|

Islamofobi değil Islamopolitan

İstanbul Design Week kapsamında Türkiye''ye gelen İslamopolitan isimli tasarım sergisi, İslamofobi''yle anılan İslam dininin güzelliklerini tasarımla anlatıyor. Sergide sadece Müslüman değil Hıristiyan sanatçıların da eserleri yer alıyor.

Aysel Yaşa
00:00 - 9/11/2014 Pazar
Güncelleme: 20:36 - 8/11/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Islamofobi değil Islamopolitan
Islamofobi değil Islamopolitan

İstanbul Tasarım Bienali, İstanbul Design Week derken İstanbul, tasarımla dolu bir sonbahar geçiriyor. 2005 yılında ilk defa, İstanbul''un en tarihi tasarım geçmişi olan Eski Galata Köprüsü''nde hayata geçen İstanbul Design Week bu sene 9. yılını yeni mekânı Beyoğlu Tepebaşı''nda kutluyor. 5 Kasım''da başlayan İstanbul Design Week 2014, tasarım sergileri, konferanslar, atölye çalışmaları ve dünyanın dört bir yanından gelen önemli tasarımcıların katılımıyla gerçekleşiyor. Tasarım Haftası, Islamopolitan ve Berlin Design Selection gibi dünyanın başlıca tasarım sergileri, ''Yaratıcı Sezon'' konseptiyle hazırlanan tasarım projeleri, özel projeler, modern sanat ve video sanat sergileriyle şehre yerleştirilecek enstelasyonlarla sonbahara iz bırakıyor. Bugün sona erecek olan Tasarım Haftası''nın içerisinde öyle bir sergi vardı ki, dünyanın İslam''ı tanıması açısından mihenk taşı sayılabilecek değerdeydi. Küratörlüğünü Dubaili sanatçı Khalid Shafar ve İtalyan Giuseppe Moscatello''nun yaptığı sergi, elbette İslam''ı anlatan bir rehber değil. İçerisinde İslam dinini kültürel geçmiş ve düşünce tarzı olarak yansıtan çalışmaların bulunduğu sergide 12 ülkeden, 23 tasarımcının eserleri bulunuyor. Bu eserler arasında çiçek bombası da var, dikilmiş cennet de. Mekke''de tavafı anlatan Al Twaf, tavana yerleştirilerek Müslümanların yaptığı tavaf ibadetini bir içe dönüş olarak anlatırken, günde kılınan 4 vakit namaz farklı tasarım ürünlerle dünyanın anlayışına sunulmuş oluyor.

SADECE MÜSLÜMANLAR YOK

İslamopolitan, telaffuz olarak İslamofobi''ye bir atıfta bulunuyor aslında. Serginin ismi Khalid ve Giuseppe''ye ait. Onlar dünyadaki bu algının yıkılması için, İslam''ı daha iyi anlatabilmek için tasarım alanını seçtiklerini ifade ediyor. Üstelik sergiye eser veren sanatçılar arasında Hıristiyanlar da var. Kendi dünyalarında özümsedikleri İslam''a dair tasarımlar yapan sanatçılar, dini oluşturan elementlerden yola çıkıyorlar. Khalid ''Biz burada İslam''ı bir din değil ilham aracı olarak ele aldık. Müslümanların ritüelleri, mimarileri, hatta yargı sistemlerine dair farklı işlerle dünyaya ulaşmak hedefindeyiz'' diyor. Serginin ortaya çıkış süreci enteresan. Merkezi Sharjah''ta bulunan Manaya Sanat Merkezi''nin bir projesi olarak doğan İslamopolitan için bir sene öncesinden çağrıda bulunulmuş. Küratör Moscatello ''Çağrı yaptığımızda sadece Müslüman sanatçıların dönüş yapacağını düşünürken dünyanın bir çok farklı ülkesinden sanatçıların geri döndüğün gördük. Güney Afrika, Amerika, İngiltere, Lübnan, Türkiye, Bahreyn, Irak, Kuveyt gibi ülkelerden gelen sanatçılar bizim ne anlatmak istediğimizi gayet net anladılar ve ortaya bu işler çıktı'' şeklinde konuşuyor.

