DJ'ler Türkiye'nin kanayan yarası. Şaka şaka. Türkiye'de yeni yeni sektörleşmeye başlayan DJ'likle alakalı çok güzel haberlerimiz var. İstinye'de bulunan ülkemizin en büyük DJ Akademisi'ni gezdik. Akademinin kurucuları Serdar Ayyıldız ve Selami Bilgiç ile keyifli bir söyleşi yaptık. Akademiye gelen birbirinden başarılı öğrencilerle sohbet ettik. DJ'lik tanımının içine neleri dahil edebiliriz, son yıllarda neden DJ'lik popüler bir hale geldi, müzik endüstrisi içinde DJ'lerin etkinliği ne kadardır gibi konuları konuştuk. Müzik piyasasına DJ ve aranjör yetiştiren Serdar Ayyıldız, 80'lerin rockstarlarının yerini DJ'lere bıraktığını söylüyor. Eskiden besteciler vardı, klasik olsun, pop olsun, caz olsun hepsinin bestecisi vardı. Şimdi her türlü müziği yapıp çalabilen, remiksleyebilen DJ'ler var.
Türkiye'de sayıları giderek çoğalan DJ akademileri var ancak DJ Akademi'nin diğerlerinden farkı stüdyolarının fazlalığından geliyor. Çalışma alanı oldukça geniş ve sunduğu imkanlar da tabii ki. Son teknoloji DJ setleri kullanılıyor. Serdar Ayyıldız ve Selami Bilgiç çalışması zevkli insanlar çünkü en başından beri bu işe gönül vermişler. Verdikleri eğitimi saatlerle sınırlamıyorlar. İkisi de hali hazırda piyasaya müzik yapmalarına rağmen öğrencilerini aksatmıyorlar. “Biz burada müzik adamı yetiştirmeye çalışıyoruz" diyecek kadar da ciddiler.
DJ dediğimizde kafamızda canlanan kulaklığını takıp şarkı çalan insan figürü canlanıyor ama iş o kadar kolay değil. Ya da artık o kadar kolay değil. DJ'liğin alanı genişledi. Dolayısıyla tanımı da değişti. Şimdilerde DJ'ler müzik çalmak ve remiksler yapmak dışında kendi müziklerini de üretiyor, prodüksiyon yapıyorlar. Bazı mekanların müzik direktörlüğünü de yine DJ'ler yapıyor. Çünkü zaten piyasanın içindeler ve iyi müzikten anlıyorlar. Sadece rockstarlarının değil piyasada birçok müzisyenin yerini aslında DJ'ler alıyor yavaş yavaş. Bir de piyasayı yakından takip etmek gerekiyor. Ayyıldız, “Şu an New York'ta, Tokyo'da ne çalınıyorsa takip ediyoruz. İki hafta bile takip etmediğinizde yeni bir şeyler çıkıyor. Bizim bunun için de oluşturduğumuz bir ekibimiz var" diyor.
Müzik dinleme alışkanlıklarımız zamanla değişiyor. Alternatif müziklere daha fazla ilgi duyuyoruz. Klasik müzik tarzları kulağımızı tatmin etmiyor. Daha farklı müzikler belki sentezler dinlemek istiyoruz. Bu isteği de DJ'ler karşılıyor. Ancak neden iyi DJ'ler daha çok ön planda değil diye de düşünüyoruz. Ayyıldız, “Türkiye'de DJ'ler birbirini çekemedikleri için DJ olmayanlar ön planda. Popçuların, mankenlerin, ünlü çocuklarının DJ olması gibi" diyor.
Ayyıldız Türkiye'de çok bilinmeyen bir konuya da değiniyor. Remiks ve prodüksiyonlarıyla tanıdığımız bazı DJ'ler işlerini aslında başkalarına yaptırıyorlar. Buna hayalet prodüktör deniyor. David Guetta ve Tiesto gibi isimler aslında hep bir ekip. Selami Bilgiç ve Serdar Ayyıldız'in bir araya gelmesinin sebeplerinden biri de bu. İyi DJ'ler, iyi müzisyenler ve artık kendi işlerini yapmak istiyorlar. Zamanında onlar da hayalet prodüktörlük yapmış.
