|

Nihayet bugünü konuşacağız

'Gündelik hayatın tarihini yazmaya geliyoruz' diyerek yola çıkan ve Fatma Barbarosoğlu’nun Genel Yayın Yönetmeni olduğu Nihayet dergi raflarda. Barbarosoğlu 'Nihayet dergi kadınların dergisi değil, hane halkının dergisi olmaya talip' diyor.

Aysel Yaşa
04:00 - 4/01/2015 Pazar
Güncelleme: 11:24 - 4/01/2015 Pazar
Yeni Şafak

Sosyolog Fatma Barbarosoğlu ve Nazife Şişman, yepyeni bir dergiyle okuyucuya merhaba diyor. İsmi Nihayet. Yeni yılla birlikte yeni bir dergiyle tanışacak olan okurlar merakta. Tanıtım metininde Nihayet bilgiye doymuş bir dünyada yaşama sanatına dair söz söylemeye gelen bir dergi’ olarak tanımlanıyor. Daha fazlasını öğrenmek için Fatma Barbarosoğlu’nun kapısını çalıyoruz. Gündelik hayatın tarihini yazmaya niyetli derginin tüm detaylarını ondan alıyoruz.


Gazetedeki yazılarınız senelerdir birçok farklı kesimden okuyucu tarafından benimsendi, okundu, paylaşıldı. Fakat aklımıza bir dergi çıkaracağınız gelmemişti. Nihayet Dergi fikri nasıl çıktı ortaya?

Fikir bana ait değil. Bir dergi çıkarmayı isteyecek kadar enerjiye sahip değildim açıkçası. Bir işe, bir konuma talip olmak benim meşrebime uygun değil. Düşüncesi bile yorucu benim için. Fakat diğer taraftan nasibi küstürmekten de ölesiye korkan bir insanım. Vazifeden kaçmak hayat boyu başa çıkamayacağım bir durum. Geçtiğimiz yaz Mesut Albayrak beni arayarak bir kadın dergisi çıkarmayı düşündüklerini ve benimle çalışmak istediklerini söyledi. O sıra ben Şikago’da bulunuyordum ve ABD’de gündelik hayatın sosyolojisinin ders olarak hangi muhteva ile okutulduğuna odaklanmıştım. Üniversitede olduğumu ve dergi için vakit ayıramayacağımı söyledim.  Eylül ayında ru be ru görüşmek üzere projeyi üzerine konuşmayı sonbahara erteledik. Sonbaharda çalışmakta olduğum üniversite ile ilgili olarak hiç beklemediğim değişiklikler ile karşılaşınca demek ki benim için farz-ı ayın olan dergi editörlüğü dedim ve bu projeyi nasıl gerçekleştirebileceğimi düşünmeye başladım. İlk yapmam gereken şey Nazife Şişman’ı bu işe ikna etmek oldu. Kolay değildi ama sonunda ikna ettim. O kabul etmeseydi büyük ihtimal ben de kabul edemezdim.


Sizin için yeni bir durum dergi çıkarmak. Bu kadar kolay ikna olmanız şaşırtıcı geldi...

Başta bana da şaşırtıcı geldi. Kendi yaptığıma da daima dışardan bakan bir insanım. Ahir ömrümde bu yapmakta olduğun da nedir Fatma diye sora sora ilerledim. Derginin içeriği tamamlanıp sıra benim editörden yazısını yazmama gelince, bütün bunları ta yolun başında yaşamış olduğumu hatırladım. Bu bahsi okuyucularımız Nihayet dergisinden okusun. Daha fazla bahsetmeyeyim müsaadenizle. Aynı olayı 25 yıl ara ile tekrar yaşadığımı fark ettim diye bir ipucu vermiş olayım sadece.


ÖRGÜYE AYIRACAK SAYFAMIZ YOK


Derginin yayın ekibi hakkında neler söylersiniz?

Nazife Şişman ile birlikte biz yaşı kemale ermişleri temsil ediyoruz. Bize eşlik eden çok genç bir ekibimiz var. Ayşegül Nalçacı, Ayşegül Tozal ve Şeyma Kaya. 


Nihayet, bildiğimiz formda bir kadın dergisi gibi mi olacak?

Nihayet  tipik bir kadın dergisi olmayacak. Elbette daha fazla kadınlar tarafından okunacak. Çünkü dergilerin, edebi ürünlerin okuyucusu daha ziyade kadın. Ama Nihayet dergi kadınların dergisi değil, hane halkının dergisi olmaya talip. Okumaktan, paylaşmaktan zevk alan herkesin dergisi olmaya talip.


Kadın dergisi deyince akla gelen ögeler belli. Başta moda, örgü, yemek vs. Bunlara  derginizde yer verecek misiniz?

Yemek tarifi olarak değil yemek sosyolojisi bağlamında Nihayet mutfak köşemiz var. Yemek tariflerini Lokma dergisinden öğrenip, Nihayet’e nimet hakkında sohbet etmek ve şükürlerini arttırmak üzere gelecek okuyucularımız. Moda bahsini “Bu Bir Reklamdır” köşesi üzerinden ele alacağız. Örgü ören kadınlar konuğumuz olacak elbet ama, örgü motiflerine ayıracak sayfamız yok.


