|

Paylaşılan her Lokmaya bin şükür

En büyük yemek bloğu Portakal Ağacı’yla Albayrak Yayın Holding’in birlikte hazırladığı Lokma Dergisi’nin ilk sayısı raflardaki yerini aldı. Lokma’nın Genel Yayın Yönetmeni Hatice Özdemir Tülün, ne kadar çok paylaşırsak şükrümüzün de o kadar çok artacağını ifade ediyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 7/12/2014 Pazar
Güncelleme: 22:10 - 6/12/2014 Cumartesi
Diğer

Mutlu yaşamın sırrı evde yemek yapmak, bütün eşi, dostu, akrabayı bir sofra etrafında toplamaktan geçiyor. Malum, yemek yemeyi bizden fazla seven bir millet daha yoktur. Yemeğe düşkün olduğumuz gibi yemek muhabbetini de yapmayı çok iyi biliriz. Bir tarif için kırk kişiye danışır, dergilere bakar, internette araştırma yaparız, en olmadı hiç sevmediğimiz görümcelere danışırız. Yemek dergilerine ve kitaplarına olan düşkünlüğümüz de bu materyallerin çokluğundan aşikar. Bizlere yepyeni bir yemek dergisi heyecanı yaşatan Lokma, ilk sayısı ile raflardaki yerini aldı. 11 yıl önce kurulan yemek bloğu Portakal Ağacı’yla Albayrak Yayın Holding’in birlikte yayına hazırladığı Lokma Dergisi bu ay dünya mutfağından Boşnak lezzetleri, çocuklar için tarifler, helal gıda hakkında bildiklerimiz, bilmediklerimiz ve pek çok önemli bilgi ve farklı tarif yer alıyor. Derginin genel yayın yönetmeni Hatice Özdemir Tülün, “Lokma benim için elimizde olanı paylaşıp çokça şükretmeyi ifade ediyor. Ne kadar çok paylaşırsak o kadar çok mutluluğumuz da şükrümüz de artıyor.  Yediğimiz her bir lokma sağlığımız için faydalı olsun, pişirdiğimiz her bir yemek ‘ben bu yemekle kimi mutlu edebilirim? Kimleri bir masa başında toplayabilirim’ diye düşündürtsün istiyoruz. Çünkü yapılan her yemek, paylaşılan her bir lokma yüzünü güldürdüğü, şükrünü arttırdığı insanlar kadar değerli” diyor.


GÖRSEL SUNUM ŞART 

Lokma’nın kökleri 11 yıl önce dijitalde yayın hayatına başlayan Portakal Ağacı’na dayanıyor. Yemeğin lezzeti önemlidir ama Tülün, karşımızdaki insanı bu lezzeti denemeye ikna etmek için görsel olarak da leziz bir sunum yapmak gerektiğini söylüyor. Sunum demek illa kalabalık bir sofra hazırlamak demek değil. Bir kuru bir suluyu da sofraya öyle bir yerleştirirsiniz ki gözler gönüller açılır. Bu ay dergi boyozu, otlu omleti, gevreği ile bir Ege kahvaltısı ile başlıyor. Aralık ayının sebze ve meyveleri de unutulmuyor. Günümüzde ne zaman hangi meyveyi yememiz gerektiğini bile unutur olduk. Lokma, buna dikkat çekerek bu ay havuç, mantar ve armutla onlarca tarif sunuyor. Ocak’ta kestaneli, narlı lezzetler dergi sayfalarını süsleyecek.


Anne yemeği unutulmaz

Füzyon mutfağı gibi pek çok yemek akımının bizlerin de yemek yapma şekillerini etkilediğini söyleyen Tülün, “Ama günün sonunda çoğu insana en sevdikleri yemeği sorduğunuzda muhtemelen annesinin mutfağında yiyerek büyüdüğü bir yemeği söyleyecektir. Bizim insanımız duygulara çok önem veriyor. Ben bunun yemeklerimize de yansıdığını düşünüyorum. Dünyanın en pahalı lokantalarında yediğimiz bir yemeğin tadını asla hatırlamayabiliriz, ama annemizin mutfağında yediğimiz bir yemeği ya da dostlarımızla salaş bir lokantada yediklerimizin tadını asla unutmayız. Bizim için trend bir yemeğin tadından önemli olan, o yemeği yerken çevremizdekilerle olmaktan, o anı paylaşmaktan aldığımız tattır” diyor. 


Çocuğunuzu konuşturmanın tatlı yolları

Tülün, eğitimci bir dostundan “Bir çocuğa bir şey anlattırmak istiyorsan beraber bir şeyler yapmalısın” sözünü işitiyor. O günden beri, ne zaman çocuklarına bir şeyler anlattırmak istese onlara kek yapmayı öneriyor. Daha o sormadan çocuklar anlatmaya başlıyorlar. “Bir insanın düşüncelerinin rahatlaması için ellerinin bambaşka bir konu üzerinde çalışması gerektiğine inanıyorum” diyen Tülün, kılını kıpırdatmadan her şeyi öğreniyor. Bu taktik bütün annelere ve babalara duyurulur.


Mutfak aslında terapi alanıdır

Bundan birkaç sene önce dışarıda yemek yemek revaçtaydı. Şimdi evde yemek yapıp sevdiklerimizle o yemeği paylaşmak popüler. Bu popülerliği yemek sitelerinin artmasına bağlayan Tülün, kendi neslinin 'aman çocuğum mutfağa girmesin, ders çalışsın, kendi başına kalınca yemek yapmak zorunda olacak zaten' diye geçiştirildiğini söylüyor. Bu neslin yemek yapmayı kendi başlarına öğrenmek zorunda kaldıkları için mutfağın aslında bir terapi alanı olduğunu da sonradan fark ettiklerini ekliyor.

#lokma dergisi
#portakal ağacı
#Hatice Özdemir Tülün
9 yıl önce