|

Kahve fincanından kafe

Tarihi At Pazarı meydanının girişinde tarzıyla diğer kafelerden ayrılan Telve, fincanın içi gibi küçücük, kendi adına münhasır bir yer. Telve’nin her detayını ince ince işleyen Semih Varan, eşyaları olduğundan farklı kullandığı için kendisini “eşyaların sevmediği adam” olarak tanımlıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 15/02/2015 Pazar
Güncelleme: 18:29 - 14/02/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Tarihi At Pazarı’nın bugünkü görünümü hem semt esnafını hem de çayını, kahvesini içerken güzel vakit geçirmek isteyenlerin yüzünü güldürüyor. Belediyenin de desteğiyle eskiden tamirhanelerin sıralandığı At Pazarı meydanında şimdi birbirinden güzel kafeler hizmet veriyor. Mekanların alkolsüz olması da en büyük artısı. Şimdi sizleri At Pazarı’nın hemen girişinde yer alan, tarzıyla etrafındaki kafelerden ayrılan bir yere götürüyoruz. 


SIRADANLIĞA KARŞI

Bu küçük dükkanın adı Telve. Fincanın içi gibi küçücük, kendi adına münhasır. Eski mahalle berberlerinin kendine has kokusu burada da var. Bir anlığına sizi o çocukluğunuza götürüyor. 

Telve’yi kendi elleriyle döşeyen, süsleyen Semih Varan, eşyaları olduğundan farklılaştırarak başka görevlerde kullanıyor. Eski bir dokuma tezgahının mekiği şekerlik oluyor, evrak çantası ecza dolabı olabiliyor ve eski bir bavul dolap olarak işlev görüyor. Varan, “Ben galiba eşyaların sevmediği bir insanım” diyor. Varan’ın icat ettiği içecekler de var mesela gülmonata ve mangoli gibi. Ev yapımı boza ise tam bir lezzet harikası. Gül ve karadut şerbetlerini de unutmamak lazım.

Varan orta yaşlarına gelmiş biri. 3 yıl önce karar veriyor böyle bir kafe açmaya. Dükkandaki her şey onun elinden geçiyor. Dört ay boyunca dükkana kapanıp kozasını ören tırtıl gibi işliyor dükkanın her bir detayını. Bir vitrin için dolaşmadığı ikinci elçi, eskici, antikacı kalmıyor. Her şeyi hazır almıyor bazılarını da kendisi yapıyor. Sıradanlığa, basitliğe ve kolaycılığa karşı olması Telve’nin her köşesine sinmiş durumda. Para cüzdanından menü yapmak başka kimin aklına gelebilir? Ya elektrik duyundan şekerliğe ne demeli? Bugüne kadar hep iyi tepkiler almış. Duyduğu güzel sözler onu daha da heyecanlandırmış. 


TELVE ONUN KÜÇÜK DÜNYASI

Eşyaların da ruhu olduğuna inanan Varan, “Olmasaydı bize hizmet etmezlerdi” diyor. Eski mobilyalarda emek, uğraşı ve ruh var. Detaylara önem veren Varan için bunlar son derece önemli şeyler. Hem eşyaya saygı duyuyor hem de eşyayı bugüne getirenlere. Varan dükkanı tek başına idare ediyor. Kendi küçük dünyası olmuş Telve.


Yediğimiz nefis kurabiyeleri günlük olarak Varan’ın annesi Aysel Hanım yapıyor. Biri tatlı biri tuzlu iki çeşit var. Fazlasını lüzumsuz görüyor. Lezzette istikrarı yakalamak onun için

çok daha önemli. Çok olsun da ne olursa olsun demiyor.

Orhan Pamuk'a boza gönderdik

Boza hepimizin bildiği gibi kış içeceğidir. Yazın ağır gelir, hem de ekşir sıcakta. Evde kova kova boza yapıp içtiklerini söyleyen Varan, Telve'yi açınca orası için de boza yapmaya başlamış. "Genelde tahıldan yapılır, biz bulgurdan yapıyoruz. İyi süzülmesi, kaynatılması ve dinlenmesi lazım. Bir de isteyerek yapmak gerekiyor” diyen Varan, bozalarının biraz keskin ve ekşi olduğunu söylüyor. Orhan Pamuk’un son romanı Kafamda Bir Tuhaflık’ı okuyanlar bilir. Orada geceleri bozacılık yapan bir adamın yaşamöyküsü anlatılıyor. Kitaptan etkilenen soluğu boza bardağında alıyor. Varan’ın da bir arkadaşı Orhan Pamuk’a buradan boza alıp

götürüyor. Varan, Pamuk’un bozayı içip içmediğini bilmiyor ama bir gün onu dükkanında ağırlamaktan memnun olacağını söylüyor.
#boza
#telve
#at pazarı
9 yıl önce