|

Yedikule zindanları neden sahipsiz?

Günümüzden 390 sene önce, Osmanlı târihinde ilk defâ bir pâdişah katledildi. Genç Osman'ın başının kesildiği Yedikule Zindanlarına gittik bu hafta. Gördük ki, her şey içler acısı. Bizanstan kalma bu ZİNDANIN ORİJİNAL TAHTALARI rutubetten çürümek üzere. Üzerlerine yazılar yazılmış. Yine Bizans'ın o meşhur ortaçağ işkencelerinde kullandığı ÇİVİLİ İŞKENCE KAZANI ise çoktan çürümeye başlamış bile. Mahkumların başlarının kesilip atıldığı KANLI KUYU, ziyaretçilerin attıkları taşlarla dolmuş.

Mahmut Sami Şimşek
00:00 - 29/04/2012 Pazar
Güncelleme: 21:17 - 28/04/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Yedikule zindanları neden sahipsiz?
Yedikule zindanları neden sahipsiz?

Günümüzden 390 sene önce (1622), Osmanlı târihinde ilk defâ bir pâdişah katledildi. Hem de vahşîce. Daha önce darbe ile tahttan indirilen pâdişahlar olmuştu. Lâkin bir pâdişahın öldürüleceği o güne kadar kimsenin aklına gelmezdi. Henüz 18 yaşında iken Yedikule Zindanlar'ında katledilen Genç Osman'ı yâd etmek için Yedikule'ye gidiyoruz bu hafta.

Yedikule Hisarı, ilk inşâ edildiğinde sadece 1 kapıdan ibâretti. Bizans İmparatoru 1. Theodosius tarafından zafer takı olarak yaptırılan bu kapı, 412 yılında şehrin giriş kapısı olmuş, İmparator 2. Theodosius tarafından da, kapının iki yanına iki kule eklenerek şehir surlarıyla birleştirilmişti. İmparator 4. Kantakuzen tarafından da iki kulenin yanına birer kule daha eklenince kapı, dört kuleli hâle geldi. Fatih Sultan Mehmet Han bu dört kuleli surları, 1470 senesinde üç kule daha ekleterek kapalı bir hisar hâline getirdi. Ve o günden sonra ismi "Yedikule Hisarı" oldu. 7 Kulenin isimleri: 1-Genç Osman Kulesi 2-Cephânelik Kulesi 3-3. Ahmet Kulesi 4-Hazîne Kulesi 5-Bayrak Kulesi 6-Zindan Kulesi 7-Top Kulesi.

Yukarıdan bakıldığında 5 köşeli bir yıldızı andıran Yedikule Hisarı bin bir çeşit hâtırâyı içinde saklar. Osmanlının ilk devlet hazînesi ve ganîmetler bu hisarda saklanırdı (331 yıl). 1458 Fatih döneminden 1789 1. Abdülhamit dönemine kadar Osmanlı hazinesi (Hazine-i Hümayun) buradaydı. Bir dönemde ( 15. ve 19. asırlar arasında ) hapishâne de oldu bu kuleler (370 yıl). Nice mahkûmların ölmeden önceki son çığlıkları sinmişti bu duvarlara. Hususiyle Genç Osman Kulesi'ne...

1000 YILLIK KAZAN

Şimdi dolaşıyoruz hisarın içinde Altın Kapı'dan başlayarak. Kapının hemen önünde, küflenmiş kocaman eski bir kazan var. Bizans'ın İşkence Kazanı. Kazanın içi mıhlarla, çivilerle, kazıklarla dolu. Kulenin içinden en üst kata çıkarılan îdamlık mahkûmlar, ateşin üzerinde kaynatılan bu kazanın içine atılırmış yukarıdan Bizans döneminde. Onca yükseklikten kızgın kazanın içine atılan mahkûm, kazıkların çivilerin üzerine çakılır kalır, eğer ölmezse etleri pişerek, yağları eriyerek can verirmiş. Ne vahşet. Bu kazan, ibret olması için koruma altına alınmalıyken, neden açık havada toza toprağa yağmura karşı korunmasız bir şekilde ÇÜRÜMEYE TERKEDİLMİŞ, doğrusu anlamak çok güç. Küflenmiş kazana dokunurken '1000 yıllık Bizans'a dokunduğunuzun farkında mısınız?' diyorum. Yedikule'yi gezdirdiğim gruplara. Acaba yetkililer ne zaman farkına varacaklar ve böylesine önemli eserleri ne zaman koruma altına alacaklar merak ediyorum.

ZİNDAN DUVARINDAKİ “MUSTAFA” YAZISI

Kulenin içinde îdam mahkûmlarının duvarlara kazıdıkları yazılar ve işkence edilen şahsın bağlandığı İşkence Tahtası hâlâ durmakta. Bu tahtalar taa Bizans döneminden kalma. Yine bir yeniçeri ayaklanmasında, Genç Osman ile aynı kaderi paylaşan ve bu zindanda uzun süre mahpus hayatı yaşadıktan sonra yine bu zindanda idam edilen Yeni Camii imamının, duvara çiviyle kazıyarak yazdığı ismi tüylerimiz ürpererek okuyoruz. Duvardaki Osmanlı harfleriyle yazılan "Mustafa" yazısı, Kanlı Kuyu'nun sol tarafında. Bizanslı mahkûmlar da isimlerini kazımışlar duvara. 3 tane de gemi çapası kazınmış. Nice zavallıların gözlerine mil çekildi, boğazlarına şiş sokuldu bu tahtaya demir zincirlerle bağlanarak. Tahtalarda hâlâ çiviler, pala ve satır izleri duruyor. Dikkatli baktım ve kan lekelerini dahi gördüm. Böylesine tarihin izlerini duvarlarını taşıyan ve taa Bizans'tan kalma tahtaların durduğu bu zindan öylesine sâhipsiz ki, bu tahtalara yazılan asker şafaklarını, sevgili isimlerini, ilan-ı aşk notlarını toplasanız koca bir defter dolar.

