İstanbul Çağlayan’da geçtiğimiz yaz açılan Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi, Roma İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu, Kurtuluş Savaşı, 1.ve 2.Dünya Savaşı, Körfez Savaşı gibi, dünya tarihine etki eden medeniyet ve olaylara ait askeri ve etnografik eserlerin sergilendiği bir müze. Müzedeki eserler, gerçek veya kurgu ürünü olayların, üç boyutlu olarak modellenmesi anlamına gelen diorama tekniği ile sergileniyor. Müzenin sahibi Çuhadaroğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Çuhadaroğlu. Kendisi tam bir tarih tutkunu. Müzeyi kurmasındaki amaç da hem tarihe merak duygusunu uyandırmak hem de geçmişimize sahip çıkacak bir gençlik yetişmesinde bir nebze de olsa katkıda bulunmak. Bu durumu “Amacım ülke tarihimizin eşsiz mirasını ve bu mirasın kayıp halkalarını gün yüzüne çıkarmak” diye açıklıyor. Gerçekten de müze, tarihin ilgili dönemlerini betimleyen dioramalarla ve mankenlerle zenginleştirilerek ziyaretçilerini yepyeni bir müzecilik anlayışıyla tanıştırıyor.Müzede 500 yıllık tarih capcanlı bir şekilde sizi karşılıyor.
Müzenin kurulma hikayesi iş adamı Nejat Çuhadaroğlu’nun küçük yaşlarda başladığı resim, heykel ve maket yapma tutkusuna uzanıyor. Çuhadaroğlu bugüne kadar 250’ye yakın diorama yapmış. Ama her bir dioramada onlarca farklı maket var. Bu merak ve ilgi seneler içerisinde önce koleksiyonerliğe ardından da müzeciliğe yönelmiş. 25 senelik diorama yeteneği ve 18 senelik koleksiyoner kimliğini müzeyi gezerken görüyor ve hayran oluyorsunuz. Çuhadaroğlu kurduğu müzedeki objeler için şu yorumu yapıyor: “Hisart hayatın bir parçası olan savaşın toplumları nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Savaşlarla birlikte yaşanan ekonomik, sosyolojik ve kültürel değişimlere ışık tutuyor.Müzeye gelenler burada savaşın çok ötesinde bir tarih görüyorlar.Bu müze konsepti ile diğerlerinden ayrılıyor.Biz mümkün olduğu kadar tarihsel bir kesiti, yeniden yaşatıyoruz ve ziyaretçilere farklı bir deneyim vaat ediyoruz. Dioramaların sayısal fazlalığı bizi diğer müzelerden ayıran en önemli özellik. Dünyada bu kadar çok diorama olan başka bir müze yok”
Müzeyi gezerken kendinizi bir zaman yolculuğunun içinde gibi hissediyorsunuz.Yerler ve duvarlar siyah granitlerle döşenmiş. Loş ışıklar da tamamen eski çağlara odaklanmanızı sağlıyor. Osmanlı dönemine ait kılıçlar, miğferler, kaftanlar, botlar, kavuklar birebir aynısı yapılmış. Burada sözü tarihi filmlere getiren Çuhadaroğlu, “Ülkemizde erkek kostümleri üzerine bir çalışma yapılmamış ben bu heykelleri yaparken kıyafetler üzerine de çok araştırma yaptım. Suni deriler, çarşıdan alınmış kumaşlardan dikilmiş kostumlerle, suni kürklerle kıyafetler tasarlandığı için gerçek gibi durmuyor” diye eleştiride bulunuyor. Tarihi film ve dizi çekeceklerin mutlaka ilham almak için gezecekleri bir müze burası. Her katta Osmanlı döneminin farklı yüzyıllarında yaşanmış olaylar canlandırılmış.
Nejat Çuhadaroğlu şimdi de Çanakkale Savaşı’nın 100. yılı dolayısıyla Çanakkale’de 2 bin metre kare üzerine Çanakkale Savaşı’nı canlı heykeller ve objelerle anlatan bir sergi ardından da bu sergiden yola çıkarak müze kurmak için çalışıyor. Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla dünyada ve ülkemizdeki müzeleri gezerek Çanakkale Savaşı’na dair objeleri toplayan Çuhudaroğlu bu müze için oldukça heyecanlı. Başta İngiltere olmak üzere Çanakkale Savaşı’na katılmış ülkelerinden Çanakkale Savaşı’na dair objeler, mektuplar, kartpostallar toplamış. ‘’Çanakkale Savaşı’yla ilgili en çok Londra’da obje var biz de ise müzecilik anlayışı olmadığı ve yağmalanmalar yüzünden çok fazla bir şey bulmak mümkün değil. Yine de başta Çanakkale olmak üzere pek çok askeri ve şehir müzesini gezdim” diyen Çuhadaroğlu bu yıl 24 Nisan’da açılacak serginin süreli olarak orada kalması için de çalışmalarını sürdürüyor. Haylinde savaşla ilgili bir de sinema filmi yapmak yatıyor.
Nejat Çuhadaroğlu’nun zahmetli fakat bir o kadar da keyifli uğraşı müze haline dönüşerek bugünlere gelmiş. “Dünya tarihine bakarsanız pek çok savaş görürsünüz. Başlangıçlar, sonlar her kritik olay arkasında yada devamında bir savaşı barındırıyor. Hayatımızın içinde bile hergün bir anlamda savaş veriyoruz” diyen Çuhadaroğlu, “Dostluğu, düşmanlığı, heyecanı, cesareti, korkuyu, zaferi, yenilgiyi, aşkı, nefreti, fedakarlığı, paylaşmayı, mizahı,yası yani hayatın içinde ne varsa hepsinin savaşın içinde de var olduğunu gösteriyoruz. İşte bu nedenlerle dünyanın kaderini belirleyen savaşlar, tarihi olaylar hep dikkatimi çekmiştir. Bu olayları iyi bilmek aslında savaşmadan yaşamak ve barışa özendirmek için en iyi yoldur. 25 milyon dolar yatırım bedeli ile hayata geçirdiğim bu müze umarım yeni nesillere Barış için yol gösterici olur” sözleriyle müzeyi kurma hikayesini özetliyor.
Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi, sıra dışı anlatımı ile tarihe merak uyandırmayı amaçlıyor. İstanbul Çağlayan’da 1500m2’lik bir alanda 6 katlı ve on binlerce eserin sergilendiği bir müze olan Hisart canlı tarih ve diorama müzesi, geçmişi şekillendiren büyük devletler, olaylar, savaşlar ve dünyanın kaderini belirleyen dönüm noktalarının farklı bir bakış açısıyla sergilendiği bir müze.
Çuhadaroğlu 18 yıldır Selçuklu ve Osmanlı savaş objelerinin koleksiyonunu yapıyor ve sadece bu objeleri toplamakla kalmıyor tarihimizle ilgili önemli araştırmalar da yapıyor. Koleksiyonunda Orhan Gazi’nin miğferi, Osmanlı hatta Selçuklu döneminden kalma kılıçlar, Çanakkale savaşında giyilmiş askeri üniformalar, silahlar, çivili mermiler, Enver Paşa’nın kıyafetleri ve daha bir çok şey bulunuyor. Nejat Çuhadaroğlu dünyada savaş objeleri arasında en kıymetli olanların Osmanlı kılıçları olduğunun altını çiziyor.
