Özlem Balcı on parmağında on marifet olan bir oyuncu. Seksenler dizisindeki performansıyla ve daha önce yer aldığı pek çok projeyle hafızalarımıza kazınan güzel ve yetenekli oyuncu Balcı, senaryo yazıyor, belgesel yönetmenliği yapıyor, çok iyi at biniyor, futbol maçlarına hakemlik yapıyor, bağlama çalıyor, sunuculuğu bile kıvırıyor. Kendi tabiri ile “oyuncu ama yapmadığı iş yok”. Balcı'yla projelerini, oyunculuğunu ve oyunculuğunun yanı sıra yaptığı pek çok şeyi konuşmak için bir araya geldik. Ortaya eğlencesi bol, kahkahası bol bir söyleşi çıktı.
Seksenler gibi bir dönem dizisinde oynamayı oyunculuğa başladığı günden beri arzuladığını söyleyen Balcı, daha önce de Kadir İnanır'la birlikte yine bir dönem işi olan İpsiz Recep'te rol almıştı. Seksenler'de oynamaktan son derece mutlu. Kendisi de zaten Egeli olan Balcı rol gereği Egeli bir kadını canlandırıyor. Rolünü severek ve eğlenerek yaptığı ekrana da yansıyor. Seksenler ekibinin içinde olduğu için kendisini bu yüzden de çok şanslı görüyor. Balcı, bir projede en önemli şeyin senaryo olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Senaryo kötü olduğu zaman oyuncu ne kadar iyi olursa olsun o iş tutmaz. Seksenler kötü bir senaryo olsaydı başrolde Kıvanç Tatlıtuğ'u da oynatsan, tutmazdı.”
Seksenler'den önce Malatya'da çekilen Kürtlerin Leyla ile Mecnun'u Mem u Zin'de Helin karakterini başarıyla canlandıran Balcı, diziye başladığında Kürtçe bilmiyormuş. Ağzından çıkan Kürtçe kelimenin duygusunu bilmediği için oyunculuğuna da yansıtamadığını düşünerek sette Kürtçe öğrenmeye başlamış. 1,5 senenin sonunda şu an Kürtçe konuşabiliyor. “İspanyolca bir filmde rol alsam onu da öğrenirim” diyor. Evet, Balcı kafasına koyduğunu yapanlardan.
Oyunculuktan geliyoruz müziğe. Balcı'nın henüz çok netlik kazanmamış olsa da bir albüm çalışması var. Balcı'nın oyunculuktan müzisyenliğe soyunma durumu yok. Müziği hobi olarak görüyor. Dayısı Fethiye'de yerel halk sanatçısı olan Balcı, dayılarının yanında dura dura bağlama çalmaya başlamış. Müzik yeteneği aileden geliyor anlayacağınız. “Şöyle güzel Ege türkülerinden bir albüm yapsa da dinlesek” diyorsunuz, biliyoruz ama hemen söyleyelim albümün türü pop olacak. Balcı, “İçimde bir Sibel Can olduğunu düşünüyorum. Onu çok seviyorum. Orhan Gencebay ve Sibel Can'ın bir düeti var, Ayrılıktan Vazgeçerim. Bir oyuncu arkadaşımla beraber bu şarkıyı söylemeyi çok isterim” diyor.
Balcı'nın bir de evlere sığmayan bir hayvan sevgisi var. Evlere sığmayan diyoruz çünkü sırf hayvanlarıyla rahat yaşamak için İstanbul'un dışında bir köyde bahçeli bir evde yaşıyor. Üç tane siyam kedisi dört tane de sokaktan aldığı sarmanı ve üç tane de kangalı var. Petshop'tan alıp ben hayvan severim diyenlerden değil. Yardıma muhtaç hayvanlara yardım etmeyi seviyor. Beslediği kangalı da sokağa atılmış hamile bir halde buluyor. “Hayvanlara merhametli davranan insanların yollarının açılacağını düşünüyorum. Siz merhamet ederseniz Allah da size merhamet eder” diyen Balcı, vicdanı Allah'ın sesi olarak görüyor ve onu herkesin kolay kolay duyamayacağını düşünüyor.
Balcı sabah saat altıda kalkıp kangallarıyla beraber koşuyor. Profesyonel olarak da at biniyor. Atların çok hisli hayvanlar olduklarını ve kendisi için çok özel olduklarını söylüyor. Balcı'nın gece hayatı yok, pek kötü alışkanlığı da yok. Tüm hayatını kendine hayvanlarına ve işine adamış durumda. Balcı, kolay kolay hasta olmuyor ve bunu da kedilerin çıkardığı hırıltıların bazı hastalıklara iyi geldiğini gösteren araştırmalara yoruyor. Atlarının da hislerini güçlendirdiğini söylüyor.
Özlem Balcı'nın bu üretkenliği acaba nereden geliyor? “Benim beynim sürekli konuşuyor. Arabadayken yanımda seyreden aracın içindeki karı kocanın hikayesini kafamda kuruyorum. Zihnimde onları konuşturuyorum” diyen Balcı, izlediği her filme ya da diziye teknik açıdan bakıyor. Mesleki bir deformasyon olsa gerek. Öyle ki artık arkadaşları onunla sinemaya gitmeye çekinir olmuşlar. Çünkü Balcı film izlerken sürekli mırıldanıyormuş, “o öyle mi söylenir” diye. Balcı, sunuculuk da yapıyor demiştik. Polis kızı olan Balcı, sunuculuğu sadece hatır gönül işleri için yaptığını söylüyor. O da polisler için. “Polisler benden böyle bir şey rica ettiği zaman hiçbir maddi geliri beklemeden destek veririm. Ben bunu vefa borcu olarak görüyorum” diyor.
Özlem Balcı'nın at sevgisi ona bir de senaryo yazdırmış. Sahibinden Satılık Kelepir Aşk diye. Teaser'ını Youtube'tan izleyebilirsiniz. Bir jokeyin aşk hikayesini anlatacağı filmin bu yaz çekileceğini söyleyen Balcı, filminin Jokey Kulübü'nün desteklediği ikinci film olacağını vurguluyor. Kulübün desteklediği ilk film Kemal Sunal'ın Atla Gel Şaban'ıydı. Filmin henüz kast aşaması devam ediyor ama önemli bir isimle şimdiden anlaşılmış. Samanta Fox, Balcı'nın filmi için Amerika'dan kalkıp gelecek. Yazın sonuna doğru bir projesi daha var. Balcı, Tayland'da siyam kedisi ile alakalı kedinin efsunlu hallerini çekecek. Büyük bütçeli bir iş olacak. Arap ülkelerini de dolaşacaklar.
Balcı'nın hakemlik belgesi de var. Geçmişte birkaç maçı gönüllü olarak yöneten Balcı, “İstesem 3. Lig bir maçı yönetebilirim. Ama hiç vaktim yok. Futbol okulu açabiliyorum. Halı saha açabiliyorum” diyor. Allah'tan vakti yok. İnsan onun gibi birini görünce çok çalışmadığı hissine kapılıyor. Tam bir proje insanı. Balcı'nın Kültür Bakanlığı destekli çok güzel belgeselleri de var. Belgesel çekmek onun için çerez niyetinde. Evde oturduğu vakitler sürekli senaryo yazıyor. Elinde piyasaya çıkarmadığı üç tane daha senaryosu var. Önümüzdeki Ramazan'da Seksenler'deki ekip arkadaşlarıyla beraber içinde Karagöz'ün de olduğu Gırgıriye tarzı bir oyunda oynayacak. Bütün belediyeleri dolaşacaklar. Adı da İnim İnim İnleyen Nağmeler.
