|

Kanserle dans ediyorlar

Sevil Özsoy ve Güzin Yıldırım meme kanseri ile mücadele eden iki yürekli kadın. Sevdikleri üzülmesin diye hayata sıkı sıkı tutunuyorlar. Birbirlerinin halini en çok onlar anlıyor. Yeri geldiğinde dua, yeri geldiğinde teselliyle birbirlerine destek oluyorlar. Omuz omuza kanserle dans eden kadınlar, bu dayanışma sayesinde hayata tutunduklarını söylüyorlar.

Aybike Eroğlu
00:00 - 19/10/2014 Pazar
Güncelleme: 21:40 - 18/10/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Kanserle dans ediyorlar
Kanserle dans ediyorlar

Türkiye'de her yıl 15 bin kadının yaşamını etkileyen meme kanserinde erken tanı hala önemli bir sorun. Meme kanserini yaşayan kadınlar, düzenli olarak kendi kendine muayenenin önemini hemcinslerine anlatabilmek için kollarını sıvamışlar. Ülkenin her bir köşesinde farkındalık oluşturmak için bir araya geliyor, omuz omuza mücadele verirken, birbirlerinin yaşam koçu da oluyorlar. Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı kapsamında Kanserle Dans Derneği bünyesinde, yaşadıkları acıları birbirleriyle unutan kadınlarla konuştuk. Sıkıntıların orta yerinde, sevdiklerine tutunan bu kadınlar, sevdikleri üzülmesin diye hayatta kalma mücadelesi veriyor. Kanserle dans ediyoruz mottosuyla yola çıktıklarını anlatan Dernek Başkanı Dr. Deniz Öner, 'Kadınlar memede herhangi bir kitle ihtimaline karşın kendilerini düzenli olarak muayene etmeli. Ülkemizde özellikle farkındalığı artırmak için de ciddi girişimler yapılıyor. Biz de kanserin üstesinden gelinebileceğini insanlara anlatmak için çalışıyoruz. Derneğe gönlünü koyan her bir meme kanseri kadın, omuz omuza kanseri dans ederek yenmek için uğraş veriyor' diyor.

BİRBİRİMİZE OMUZ VERELİM

O kadınlardan biri, şiddetli ağrı şikâyetiyle hastanenin yolunu tutan 43 yaşındaki Sevil Özsoy. İlk duyduğu anda yutkunamadığı 'kanser tanısı' bugün bile süreç dile getirilirken, düğüm oluyor boğazında. Doktorlar kendisinden ek tetkik istediğinde 'İçime bir kurt düştü' diyen Özsoy, sonucun olumsuz olduğunu da liseden sınıf arkadaşı olan, şimdilerde ise bir hastanede başhekimlik yapan Taner Bey'den öğrenmiş. Mücadelesini kanserle dans olarak tanımlayan Özsoy, 'Kanser olduğumu öğrendiğim 9,5 aylık süreçte, benim gibi kanser olan pek çok kadınla yaşamım keşişti. Biz gerçekten birbirimize omuz verdik' diyor.

SAÇINA DESEN YAPTIRDILAR

Kanser hastaları arasındaki o müthiş dayanışma örnekleri, onun yaşamında da var. Saçları dökülmeye başladığında, diğer kadınların onun için doktoruyla görüştüğünü gözleri dolu dolu anlatıyor. 'Mesela iyice kel olduğumda onkoloğum ile görüşmüşler. Onun da onayını alarak, organik Hint kınasından başıma desen yaptırdılar. Bunu düşünmüş olmaları, dahası dökülen saçlarımın yerine desen yaptırma inceliği beni nasıl mutlu etti anlatamam. Radyoterapim 2 hafta önce sona erdi. Hemen Nevşehir'e meme kanseri farkındalık etkinliğine balonla uçmaya gönderdiler. Balonla yaptığım uçuşlar hücrelerime şifa oldu' diye anlatıyor.

DUALARDA BULUŞTULAR

Tedavisi devam ederken körlere kitap okumak için kütüphaneye gittiğini anlatan Özsoy, doktorunun 'Kapalı ortamda bulunma. Kemoterapin, radyoterapin bitsin öyle oku' uyarısıyla bu çalışmayı ertelemiş. Özsoy, 'Kemoretapim devam ederken nasıl bir profil çizmişsem beraber kemoterapi aldığım hastalar hep gülen yüzümle, neşeli halimle onlar için bir umut olduğumu söylüyorlardı. Bir gün kanserin kemiklerime sıçramış olduğundan şüphelenip üzülmüştüm. Gözlerimin dolu dolu olduğunu gören herkes kemoterapisini bırakıp yanıma geldi. Ellerimden tutup hem dua okudular, hem teselli ettiler. Hemşireler de ayrı ayrı gelip beni teselli ettiler, umut verdiler. O an benim için o kadar değerliydi ki kelimelerle anlatmam mümkün değil. Şu an anlatırken bile gözlerim doluyor. Bu dayanışma sayesinde hayata tutunduk' diye

açıklıyor.

