|

Sadık Albayrak'ın huzur sığınağı

Gazeteci Yazar Sadık Albayrak şehrin hengamesinden uzaklaşmak için satın aldığı Terkos civarındaki 3 dönümlük toprağı emek emek işlemiş; hayvanları, meyve ağaçları ve sebzeleriyle bir çiftlik haline getirmiş. Şimdi dalından meyve yediği ağaçların gölgesi altında huzurlu bir hayat sürüyor.

Röportaj: Emeti Saruhan
00:00 - 24/07/2011 Pazar
Güncelleme: 21:26 - 23/07/2011 Cumartesi
Yeni Şafak
Sadık Albayrak'ın huzur sığınağı
Sadık Albayrak'ın huzur sığınağı

İstanbul'dan uzaklaşıp doğaya dönmek zaman zaman hepimizin yapmak istediği bir şey. Gazeteci Sadık Albayrak ise bunu gerçekleştirebilen nadir insanlardan biri. Albayrak, şimdilerde adı Durusu olarak değiştirilen Terkos yakınlarındaki bir köyde hayvanları, çeşit çeşit meyve ağaçları ve yetiştirdiği sebzeler ile ayrı bir dünya kurmuş. Sadık Albayrak'a bu çiftlik fikrinin nereden aklına geldiğini sorduğumda, “Gazetecilik yazarlık, hapishaneler, Sıkı Yönetim Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'yle geçen 30- 40 yıllık bir macera. Ziya Paşa diyor ya, 'İdraki meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.' 2000'li yılların başında ufak tefek rahatsızlıklar geçirdim. Anjiyo oldum. Her şey topraktan gelir toprağa gider fehvasınca çalışmalarımıza devam edelim ama toprakla da haşır neşir olalım dedim.” diyor.

TORUNLARA SABAHLARI TAZE YUMURTA

Bu düşünce üzerine, çiftlikleri olan gazeteci Kemal Güler ve Muhammed Bayka'dan kendilerine yakın bir arazi bulmalarını istemiş Albayrak. Şimdi bu iki gazetecinin komşusu. 3 dönümlük araziyi satın aldığında bomboşmuş. 2003'te arazinin etrafını çevirip planlamasını yapmış. Önce üzerine prefabrik bir ev yapmış. Sonra da her bölgeden değişik ağaçlar dikmiş. Neler yok ki? Üzüm, dut, armut, incir, fındık, muz, karayemiş, kivi, erik, muşmula, şeftali, yaban mersini… Ne ararsanız var. Yalnız kivi, muz ve yaban mersini tam uyum sağlayamamış ki henüz meyve vermemiş. Albayrak'ın çiftliğinde hayvanları da var: Tavşanlar, koyunlar, ördekler, tavuklar, Kangal Belediye Başkanı'nın gönderdiği Kangal köpekleri Kıtmir ve Melisa… Sabahları taze yumurtaları torunlarına yedirmekten büyük haz duyuyor Sadık Albayrak. Özellikle torununun “Dede mumurta, mumurta” demesi onu mest ediyor. Yazları da dışarıdan fazla bir şey alma ihtiyacı duymuyor çünkü çiftliğinde salatalık, domates, biber, patlıcan, fasulye, çilek, kabak gibi meyve ve sebzeleri de kendisi yetiştiriyor.

SOĞUK AYRANDAN VAZGEÇMİYOR

Gündüzleri çiftliği ile ilgilenen, yeri geldiğinde kazma sallayan, yeri geldiğinde tavukları yemleyen Albayrak bu saatleri hem ruhen hem de bedenen dinlenmeye ayırıyor. Geceleri ise kitap çalışmalarına eğiliyor. Bu arada gündemi İpad'inden okuduğu gazeteler ile takip ediyor. Bir yandan bol bol soğuk ayran içiyor. Sabahlara ise sıkı bir Karadeniz kahvaltısı ile başlıyor. Yayla peyniri, kuymak… Çiftliğinin alt tarafında kurduğu veranda da ise akşamları serin esen rüzgarlara bırakıyor kendini. Zaman zaman torunları ve çocuklarını zaman zaman da arkadaşlarını ağırladığı çiftliğinde Sadık Albayrak'a, çiftliğinde yaşayan bir aile de yardımcı oluyor. İhtiyaç duydukça İstanbul'a gelen Albayrak, Trabzonspor maçlarını ise kaçırmıyor. Seyahat ediniz sıhhat bulunuz hadisini uyguluyor ve Trabzonspor maçları hangi ildeyse oraya gidiyor. Ramazan'ı ise memleketi Trabzon'dan annesinin yanında geçirmeyi planlıyor.


Yeni Anayasa'da hayvanların ve bitkilerin hakları da güvenceye alınmalı

Çiflikte ördekler, tavuklar, tavşanların yanı sıra bir koç ve bir koyun da var. Geçtiğimiz yıllarda keçi de beslemiş Albayrak ama keçiler ağaçları kemirmeye başlayınca onlara yol gözükmüş.

Sadık Albayrak hayvanlara ve bitkilere özel bir sevgi gösteriyor. “Hayvan sevgisi için buyurulur ki 'Yerdekilere merhamet ediniz ki göktekiler size merhamet etsin.' Yerdeki bütün canlılar insanlara hadim olduğuna göre, insanların da onlara hizmet etmeleri lazım. Şimdi gündemde yeni anayasa var. Benim ekstrem tezlerimden biri, TC. Anayasası insan haklarına dayalı özellikle bütün canlıların haklarına dayalı bir anayasa olmalı. Sadece insan haklarını yazarsanız ayrımcılık yapmış olursunuz. Yeryüzündeki bütün canlıların ateş toprak hava ve sudan istifade etme hakları olmalı. Ben yılan varsa da öldürmüyorum. Onun yaşam hakkını engellemiyorum. Hiçbir hayvan ona dokunmazsanız size dokunmaz. Burada tarla farelerini o yılanlar temizliyor. Aksi halde tarla fareleri tarlamın canına okur ben de domates yetiştiremem.” diyor. Albayrak ağaçlara zarar verenlere de düşman. Ağaçlara bazı insanlardan daha çok değer verdiğini çünkü bitkilerin ağaçların Allah'a secde ettiğini söylüyor. Kendisinde o bölgenin 150 yıllık bir haritası olduğunu anlatan Albayrak, “Bu yerlerin hepsi ormandı. Ardıç Çam'ıydı. Özellikle burada yetişiyor. Evliya Çelebi Edirne'den bir sincap ağaca tırmansa hiç ağaçtan inmeden ağaçtan atlaya atlaya Erzurum'a kadar gider diyor.

Şimdi o ormanları yok ettiler” diye anlatıyor ağaç kıyımını.



13 yıl önce