Hemen her gün bir kadın cinayeti haberi okuyoruz. Şiddet gören kadınlar da cabası. 2013’te her 10 kadından biri şiddet gördüğü için kolluk kuvvetlerine, mülki amirlere ve savcılara defalarca şikayette bulundu. 2013 yılında da toplam 241 kadın ve kız çocuğu şiddete uğradı. Hal böyle olunca kadınlar kendilerini savunmak için her yolu denemeye başladı. Konu savunma ve güçlenme olunca popüler spor alanlarının yerine daha sert ve daha kondüsyon gerektiren alanlar ön plana çıktı. Bunlardan biri Kick Box. Diğeri ise kılıç kullanma sanatı. Bu iki spor dalı sayesinde kadınların özgüveniyle birlikte gücü de artmaya başladı.
Kadınlar bu spor dallarıyla uğraşırken hem kendini korumayı öğrenip hem de deşarj oluyor. Bunun yanında kilo verip, fit bir vücuda sahip oluyorlar. Ayrıca özgüvenlerini de bu sayede tazeliyorlar. Endorfin hormonunu hızla harekete geçiren bu spor dalları insanları mutlu ediyor. Ancak kadınlar bu sporu form tutmaktan öte kendini savunmak için de tercih ediyor.
Profesyonelde Avrupa ve dünya şampiyonu, Muaythai ve Kick Box Milli Takım Antrenörü ve İstanbul İl Başkanı Halis Avşar kadınlara şiddete ve olumsuz olaylara karşı kendilerini nasıl savunmaları gerektiğini öğretiyor. Avşar, “120 kadın öğrencim var. Bunların bu sporu seçmesinin en büyük sebebi ise kendilerini korumak. İstanbul’da kız öğrenciler, gasp ve erkek şiddetine karşı Kick Box yapıyorlar” diyor.
Kick Box’ta tüm kas gruplarının çalıştığını söyleyen Avşar, “Antremanlarda aşırı bir performans harcanıyor. Kick Box’un en sert branşı K1. Ben de bunu öğretiyorum. Bu sporla ayda 6 ile 12 kilo arasında veren bayanlar var” diye konuşuyor.
İsmini vermek istemeyen M.Ç. eş şiddeti mağdurlarından. Evliliğinin 4. ayında şiddet görmeye başlayan M.Ç., “Evde her yaptığım kabahat olmaya başlamıştı. Evlendiğim zamanlarda yemek yapmayı tam anlamıyla bilmiyordum. İlk sorunlar bu yönde başlamıştı. Sonrasında eski kayınvalidemle problemler yaşadım. Eve geliyordu, sehpaların üzerinde azıcık toz görse oğluna söylüyordu. Sonunda şiddet gördüm. Boşandıktan bir süre sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle bir yıldır Kick Box eğitimi alıyorum. Allah kullanmak zorunda bırakmasın ama bu eğitimde kendimi nasıl savunabileceğimi öğreniyorum” diyor.
Filiz Kayhan üç aydır Kick Box yapanlardan. Kayhan da “Kendimi güçsüz hissettiğim anlar oldu. Bu nedenle Kick Box’a başladım. Kadınlar her yerde aktifleşti. Artık pilates yetmiyor. Kadınlar gücünü ortaya çıkaracak sporları arıyor. Kick Box’ta pek taviz olmuyor, çalışmalar aralıksız devam ediyor. Disiplin Kick Box’ta fazlasıyla var. Askeri disiplinle çalışılıyor. Çok sinirli insanlar bu sporda rahatlıyor. Spor sonrası duşumu alınca kuş gibi hafifliyorum” diyor.
Mücadele sporu olarak da uygulanabilen Kick Box, egzersiz olarak da yapılıyor. Kick Box, dövüş sanatlarının ve boks tekniklerinin bir araya geldiği bir kardiyovasküler antrenman yapmanızı sağlıyor. Kick Box, kalp fonksiyonlarını ve kalori yakılmasını artırarak üst/alt vücudu çalıştırıyor. Dakikada 6 ila 8 arası kalori yaktıran Kick Box sayesinde vücudun tamamına yakın kısmı fakat özellikle omuz başları, bel, mide, bacak ve kalça kasları yoğun olarak çalışıyor. Tabir-i caizse spora devam ettiğiniz sürece ‘jilet gibi’ bir fiziğe sahip olabiliyorsunuz.
Genelkurmay Koruma subayı dayısını örnek alarak boksa başlayan Halis Avşar, dayısı gibi olmak için spora başladı. Karete ve boksu deneyen Avşar, 15’inde Türkiye şampiyonu oldu. Kick Box ağır siklette 2008-2009-2010 ve 2012 yıllarında da dünya şampiyonluğu kazandı. Kick Boks ve Muaythai Türkiye Milli Antrenörlüğü yapan Avşar’ın 4 tane altın kemeri var. Biri Nacho ağır sıkletten. Biri Mortal Kombat Ligi’nden. İki tane de WAKO’dan.
Birçok kadın Zeyna dizisiyle kadınların da kılıç kullanabildiğini öğrendi. Kötü şöhretli savaşçı Zeyna, masum insanlara karşı üstün savaş yeteneklerini kullanarak işlediği günahları, kendilerini savunamayanları koruyarak telafi etmeye çalışırdı. Ve herkesin hayran olduğu şekilde kötülerle savaşırdı. 1995 yılı sonrasında televizyon ve sinema sektöründe tıpkı Zeyna gibi kılıç kullanan, güçlü kadın figürleri belirmeye başladı. Bu kadınların en büyük ortak noktaları hem fit hem de enerji ve kondüsyonlarının yüksek olmalarıydı. Günümüzün rekabetçi ortamıyla birlikte artık pek çok kadın da savaş sanatlarına ilgi göstermeye başladı. Kuzgun Akademi isimli kurumda savaş sanatlarıyla ilgilenen, kondüsyonunu yükseltmek isteyen, gücü seven kadınlar kılıç kullanmayı öğreniyor.
