|

Mezopotamya''dan ilham aldım

Modern ve çağdaş ressam Ahmet Güneştekin, Marlborough Monaco''da ''Güneş Çemberinin Varisi'' adlı kişisel sergisini görüşücüye çıkardı. Güneştekin eleştirmenlerin övgüyle bahsettiği sergi için ''Anadolu ve Mezopotamya''dan ilham aldım'' diyor.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 21/09/2014 Pazar
Güncelleme: 18:55 - 20/09/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Mezopotamya''dan ilham aldım
Mezopotamya''dan ilham aldım

Modern ve çağdaş sanatı uluslararası düzeyde temsil eden Ahmet Güneştekin, dünyanın en önemli galerilerinden biri olan Marlborough Gallery tarafından bugün Marlborough Monaco''da ''GüneşÇemberinin Varisi'' adlı kişisel sergisini görüşücüye çıkardı. 14 Kasım tarihlerine kadar olan serginin ardından Güneştekin''in eserleri Londra, Madrid, Barselona ve Santiago gibi dünyanın farklı şehirlerindeki galerilerinde sergilenmeye devam edecek. Biz de Güneştekin''le serginin arka planını ve yakaladığı başarının sırrını konuştuk.

MASALLAR VE EFSANELER DİNLEYEREK BÜYÜDÜM
Bu serginizin bir hikâyesi var mı?

Anadolu, Mezopotamya ve Yunan kültürlerine ait mit, efsane ve sözlü anlatılar eserlerimi üretirken kullandığım ana temalarım. Anadolu ve Mezopotamya''nın mitolojisini ve tarihini 1997 yılında araştırmaya başlamıştım, 2003 yılına kadar sürdürdüğüm bu araştırmalarımı tuvale taşımaya başladım. Bu sergimin teması da bu anlatılar etrafında şekillendi.

İlham size nereden gelir?

Çocukluğumda dinlediğim masallar ve efsaneler düşünce dünyamı daha o yaşlarda biçimlendirmeye başlamıştı. Bu ilgi daha sonra tüm işlerimde somutlaşan estetik yaklaşımımı da belirledi. Anadolu''da ve Mezopotamya''da dolaştığım on yedi yıl boyunca topladığım geleneksel hikâyeler ve sözlü anlatıları böylelikle kendi sanat pratiğimle birleştirebildim.

6 AYDA HAZIRLANDIM
Bu serginizde nasıl hazırlandınız?

Her sergime mutlaka ayrı bir koleksiyon hazırlıyorum. Sergilerimi düzenlediğim ülkelerin önemli efsanelerini de bir başyapıtta yorumlayarak koleksiyona dâhil ediyorum. Bu sergi için de Monako''nun kuruluş efsanesini bir başyapıtta yorumladım. 6 aylık bir hazırlık aşamasından sonra koleksiyonunu tamamladım.

Vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Eserlerimde bir mesaj kaygısı taşımıyorum, insanların eserlerimi anlama biçimlerini sınırlandırmıyorum. Sanat eserlerine bakan ve yorumlayan kişilerin sanatçının üretiminden bağımsız şeyler düşünebileceğinin farkındayım. Bu anlam çeşitliliğinin üretilen eserin zenginliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.

Sergide 30 parça tablo var. Bu tabloların içinden serginin başyapıtı olarak kabul edilen ''Grimaldi''nin Dört Mevsimi'' uluslararası koleksiyonerlerin ve sanat dünyasının merceğinde. Nedir bu eserin sırrı?

Grimaldi''nin Dört Mevsimi optik degrade serisinden bir Batı hikâyesi. Monako''nun kuruluş efsanesini yorumladığım dört büyük panel üzerine inşa ettiğim bir başyapıt. Mezopotamyalı bir sanatçı olarak batıya ait bir hikâyeleri çağdaş sanat yoluyla yorumlamam sanat çevreleri tarafından büyük bir heyecanla karşılanıyor. Aynı heyecanı ben de yaşıyorum ve sonuçlarını merak ediyorum.

Düşünceyi sanata dönüştürdüm
Kendinizi diğer Türkiyeli ressamlardan ayırıyor musunuz? Onlardan farkınız ne?

Her sanatçı kendi geçmişinin şekillendirdiği farklı algı ve duygu dünyasına sahiptir. Önemli olan ürettiğiniz işlerle diğer insanlara ulaşabilmenizi sağlayacak kendinize ait bir sesinizin ve kelimelerinizin olmasıdır.

Sanatta iyi olmak için neleri yapıp neleri yapmıyorsunuz?

Disiplinli ve çok çalışan biriyim. Düşünceyi sanata dönüştürebilmenin yolunun bilginin kullanılmasıyla ancak olanaklı olduğunu düşünüyorum. İşlerimde seçici olmaya çalışıyorum ve her zaman ürettiğim işlerin arkasında duruyorum.

Özgün ve özgür
Avrupa''da kabul görmüş bir Türkiyeli ressamsınız. Resimdeki bu başarınızı neye bağlıyorsunuz?

Sanat tarihçileri ve akademisyenleri ürettiğim eserlerin bir referansı olmadığını ve belirli bir sanat akımını takip etmediğini söylüyor. Bana bu özgünlüğü kazandıran şey kendime ait bir dilimin ve sesimin olması.

Nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz?

Çoğunlukla eserlerimin özgünlüğü üzerine yorumlar alıyorum. Daha önce görmedikleri bir şeyle karşılaşmış olduklarını ve kullandığım dilin hem karmaşık ve soyut hem de yalın özellikleri bir arada barındırdığını, ve bunun da benzeri olmayan bir yaklaşım olduklarını söylüyorlar.

10 yıl önce