|

Suyun altında başka bir hayat var

Dünya serbest dalış rekortmeni Yasemin Dalkılıç, CANTEK''in ''Enerjini Doğru Kullan'' projesi kapsamında 6 bölümlük ''Dünyanın İnanılmaz Dalışları'' adlı belgeselin çekimlerini tamamladı. Küresel ısınma sebebiyle kaybolmaya yüz tutan canlılar için bir an önce birşeyler yapılması gerektiğini söyleyen Dalkılıç, ''Suyun altında başka bir hayat var'' diyor.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 28/09/2014 Pazar
Güncelleme: 20:13 - 27/09/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Suyun altında başka bir hayat var
Suyun altında başka bir hayat var

Herkes onu 19 yaşındayken serbest dalışın en zor disiplininde 68 metre derinliğe dalarak dünya rekoru kırmasıyla tanıdı. Dokuz kez dünya şampiyonu olan Dalkılıç, geçirdiği kaza nedeniyle rekor dalışlarını bıraktı. Kendisini başarıya taşıyan antrenörü Rudi Castineyra ile evlendi ve bu evlilikten Lara adında bir kızı oldu. Rekor denemeleri yapmasa da projelerde yer almaya hep devam etti. ''Dünyanın İnanılmaz Dalışları'' adlı 6 bölümlük bir belgesel için, derin maviliklere indi, batıklarda ve karanlık mağaralarda dolaştı. Yasemin Dalkılıç, okyanusun derinliklerini, gizemini ve ekosistemdeki sorunlar yüzünden kaybolmaya yüz tutmuş okyanus canlılarını dünya kamuoyunun dikkatine, bilgisine ve hafızasına kazandırmayı amaçlıyor. Su altını üstünden daha çok seven Dalkılıç''la suyun altında neler olduğunu konuştuk…

Derinlikleri ilk ne zaman keşfettiniz?

Nasıl keşfettiğimi neredeyse hatırlamıyorum bile. Üç yaşlarında yüzmeyi öğrendiğimde dalmak istiyordum. O gün bugündür su altında olmak istiyorum.

DALGIÇLIĞA FİZİKSEL OLARAK UYGUN DEĞİLİM
Dalmak için fiziki koşullar herşeyden önce geliyor diye biliyorum. Sizin fiziki koşullarınız mükemmel derecede uyumlu mu?

Aslında fiziksel olarak dalış sporuna hiç uygun değilim. Pek çok sporcunun boyu benden daha uzun. Uzun boylu olmanın avantajı vardır. Aynı zamanda kronik anemiyim. Bu da kandaki oksijenin yüksek olduğu anlamına geliyor. Özellikle bu spor için en kötü negatif özellik. Bunları aşmak için çok daha fazla çalışmam gerekiyordu.

Ne tür çalışmalar bunlar?

Fiziksel spor, kondisyon antrenmanları, bol bol koşu ve bisiklet gibi antrenmanlar. Aynı zamanda çok fazla havuz çalışmaları yapıyorum. Yüzme, dipten gitme ve nefes tutma çalışmaları var.

9 kez dünya şampiyonu oldunuz. Dezavantajı nasıl avantaja çevirdiniz?

En büyük avantajım mizacım oldu. Sakin bir yapım vardır. Fiziksel dezavantajım çoktu ama kafaca bu spora pek çok kişiden daha yatkındım. Mesela antrenörüm başka bir rekortmenle daha çalışmıştı. Çoğu rekor denemelerini iptal edip geri dönmüşlerdir. Benim hiç iptal ettiğim bir dalış olmadı. Dalarken hep kendimi çok rahat hissettim. Su altında kendimi çok rahat ve kontrollü hissediyorum. Bunları ancak çok fazla çalışarak yapabildim. Çünkü bu fiziksel dezavantajların önüne geçmem gerekiyordu.

SINIRLARI ZORLAMAK İSTEDİM
Derinlikler ve suyun altındaki bilinmezlikler hep korkutur. Diplerde ilginizi çeken şey risk almak mı yoksa oradaki gizem mi?

İkisi de. İkisi ayrı ilgi alanları aslında. Su altını keyifle seyretmek ayrı bir aktivite. Son yıllarda yaptığım belgesel çekimleri de bu yöndeydi. Ama rekor dalışlarda bu duygudan tamamen uzak içsel bir deneyim. Ne kadar derine dalabileceğimi görmek, sınırları zorlamak çekici geliyor.

Bir çoğumuzun tecrübe edemediği bir dünyaya giriyorsunuz. Su yüzünde olmakla su altında olmak arasında nasıl bir fark var?

İnsanlar için çok yabancı bir dünya. Su üzerinde her şey çok daha farklı. Su altının daha az dokunulmuş olması çok güzel. Bütün canlıların kendine özgü farklı bir uyumu ve ahengi var. Su üstünde bunlara çok dikkat etme şansınız yok. Çünkü nereye baksanız medeniyetin izini görürsünüz.

Derinlikteki tahribatlar büyük
Derinlerdeki tahribatı ve kirliliği ilk ne zaman fark ettiniz?

Bundan on beş yıl kadar önce ilk dünya rekoru denemelerine başladığım zaman çok fazla seyahat etme fırsatı buldum. Kızıldeniz ve Karayipler''den çok etkilendim. Rekor denemelerinden on yıl gibi bir süre sonra deniz altına daldığımda daha önceki canlılığın ve güzelliği kalmadığını gördüm. Son 50 yıl içinde deniz canlılarının neslin çok büyük bir bölümü tükenmişti. Üç yıl önce kızımız Lara dünyaya gelince belgesel çekmeye karar verdik. Kızımın beni büyüleyen su altı dünyasını asla göremeyeceğini düşündüm. Hem doküman oluşturmak hem de su altını korumamızın ne kadar önemli ve acil bir ihtiyaç olduğunu hatırlatmak adına bu belgeseli yaptım.

