|

Ortadoğu ne yana düşer?

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği, bölgenin şekillendirilmesinin 100. Yılında açtığı Otadoğu Okulu ile medya, siyaset, STK alanlarında çalışacak insanları bilinçlendirmeyi hedefliyor. Prof. Zekeriya Kurşun, ''Adeta bir fikir mafyası var. Sahaya oryantalist bir bakışla bakıyorlar'' diyor.

Emeti Saruhan
00:00 - 9/11/2014 Pazar
Güncelleme: 21:15 - 8/11/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Ortadoğu ne yana düşer?
Ortadoğu ne yana düşer?

Neredeyse her gün Ortadoğu''dan ayrı bir çatışma, ayrı bir savaş, ayrı bir zulüm haberi aldığımız bugünlerde, bir Ortadoğu uzmanı enflasyonu yaşanıyor. Bazılarımız ise Mescid-i Aksa''nın nerede olduğundan bile bihaber. Bölge bir kazan misali kaynıyor. Hal böyle olunca bölgenin dinamiklerini bilmek, olayları anlamak açısından ayrı bir önem taşıyor. Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği ORDAF, Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (MÜSEM) ve İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi birlikte Ortadoğu bölgesinin tarihi, sosyo-kültürel yapısı, dini ve mezhebi dengeleri, ekonomisi, enerji kaynakları ve jeopolitiği gibi tüm özelliklerini anlama amacıyla bir program başlattı. ''Ortadoğu Tarihi, Sosyo-Ekonomik Yapısı ve Jeopolitiği 2014-2015 Sertifika Programı'' kısaca Ortadoğu Okulu olarak geçiyor.

BÖLGEYİ TANIMIYORUZ

3 ay sürecek bu programda Prof. Zekeriya Kurşun, Prof. Ahmet Kavas, Prof. Ahmet Tabakoğlu, Prof. Muhittin Ataman, Doç. Dr. Bünyamin Bezci, Doç Dr. Nuh Arslantaş, Doç Dr. Ali Satan, Doç. Dr. Fatih Şeker gibi akademisyenler bölgenin farklı yönlerine ilişkin sunumlar yaparken, Turan Kışlakçı, Mete Çubukçu, Muhammed Adil, Resul Serdar Ateş, Ömer Turan gibi gazeteciler de sahadaki güncel bilgileri sunacaklar. ORDAF Başkanı Prof. Zekeriya Kurşun, Ortadoğu Okulunu başlatma sebeplerinden birinin, Ortadoğu''nun şekillenmesinin 100. yılında akademik kamuoyunu hareketlendirmek ve bu alandaki birikimi tartışma alanına çekmek olduğunu söylüyor. Kurşun, diğer bir sebep olarak da yeterli uzman olmayışını gösteriyor. Kurşun, ''Malum biz de bir Ortadoğu ülkesiyiz. Hem Ortadoğu''nun ayrılmaz bir parçası, hem tarihi hem de siyasi sorumlulukları olan bir ülkeyiz. Fakat buna rağmen, yeterli sayıda uzmanımız yok; ne akademide, ne de medyada. Bu anlamda Türkiye''de var olan akademik birikimden hareketle, bu konuya ilgi duyanlar arasında bir sinerji oluşturarak, böyle bir ihtiyacın farkındalığını yaratmak ve bilgi birikimini alanda çalışabilecek insanlara aktarmak istedik'' diyor.

BİÇİLEN ELBİSE DAR GELİYOR

Ortadoğu okuluna çeşitli fakültelerden hatta dünyanın sayılı üniversitelerinden öğrenciler müracaat etmiş. Başvuran 2000 kişi arasından, imkanları dahilinde, 150 kişiyi kabul edebildiklerini ifade eden Prof. Kurşun, ''Bu öğrenci profillerinin önemli bir kısmı gelecekte siyasetçi, devlet adamı ya da gönüllü STK''larda görev yapacak ya da medyada çalışacak insanlar. Bunların bugün itibariyle 20''den fazla devleti ilgilendiren bu coğrafyanın tarihi sosyo -ekonomik yapısı ve jeopolitiği hakkında doğru ve zamanı da iyi ayarlanmış bir bilgilendirmeye ihtiyaçları vardı. Bunu yapmaya çalışıyoruz'' diyor. Yaşanan 100 yıllık sürecin Ortadoğu için biçilen elbisenin dar geldiğini gösterdiğini ifade eden Kurşun, ''Ortadoğu''da karar vericilerin maalesef Ortadoğu halkları ve milletlerinin olmadığı ortaya çıktı. Yeni bir dünya düzeninin Ortadoğu''da şekillendiği, buna karşılık bilgiye dayalı yeni bir dünya düzeni olması gerektiğini düşündük. Ortadoğu''daki bu gelişmeler de bu okulu açmamızda etkili oldu'' sözleriyle süreci anlatıyor.

Fikir mafyası var

Ülkemizde bir uzman enflasyonu olduğunu da ifade eden Kurşun, durumu şöyle anlatıyor: ''Adeta fikir mafyası var. Hemen her yerde her zaman aynı şeyleri aktarıyorlar ve bu coğrafya ile ilgili bilgilerimizi de bunlar üzerinden öğreniyoruz. Oysa bu insanların büyük bir çoğunluğu sahayı bilmiyor. Sahaya oryantalist bir bakışla bakıyorlar. Büyük ölçüde de o bölgede çıkarları olan devletlerin medyasının, akademisyenlerinin ürettiği bilgiyi alarak burada pazarlıyorlar. Bu da hem toplumu yanlış yönlendirmeye sebep oluyor hem de siyaset üzerinde ciddi bir etkisi oluyor. Esas itibariyle Suriye coğrafyası Gaziantep''ten farklı değildir. Fakat bize o kadar farklı anlatılmış ki büyük bir psikolojik uzaklık oluştu. Türkiye Suriye politikalarını oluştururken çoğu kere kamuoyunda oluşan bu fikirleri de dikkate alarak hareket etmek zorunda hissettiği için, bazen de istediğini yapamaz duruma geliyor. Bu yüzden piyasada dolaşan Ortadoğu uzmanlarının düşünce ve fikirlerini tashih etmek için de yapıyoruz.''

9 yıl önce