Geceleri yapılan işlerle alakalı kötü bir algı vardır. DJ'ler de bundan nasibini alıyor. Onların “düzgün" bir hayat yaşamadıklarına dair görüşlerimiz vardır. Ayyıldız, bu algının çok yanlış olduğunu söylüyor ve DJ'liğin tam aksine ciddi bir disiplin gerektirdiğinin altını çiziyor. Türkiye'de hizmet sektörü son on yılda ciddi bir artış gösterdi. Bunun sonucunda mekanlar artık bir müzik direktörüyle çalışır hale geldi. Restoranlarda, açılış partilerinde hatta Ramazan ayında iftar saatine yakın ilahi çalması için DJ'ler set başına geçiyor. DJ'lik sadece eğlence kültürüyle alakalı değil. Hayatın her alanında.
Selami Bilgiç aynı zamanda Radyo Voyage'ın kurucusu. Dünyada birçok sanatçının yanına DJ'leri alarak projeler ürettiğine dikkat çeken Bilgiç, “Müziğin kalitesini DJ'ler belirliyor" diyor. Müziğin de aslında bir modası var. Bilgiç şu sıralar dünyada en çok Deep House tarzının çalındığını belirtiyor. Ancak iyi müziğin modası var mıdır? Elbette yoktur. Serdar Ayyıldız, "Sinan Akçıl müziğiyse modası 3 aydır. Erkin Koray'ın müziğinin modası yoktur mesela. Popülerliğe hizmet eden işlerin modası var ve geçiyor" diyor.
Gelelim DJ akademisine gelen öğrencilere. Can Sezgin, akademiye ta Kıbrıs'tan geliyor. Evet, sadece bir haftalığına Kıbrıs'tan kalkıp İstanbul'a geliyor. Aslında profesyonel bir DJ. Kıbrıs'ta okuyor ve de çalışıyor. Henüz 22 yaşında. Hem DJ stüdyoları hem de aranjör stüdyoları olduğu için DJ akademisine geliyor. Kıbrıs'ta bu eğitimi alacak bir yer yok. Kendini geliştirip aranjör ve prodüktör olmak istiyor. Türkiye'de bir kez çalan Sezgin, “Hep Kıbrıs'ta çaldım, çıkmadığım yer kalmadı ama oradan sıkıldım. Yurt dışı çalışma yapmak isterim tabii" diyor.
Miraç Baş, 27 yaşında, 2006'dan bu yana da profesyonel olarak DJ'lik yapıyor. Selami Bilgiç'le 2009'da tanışmış. DJ'lik konusunda Bilgiç'in kendisini yetiştirdiğini söylüyor. İleride kendi parçalarını yapıp belli plak şirketi üzerinden insanlara ulaştırmak, sanatçılara da aranjeler yapmak istiyor. “Bizim işimiz insanları eğlendirmek. İnsanları eğlendirdiğiniz zaman siz de eğleniyorsunuz" diyen Baş, piyasada çok fazla DJ olduğunu hatta Twitter fenomenlerinin bile DJ'lik yaptığına dikkat çekiyor.
İşletme öğrencisi Yiğit Mendeş, 20 yaşında. Yaşı çok küçük olmasına rağmen birçok müzik tarzıyla ilgilenmiş. Enstrüman çalmaya hep meyli olmuş ama bir türlü fırsat bulamamış. Bir süre sonra da gelip geçici bir heves olduğunu anlamış. “Müzik dinlemeyi seven değil de ihtiyaç olduğunu düşünenlerdenim" diyor. Ailesi DJ eğitimi almasına müsaade etmediği için eğitimin ücretini kendisi ödüyor. Bunun içinde çalışıyor.
Doğa Sağun, 26 yaşında genç bir mimar. Aynı zamanda DJ. Bazı mekanların müzik direktörlüğünü de yapan Sağun, mekanların müzik listelerinin mevsimlere, mimari yapısına, dekorasyonuna, müşterilerin yaş gruplarına göre değiştiğini söylüyor. Mekanların müziğe bu kadar önem vermelerini müzik dinleme alışkanlığımızın değişmesiyle açıklıyor ve “Bu yurt dışında zaten çok önemliydi. Bizde yeni yeni trend olmaya başladı. İki üç sene sonra her mekan bu şekilde uygulamaya başlayacak" diyor.
