|

Akdoğan: Uzaydan kimse gelmeyecek

AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Ankara Milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Bakanlar kurulunda değişim olabileceğini belirten Akdoğan "Ama dışarıdan, uzaydan kimse gelmeyecek AK Parti kadrosu bunlar. Çok değerli insanlar var, MKYK'mız görevine devam ediyor. Bakanlar Kurulu'nun hepsi değişecek diye bir şey yok' ifadelerini kullandı. Akdoğan "Erdoğan ve Davutoğlu uyumu Türkiye için büyük şans olacaktır. Ülkemiz için yeniden hayırlı olsun" dedi.

Ntvmsnbc
00:00 - 22/08/2014 Cuma
Güncelleme: 13:33 - 22/08/2014 Cuma
Yeni Şafak
Akdoğan: Uzaydan kimse gelmeyecek
Akdoğan: Uzaydan kimse gelmeyecek

AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Ankara Milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Bakanlar kurulunda değişim olabileceğini belirten Akdoğan '. Ama dışarıdan, uzaydan kimse gelmeyecek AK Parti kadrosu bunlar. Çok değerli insanlar var, MKYK'mız görevine devam ediyor. Bakanlar Kurulu'nun hepsi değişecek diye bir şey yok' ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Ankara Milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan açıklamalarından satır başları şöyle:

'ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK'

Ahmet Davutoğlu ile ilgili görüşleri sorulan Akdoğan 'Öncelikle hayırlı olmasını diliyorum hem ülkemiz hem AK Parti için. AK Parti içinde olan bir değişim ülkemizi ülke yönetimimizi de yakından ilgilendiriyor. Önümüzdeki hafta kongremiz var, Sayın Davutoğlu genel bir konsensüsle aday olarak gösterilmiş oldu. Delegelerimizde onay verirse ikinci genel başkanımız olacak Sayın Davutoğlu. Halkın cumhurbaşkanını seçmesi ve başbakanımızın seçilmesi cumhurbaşkanı olarak öneli bir kilometre taşıydı. Sayın Davutoğlu da bu misyonun temsilcisi olan hem teorik olarak hem pratik olarak kafa yapısıyla hem medeniyet tasavuruyla AK Parti hareketinin temel felsefesini özümsemiş, başından itibaren AK Parti'nin ve devletin farklı kademelerinde önemli görevler üstlenmiş bir şahsiyet olarak bu süreçte önemli bir rol oynayacaktır. Yeni Türkiye deyince Sayın Cumhurbaşkanımız ortaya bir takım temel ilkeler koymuştu. Aynı çerçevede Davutoğlu da dün yaptığı konuşmada bunlara atıf yaptı. Yani bir hedef birlikteliği söz konusu ve AK Parti'nin 2023 hedefleri Davutoğlu'nun genel başkanlığından Sayın Erdoğan'ın liderliğinde gerçekleştirmek için çalışmaya devam edecek' değerlendirmesinde bulundu.

'HESAP KİTAP İÇİNDE DEĞİLİZ'

Akdoğan kabine ile ilgili ve yeni hükümetin hedeflerine ilişkin ise 'Biz bunu bir dava olarak görüyoruz, bir fikri hareket olarak görüyoruz, bunu kişisel kariyer planlaması olarak hiçbir zaman görmedik. Davaya hizmet edenin şeref kazandığına inandık. Bu davanın bir neferi olmaktan hep gurur duyduk. Kişisel bir hesap, kitap içinde değiliz. 90'lı yıllarda siyasi hedef olarak gördüğümüz ne varsa AK Parti döneminde birçok kangren olmuş mesele aşıldı. Bu meselelerin çözülmüş olmasını ve Sayın Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasıyla ben kişisel olarak siyasi amacımın önemli ölçüde gerçekleşmesi olarak tanımlamıştım. Ama yeni sorunlar var yeni kuşakların burada rol üstlenmesi lazım' ifadelerini kullandı

Kabine sorusu

'UZAYDAN KİMSE GELMEYECEK'