Anne olmayı çok istemiştim

Aslen İzmir Karşıyakalı olan 39 yaşındaki Güzin Yıldırım ise 9 çocuğunu kaybettikten sonra kanserle yüzleşmiş. İlk çocuğunu 1996 yılında 28 haftalıkken kaybeden Yıldırım, 'Her kadın gibi ben de anne olmak istedim. Doktor kontrolünde çocuk sahibi olmak için girişimlere başladık. Ancak 4 Haftalık, 6 haftalık, 8 haftalık, 3 haftalık, 10 haftalık hamileliklerden sonra bebekler karnımda öldü. 9 kez kürtaj oldum. İzmir'de çalmadık doktor kapısı bırakmadım. Hamilelikte sorun yoktu ama bebekler karnımda ölüyor ve kürtajla alınıyordu. Ne kadar yıprandığımı unutup yalnızca anne olmaya odaklanmıştım. Bu süreçte en büyük destekçim eşim ve ailem oldu' şeklinde konuştu.

Kanser olduğumu öğrenince bağıra çağıra ağladım

İki yıl önce elle muayene sırasında memesinde kitle tespit eden Yıldırım, hemen doktorun yolunu tutmuş. Yapılan biyopsinin ardından kanser olduğunu öğrenen Yıldırım, daha sonra sol memesindeki tümör ve koltuk altı lenflerin alındığı bir operasyon geçirmiş. Ardından 16 kür kemoterapi ve 25 seans radyo terapi ile tedavisi tamamlanan Yıldırım'ın şu anda üç aylık kontrolleri devam ediyor. Tedaviden sonra çocuk sahibi olabilir miyim diye düşünen Yıldırım, kendisine kemoterapi ve radyoterapi öncesinde kadın ve erkeğin çocuk sahibi olabilmesi için yapılabilecek bir çok seçeneğinden kimsenin bahsetmemiş olmasından yakınıyor. 'Keşkelerim bunları öğrendikten sonra başladı' diyor ve ekliyor: 'Tedaviye başlamadan bunları bilseydim ve yumurtalarımı dondursaydım hala bir umudum olacaktı' Kanser olduğunu öğrendikten sonra bağıra çağıra ağlayan Yıldırım, hayattaki en büyük destekçisinin eşi olduğunu söylüyor. Şimdi kanserle mücadele eden pek çok kadına da yoldaşlık eden Yıldırım da kanserle dans edenlerden.

2012 yılında blog olarak hayatına başlayan Kanserle Dans derneği erken tanı, farkındalık ve hasta odaklı tedavi konularına eğiliyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Diyarbakır, Batman, Van, Erzurum gibi illerde seminer, eğitim toplantısı, grup terapileri, sanat terapileri, dans terapileri düzenleyerek bilinçlendirme ve hasta ve hasta yakınlarının psikolojik destek, sosyalize olmak gibi ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar.

Doktorlara güvenemedim

'Özel hayatımda yaşadığım sorunlara, iş yaşamımdaki sorunlar da eklendi ve bu kanseri tetikledi' diyor Özsoy. İlk kitlenin 2008 yılında çekilen bir tomografide göründüğünü söyleyen Özsoy, rutin kontrollerini yaptırdığı halde doktorların meme kanserini anlayamamasından yakınıyor. 2014 yılında ise III evrenin başında 4,5 santimetrelik tümörüyle yaşamaya başlayan Özsoy, doktorlara bu nedenle uzun süre güvenemediğini anlatıyor. Ailesi üzülmesin diye kanserle mücadele ettiğini anlatan Özsoy, 'Kanserden sonra yaşamım değişti. Eskiden de inançlıydım ama kanserken çok dua ettim. Başınıza bu haller gelince Yüce Yaratanla ilişkiniz daha başka oluyor. Onun beni yalnız bırakmayacağını biliyorum. Belki de beni hiç yalnız bırakmadı. Almam gereken dersler vardı, bilemiyorum ki...' sözleriyle anlatıyor hislerini. İçindeki çocuğun, korksa bile yeniden güldüğünü söyleyen Özsoy, 'İçimdeki çocuk sıcacık ve yumuşak elleriyle beni yalnız bırakmayacak biliyorum…' diyor.

10 yıl önce