Dünyada gençlerin ağızlarına aldıkları kamera ile çatıdan çatıya zıplayarak yaptığı parkur sporuna ilgi gün geçtikçe büyüyor. Parkur, önüne çıkan engelleri bedensel hareketler kullanarak en hızlı ve etkili biçimde aşma sporu. Aşılması gereken engeller bir ağaç, demir parmaklık, duvar gibi herhangi bir engel olabiliyor ve bunları aşarken koşma, zıplama, tırmanma ve düşme teknikleri kullanılıyor. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri için İstanbul'a gelen Kudüs Parkur grubu da bu sporu yapıyor. 6 Filistinli gençten oluşan Kudüs Parkur Grubu Eyüp ve Üsküdar'da gerçekleştirdiği parkur gösterisi ile büyük ilgi topladı. Kudüs Parkur grubu, Filistin'in sesini artık sporla duyurmak istiyor. Böyle bir yöntem seçerek, evrensel bir dil olan sporu kullanan Parkur Grubu, “Biz dünyaya olan mesajımızı spor ve sanatla vermek istiyoruz” diyor.
Filistinli gençler için mücadele ruhunu canlı tutan parkur sporu adeta bir güç gösterisine dönüşüyor. Kudüs'te spor salonlarına sahip olmayan bu çocuklar da herhangi bir eğitim alamadıkları için birbirlerini izleyerek ve kendi doğal yetenekleriyle gelişme göstermeye çalışıyorlar. İnternetten yaptıkları araştırmalar sonrasında bunu gösteri haline dönüştüren gençler, Kudüs'ün yapısı itibariyle doğal bir parkur alanı olmasından dolayı çalışmalarını ilerletmiş. 2008 yılında Banlieue 13 filminden etkilenip başladıkları bu sporu şimdi dünyaya göstermek istiyorlar. Kudüs Parkur grubunun kuruculuğunu ve koordinatörlüğünü Sami Omar Mohammad Batsh, Qutaiba Shuaib Saleh Abusenenh yapıyor. Qutaiba aynı zamanda grubun koçluğunu da üstleniyor. İstanbul'a gösteri için gelen ekibin en küçük üyesi ise 12 yaşındaki Hasan Nihad Bader Zghyer. Ameer Taleb Khader Dweik, Safeer Khamees Shehadeh Tahhan ve Ahmed Ahid Hafeth Abusenenh grubun diğer üyeleri arasında yer alıyor.
Eski Kudüs'te bir marketin çatısında bu işi yapmaya başlan Kudüs Parkur grubunu gören ufak çocuklar da abilerine öykünerek bu spora merak salıyor. Oyun oynayabilecekleri herhangi bir alan olmadığı için diğer çocukların çatıda yaptıkları gösteriler hoşlarına gidiyor. 2014 yılına kadar o çatıda antrenmanlar yapıyorlar. Artık çok fazla çocuk tarafından ilgi gören parkur grubuna, gençlik derneği olan Burc El Lak Lak prefabrik bir spor salonu tahsis ediyor. Kudüs Parkur,100 tane arkadaşıyla beraber parkur sporunu yapmaya devam ediyorlar.
Bu sporu yapmayı başladıkları günden itibaren büyüme gösteren Kudüs Parkur grubu büyüdükçe daha fazla sorunla karşılaşmış. İsrail askerleri kendilerine tehdit oluşturabileceklerini düşündüklerinden onları rahat bırakmıyor. Onlar ise bu sporu toplumsal bir aydınlanma, buhrandan kaçış olarak görüyor. Gençleri uyuşukluktan çıkarıp aktif bir yaşama girmelerini sağlamayı hedefliyorlar. Bunun karşısında da İsrail hükümetinin birtakım engellemeleriyle karşılaşıyorlar. Sokakların artık kendileri için bir tehlike haline gelmiş olduğunu söyleyen grup, hükümet baskısı nedeniyle özgürce çalışmadıklarını belirtiyor.
Yere düşmemek için sağdan soldan eski yataklar bulup, kendilerine minder olarak kullanan çocuklar İsrail askerleri tarafından taciz ediliyor. Her defasında minderlerini yakan İsrail askerlerine inat yenisini buluyorlar. Çalışmaları esnasında askerler tarafından kovulan çocuklar ile İsrail Askerleri arasında sürekli bir didişme hali mevcut. Şiddet olmasa bile gerileme dayalı bir soğuk savaş hali var olduğundan herkes birbirine güç bende mesajı vermeye çalışıyor. Durumlar böyle olunca çocukların bu çalışmaları askerleri sinir ediyor ve çoğu zaman bu çocuklar tutuklanıyor. Bu durum artık normal karşılanmaya başlamış.