GENÇ OSMAN KULESİ

Altın Kapı'nın denize bakan kısmına bitişik olan bu kule, Genç Osman'ın burada îdam edilmesi sebebiyle "Genç Osman Kulesi" ismiyle meşhur oldu.

Yıl 1622. Mayıs'ın 20. günü. Sabahın erken saatleri. Yeniçeriler tarafından Topkapı Sarayı'na yapılan baskında, Sultan Genç Osman, yeni Sadrazam Davut Paşa ve Yeniçeri Ağası Derviş Ağa tarafından önce, küfürlerle, hakaretlerle, yalın ayak-başı açık, bir sütçü beygirine bindirilip, halkın şaşkın bakışları arasında, Fatih'teki Yeniçeri kışlalarının bulunduğu Orta Camii'ne getirilerek, avluda öldürülmek istendi. Daha sonra Devrik Sultan, Sadrazam Davut Paşa'nın tertibiyle, 11 yeniçeri tarafından elleri zincirlerle bağlanıp, eyersiz bir ata bindirilerek, Yedikule Zindanları'na getirildi. Genç Osman güçlü kuvvetliydi. 11 cânî yeniçeriye karşı tek başına yaşam mücâdelesi veriyordu. Zorbaları çok zorlayıp üçünü devirince, pâdişâhın başını zindan duvarlarına vura vura sersemlettiler. Hattâ içlerinden biri, bir balta darbesiyle zavallı Sultan'ın omuzlarını parçaladı. Birkaç dakika geçmeden tüm sesler kesildi.

Sultan Genç Osman, 11 zorbaya, kahramanca karşı koymasına rağmen, kementle boğularak şehit edildi. Şehit Padişâhın naaşı ertesi gün, Sultanahmet Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra, babası Sultan 1. Ahmet'in türbesine defnedildi. O artık başsız bir şekilde babasının yanında medfun. Zira başı, Yedikule'de kaldı. Cellâtlar Sultan'ı idam ettikten sonra, başını kesip Kanlı Kuyu'ya atmışlardı. Kaderin adâleti; 1 yıl sonra Genç Osman'ın kâtili Davut Paşa da bu kulede idâm edildi.

Bizans döneminde de Osmanlı döneminde de zindan olarak kullanılan Genç Osman Kulesi'nde "Kanlı Kuyu" adı verilen derin bir kuyu var. Mahkûmların, idam edilince kesilen başları, bu kuyuya atılır ve denize kadar uzayan tünelden yuvarlanarak Marmara Denizi'nin sularında kaybolurdu. Şimdilerde Kanlı Kuyu'nun üstüne, insanlar düşmesin diye demirden bir kafes konmuş. Bu kuyu da şimdi, ziyaretçilerin attıkları taşlarla dolmuş. İLGİLENEN YOK.

ZİNDAN KULESİ

Zindan olarak kullanılan iki kuleden birisi de Zindan Kulesi. İçinde bulunan ahşap katlar, yangınlar neticesi yok olmuş. Hisarın bu kulesi asilzâdelere ayrılmıştı. Soylular, krallar, prensler, vezirler, elçiler bu kulede hapsedilirdi. Giriş kısmındaki listede burada yatanların adları, neden burada bulundukları ve akıbetleri yazılı. Grekçe ve Latince yazılmış bu yazılar hâlâ çok net okunabiliyor. Tabii ki bu kitabeler de diğerleri gibi KORUMASIZ.

YILANLI KUYU

Meşhur "Yılanlı Kuyu" bu kulenin içinde… Şu an kuyunun ağzı kapalı. Yılan falan da yok. Fakat bir zamanlar soylu mahkûmlara soysuz yılanlar yârenlik ediyordu bu kuyuda. Hisarın ortasındaki yıkık mescidin minaresi, şerefeye kadar olan kısmıyla ayakta durmaya çalışıyor. Surlardan Marmara sahilleri, deniz, adalar, çok hoş görünüyor. Tüm İstanbul'u görebiliyorsunuz buradan. Bizans imparatorlarının şölen verdikleri yerdir burası. Rivâyet odur ki; Genç Osman'ı katleden cânîler, daha sonra kulenin tepesindeki bu ufku geniş, manzarası muhteşem yere çıkıp çilingir sofrası açmışlar, şarap içerek kutlamışlardı pâdişahın ölümünü. 1968 de müze oldu ve halkın ziyâretine açıldı Yedikule Zindanları. 2004 senesinde de Swiss Turkish International şirketi tarafından 30 yıllığına kiralanan hisar, konser ve partiler için de kullanılmaya başlandı. Bu yüzden hisarın alanının tabii hâli, buradaki akasya ve sedirler kesilerek, yerdeki taşlar sökülüp asfalt dökülerek tamamen değiştirildi. Bu hisar, birçok insan için nasıl bir eğlence mekânı olabiliyor şaşıyorum.



12 yıl önce