Geçtiğimiz hafta İstanbul’da Değişen Dünyada Bireyler Arası Etkileşim Ağı Olarak Aile başlığı ile 2. Uluslararası Aile Konferansı düzenlendi. Değişik ülkelerden gelen katılımcılardan biri de Almanya’dan Muslimische Familienbildungsstatte e. V. yani Müslüman Aile Eğitim Kurumu başkanı Asiye Türkan’dı. Ailenin Devamlılığını Tehdit Eden Problemler / İletişim’i konu alan 8. Çalıştaya katılan Türkan’ın ilginç bir önerisi vardı. Almanya ve Belçika’da yaptıkları aile okullarını uluslararası anlamda yaygınlaştırmak ve gençlere evlenmeden önce katılacakları bu eğitimle evlilik sertifikası vermek. Çalıştay sonunda 14 başlıklı eğitimin akabinde, gençlere ‘Evliliğe hazırsın’ mahiyetinde bir sertifikanın verilmesi gerektiği konusunda hemfikir olundu. Teklifini ilettiği Aile Bakanlığı ve Diyanet İşleri’nden olumlu tepkiler aldığını ifade eden Türkan’la evlilik sertifikası nedir, ne işe yarar ve Almanya’daki Türk toplumunun aile yapısını neler tehdit ediyor, konuştuk. Türkan kendi oğlunun da katıldığı evlilik okulundan sertifika alan gençlerin kendilerini ve karşı cinsi tanıdıklarını için daha iyi bir evlilik yaptıklarını söylüyor. Evlilik okuluna gelip birbiri ile evlenen de çok.
Asiye Türkan 90’lı yıllarda sağlık meslek lisesinin bitirip ebe olduktan sonra, evlenerek Almanya’ya gitmiş. “Ben ithal gelinim” diyor. Çünkü Türkiye’den evlenerek gelip Almanya’ya yerleşenlere ithal gelin ya da ithal damat deniyor. Türkan yaşadığı şoku, “Oraya gittiğimde kendimi karanlığa atılmış bir ok gibi hissediyordum. Gerçekten de öyleydim. Çok zor geldi. Hiçbir akrabam yoktu. Eşimle de bir tevafuk üzerine tanışmıştık. Aileyi de tanımıyordum. Yaklaşık 3 ay tamamen bir depresyonun içine girdim. Bir yıkım yaşadım. Kültür seviyesi farklı bir ortamdan gitmiştim. Oradakiler çok temiz insanlardı ancak tamamen köyden kalkıp gelmişlerdi ve o kültürlerini Almanya’da da yaşatıyorlardı. Adapte olmamış, dil öğrenmemiş, kendi içinde yaşayan bir topluluk” sözleriyle anlatıyor. Yaklaşık 9 sene Türkiye eksenli yaşayan Türkan’ın bu arada 3 çocuğu olmuş. Çocukları okula başladığında o da dil öğrenmek için okula gitmiş. Ardından cinsellik üzerine bir eğitime ve gençlerle iletişim kurma tekniklerini veren bir eğitime katılmış. Bu arada başörtüsü problemi nedeniyle tamamlayamadığı üniversite eğitimini de tamamlamış. 6 yıl önce de bir grup akademisyen arkadaşıyla Müslüman Aile Eğitim Kurumu’nu kurmuş.
Müslüman Aile Eğitim Kurumu’nun ihtiyaçları gördükleri için ortaya çıktığını ifade eden Türkan, ilk etapta 5 ayaklı bir grup çalışması yaptıklarını söylüyor. Bu çalışmadaki evliliğe hazırlık bölümünü üstlenen Türkan, tam de kendi çocuklarının evlilik dönemine gelen bu çalışmadan çok memnun kalmış. Gençlerin çok kısa zamanda boşanma yoluna girebildiklerini görünce böyle bir çalışma başlattıklarını anlatıyor Türkan. “Geçmişte Türkiye’den gelenlerin evliliği kültür farkı nedeniyle sorun oluyordu. Gelen ithal gelin ve damatlar hem dil bilmediği hem de ülkeyi, ortamı tanımadıkları için bir süre sonra ailede problemler yaşanıyordu. Türkiye’nin refah seviyesi artınca bu evlilikler de azaldı. Şimdi ise gençler asimile olma yolunda. Kendilerini ne Alman ne de Türk hissediyorlar. Arayış içindeler. Kişilikleri tam oturmamış. Kişiliği oturmayan iki kişinin evliliği de sorunlu oluyor” sözleriyle Almanya’da yaşayan Türk gençlerinin evlilikte yaşadıkları sorunlara dikkat çekiyor.
Türkan’a göre evlilikteki problemlerin bir başka sebebi de beklentilerin çok artmış olması. Tüketim toplumu içinde yaşamamızın da bunu tetiklediğini anlatan Türkan, “Şu anda beklentilerin uç boyutta olduğu bir zamandayız. İş ciddiye bindiğinde liste o kadar uzuyor ki. İstekler alt alta sıralanıyor. Düşüncede ‘Bir kere evleneceğim en iyisi olsun’ var. Fakat sonra borç batağı altında kalan körpecik iki insan oluyor” diyor. Flört ya da nişanlılık dönemindeki güzel davranışları evlendikten sonra görememenin de aniden bir çatlak oluşturduğunu ifade ediyor. Türkan, bir çok kız ya da erkeğin sadece eş aramak için bile programlarına geldiğini anlatıyor: “Çevremde o kadar çok evlenemeyen genç var ki. Etraflarında çok kişi var ama uyuşamıyorlar. Yaş ilerledikçe beklentiler de artıyor. Bu çalışmanın en güzel ayağı bu. Aynı çalışma içinde olup da çok evlenen oldu. Ya da sonradan evliliğe bakış açısını değiştirip evlenenler de oldu”
Aile okulunun Kur’an’a ve Allah Rasulünün örnekliğine endeskli olduğunu ifade eden Asiye Türkan, “Biz öncelikle kişiliği ve karakteri oturtmak istiyoruz. Bunu da Kur’an ve sünnetten yola çıkarak yapıyoruz. 20 genç kız ve erkekle yapıyoruz çalışmayı. 1. oturumumuzda interaktif bir çalışmamız var. Gençler konuşmayı ve dinlenilmeyi istiyorlar. Her oturumun kendine ait bir oyunu var. Bunu her başlangıçta oynuyoruz. Bir kaynaşma ortamı oluyor. Kur’ani Perspektiften İnsan başlığı altında önce kendilerini tanımalarını sağlıyoruz. Sonra İslam’a göre Kadın Ve Erkek başlığı ile karşı cinsi anlamalarını istiyoruz. Erkek bir şey söylüyor kadın farklı bir şey anlıyor. Çünkü farklıyız. Bu farklılıkları dile getirmeye çalışıyoruz. Erkekler kendilerini kızlar kendilerini anlatıyor. O zaman farklı cinsin nasıl düşündüğünü anlıyorlar. Daha sonra evliliği giden adımları tek tek anlatıyoruz” diyor. Başlıklar altında cinsellik konusu da var. Bunun en önemsedikleri konulardan biri olduğunu anlatan Türkan, cinsel konuları kız ve erkeklere ayrı ayrı derslerde en ince boyutuna kadar anlattıklarını söylüyor. Konulardan biri de boşanma. Türkan, “Gönül arzu etmez ama evlenmek ne kadar doğalsa boşanmak da doğal. Mühim olan insanca boşanmak. Kur’anSi boyutuyla boşanmayı dile getiriyoruz” diyor.
