|

Kahveyi Istanbul’a ilk hacılar taşımış

Bugün tüm dünyaca tanınan Türk kahvesi, İstanbul’a ilk kez kutsal ziyaretten dönen hacılar vasıtasıyla girmiş. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen kahve ambarlarının Osmanlı’nın kontrolüne girmesiyle tüm İmparatorluğun içeceği olmuş.

Yeni Şafak
04:00 - 5/04/2015 Pazar
Güncelleme: 12:05 - 6/04/2015 Pazartesi
Yeni Şafak

Hayatımızda tartışılmaz bir yer tutan kahvenin 40 yıllık hatırı, 500 yıllık tarihi var. Kemalettin Kuzucu ve M. Sabri Koz'un Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitabı “Türk Kahvesi”, sadece bir içecek değil kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan kahvenin ülkemizdeki 500 yıllık macerasını anlatıyor. Kahvenin kökleri bir Afrika ülkesi olan Habeşistan'a (Etiyopya) uzanıyor. Kahvenin İstanbul'da ilk defa hacıların sohbetlerinde geçen bir konu olduğunu öğreniyoruz. Bu kahvenin, Türkiye'ye giriş kanallarından birisini gösteriyor. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlıların Kızıldeniz'in iki yanına hakim olmaları üzerine Yemen ile Habeşistan'ın kıyı kesimlerinde bulunan kahve ambarları ve limanlar Türklerin kontrolüne giriyor. Osmanlı idaresiyle asayiş sorunları çözülünce kahve ticareti artıyor ve İmparatorluğun içeceği haline geliyor. Osmanlı'da kahve önce tarikat çevrelerinin ilgisine mazhar oluyor. Halveti, Kalenderi ve Bektaşi dergahlarının vazgeçilmezi haline gelen kahve kendisi de Halveti tarikatına mensup Kanuni zamanında saraya giriyor.



KİMLİĞİNİ TÜRKLER VERDİ


Türkiye'de bulunmadığı halde dünyaca geçerli olan 'Türk Kahvesi' deyimi özel bir kahve kimliğini ortaya koyuyor. Bu kimliğin oluşumunda kahve içme ritüellerinden, pişirme tekniklerine, telveden fal geleneğine kadar birçok faktör etkili oluyor. İçildikçe “barış” ve “hatır” anımsatan gönül anahtarı kahvenin başka hiçbir madde ve içecekte bulunmayan kokusu ve sevgi dolu dumanı tüm dünyayı sarıyor.



YAP BİR YANDAN ÇARKLI


Türk kahvesi, yeşil tane halindeyken tavada, dolapta kavrulup özel kaplarda soğutulduktan sonra havanda, dibekte dövülüp ya da değirmende çekilip pişirilmeye hazır hale getiriliyor. Pişirilmesi kadar sunumu da önemlidir. Sade kahvenin yanında lokum ya da kesme şeker konulması eski bir adettir. Kahvenin eski İstanbul vapurlarını hatırlatacak tarzdaki bu sunumuna “yandan çarklı” da denir. Özel kap içinde ve bir kullanımlık kaşıklarla alınacak reçel ya da murabba bulundurmak da bugün unutulmuş eski geleneklerimizden biridir.



Yokluğu lahavle çektirir


Kıtlık, savaş, pahalılık, ulaşım, dini ve siyasi engeller, döviz yokluğu gibi çeşitli sebeplerle yaşanan kahve yokluğu daha önce görülmüştür ve sıkıntı verici bir durumdur. Vakit ve saati gelince içilemeyen kahvenin yerini hiç bir şey tutmaz. Buna karşın kahve kıtlığında tiryakiler ya piyasaya sürülen sahte, karışık ürünlerle idare ederler ya da kahve tadı veren ama kafein içermeyen değişik ürünleri kahve gibi kavurup öğüterek pişirir ve “lahavle çekerek” içerler. Kenger, çörekotu, arpa, badem, kakule, badem, menengiç, nohut kahve bulunamadığı zaman yerine içilen içeceklerdir.


#Türk kahvesi
#İstanbul
#Osmanlı
#telve
9 yıl önce