BİR YOLCULUK BAŞLATTIK

Dünyanın farklı ülkelerindeki kozmopolit şehirlerinden seçilen tasarımcılar, üretimleriyle İslam ve çağdaş tasarımlar arasındaki ilişkiye estetik ve dini ritüeller açısından göndermeler yapıyorlar. Serginin temel sorusu ise şu: ''Günümüz insanı modernizmi yaşarken inancının ona emrettiklerini bu modernizmin içine nasıl yerleştiriyor?'' Bazıları için çözülmez sanılan ibadetlerin gerçekleşmesi ve tasarım ilişkisini bir yol gösterici gibi de kullanan küratörler, İslami iç tasarımın geometrisinden yola çıkarak bir sergi kurgulamışlar. Khalid ''Sergide yaptığımız yerleştirmeler sonucu sanki çalışmalar birbiri içerisinde konuşuyorlar. Birinin sorusuna diğeri cevap veriyor. Böylece sergiye gelenler bir yolculuğun tadını çıkarabiliyor'' diye de belirtiyor.

Sergi, 5 duyu organınızla hissedebileceğiniz şekilde tasarlanmış. Mesela koku. Yerleştirilen ürünler arasında burnunuza çalınan ahşap kokusu, da yine İslam''ı yansıtıyor. Bunun yanı sıra enstelasyon ve video çalışmaları da anlatılanları destekliyor. Kuveytli sanatçı Zahed Sultan''ın hazırladığı Sout isimli müziğiyle sergisi işitsel olarak destekliyor.

İSLAM BARIŞ DİNİDİR

Başta da belirttik, sergi ibadet alanlarına yeni tasarımlar sunuyor. Iraklı Ali Sammarraie, İbadet Duvarı isimli eserinde, ibadet için ayrılan bölümlerin estetize edilebileceğinin altını çiziyor: ''İbadet alanlarına yönelik yeni tasarımlar beni heyecanlandırıyor. Bu yaptığım çalışma da aslında geleneksel camiyi tekrar tanımlamaktan başka bir şey değil.'' Amerikalı Brian Dougan, sergiye destek veren Hıristiyan sanatçılardan biri. O da Sarjah''ta yaşadığı dönemde ilham aldığı cami kubbelerinden yola çıkarak İslam''la tasarım arasındaki ilişkiyi tamamladığını söylüyor. Birleşik Arap Emirlikleri''nde yaşayan Khalda El Jack ise tasarımıyla serginin tam da hizmet ettiği amacı özetliyor. Çiçek bombası isimli eseriyle barışı temsil ettiğini söyleyen Jack ''Dünyanın İslam''ı anlamaya ihtiyacı var. İslam barış dinidir. Ben de eserimle tam olarak bunu yansıtmak istedim'' cümlelerinin altını çiziyor. İslamopolitan ilerleyen zamanlarda dünyanın diğer ülkelerine de yayılacak. En azından küratörlerinin söyledikleri böyle: ''Biz evrensel bir tema işledik. Sadece İslam ve Arap ülkelerini hedef kitlemize koymadık. Doğu ve batı arasında bağlantı kurmasını istediğimiz bu sergi, daha birçok ülkeye yayılacak, eminiz.''

Kendi köşenizi oluşturun

1983 doğumlu Serim Kanmaz, ortağı olduğu MSA Tasarım firmasında iç mimariden inşaat işlerine kadar pek çok alanda tasarımlar yapıyor, üretiyor. Kanmaz''ın Tasarım Haftası''nda sergilenen koltuğu oldukça ilginç ve yaratıcı. Infinite Armchair, adındaki bu tasarım harikası koltuk, sürekliliğin yarattığı döngüye işaret ediyor. Canlı renkler ve sıcak malzemeler kullanan Kanmaz, doğal ve samimi bir görünüm elde ediyor. Koltuğu tamamlayan iki ürün daha var. Biri Infinite Lighting. Masif ceviz ağacından üretilen bu lamba, oval formu ve sıcak dokusuyla koza hissi yaratıyor. Son olarak üçgen konseptiyle tasarlanan Triangle Coffee Table dikkat çekiyor. Kendine evinde güzel bir kitap okuma köşesi yapmak isteyenlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor.

