Nerede o güzelim et lokantaları, şimdi her yerde lüks steakhouse’lar... Abartılı menüler… Nasıl pişirildiğini bilmediğimiz etler... Kibarlıktan karnımızı doyuramadığımız günler…
Diyenlerdenseniz bu hafta sizin için İstanbul’un en güzel et lokantalarından birini ziyaret ettik. Paşa Köşkü. 2012 yılına kadar belediyenin işlettiği yeri o yıl Uğur Tayfur devralıyor ve köşk haline getiriyor. Bahçesi ve geniş alanlarıyla İstanbul’da bu tarz bir restoran bulmak çölde vaha bulmakla eşdeğer.
Ferah ferah yemeğinizi yemek, araç gürültüsünden uzak tertemiz bir hava solumak istiyorsanız Paşa Köşkü’ne uğrayın. Paşa Köşkü’nün müdavimleri de var, zaten buradaki lezzetleri tadıp da müdavim olmamak ne mümkün. Tayfur, şakayla karışık “İstanbul’un en iyi pirzolası bizde” diyor.
Paşa Köşkü, yerleri duvardan duvara halı ile kaplı, farklı büyüklükte odalardan oluşan çok katlı bir restoran. Restoran kelimesi hafif kalıyor. Zümrüt, Yakut, Kehribar, Turkuaz ve Mercan isminde beş salon bulunuyor. Beşi de birbirinden farklı büyüklükte ve hepsinde kendinizi özel hissediyorsunuz.
Eğer özel bir toplantı için yemeğe çıkacaksanız ve kalabalık misafirlerinizi ağırlamak istiyorsanız bu salonlardan birini seçebilirsiniz. Hafta içi sabahları serpme ve kahvaltı tabağı ile her gün, ayrıca Pazar sabahları açık büfe kahvaltısıyla da dikkat çekiyor Paşa Köşkü.
Pazar sabahları, şarküteri ürünlerinin eşsiz tatlarını farklı ve eşsiz bir sunum ile Anadolu’nun kadim mutfak kültürünün vazgeçilmezleri olan kaymak, kuymak, mıhlama, menemen, gözleme, sucuklu yumurta, börekler ve zeytinyağlılar açık büfede gözlerimiz kadar karnımızı da doyuruyor.