|

Kız kardeşine kamerayı çevirdi

Yönetmenliğini ve senaryosunu Shan Khan’ın üstlendiği Namus, göç ve mülteciliğin doğurduğu töre cinayetlerini konu alıyor. Film, hiçbir din insan öldürmeyi emretmezken insanların geleneklerin arkasına sığınarak töre cinayetleri işlemesine dikkat çekiyor.

Yeni Şafak
04:00 - 16/11/2014 Pazar
Güncelleme: 19:32 - 15/11/2014 Cumartesi
Yeni Şafak

Her ne kadar dünyanın global bir köy olduğu söylense de fiziksel sınırlar orada duruyor. O dikenli teller hala ayırıyor bizi ve hikayelerimizi. Kavuşamıyoruz. Bu yüzden göç var, mülteci var. Daha iyi bir hayata, hayallerine, sevdiklerine kavuşmak için ‘kaçak’ konumuna düşmüş mültecilerin acı hikayeleri var her yerde. Bu hikayeler üzerine dikkat çeken filmler, belgeseller yapılıyor. Duyarlı sinemacılar onların seslerini duyurmak için çabalıyor. Shan Khan’ın imzasını taşıyan Honour (Namus) da bu filmlerden biri. Hindistanlı bir aile, onurlarını lekeleyen kızlarını öldürmeye karar veriyor. Kızlarının ‘suçu’ ailesinin sınıfından olmayan bir adamla birlikte olması. Kızını kendi elleriyle öldürmeyi başaramayan anne büyük oğluyla beraber ırkçı bir kiralık katil tutuyor. Ancak anne- oğulun hesaba katmadığı bir şey gerçekleşiyor ve katil kızı korumaya karar veriyor. Kendi ailesi tarafından öldürülmeye çalışan kızın tek umudu bu yabancı adam. Shan Khan’ın senaryosunu başından geçen benzer bir hikayeden esinlenerek yazdığı Namus, aile onurunun insan hayatının önüne nasıl geçtiğini gözler önüne seriyor. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında izleyiciyle buluşan filmde İngiltere’nin önemli dizilerinden Atlantis’te oynayan Aiysha Hart başarılı oyunculuğuyla dikkat çekiyor.


AYNISINI BEN DE YAŞADIM

Khan, buradaki hikayeye benzer bir olay yaşamış. Ailesi Paştun olan Khan’ın kız kardeşinin Pencabi bir erkek arkadaşı varmış. Anlayacağınız kast sisteminin farklı sınıflarına mensuplar. Bir gün babası Khan’ı arayıp kız kardeşinin ilişkisini bitirmesini istiyor. Bu durum karşısında ne yapacağını şaşıran Khan sonunda bu hikayeyi farklı yönleriyle ele alan bir film yapıyor. Tabii filmdeki gibi kızlarını öldürmeye çalışmıyor Khan’ın ailesi. Khan, sadece farklı dine, dile, ırka sahip insanlar arasında değil aynı dine, ırka sahip insanlar arasında da ayrımcılık yapıldığına vurgu yapıyor. Töre cinayetlerine her geçen gün bir yenisi eklenmeye devam ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde insanlar bu tarz cinayetlere kurban gidiyor. Khan, “Asıl sorun insanların töre cinayeti gibi konuları kendi geleneklerinin bir parçası olarak görüp hareket etmekte beis görmemesinde. Ne olursa olsun herhangi bir ülkede, herhangi bir evrende töre cinayetlerinin kabul edilmesi mümkün değil” diyor.

HİÇBİR DİN İNSAN ÖLDÜRMEYİ ÖĞÜTLEMEZ

Filmin başrol oyuncusu Aiysha Hart, göç ve mülteciliğin suç ile doğrudan ilişkisi olmasa da dolaylı bir ilişkisi olduğunu söylüyor ve “Bir ülkeden diğerine geçildiği zaman, kanunlar ve gelenekler de değişiyor. Anlayış o kadar farklı olabiliyor ki yeni ülkede yapılan hareketler yanlış olarak yorumlanabiliyor. Mesela Pakistan gibi ülkelerde töre cinayetleri konusunda daha rahat bir bakış açısı olabiliyor ama hukuksal anlamda birtakım yasalar çıkarılıyor orada da” diyerek töre cinayetlerinin temelinde yatan ‘gelenek’ olgusuna vurgu yapıyor. Töre cinayetlerinden çoğu insan bihaber olarak yaşıyor. Hiçbir din insan öldürmeyi buyurmazken insanlar dini geleneklerine dayandırarak kalplerini temize çıkarıyorlar. Hart, “Bunu söylemekte artık dilimde tüy bitti, hiçbir din, hiçbir şekilde insan öldürmeyi öğütlemez. Sadece Allah insanları yargılama hakkına sahiptir” diyor. Filmin verdiği en önemli mesaj da bu. Son sahnede Mona kendisine silah dayamış kardeşine bakar ve “Senin Allah’ın beni öldürmeni emretmiyor!” der.

İbrahim'i hatırlayın

”Allah İbrahim Peygamber’in oğlunu öldürmesine izin vermediyse kimin kimi öldürmesine izin verir. Kültürü dinin üstünde tutanlar ve sonradan yaptıklarını din ile ayıklamaya çalışanlar bunun aksini düşünecektir. Eğer birisi bu filmi izlerse ve çocuğunu öldürme düşüncesindeyse İbrahim’in hikayesini aklına getirmeli” diyen  filmin yönetmeni Shan Khan  insanları töre konusunda daha duyarlı davranmaya davet ediyor. Sınırlar hakkında “Eğer doğru pasaportunuz ve yeteri kadar paranız varsa sınırlar yoktur. Ancak bu ikisinden biri ya da ikisi de yoksa önünüzde kocaman duvarlar vardır” sözleri ise bugünü özetliyor.

HARUN KARABURÇ
#Shan Khan
#namus filmi
#Aiysha Hart
9 yıl önce
default-profile-img