|

Oda müziği geç baharını yaşıyor

Viyolada Efdal Altun, 1. kemanda Esen Kıvrak, 2. kemanda Olgu Kızılay ve viyolonselde Çağ Erçağ’ın bulunduğu Borusan Quartet, bu yıl onuncu yaşını kutluyor. On yılda oda müziğinde Türkiye’de pek çok şeyi değiştiren, kalıpları yıkan dörtlü, oda müziğinin geç bir bahar yaşadığını düşünüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/02/2015 Pazar
Güncelleme: 18:09 - 21/02/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Türkiye’de oda müziğinin gidişatını değiştiren müzik topluluğu Borusan Quartet’in temelleri bundan on yıl önce atıldı. Yaylı çalgılar dörtlüsü, geride bıraktığı on yılda birçok konser performansına, ödüle, başarıya imza attı. Kuruluşlarını onuncu yılı şerefine dörtlüyle Borusan Müzik Evi’nde bir araya geldik. Oda müziğinin Türkiye’deki yerine, insanların bu müziğe olan ilgisine, konser salonlarımızın akustik problemine, Türkiye’de özellikle quartet olarak oda müziği yapmanın zorluklarına kadar pek çok konuyu konuştuk. Viyolada Efdal Altun, 1. kemanda Esen Kıvrak, 2. kemanda Olgu Kızılay ve viyolonselde Çağ Erçağ bulunuyor Borusan Quartet’in. Gürer Aykal öncülüğünde kurulan Borusan Quartet, oda müziğinde geç baharın yaşandığını düşünüyor. Onlar Türkiye’de bir kapıyı araladılar.


ÖRNEK OLDULAR

Borusan Quartet, Türkiye’de kurulan ilk kurumsal quartet. Oda müziğinde yaşanan geç bahardan asla kendilerine bir pay çıkarmıyorlar. Onlar bir gün bu quartetten ayrılabilirler ama müzik her zaman devam etmeli, başka kişiler gelip bu kurumu yaşatmalı. Her şeyden önce Borusan’ın bu girişiminin ve müzisyenlerin başarılarının birçok şeyi değiştirdiği kesin. Gençlere motivasyon ve kendilerine güven geldi. Herkes için iyi bir örnek olan Borusan Quartet, Borodin, Juilliard ve Artemiz Quartet’leri gibi kalıcı izler bırakmak istiyor. On yılda yaptıklarına bakılırsa şimdiden bile pek çok iz bıraktıkları aşikar.


ALBAN BERG REHBER OLDU

Gelin geçmişe biraz yolculuk yapalım. Esen, öncelikle oda müziği çalmanın zorluklarından bahsediyor ve “Oda müziği çalmak ile enstrüman çalmak birbirinden çok farklı. İyi müzisyen olmak iyi oda müziği yapacağınızın garantisi olmuyor” diyor. Ülkemizde maalesef oda müziğine fokuslanmış bir eğitim yok. Bu alanda kendilerini geliştirmek için Alban Berg Quartet üyelerinden Gerhard Schulz, Valentin Erben ile düzenli olarak çalıştılar. Viyana İstanbul arası mekik dokur gibi gidip geldiler. Beraber konserler verdiler. Hatta Borusan Quartet’e ilk yıllarında Alban Berg rehber oldu. Uluslararası festivallere katıldılar. Dört albüm yaptılar ama ancak ikisi yayınlanabildi. Diğer ikisini de en yakın zamanda çıkarmayı düşünüyorlar.


HER ŞEY MÜZİK AŞKINA

Dörtlü, haftanın nerdeyse her günü prova yapıyor. Önce bireysel çalışıyorlar. Sonra birlikte provalar başlıyor. Eğer yeni bir eser üzerinde çalışıyorlarsa bu onlar için doğum sancısı gibi. Esen “Bu ister istemez sosyal hayatımızı da etkiliyor, eşlerimizden çok birbirimizi görüyoruz” diyor. Güneşli bir Pazar gününde herkes dışarıda güzel vakit geçirirken onlar enstrümanlarının başında saatlerini harcıyorlar. Mutsuzlar mı? Tabii ki değil. Oda müziğinde geldikleri seviyeyi korumak için çalışıyorlar.


