|

Osmanlıca liselerde seçmeli ders olmalı mı?

Osmanlıca öğrenmek ne kadar gerekli? Osmanlıca bir dil mi yoksa kültür mü? Osmanlıca'nın sadece üniversitelerde okutulması yeterli mi yoksa liselerde de seçmeli ders olarak okutulmalı mı? Bu hafta bu sorulara cevap arıyoruz.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 23/05/2010 Pazar
Güncelleme: 23:08 - 22/05/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Osmanlıca liselerde seçmeli ders olmalı mı?
Osmanlıca liselerde seçmeli ders olmalı mı?

Latin alfabesine geçtiğimiz yıllardan bu yana Osmanlıca'nın unutulmaya yüz tuttuğu bir gerçek. Ama son yıllarda Osmanlıca öğrenmek isteyenlerimiz giderek çoğalıyor. Kimi edebiyat fakültelerinde, kimi akademide, yüksek lisans veya doktora yaparken kimi nostaljik bir merakla belediyelerin kurslarında öğreniyor. Osmanlıca, bugün formal eğitimin bir parçası olarak neredeyse sadece edebiyat fakültelerinde ders olarak okutuluyor. Bir de Sosyal Bilimler Liseleri'nde zorunlu ders olarak öğretiliyor. Peki verilen bu eğitim ne kadar tatmin ediyor? Şurası bir gerçek ki verilen eğitim hem nicelik hem de nitelik olarak yeterli değil. Osmanlıca'yı bilmek neden önemli? Eğer tarihinizi merak ediyorsanız ve ilgili metinleri okumak istiyorsanız hangi mesleği yaparsanız yapın kesinlikle Osmanlıca öğrenmeniz gerekiyor. Peki diğer liselerde seçmeli ders olarak okutulursa eğitimle ilgili sorun giderilebilir mi? Biz sorduk onlar cevapladı.


OSMANLI ARŞİVİ UZMANI KEMAL GURULKAN: NUTUK'U BİLE ANLAMIYORUZ

İlk olarak Osmanlı arşivinde 17 yıllık arşiv uzmanının yanına gidiyoruz. Aynı zamanda da tarih öğretmeni olan Gurulkan, her şeyden önce kültürel kopuşun önüne geçilmesi gerektiğini söylüyor. Osmanlıca'nın liselerde seçmeli ders olarak okutulması gerektiğini savunan Gurulkan, sebeplerini ise şöyle dile getiriyor; “Osmanlı bir yana Atatürk'ün bile dilini anlamıyoruz. Atalarımızın neler yaptıklarını anlayabilecek düzeyde olmamız lazım. Bir İngiliz veya Japon genci bundan elli yıl önce yaşamış bir şairin edebiyat eserini okuyup anlayabiliyorken biz Atatürk'ün Nutuk'unu bile sadeleştirme ihtiyacı duyuyoruz.” Meselenin Arap ya da Latin harfleri meselesi olmadığını vurgulayan Gurulkan, harf inkilabının sadece sembolik bir alfabe değişikliği olmadığını aynı zamanda kültürel bir kopmaya sebebiyet verdiğini ifade ediyor. Gurulkan ayrıca harflerin kutsallığına değil onların anlam boyutuna değer verilmesi gerektiğini söylüyor.

MUSTAFA ÇAKICI PERFORMANS ÖDEVLERİ VERİLMELİ

Türk Arşivciler Derneği'nde Osmanlı Türkçesi Seminerleri veriyor Mustafa Çakıcı. Her yıl yurt içinden ve yurt dışından yüksek lisans araştırması için gelen öğrencileri bulunuyor. Alman, Yunan uyruklu öğrencilerin yanı sıra lise ve ortaokul seviyesinde öğrencileri de olmuş. Yani kültür araştırması yapmak isteyen kim varsa çalıyor Çakıcı'nın kapısını. Kütüphanelerde her seviyeden Osmanlıca kaynak bulunduğunu bilirten Çakıcı, öğrencilerin Osmanlıca'yı bu arşivlerden yararlanarak ve performans ödevleri hazırlayarak geliştirebileceklerini söylüyor. Osmanlıca üzerine birde kitap çalışması bulunan Çakıcı sözlerini şöyle dile getiriyor: “700 yıllık çok önemli bir kültür varlığı oluşturmuş Osmanlı Devleti. Bu kültürden gençlerimizin haberdar olması gerekiyor. Lisede ders olarak konulursa bu kopuşun önüne geçilmiş olur”diyor.


