|

Kur’an yazarken Allah’la konuşur gibi oldum

Samiye Aksan, hat eğitimi alırken hocası Hasan Çelebi’nin tavsiyesi üzerine dokuz ayda ilk Kur’an’ı Kerim’ini yazdı. Bu kadar kısa sürede yazmasını ‘mucize’ olarak gören Aksan, “Kur’an yazarken Allah’la konuşur gibi oldum”diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 18/01/2015 Pazar
Güncelleme: 18:08 - 17/01/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Türkiye’nin nadir kadın hattatlarından biri Samiye Aksan. Kendisi, hattatlar arasında “yesari” (solak) unvanıyla tanınıyor. Yirmi yıl önce başladığı hat sanatında Davut Bektaş ve Hasan Çelebi’den icazet alan Aksan, Kur’an yazmaya hattat Hasan Çelebi’nin teşviki ile başlamış. Samiye Aksan’la Kur’an yazma yolculuğunu ve o süreçte verdiği mücadeleyi konuştuk. 


20 yıldır hat sanatının içindesiniz. Davut Bektaş ve Hasan Çelebi’den icazetlisiniz. Kur’an yazma fikri ne zamandan beri var?

Beşiktaş’ta Şenlik Dede Mahallesinde büyüdüm. Evimizin tam karşısında Şenlik Dede Camii vardı. Oraya Gönenli Mehmet Efendi gelirdi. Başımızı okşar, şeker verip dua ederdi. O camide 7 yaşımda iki defa Kur’an-ı Kerim’i hatmettim. Sonra aradan uzun bir zaman geçti, okudum, evlendim, çocuk sahibi oldum ve iş hayatına atıldım. O hayattan bir süre uzaklaştım. 


Hattat olmadan önce ne iş yapıyordunuz?

Şu anda emekliyim. Beş yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. Sonra turizm ile uğraştım ve turizm şirketi acentalarında sorumlu müdürlük yaptım. Sonra siyasete girdim. Anavatan Partisi’nde çalıştım. Rahmetli Turgut Özal ile çok yakın ilişkilerim oldu. 19. Dönem milletvekili Alâeddin Elmas’a danışmanlık yaptım. Milletvekilim vefat edince siyasetten soğudum. Şişli belediyesinde başkan danışmanı olarak çalışırken emekliliğime epey bir zaman vardı. Emekli olanlara baktım, ya kendilerini eve kapatıyorlar veya zamanların çoğunu hastanelerde geçiriyorlardı. Emekli olunca onlar gibi olmaktan korktum ve hat dersi almaya karar verdim. Hattatların hep asık suratlı ve aksi olduklarını duymuştum. Davut hocayı görünce şok oldum. Baktım güler yüzlü suratsız biri değildi. Bu beni çok mutlu etti. 


SOL ELLE YAZMAK ZORDU


Siz sol elinizle hat yazıyorsunuz. Çok az sayıda yesari hattat vardır. Başka bir sürü branş varken neden özellikle hat sanatını tercih ettiniz?

Küçüklüğümde çok yaramaz, erkek gibi bir çocuktum. 9 yaşındayken kavanozun üzerine düştüm, ana damarlarım kesildi. Sağ elimi kullanamadığımdan sol ile yazıyorum. Kur’an-ı Kerim’i sol elle yazmak benim için çok zor oldu. Hat yazılarında tarif edemediğim, beni çeken bir şey var. Hocam Davut Bektaş ile Rabbiyesir’den başladık, altı ay boyunca yazdım. Sülüs’ün harflerini bitirdikten sonra Nesih yazmak istedim. Çünkü içimde hep bir Kur’an yazma arzusu vardı. Öldükten sonra arkamda bir eser bırakmak ve onların benimle gurur duymalarını istedim. 


Kur’an-ı Kerim yazmak zordur. Günümüzde çok az yazan isim var. Hat camiası tarafından yadırganmadınız mı?

Kadın  hattatlardan yazmaya başlayanlar var. Ama henüz basılı bir eser yok. Başta aslında çok da cesaret edemedim. Bir gün Hasan Çelebi bana “Kur’an yaz” dedi. Davut Bektaş hocam da önce Amme cüzünü yazmamı önerdi. Ben de öyle yaptım, yazdım ve bastırdım. O baskıyı görünce Kur’an yazmak için daha çok cesaretlendim. Hasan Çelebi beni ne zaman görse “otur yaz, kimsenin lafına sözüne bakma” dedi. 


Eleştirildiniz mi?

Yazdıkça gördüm ki Kur’an yazmak kıskanılan bir şey. Bana neden Kur’an yazdığımı soranlar oluyordu. Onlara hiç kulak asmadım. 


Kadir Gecesi başladım ve bitirdim


El yazması Kur'anları okumak normalde zordur. Siz yazarken hangi örnekleri incelediniz?

Özellikle rahat okunması için gayret sarf ettim. Birkaç el yazması Kur’an örnekleri inceledim. Hafız Osman, Hamit Aytaç ve Hasan Rıza’nın yazdığı Kur’anlara baktım. Hasan Rıza’nın Kur’an’ı çok zor okunuyordu. Ben hafız Osman’ın Kur’an’ından örnek alarak yazdım. 