Bunu ben düşünmeyeceğim tabii. Ama dışarıdan, uzaydan kimse gelmeyecek AK Parti kadrosu bunlar. Çok değerli insanlar var, MKYK'mız görevine devam ediyor. Bakanlar Kurulu'nun hepsi değişecek diye bir şey yok. Bir nöbet değişimi belki söz konusu olabilir. Bir süreklilik olacaktır ama süreklilik içinde bir değişiklik sağlanacaktır. Başbakan değişti, sil baştan her şey değişecek anlamı yoktur. Bu Erdoğan'a karşı bir şey gibi de yanlış yorumlanabilir. Kabine de çok başarılı arkadaşlarımız var bir kısmı kalabilir. İsimler üzerinde bakan toto oynanmasını ben çok doğru bulmuyorum. İlk günden itibaren danışman olarak bütün kadrolarla, özel temsilci olarak, danışman olarak, MKYK üyesi olarak çalışmış bir arkadaşımız. Herkesi tanıyor ve iyi bir takım kuracağına ben inanıyorum. Tayyip Erdoğan çok güçlü karizmatik bir liderdi ama en çok ortak akla ve ekip çalışmasına önem ver en insandı. Yani tek adam oyunu değil bu.

HAKAN FİDAN KABİNEDE OLACAK MI?

Akdoğan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kabinede yer alacağı iddiasına da cevap verdi. Akdoğan 'MİT Müsteşarı ile ilgili spekülasyonları doğru bulmuyorum ben. Çok ciddi bir görev, çok ciddi çalışmaların önemli çalışmalar içinde olan bir insan. Bu tür spekülasyonlar ciddi sorunlar doğurabilir ilerde. Yoksa Hakan Fidan çok değerli bir arkadaşımız. Çok farklı konularda tecrübe kazanmış bir arkadaşımız birçok göreve layıktır. Ama bu tür spekülasyonların içine sokulması bundan sonraki görevlerinde sıkıntı doğurabilir. Ben bu tür konularda adının geçirilmesini doğru bulmuyorum' dedi.

GÜL ÇİFTİNİN AÇIKLAMALARI

Ben prensip olarak cumhurbaşkanlığı makamını eleştiri konusu yapmak polemiklerin içine çekmeyi doğru bulmayan bir insanım. Toplumun her kesiminin üstünde lideri olarak görmesi gereken çok önemli bir makamdır. Bu yüzden makamda kim olursa olsun, bu tür polemiklerin içine çekilmesini doğru bulmam. Abdullah Bey, AK Parti ailesinin bir ferdidir, kurucusudur, önemli misyonlar yüklenmiş bir insandır. Bundan sonraki süreçte de Sayın Gül'ün varlığını önemsiyorum ve onun yıpratılmaması, polemiklerin içine çekilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Onun için bu sorunuza cevap vermeyeyim. Bu biraz kim seviniyor kim üzülüyor... Bize yakın olan insanlar üzülüyor mu seviniyor mu biraz buna bakarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

'NE ÇOCUĞUM NE YENİ YETMEYİM'
Genç isimler ve yeni yetmeler eleştirilerine cevap.