PROF. DR. İLBER ORTAYLI: İMAM HATİPLERDE OSMANLICA DERSİ OKUTULMALI

İlber Ortaylı yukarıda söylenilenlerin aksine Osmanlıca'nın lisede seçmeli ders olarak okutulmasının kimseye bir faydası olmayacağı görüşünde. Bu sorunun ancak ücretsiz kursların açılmasıyla giderilebileceğini söyleyen Ortaylı, sosyal bilimler liselerinde verilen Osmanlıca dersinin de yeterli olmadığını belirtiyor. Osmanlıcanın yanı sıra Arapça, Farsça ve Latince derslerinin de ek olarak verilmesi gerektiğini ifade eden Ortaylı; “Osmanlıca eğitiminin geniş verilmesi gerekiyor. Biraz Arapça biraz Farsça, Latince olması lazım. Mesela İmam Hatip Liseleri'nde Osmanlıca kesinlikle olmalı. Yanına Farsça da gelmeli. Ama bu kadar kalabalık liselerde hoca bulmak zor elbette. Osmanlıca'nın derinlemesine öğretildiği okullar az ama öz olmalı.” diyor.


PROF. DR. MUSTAFA ÖZKAN: TERCÜMAN-I AHVALİ GAZETECİLERDE ANLAYAMIYOR

İstanbul Üniversitesi - Türk Dili Tarihçesi Bölüm Başkanı Mustafa Özkan liselerde Osmanlıca'nın seçmeli ders olarak konulmasının üniversiteye ön hazırlık sağlayabileceğini dile getiriyor. Bu eğitimin uzun bir zamana yayılması gerektiğinin altını çizen Özkan, dışarıda verilen üç aylık kurslarla sadece insanların heveslerinin tatmin edilebileceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor; “Üç ay gibi kısa bir zamanda öğrenci ancak harfleri öğrenebilir. Osmanlıca bir kültürdür. 700 yıllık bir kültür üç ayda öğrenilemez. Fakültelerde haftada dört saat olmak üzere iki yıl okutuyoruz. Buna rağmen yeterince öğretemiyoruz. Metinlerin günümüz Türkçesine aktarılırken anlaşılmasını sağlamak için zaman gerekir. İnsanları kandırıyorlar ve aldatıyorlar” diyor. Osmanlıca bilmenin kişinin geçmişini tanıması açısından çok önemli olduğunu belirten Özkan, şöyle bir örnek veriyor; “Mesela gazeteciliğin tarihini bilecek biri Tercuman-ı Ahval okuyamazsa ne anlamı var. Oradaki makaleleri okumak demek, dönemin sosyal yapısını anlayabilmek demek. Hangi branşa giderseniz gidin geçmişe ait kültürü bilmenin yolu Osmanlıca'dan geçiyor. Bilmezsek kültürümüzün bir temeli olmaz” diyor.

PROF DR. HAYATİ DEVELİ: GENÇLERİMİZ KÜLTÜRLERİNDEN Bİ'HABER

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Develi de liselerde öğrencilerine günümüz Türkçesiyle birlikte Osmanlıca'nın öğretilmesi gerektiğini savunuyor. Develi “Aslında bir öğrencinin dört yüz yıllık toplumun kültürel derinliklerini okuması, anlaması ve yeniden yorumlayabilmesi gerekiyor. Bugün üniversitelerdeki uzmanlar dahi yeterince birikim sahibi değil” diyor. Develi, “Bizim öğrencilerimiz bırakın dört yüz seneyi, elli yıl otuz yıl öncesi metinlere ulaşmakta zorluklar yaşıyorlar. Öğrencilere Peyami Safa'nın, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, metinleri ağır geliyor. 1940'larda yayınlanmış bir Cumhuriyet Gazetesi'ni bugünün üniversite öğrencisinin önüne koyun, emin olun oradaki kelimelerin yüzde atmışını anlamayacaktır.” diyor. Develi ayrıca Osmanlıca'nın aslında Türkçe eğitiminin bir parçası olduğunu ve bugün konuşmakta olduğumuz dilin tarihsel bir safhası niteliği taşıdığını bu nedenle ayrı bir yerde katagorize edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Develi; “Öğrencilerin Yahya Kemal'i, Mehmet Akif'i, Tevfik Fikret'i ve Ziya Paşa'yı anlamalarını istiyoruz. Dedelerimizin dili öğrenilsin istiyoruz” diyor. Develi, liselerde bu eğitimin yıllara yayılarak yapılabileceğini ve o ki dönemlerde alıntı unsurlar; Arapça ve Farsçadan girmiş gramer şekillerinin bilinmesinin yeterli olacağını söylüyor ve ekliyor: “Bu ders Türkçe eğitiminin içinde olmalı. Gençlerimiz Yahya Kemal'in nesirlerini anlayacak kadar klasik Türkçe öğrenmelidir.”


14 yıl önce