|

Kışın en güçlü besini: Balık

Ramazan Bingöl
04:00 - 23/11/2014 Pazar
Güncelleme: 00:34 - 23/11/2014 Pazar
Diğer

Üç tarafı denizlerle çevrili Ülkemizde belkide en çok bulunan canlı türlerinin başında geliyor balık. Yeşilin maviyle iç içe geçtiği kimine göre huzurun, kimine göre de bereketin nişanı olan o eşsiz dünyayı anlamak ve algılamak ne kadar mümkün elbette tartışılır. Palamut, Lüfer, kefal, Sinagrit, lahoz, hamsi, orfoz, sazan, balon, boz camgöz…  Bu canlılar sonsuz ummanın sadece bazı sakinleri. 


Türkiye’de balıkçılığın tarihi oldukça eskidir. Örneğin Zonguldak’ta XIX. Yüzyılın başında kurulmuş küçük balıkçı köylerine rastlanmaktadır. Özelliklede balıkla ilgili tasavvurlar İslamiyetten sonra geçerli olmuştur. İstanbul ise balıkları ile ün yapmış, batılı seyyahlar balıkhaneleri ve bunlardan alınabilen nefis balıkları methetmekten geri kalmamışlardır.


KANSERİ ÖNLER

Balığın beyin gelişiminden, kanser ve şeker hastalığından korunma, bağışıklık sistemini kuvvetlendirme gibi birçok faydası bulunuyor. Özellikle soğuk kış günlerinde tüketilen balık, içerdiği yağ asitleri dolayısı ile bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine destek olmaktadır. Kış mevsiminde güneşten fazla yararlanılamadığı için kemik ve diş sağlığında önemli olan D vitamininin karşılanmasında yine balık tüketimi önem kazanmaktadır.  Beyin gelişiminin çok hızlı olduğu anne karnından başlayan ilk 0-3 yaş dönemi için ayrı bir önem taşıyor.


HİJYEN ÖNEMLİ

Balıkla ilgili merak edilen soruların başında ise; Balığın nasıl satın alınıp saklanması ve temizlenmesi, hangi mevsimlerde hangi balıkların yeneceği balık ürertiminde ve tüketiminde önemli soruları gelmektedir.


Balık etini diğer etlere göre değerlendirdiğimizde, bağ dokusunun az olması ve yağının özellikleri nedeniyle sindirilme oranının daha yüksek olması avantaj olarak görülürken, bozulmaya karşı çok duyarlı olması önemli bir dezavantaj oluşturmaktadır. Bu nedenle avlandıktan sonraki aşamalarda hijyenik koşullar altında balık etinin muhafaza edilmesi gerekmektedir. 


Tüketici açısından balık etindeki bozulmanın saptanması güç olabilmektedir. Türkiye’de Balık Tüketimi Deniz Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre Türkiye, ülkeler arasında deniz ürünleri tüketimi açısından son sıralarda yer alıyor. Türkiye’de, yıllık kişi başına 30 kilo tavuk, 27 kilo kırmızı et ve 8 kilo balık tüketiliyor. Peki, ama neden Balık az tüketiliyor? Buna birbirinden bağımsız çeşitli nedenler üzerinden cevap verebiliriz. Kimimiz balık ayıklama zahmetine katlanmak istemediğinden, kimimiz kokusundan hoşlanmadığından, kimimiz temin edemediğinden ya da kimi kültürel asimilasyon nedeni balık tüketme konusunda cimri davranmaktadır.  Ayrıca balığa alternatif oluşturan diğer et ürünleri tavuk ve benzeri et ürünlerinin daha rahatça bulunması ve fiyat olarak ta daha uygun olması buna sebep olarak gösterilebilir. 


Evliya Çelebi Usulü Hamsi plaki

Malzemeler: 600 g taze hamsi, 1/2 su bardağı (100 ml) sızma zeytinyağı, 4 adet küp küp doğranmış kuru soğan, 2 adet (200 g) küp küp doğranmış havuç, ince doğranmış 4 kereviz sapı, 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı kırmızıbiber, 1 yemek kaşığı toz tarçın.

Hazırlanışı: Fırını 180 derece ısıtın. Bir tavada zeytinyağını ısıtın. Doğranmış soğanı, havucu ve kereviz sapını ekleyip yumuşayıncaya kadar döndürün. Sebzeleri tavadan alıp bir fırın kabının yüzeyine yayın. Hamsileri ayıklayıp kılçıklarını çıkartın, hamsi kuşu gibi açın. Fırın kabındaki sebzelerin üzerine kapatacak şekilde dizin. Pişerken ufalacağını düşünerek hafifçe üstüste gelecek şekilde dizin. Tuz, kırmızıbiber ve tarçını üzerine serpin ve fırında 15 dakika pişirin. Afiyet Olsun...
#balık
#hamsi pilaki
#evliya çelebi usulü hamsi plaki
9 yıl önce