GÜNDELİK HAYATIN İÇİNE DOĞUYOR


İsmi merak edilecektir eminim…

İslami camia, ya uzak geçmişte ya uzak gelecekte yaşıyor. Ya nostaljinin renginde, ya da yarın için bugünün ertelendiği bir frekansta söz söylüyor. İdeal üzerine söz söylemek yüzünden, olmakta olanın güzelliğini gözden kaçırıyoruz, toplumsal ağrılarımızı dikkate almıyoruz. Dikkate almak yerine parantez içine almayı tercih ediyoruz.  Ama ağrılar olmakta olanın ve olacağın en iyi habercisidir aslında. Biz, nihayet bugünü, her gün yaşamakta olduklarımızı konuşacağız diyoruz. Gündelik hayat üzerine düşünüp duyguların tarihini yazacağız inşallah. Nihayet gündelik hayatın içine bir dergi doğuyor anlamında Nihayet...


Duyguların tarihini yazacağız derken...

İletişim çağında insanlar birbirlerinin duygularına karşı umursamaz bir tavır takınıyor. Kişiler ya yeterince dinlenmedikleri için ya da yanlış anlaşılacaklarını düşündükleri için giderek kendi içine çekiliyor. Biz Nihayet derginin sayfalarında küçük ama önemli ve değerli şeylerin, bu gün için idrak edilmesini yarın için muhafaza edilmesini sağlayacak bir alan oluşturmaya talibiz.


ŞÖYLE YAPIN DEMEYECEK


Bu önemli bir konu, örnekler üzerinden gidebilir miyiz?

Mesela her sayıda “Annemden bana kalan” diye bir köşemiz olacak. Her sayı bu bölümü farklı bir şahsiyet yazacak. İlk sayımızda şaire Fatma Çolak annesini yazdı. Çünkü  merhume Müşerref teyzeyi tanıma bahtiyarlığına erişmiştim. Fatma Çolak’tan annesini yazmasını rica ettim. Eksik olmasın okuyan herkesin yüreğini burkan bir metin yazdı Fatma Çolak. 


İHTİYAR DUASINI SEVENLER...


Siz Fatma Aliye Hanım’ın hayatını da yazdınız. O zamandan bu zamana dergilerin kadınları dönüştürmede nasıl bir rolü oldu?

Dergiler, kadınlar için kız kardeşlik müessesini kamusal alanda yeniden ihya ettikleri, birlikte üreterek ortak zamanın ve ortak mekânın yaşandığı yerler oldu tarih boyunca. Dün de böyleydi bugün de böyle. Dergiler, isim sahibi yazarlar ile yeni yazmaya başlayan ve zamanla isim sahibi olacak yazarları buluşturan ocaklardır. Ateş yakılır; ateşin etrafına oturanların, ocakta aş pişirenlerin, odun taşıyanların varlığı ile yakılan ocağın etrafında önce yuva, sonra oba kurulur. Çünkü dergiler “durma” nın yeridir. Durarak var olmanın yeri.


Nasıl bir kitleye hitap edecek Nihayet? Ev hanımları, çalışan kadınlar vs?

Okumayı seven herkese hitap edecek. Sadece kadınlara değil; evi, mahrem zamanları, paylaşmayı, güzel insan hikâyeleri dinlemeyi, sokaklarda aylak aylak dolaşmayı, köpek sesini, kedi bakışını, mimoza kokusunu, dalında fesleğeni, esnaf dostluğunu, ihtiyar duasını seven herkesin okuyacağı bir dergi olacak Nihayet dergi.


KADIN DERGİSİ KATEGORİSİNDE DEĞİL


Siz mevcut kadın dergilerini hangi yönleriyle eleştiriyorsunuz?

Bekleme salonları dışında kadın dergileri ile muhatap olmuşluğum yok. Kadın dergileri diye adlandırılan kategoride bakılan nesneler, görsel olarak ön plana çıkarılan kadın fotoğrafları var. Bizim dergimizde nesneler bile bir tarih üzerinden geliyor okuyucuya. Nihayet’de okunacak, hissedilecek, yekdil olunacak metinler var. Netice olarak kadınların çıkardığı ama “kadın dergisi” kategorisinde değerlendirilmeyecek bir dergiyiz.


İKNA ETMEYE ÇALIŞMADAN


Nihayet dergiciliğe nasıl bir boyut katacak?

Bir boyut katarsa onun üzerine değerlendirme yapanlar olacaktır muhakkak. Benim konuşmam için hem vakit erken hem de şık değil. Gayemiz, gündelik hayatın sorunlarını, edebi bir dil ile felsefi ve sosyolojik arka plana yaslanarak oturma odası samimiyeti ile dile getirmek. İkna etmeye çalışmadan, savunmaya geçmeden öncelikle meseleyi idrak etmek üzere yola çıkmak.


Daha önce denenmemiş, Türkiye’de ilk denecek bir formatınız var. Bunu biraz açar mısınız? Siz derginizde neler yapacaksınız?

Nihayet dergide sosyal hayatın rikkatli yüzü olarak edebiyat olacak. Mesela her sayı bir öykü ile bir haberi eşleştirerek ikisinin izleğinden ortak alanlar inşa ederek tartışacağız. İlk sayıda Ömer Seyfettin’in Kurumuş Ağaçlar’ı üzerinden gerçekleştirdik bunu. İkinci sayıda O ‘Henri’nin bir öyküsü ile kadına şiddet mevzusunu eşleştireceğiz.


Yazdığınız yazılardan takip ettiğimiz ve bildiğimiz bir şey var. Siz yaşamın içinden küçücük detayları bulup çıkarmada mahirsiniz. Nihayet’in içeriğini oluştururken de bu bakış açısıyla mı çalıştınız?

Evet,  hayatım boyunca “küçük güzeldir” ilkesine bağlı kalmaya çalıştım. Hayat anlayışım şu: Bütünü idrak etmeye talip olmak ve fakat bütün içindeki tek bir bahis için durup tefekkür etmek.

#fatma barbarosoğlu
#edebiyat
#dergi
#nihayet
9 yıl önce