Dünyanın belli başlı ülkelerinde belli başlı simgelerin olduğu yerlerde bu gösterilerini yapmak isteyen grup, “Yaptığımız sporu çok seviyoruz. Bu sporu yaymak için sadece Arap dünyasındaki ülkelere değil, Batı'ya Avrupa'ya tüm dünyaya kendimizi tanıtmak istiyoruz. Ama en çok da İstanbul'a gelmek istedik. İstanbul'da bulunduğumuz için de çok mutluyuz. Bu konuda umutluyuz. Fırsat verilirse diğer ülkelere de gitmek istiyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Kudüs'te, Aksa'ya yakın olarak yaşamanın bir savunma hattının en uç sınırını teşkil ettiğini belirten ve bu durumun oldukça zor olduğu anlatan Kudüs Parkur Grubu, İsrail dışında teknik sorunlardan da bahsediyor. Mesela spor yaparken bir keresinde Sami'nin omuzu çıkmış. Başka bir arkadaşlarının bileği kırılmış. Geçici olarak hafızasını kaybeden bile olmuş. Eyüp Meydanında gerçekleşen gösteri sonrasında da Sami geçirdiği kaza sonucu küçük bir rahatsızlık yaşıyor ama spora olan sevdası onu bu yoldan alıkoyamıyor.
Kendilerini misafir ettikleri için Eyüp ve Üsküdar Belediyesi'ne teşekkür eden grubun koçu Quteybi, “Biz burada kendi Kudüs davamızı dünyaya tanıtmak istedik. Bu sporu yaptığımız zaman birçok zorlukla karşılaştık. Sizin de bildiğiniz gibi Kudüs, İsrail'in kuşatması altında bu yüzden bizim bu sporu yapmamıza önce izin vermediler. Dolayısıyla biz büyük zorluklarla karşılaştık ama amatörce başlattığımız bu sporu zaman içerisinde geliştirerek Elhamdülillah iyi bir dereceye ulaştık. Bizler dünyaya Kudüslü çocukların da bir spor yapabileceklerini ve bu sporda profesyonel olabileceklerini ispat etmiş oluyoruz. İnşallah kendimizi daha da geliştirerek tüm dünyaya Kudüs'ün özgürleşmesine vesile olması için bu sporu yapıyoruz” diye konuşuyor.
Qutaiba Shuaib Saleh Abusenenh İsrail askerleri tarafından taş attı diye yalan yere tutuklanıp 8 gün cezaevinde yatıyor. Daha sonra yargılanmak üzere 15 ay ev hapsi veriyorlar. 15 ay boyunca evde sıkışıp kalan Qutaiba'nin suçsuz olduğu 15 ayın sonunda ortaya çıkıyor ve beraat ediyor. Böylesine hareketli bir çocuğu eve hapsediyorlar. Annesi Qutaiba'yi evde zor zapt etmiş. Çünkü çok hareketli olduğu için artık evinde sporunu yapmaya başlamış ama evleri küçük olduğu için hem kendisi hem de ailesi çok zorlanmış. Bu ceza Qutaiba'ye adeta ölüm cezası gibi gelmiş.
Babalarının bu zamana kadar İsrail'e taş atarak çok kıymetli bir şey yaptıklarını söyleyen Parkur grubu, “Onların taş atmaktan başka ellerinden gelen bir şey yoktu ve bu şekilde mücadele verdiler. Ama bizim artık internet gibi bir alanımız var. Oradan tüm dünyaya seslenebiliyoruz. Biz artık taş atmıyoruz. Çünkü taş atınca İsrail bize terörist diyor. Bu da bize zarar veriyor. O yüzden biz yaptığımız her türlü uygulamada haklı olduğumuzu göstermek istiyoruz. Çünkü onlar yüzünden yaşayamıyoruz. Biz de böyle bir yöntem seçtik. Daha evrensel bir dil olan sporu ve sanatı kullanmak istiyoruz. Bizim de böyle bir yeteneğimiz var. Biz dünyaya olan mesajımızı spor ve sanatla vermek istiyoruz” diyor.
İstanbul'un çok fantastik ve güzel bir şehir olduğunu belirten Parkur grubu, “Hem İstanbul'u hem de İstanbul'daki Türk halkını çok sevdik. Bize çok büyük saygı gösteriyorlar, ilgi duyuyorlar. İstanbul'un Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olduğunu biliyoruz. Bu yüzden saygımız ve muhabbetimiz var İstanbul'a karşı. Filistin halkı ve Türk halkı arasında çok güçlü bir bağ var. Bunun da sebebi bir Müslüman kardeşliğinin olması ve güçlü ilişkilerimizin oluşması” diyor.