Yazma süreci nasıl geçti? 

Bir Kadir Gecesi başladım. Öncelikle bir cüz yazdım. Sonra iki üç ay ara verdim. Acaba oluyor mu? diye içinize şüphe düşüyor. Kur’an yazarken içindeki ayetlere göre bazı tevafuklar da yaşadım. 


Ne gibi?

Bunları anlatamam. Yazarken yazdıklarımın manasını öğrenmek için meallerini okudum. Bazı ayetler ağır geliyordu. Çok zor yazıyordum, kalem duruyordu. Üç ay ara verdikten sonra tekrar kamışı elime aldım ve o günden sonra bir daha ara vermeden tam 9 ay gece gündüz bir saatlik uykuyla yazdım. Tamamen kendimi kaybettim. Şeker hastası olduğum için eşim dostum bana o sürede çok yardımcı oldu. Bir Kadir gecesinde Cevahir Otel'de Kur’an-ı Kerim’le ilgili bir sempozyum vardı. Oraya gittim Hasan Çelebi hocamla karşılaştık bana “Kur'an bitti mi?” diye sordu. Bitmesine altı sayfa kalmıştı. “Senin burada ne işin var git evine bitir” dedi. Hemen eve gittim, oturdum, sabah ezanı okunduğunda noktayı koymuştum. Bitirince şükür namazı kıldım ve hatim duası yaptım. Hem ağladım, hem de şükrettim. Hasan Hoca'ya haber verdim bana şöyle dedi: “O gece bana Kur’an’ın bittiğini haber verdiğin zaman, yazılmasına vesile olduğum için çok mutlu oldum ve şükür namazı kıldım. Hem ağladım, hem dua ettim” dedi. 


Peygamberimiz söyledi ben yazdım


Hat sanatı sizi nasıl biri yaptı?

Hat sanatının başka bir ruhu var insanı içine çekiyor. Kendi çalışkanlığımla gurur duyuyorum. Solak olmama rağmen icazet alıp Kur’an yazabildim. Bu benim için çok büyük bir şeydi. Çok gözyaşı döktüm. Hocam beni dersten geçirmedi diye çok üzüldüm. Şimdi düşününce iyi ki de geçirmemiş diyorum. Çok çalıştım, 9 ay gibi bir sürede Kur’an yazmak bir mucizedir. Bu Allah’ın bir lütfu. Bir gün bana Hasan Hoca “Kur’an nasıl gidiyor” diye sorduğunda ona “Sanki Peygamberimiz söylüyor ben yazıyorum. Allah’la konuşuyorum” dedim. O da “Konuş, Kur’an yazmak Allah’la konuşmaktır” demişti. Cesaretimi kaybettiğimde Hasan Çelebi’nin eli uzandı bana. Yazmaya devam ettim.


Kur’an-ı satmayı düşünüyor musunuz?

Hayır. Kur’an-ı yazarken hiçbir ticari amaç gütmedim. Kur’an’a olan sevgimden ve saygımdan yazdım. Başına bir gün bile abdestsiz oturmadım. Açık biriyim namazımı kılıyorum yazarken başörtüsünü eksik etmedim. Bana bu Kur’an’ı yazdıran Allah’tır. Dua etsinler yeter. 


Şu an ikinci defa Kur’an yazıyorsunuz. 

Yazarken çok mutlu oluyorum ve rahatlıyorum. Benden dua isteyen herkese dua etme şansına sahibim. Bu kadar mutlu olduğum için ikincisini yazmaya başladım. Bir de yazdıkça yazınız gelişiyor. Kur’an’ımı okuyanları ve hatim ettiklerini duyduğum zaman çok mutlu oluyorum. Ben Kur’an-ı Kerim yazarken hep Allah’la konuştum. Bu da beni mutlu ediyor. 


Kadın hattatlara sahip çıkılmıyor


Kadın hattatların az olması motivasyonu düşürüyor mu?

Evet. Çok sahip çıkılmıyor kadın hattatlara camiada. Hoca öğrenci ilişkisi daha zor oluyor. Doğru hocayı bulmanız önemli. Ben araştırmamıştım Allah beni Davut Bektaş hocamla karşılaştırdı. Hep onlara dua ediyorum. Gelip bırakan kadınları çok gördüm. Kar kış demeden kursa gittim. Bir gün bile aksatmadım. 18 sene sonra aldım icazeti. 


Hasan Çelebi “Kadınlardan hattat olmaz” diyor. Kadınların diğer sanatlarda başarılı olmasının hat sanatında olamamasının sebebi ne?

Kadınlar birçok işi birarada yapmak zorunda kalıyor. Eş, çocuk, ev, alışveriş derken çok bölünüyorsunuz. Hat sanatı ikinci bir şey kabul etmiyor. Kamışı elinden bıraktığın anda harfler değişmeye başlıyor. Devamlı yazmak gerekiyor. Genç kızlar büyük bir hevesle başlıyor fakat evlenince bırakıyorlar. Evlenirken eş olacak kişiye hat satına devam etme şartı koysunlar. Gençler de benim yaptığımı yapsın çok isterim. 

#samiye aksan
#hat sanatı
#hasan çelebi
9 yıl önce