|

Müzeleri tiyatro sahnesi gibi hayal ediyorum

Dünyaca ünlü müze mimarı, sergileme tasarımcısı Çek mimar Boris Micka, iyi bir müze tasarımında olmazsa olmazları anlattı. Müze tasarlamadan önce insanları dinleyip onlarla beyin fırtınası yaptığını söyleyen sanatçı sebebini “Müzeleri tiyatro sahnesi gibi hayal ediyorum” diye açıklıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 15/03/2015 Pazar
Güncelleme: 01:34 - 15/03/2015 Pazar
Yeni Şafak

Bir ülkenin alametifarikası müzelerdir. Fakat bir müzeyi gezerken iç düzenlemesinin kimler tarafından yapıldığını çoğumuz bilmeyiz. İşi sadece müze tasarlamak olan mimarlar var. Dünyaca ünlü müze mimarı ve sergileme tasarımcısı Boris Micka onlardan biri. Kendisi geçtiğimiz günlerde düzenlenen alldesign 2015’in yıldız tasarımcılarından biriydi. Çek mimar Boris Micka, tasarımını yaptığı Alicante Arkeoloji Müzesi (MARQ) ile hem 2003’te Avrupa’da Yılın Müzesi Ödülü’nü (EMYA 2003) aldı, hem de İspanya’daki tüm müzelerin konseptlerinin değişmesine öncülük etti. Ülkemizde 2010 yılında Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenen "Efsane İstanbul: Bizantion'dan İstanbul'a - Bir Başkentin 8000 Yılı” sergisi ve 2014’te Bahreyn’de sergilenen “İslam Hat Sanatının Beş Yüz Yılı” sergisi Boris Micka’nın tasarımını üstlendiği Türk sergilerinden bazıları.  Adını çok nadir duyduğumuz ‘müzeografi’ sanatının kurucularından biri olan Boris Micka, müze tasarımını “bilimsel verinin insanların anlayabileceği şekilde yorumlanması” şeklinde açıklıyor.


OSMAN HAMDİ BEY’İN HAYAL ETTİĞİ GİBİ

Micka, genellikle objelerin, eserlerin sergilendiği müzeler üzerine çalışıyor bunu yaparken tarihçiler, arkeologlar, filozoflardan oluşan büyük bir ekipten faydalanıyor. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin tasarımını yaparken de tarihi binayı günümüz teknolojisiyle birleştirerek tasarlamış. Daha önce müzede bazı ekipmanları sığdırmak için kötü fikirler uygulandığını, bu tarz binaların günümüz için tasarlanmaması gerektiğini anlatan Micka, “Sergi tasarımı daha nötr olmalı ki, müzeyi gelecek için tasarlayasınız. Tasarımınız eski durmamalı her zaman 30-50 yıl sonrasını hayal ederek tasarlamalısınız. Müze açıldığı zaman Osman Hamdi Bey’in yıllar önce düşündüğü orijinal fikrine daha çok yaklaşmış olacak” diyor. 


EN ORJİNAL FİKİRLER KONUŞURKEN ÇIKIYOR

Müzelerde binlerce eser yer alır ve milyonlarca insan ziyaret eder. Peki bir müze nasıl tasarlanıyor? Çalışmaya başlamadan önce yapılması gereken en önemli şeyin insanları dinlemek olduğunu söylüyor Boris Micka. Kendisinden isteneni yapmadan önce insanlarla iletişime geçip onlarla konuşuyor. Bu süreçten oldukça keyif aldığını anlatan Micka “En orijinal fikirler müşterilerle konuşurken ortaya çıkar. Bir konu açılır ve laf arasında geçen sözü çekip alırsınız sonra proje için fikir birden o olur!” diyor. İyi bir müze tasarlamayı, dinlemenin dışında, gelişen teknolojiden haberdar olmak olarak açıklıyor. Çoğu müzeyi ziyaretçiler için tasarlanmadığı yönünde eleştiren Micka, müzeleri tiyatro sahnesi gibi hayal ettiğini belirtiyor. “Tiyatroda bir iletişim vardır ve mekân insanlarla doludur. Eğer mimari projelerine bakacak olursanız boş olan tiyatro salonları görmeniz pek mümkün değildir. Çünkü çoğu mimar tiyatronun insanlarla dolu olması gerektiğini farkındadır. Ama müzelerin planlarına bakacak olursanız çoğunun boş olduğunu göreceksiniz. Oysa ben insanların müzeleri doldurmasından yanayım.” 


İSPANYA MÜZECİLİKTE ÇOK İLERLEDİ

‘Müze’ denildiğinde akla İngilizler gelir. Fakat Boris Micka, bu konuyu üç farklı başlıkla değerlendiriyor “Klasik müzeciliğin ustaları Anglosaksonlar, İngilizlerdir. Teknolojik müzecilikte ise Almanlar çok iyi durumda. Son olarak da müzeciliğin oluşturulmasının 15 yılına bakacak olursak İspanya’nın kendi miraslarını ve kültürlerini sergilemekte en iyi ülke olduğunu düşünüyorum. İspanya’da çok fazla klasik ve teknolojik müze yok. Ancak ülkenin miraslarını turistik amaçlarla yorumlayan ve sergileyen çok fazla müze var. Kültürünü tanıtma bakımından İspanyolların en başarılı halk olduğuna inanıyorum”. 


TÜRKİYE ÇOK ÜRETKEN

Boris Micka, İstanbul'un çağdaş sanat alanındaki sanat müzeleri ve sergileri açısından oldukça güçlü fakat müzelerin tarihi yorumlama konusunda yetersiz olduğunu şöyle anlatıyor; “Osmanlı ve Bizans kültürünü görmek üzere İstanbul’a gelen bir ziyaretçi olsam açıkçası umutsuzluğa kapılırdım” diyen Micka, İstanbul’da Osmanlı ve Bizans kültürünü tanıtmak için yeterli çalışma yapılmadığını belirtirken bir taraftan da Türkiye’nin çok üretken bir ülke olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Türkiye bir tür devrim yaşıyor ve farklı aşamalarından geçiyorsunuz. Aslında  tüm dünya Türkiye’nin farkında. Pek çok şirket tasarım için buraya geliyor. Türkiye dünyanın en önemli ülkelerinden birine dönüştü.” 


HAT SANATI İLE KUR’AN ARASINDAKİ İLİŞKİ ÖNEMLİ

Boris Micka Bahreyn’de Sakıp Sabancı Müzesi ortaklığında “Hat Sanatının 500 yılı” isimli bir sergi tasarımı da yapmış. Sergiyi tasarlama aşamasında hat sanatına dair çok şey öğrenen Micka, yaşadığı Endülüs’te hat sanatına ve İslam sanatlarına ilginin yoğun olduğunu belirtiyor. Çok farklı hattatlarla çalışma fırsatı edinen Micka “Hat sanatı Kur’an-ı Kerim’i yorumlamak için kullanılan farklı formatlardan biri. Bu yüzden, ben öncelikle yazı ve Kur’an arasındaki ilişkiye bakıyorum ve hat sanatındaki asıl mesele de bence bu. Eğer bunu anlayabilirsen hat, süsleme sanatları, Kur’an’ın sana anlattığının yüzde ellisini çözmüş olursun” diyor.

#boris micka
#mimar
#müze
#tiyatro
9 yıl önce