Türk tasarımcılar dünyaya açılıyor

Genç profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getiren İstanbul Tasarım Akademisi tasarım meraklılarını şehrin yeni markalarını yaratmaya davet ediyor. Her alanda tasarımcıları açık olan Akademi, bir tasarım sergisi ve iki yaratıcı ürün tasarım atölyesinden oluşuyor. İstanbul Kalkınma Ajansı''nın desteğiyle hayata geçirilen akademi, ''Design Spirit İstanbul'' sergisiyle ilk olarak İstanbul Design Week''te yerini alıyor. Sergide 40 tasarımcı 40 ürün ile İstanbul''un hikayesini anlatıyor. Genç ve gelecek vaat eden Türk tasarımcıları bir araya getiren akademi, uluslararası platformlarda da gençleri destekliyor. Sergi, tasarım haftasından sonra Eski Şapka Fabrikası''nda ziyaret edilebilecek.

Tasarımın yarışması da var

W İstanbul, yeni tasarlanan W İstanbul W Lounge''ta kullanılacak eşyaların tasarımını gençlere emanet ediyor. Türkiye''de eğitimlerini alan tasarım öğrencileri ''kutlama bardakları'' temalı tasarım yarışmasına katılarak yeteneklerini sergiliyorlar. Yarışmayı kazanan en iyi on tasarım projesi İstanbul Design Week 2015''te sergilenecek.

Ters yüz olmuş bir metropol

Nat Wilms, 1976 Almanya doğumlu. Geçmişten gelen hatıralar ve tarih ile yakından ilgilenen tasarımcı ürünlerinde farklı mesajlar veriyor. Ortağı olduğu Hillsideout''ta tasarımlarını üreten Wilms, İstanbul''u tarihi ve mimari açıdan çok beğendiğini söylüyor. Burada tasarımcılar için çok fazla malzeme olduğunu dile getiren Wilms, yaratıcılığın masa başında değil dışarıda ortaya çıktığına inananlardan. Dışarıdaki her şey onun için bir esin kaynağı. Wilms''in ''Blooming Skyline'' adını verdiği tasarımları yer alıyor sergide. Buradaki konsol dikkatimizi çekiyor. Farklı materyallerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş konsol, ters çevrildiğinde bir şehir silüeti halini alıyor. Düz durduğunda ise ters yüz olmuş bir metropol.

Geri dönüştürüyoruz

Daha önce çağdaş sanatçılar için heykel ve sanat araçları üreten bir şirkette çalışan Jo Hany, Berlinord''u temsilen İstanbul''da bulunuyor. Berlinord, Hrafnkell Birgisson, Sebastian Summa ve Jo Hany''den oluşuyor. Tasarımları son derece ilginç ve gündelik hayatı yakalayan türden. Geri dönüşüme inanan tasarımcı eski malzemeleri yeniden tasarlayarak üretimler yapıyor. Eski bir tabağın ortasını delerek oluşturduğu vazolar farklı olduğu kadar pratik de. Hany, gelenekseli ve moderni bir araya getiren tasarımlarla gündelik yaşamımıza renk katıyor. Hany, ''Buradaki tasarımlar Berlin tarzını yansıtıyor. Berlin''de çok fazla genç insan var çoğu da öğrenci. Dünyanın diğer yerlerinden gelmişler ve Berlin''de yaşıyorlar. Bu gençlerin çok fazla parası yok ve bizim hedefimiz geri dönüştürmek, eskiden kullanılan şeyleri yeniden kullanmak. Bu sayede onlara ulaşıyoruz'' diyor.

Berlin''den tasarım örnekleri

Dünyaca ünlü tasarım etkinliklerinde sergiledikleri ürünlerle büyük hayranlık uyandıran Berlin Design Selection, Milano, Tokyo ve Miami''den sonra İstanbul Design Week''te sergileniyor. Bu sergide klasik Alman tasarım geleneğinin izlerine rastladığımız gibi gündelik yaşamda kullandığımız eşyaların el sanatları ve çağdaş kombinasyonlarla yeniden yorumlandığına şahit oluyoruz. Tasarımcılar Berlin''in tarihi geçmişiyle modernizm arasında nasıl bir bağ kurabileceğimizi de bu çerçevede gözler önüne seriyor.

9 yıl önce