Hepsinin denizle bir bağı var

Çağ’ın ayakkabı ve giyim kuşam tutkusu var. “İyi giyinmeyi ve iyi yemeği seviyorum” diyor. Tam bir İtalyan erkeği. Kendine çok iyi bakıyor. Çok iyi yemek ve resim de yapıyor üstelik. Olgu’nun balık tutma tutkusu var. “Ben olta ya da ağ atmıyorum, bir arayış içindeyim o balık türü var mı yok mu diye. Sekiz yaşından beri teknem var. Şimdi yağlı boya tabloya merak saldım. Genelde Paris ekolü üzerine bir koleksiyon yapmak istiyorum” diyor. Orijinal olan her şeyden anlayan Olgu, enstrümanlardan da anlıyor. Efdal’ın Facebook’ta paylaştığı videolar çok konuşuluyor. “Keman çalmasam havaalanında çalışırdım” diyen Esen‘in uçaklara özel bir ilgisi var. Tepeden kanadından anlıyor uçağın modelini. Şnorkel ile dalıyor ve köpekbalıkları özellikle beyaz olanlarını uçağın gövdesine benzettiği için daha çok dikkatini çekiyor. Hepsinin denizle, suyla uzaktan yakından bir bağı var. Müzik dışında ilgilendikleri alanlar onların stres atma bahçeleri, kendilerini deşarj ettikleri toprak.


Quartetle müzik yapmak zor

Bir konserin bitiminde seyircinin sanatçıyı tekrar alkışlayarak çağırması, sanatçının sahneye çıkarak çaldığı parçaya encore deniyor. Günümüzde konserlerin olmazsa olmazıdır encore’lar. Bis de deniyor. Bunun oda müziğinde de yaşandığını görüyoruz. Çağ, encore’ları sevmediğini açık açık söylüyor, “Ben bir konsere çıkmadan önce ne çalacaksak onlara yoğunlaşıyorum. Sonra encore çalmak bana saçma geliyor. Bir takım 90 dakikaya konsantre olmuştur. Ama uzatmalara gidilmesi gerekiyorsa ona göre motive olurlar” diyor. Konser boyunca büyük eserleri çaldığınızda encore için daha hafif bir parça seçemiyorsunuz. Esen, quartette müzik yapmanın çok zor olduğunu söylüyor, hatta orkestradan bile daha zor. Onun için encore için de ayrı bir konsantrasyon gerekiyor. Bu yüzden büyük konserlerde bis yapmıyorlar.


Milyon dolarlık enstrümanlar

Oda müziğinde Borusan Quartet’in kalıpları yıktığından bahsetmiştik. Bunlardan biri de Türkiye’de yaşanan enstrüman sıkıntısı. Esen, “Türkiye’de maalesef belli konumda olan insanlar enstrümanların değerli tarihi nesneler olduklarını bilmiyorlar. Borusan Quartet bu açıdan bir milat oldu. Borusan İsviçre’den birbirinden değerli sazlar kiraladı sadece bizim için. Daha önce Türkiye’de hiç çalınmamış sazlar bir quartette buluştu. İnsanların ancak müzede görebilecekleri milyon dolarlık enstrümanları hemen yanı başlarındaki konser salonlarında bir quartette görmeleri ilgi çekici oldu. Şimdi o noktaya geldik ki o sazlarla çalmasak bile salonlarımız dolar” diyor.


Akustiği olan salonumuz yok

Gelelim Türkiye’de yaşanan bir diğer sıkıntıya. Konser salonlarımızın akustiği maalesef çok iyi değil, hatta bazılarının hiç akustiği yok. Esen, “Akustiği iyi olan bir elin parmağı kadar Türkiye’de. İzmir’de Saygun, İstanbul’da Süreyya Operası, Ankara’da Bilkent… Bizde çok fazla akustiğe önem verilmez zaten. Salonların çoğu da konferans salonudur. Dikkat edin hepsinin zemininde duvardan duvara halı vardır. Bütün sesi emer o halı. Avrupa’da köylerde bile akustiği çok iyi salonlar var” diyor. Onuncu yılı arkalarında bırakan dörtlü, Türkiye’de oda müziğinin ne yöne gideceğini az çok görüyor. Gelecekten umutlular. Onuncu yıl kutlamaları içinse herhangi bir ağırlık noktası belirlememişler. İlk konserleri yarın akşam Süreyya Operası’nda. 20 Nisan’da yine aynı mekanda bir gala konseri yapacaklar. Konserlerde on sene içerisinde repertuarlarına kattıkları, çalmaktan keyif aldıkları oda müziği eserlerinden bölümler sunacaklar. Burhan Öçal ile çok konserli bir Türkiye turnesi yapacaklar.

#oda müziği
#borusan
#klasik müzik
#Quartet
9 yıl önce