İlker Can Karagülle, ilk tarihi savaş sanatları ve sahne kombatı kurucusu aynı zamanda kılıç ve sahne koreografisi eğitmeni. Karagülle, “Tüm bedenin aktif olarak kullanıldığı, fizik ve ussal özelliklerin en iyi şekilde ve en geniş ölçüde öne çıkartıldığı tarihi kılıç kullanma sporu üyelerimize sevdikleri bir hobiyi ve sporu iç içe yapmanın yaşattığı hazzın yanı sıra başka nitelikler de kazandırıyor” diyor.
Kuzgun Akademi’nin hem kurucusu hem eğitmeni olan Karagülle, “5 temel branşta eğitimlerimiz var. Kısa Kılıç, Uzun Kılıç, Melez Kılıç, Meç ve Türk kılıçları. Hiçbir silahın birbirine karşı mutlak bir üstünlüğü söz konusu değil. Fakat hangi branşta uzmanlaşmış olursanız olun ve koşullar ne olursa olsun bazı değişmezler var ki bunlar savaş sanatının temelini oluşturan teknik prensipler. Kılıç kullanmayı öğrenmeden önce vücudumuzu öğrenmeye hazırlamamız gerekir. Bu ısınma ve temel vücut duruşlarıyla başlar, adımların kullanımı, mesafe ölçme becerisi, ani hareketleri tanımlama gibi çalışmalarla güçlendirilir” şeklinde bilgi veriyor.
Savaş sanatı temelli olan çalışmalarda belli bir dereceye gelebilmek için sabır ve sistemli çalışmaya ihtiyaç olduğunu söyleyen İlker Can Karagülle, katılımcıların bir çoğunun hemen sonuca ulaşmak istediğini ve bu sabır sürecinde elendiklerini anlatıyor. Sabır ve çaba aşamasını geçen katılımcıların akademiden kopamaz hale geldiklerini söylüyor Karagülle ve ekliyor, “Bu da bizim için güzel olan yanı. Kadınlar bu sanatı daha çok tercih ediyor.”
Türk tarihi ve savaş silahları üzerine ilk günlerden beri araştırma yaptıklarını anlatan Karagülle “Fakat bu alanla ilgili miras olarak kalmış hiçbir kaynak veya belge olmaması ve daha önce hiçbir kişi veya kurum tarafından da kayda değer bir çalışma ortaya konmamış olması üzücü bir gerçek olarak karşımızdaydı. Osmanlı-Türk savaş tarihi oldukça ilgi çekiyor. Biz önce temeli olan bir alanda iyice olgunlaştıktan sonra Türk kılıçları üzerinde çalışabiliriz kararını aldık. 5 yıllık bir alt yapı sürecinden sonra 2011 sonundan beri Türk kılıçları üzerine de çalışmaya başladık” diyor. Bugüne kadar bilgisayar oyunu Mount&Blade için danışmanlık ve motion capture aktörlüğü yaptıklarını anlatan Karagülle, Fatih, Güneşi Beklerken, Sakarya Fırat, Bir Zamanlar Osmanlı, Osmanlı’da Derin Devlet adlı dizilerin oyuncu eğitimlerini ve dövüş koreografilerini üstlendiklerini söylüyor.
İlker Can Karagülle’nin Kuzgun Akademisi’nde kılıç eğitimi alan pek çok kadın var. Onlardan biri de Gizem Cavlı. Cavlı, “Neden kılıç?” sorusunu şöyle cevaplıyor: ”Eski zamanlardaki gibi biriyle birebir bir dövüşe girmek, karşılıklı hamleler yapmaya çalışmak çok cazipti ama eskrim çok salon sporu geliyordu. Eskiden savaş meydanlarında yapıldığı gibi dövüşme fikri çok güzeldi. Tesadüfen Akademi’yi buldum. Beklediğimden de eğlenceli ve keyifli çıktı. Karşılıklı çalışmak piyonunun kılıç olduğu bir satrancı oynamak gibi. Saniyeler içinde birçok şeyi görmek zorundasın. Rakibin hangi hamleyi yapabilir, sen hangi karşılığı verebilirsin, savunmasız yanın var mı veya rakibinin açık yanı neresi? Yani fiziksel olduğu kadar zihinsel bir uğraş aslında. Birçok şeyi birden düşündüğün için aklın daha fazla çalışıyor. Reflekslerim güçleniyor, neye nasıl tepki vereceğimi öğreniyorum, kendimin ve karşımdakinin duruşunu daha net analiz edebiliyorum.”
Ankara doğumlu olan Karagülle, kılıç ve sahne koreografisi eğitmeni. Ama asıl uzmanlık alanı ateşli silahlar öncesi dönemlere ait Avrupa ve Orta Asya silahları. Aksiyon alanında sahne dövüşü, reaksiyon, vücut koordinasyonu eğitimleri de veren Karagülle, Güneşi Beklerken, Fatih, Sakarya Fırat, Bir Zamanlar Osmanlı gibi televizyon yapımlarında dövüş koreografisi ve oyuncu eğitmenliği yaptı.
