Hüznü güzelliğin bir versiyonu olarak görmüşümdür hep. Bu bence benim iç dünyam ve karakterimle bağlantılı. Günlük yaşantımda çok enerjik, konuşkan ve çok gülen bir insanım. Müzik karakterimin diğer yüzünü gösteriyor sanırım. Her türlü acı ve olumsuzluk yaşamama rağmen mutsuz biri değilim. Çok pozitif biriyim. Hayatı seviyorum ancak sesim yapısından (Soprano Dramatic) dolayı insanlarda hüzün duygusunu uyandırıyor sanırım.
Ermeni kökenim babamdan, Suriye kökenimden annemden geliyor. İçinde birçok cami ve kilise barındıran Arap şehri Şam'da doğdum ve büyüdüm. Klasik müzik (opera) üzerine okudum ve hep caz müziğini seven biri oldum. Fark edeceğiniz gibi Suriye toplumumun bir parçasıyım ve yaratıcılığım bu çok kültürlülüğün karışımını yansıtıyor. Size bir sır söyleyeyim biz evde Ermenice konuşurduk ancak Arapça benim ana dilim ve bu dili çok seviyorum.
Etnik müzik çocukluğumda öğrendiğim ilk müzik tarzıydı. Tüm müzikleri etniklerin temeli olarak tanımlayabilirim. Etnik müziği çok seviyorum ve beni müziğim konusunda çok etkiliyor.
Bence en dürüst cevap: Hayattayım… Çok zor zamanlarım oldu. Bu kötü durumu atlatmam bir yıldan fazla bir süre aldı. Aslında etrafımda doğru insanları seçtiğim ve dünyadaki en zor şehirlerden biri olan Paris'e yolculuğumda onlarla beraber olduğumdan dolayı çok şanslıyım. Bu, yeniden başlamam için bana güç verdi. Bugüne baktığımızda güçlü bir kadın olduğumu biliyorum. Yaşadıklarım sayesinde yeni müzikler ve besteler yaratabildim, içimdeki bestekârı ve aranjörü keşfedebildim.
Maraş'a ya da Mardin'e gitmedim henüz ama İstanbul Suriye'deki birçok mekâna benziyor, Cihangir Halep sokaklarına, kapalı çarşı ise Şam'daki Souq'a.
Türk müziği dünyadaki en iyi müziklerden biri. Herhangi bir düşüncenin ötesinde, zengin ve güzel ve iyi müzik kendini saklamıyor. Türk sanatçılarını dünyanın en iyi sanatçılarından birileri olarak görüyorum. Çok iyi teknikleri var ve manevi değerleri çok yüksek. Çocukluğumda İbrahim Tatlıses'i dinlerdim, hala da dinlerim.
Bir de hepimizin acıyla izlediği Suriye meselesi var. Maalesef savaşın yaraları her yerden görünüyor. Türkiye bir buçuk milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açtı. Olan biteni nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu acı gerçek hepimizden daha büyük. İnsanların zor durumlarda yaşadıklarını ve evlerinde kendilerini güvensiz hissettiklerini görmek beni çok derinden etkiliyor. Bu durum bazen beni çok üzüyor bazen de çok sinirlendiriyor. Çoğu insanın yaptığı gibi iyi durumdayken Suriye'yi terk ettim ve bu soruyu hep sorarım kendime: Ya şanslı olanlardan biri olmasaydım? Hiçbir zaman bitmeyecek bir kâbus bu. Gelecekte neler olacağını tahmin etmemek zor. Bu kötü zamanların tek ilacı insanların davranışlarıdır. Suriye'ye destek sağlayan insanlar ve ülkelere gerçekten çok imreniyorum. Hepimiz evimize dönmek için bu kötü şeylere son vereceğiz. Umarım olabildiğince yakın bir zamanda gerçekleşecek.
Kaderin ve acıların ortaklığına vurgu yapacak barış için bir Türkçe-Ermenice-Arapça albüm bekleyelim mi sizden?
Henüz bilmiyorum. Her şey olabilir. İçinde Ermenice, Arapça, Suryanice, Fransızca ve İngilizce şarkıların yer aldığı bir albüm üzerinde çalışıyorum. Umarım Eylül ayında hazır olur.