Çekimler sırasında neler yaşadınız?

Tahminimden çok daha zor ve uzun bir çalışma oldu. Değişen iklim koşulları sebebiyle ertelemelerle karşılaştık. Mesela Karayipler''de bir kasırga sezonu vardır. Ağustos ve eylül aylarındadır. Kış aylarında Karayipler sakindir. Şimdi bir gün bile sakin deniz bulmak mümkün değil. Okyanusta büyük bir savaş vererek dalışlarımızı gerçekleştirdik. 6 kişilik bir ekiple yüz civarı dalış gerçekleştirdik. Bu dalışların her biri yaklaşık 20 saat sürüyordu.

Kızımın rekor dalış yapmasını istemem
Anlattığınıza göre kızınız da dalışlara meraklı. Dalgıç olmak isterse ne yaparsınız?

Rekor seviyesinde dalışlar yapmasını istemem. On yıl önce rekorlar daha anlaşılır boyuttaydı. Ama artık kontrolden çıkmaya başladı ve derinlikler çok tehlikeli bir hal aldı. Herkes büyük risk alarak bu dalışları gerçekleştiriyor. Bu büyük tehlikeye girmemesini tercih ederim. Ama ne kadar elimde olur onu bilmiyorum. Benim annem de beni durdurmak için çok uğraştı ancak başarılı olamamıştı.

Hayatın kıymetli olduğunu öğrendim
Riskli bir spor yapmanın size kattığı şey ne oldu?

Hayatın kıymetini öğretti. Rekor dalışlarına son verdiğim şu noktada her anımızın ne kadar değerli olduğunu bana bir kez daha göstermiş oldu.

En son geçirdiğiniz kaza sonucu rekor dalışlarını bıraktınız. Özlüyor musunuz?

Özlemiyorum. Çünkü tatmin olduğum dönemde bıraktım. Son dalışım olacağına zaten önceden karar vermiştim. Hayatımda yeni bir sayfa açma niyetindeydim. Çocuk sahibi olmak istedik.

Dalışlar çocuk sahibi olmanızı engelliyor muydu?

Tamamen engelliyor diyemem. Ama benim yaklaşımım devam etmek için uygun değildi. Kızımla vakit geçirmek istiyorum.

Piyano çalıp yazılım yapıyorum
Derin suların sizi korkuttuğu zamanlar da oldu mu? Sonuçta her dalışta geri çıkamamak da var…

Rekortmen dalgıçların hepsi aslında bu korkuya kapılırlar. Fakat bende hiç böyle bir korku olmadı. Kendimi çok rahat ve kontrollü hissediyorum. Dalıştan önce tabi büyük bir stres yaşanıyor. Daima dalışa başladığım anda tamamen bütün stresleri kapatabiliyorum. Kendimi tamamen kontrollü ve rahat hissedebiliyorum.

Sonuçta nefesinizi zorladığınız bir spor. İlerleyen zamanlarda bu fiziksel zafiyet oluşturuyor mu?

Yaptığım boyutlarda olmadı. Riski en aza indirgeyecek şekilde daldık. Örneğin bazı dalgıçlar gün içinde birkaç yüz metrelik dalışlar yapıyorlar. Bunun oluşturduğu kalıcı hasarlar olabilir. Ama ben hep bir dalışın arkasından iki gün dinlenirdim. Antrenörüm bu konuda çok bilinçliydi. Oldukça güvenli ve tedbirli hareket ettim.

Tecrübelerinizi birileriyle paylaşıyor musunuz?

Evet. Şu an Türkiye''de rekor denemesi yapan arkadaşlarla da irtibat halindeyim. Yurt dışında da aynı şekilde. Bana danışan herkese büyük bir mutlulukla yardım ediyorum.

ODTÜ''de matematik bölümünü bitirdiniz. Mesleğinizi icra etme şansınız oldu mu?

Aslında benim hiç bilinmeyen bir yönüm var. Program yazılımcılığı yapıyorum ve bu bana büyük bir keyif veriyor. Ablam konser piyanisti benim de çok uzun bir müzik geçmişim var. Gitar ve piyano çalıyorum. Bunlar hep hayat zenginliği. Serbest dalışla program yazma arasında çok büyük bir fark yok. Serbest dalışta dünya rekorlarına ulaştım. Ama bunda da elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Ne kadar iyi olursam beni o kadar mutlu ediyor. Anne olmaya daha elverişli bir hayat.

Balıklar yok oluyor
İklim değişikliği yüzünden perişan olmuş manzaralardan bahsettiniz. Türkiye ve diğer denizler arasındaki tahribat oranını karşılaştırırsanız, ne fark var?

İki tarafta da tahribat çok fazla ama birbirinden farklı. Türkiye mercan kayalıklarının çok ağırlıklı olduğu bir yer değil. Bu bölgede kirlilik daha fazla ön plana çıkıyor. Balık görmek imkânsız. Okyanusta ise renkli olan mercanlar küresel ısınmanın sebep olduğu mercan ağarması denilen bir hastalık nedeniyle giderek ölüyor ve kül haline dönüşüyorlar. Okyanus bölgelerinde mercan kayalıkları tahrip oluyor. Burada ise balıkların yokluğu.

Bu deformasyonun önüne geçilebilir mi?

Kesinlikle bir ümit var. Ne zaman bir alan korumaya alınsa çok hızlı bir şekilde kendini toparlamaya başlıyor. Bu yerlerin arttırılması gerekiyor.

10 yıl önce