Ben bu sürecin çok hassas olduğunu, partinin bütünlüğünü korumanın her şeyin üzerinde bir hassasiyet olduğunu ve büyük badireleri, büyük zorlukları partinin bütünlüğünü koruyarak aştığımızı söyledim. Bu süreçte de genel başkan değişiyor, başbakan değişiyor, kongre yapıyoruz, herkesin gözü bizim üzerimizdeyken bu tür polemikler yapılmasını ben doğru bulmadığımı söyledim. Bülent Bey'le ilgili bir takım şeyler soruldu. Bülent Bey'in söylemlerinde ben söylemlerindeki bütünlüğe bakarım ve bir problem algılamıyorum şeklinde daha uzlaşmacı söylemler içine girdim. Ama Twitter'da bazı arkadaşlarımız arasında bir takım tartışmalar oldu. Ama bunlar dönüp dolaşıp bana delege ediliyor maalesef. Ben kendi kendime bir şey söylemem. Partimizin ilgili kurumları hangi politikayı geliştirirse, hangi duruşu geliştirirse, Sayın Genel Başkanımız ortaya hangi kriterleri koyarsa ben bunları elbette AK Partili bir konuşanı olarak bir sözcü olarak bunları dile getirmek durumundayım. Ben bunları dile getirdiğimde başkasını eleştiremeyenler, dönüp beni eleştiriyorlar. Oysa ben kişi bazında bakmam, ben yeni Türkiye idealini savunurum. Bu ideale ve Tayyip Erdoğan'a kim karşıysa ben ona karşı olurum. Benim temel yaklaşımım budur. İsim bazında hiç kimseye karşı olmam hiç kimsenin de yanında olmak gibi bir derdim yoktur. Bu bir siyasi hedef, siyasi amaç meselesidir. Ben 45 yaşındayım. Ne çoluk çocuğum, ne de yeni yetmeyim. Birçok insanın bulunmadığı süreçlerin içinde bulunan bir insanım. Genç katagorisine girmiyorum. Bu tür yakıştırmaları ben üzerime almıyorum. Bunlardan rahatsızlık duyan arkadaşlar olabilir. Parti büyüklerimizden birileri beni kastederek bir şey söylüyorlarsa bundan da çok alınmam doğrusu.

'TÜRKİYE BUNU YAPMAK DURUMUNDAYDI'
Ahmet Davutoğlu'na yapılan eleştirilere cevap

Türkiye'nin dış politikasını doğru okumak gerekir. Türkiye 10 yıl önce bölgesel bir güç olarak algılanıyor muydu? Sözü dinlenen bir ülke miydi? Türk pasaportu, Türk lirası ne kadar itibar edilen bir paraydı? Bugün bunların hepsi daha iyi durumdaysa, Türkiye takımlarıyla, lideriyle dizileriyle örnek alınan bir ülke haline geldiyse Türk dış politikasını ben yerden yere vurmayı doğru bulmam. Bir takım sıcak hadiseler yaşandı. Bu konularda büyük ülkeler nasıl sallandılar? Suriye konusunda tek tek bütün ülkelerin duruşlarını masaya yatıralım. Dik durabilen, sözünün arkasında durabilen bir Türkiye vardı. Böyle bir süreçte Türkiye bunu alternatifini yapabilir miydi? Mesela Suriye meselesinde kapılarını kapatabilir miydi? Esad'ın yanında durabilir miydi? O yüzden Türkiye bir takım zorluklar yaşandıysa da bunu yapmak durumundaydı. Reel politika ile normatif politikayı bir arada götürebilmektir mesele.

'ATOM KARINCA GİBİ'

İran meselesinde birileri istiyor diye biz farklı tavır tanınabilir miydik? Burada Türkiye ne süper güçlerin dediğini yaptı ne de tamamen kendisini izole ede bir davranış sergiledi. Orta yolu buldu. Siz kendinize yabancılaşmaya başlarsınız ve artık başka bir şeye dönüşürsünüz. AK Parti başka bir şeye dönüşmediği için 12 yıldır iktidarını koruyabiliyor. Ben burada bir başarısızlık görmüyorum. Davutoğlu atom karınca gibidir, gece gündüz çalışır. Muhalefete bakın kaç miting yaptılar, adamlar sözlü açıklama yapmaktan üşendiler yazılı açıklama yapıyorlar. Bunların yanında AK Parti'nin her bir ferdi kat ve kat hepsinden üstündür. Dış politikada eleştiri her zaman olmalıdır. Ama dış politikada başarısızlık söylemini kabullenmiyorum doğruda bulmuyorum.

'UCUZ HESAPLAR'

Cumhurbaşkanlığı devir-teslime kadar gidecek olan süreçte görev süresi tartışmasına Akdoğan 'Burada en kritik başvuru Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvuruydu. Partilere bakan ilgili savcılık orası çünkü. Bu da bu konuda yapılan itiraz üzerine kararı vermiştir başbakanlığının devam ettiğine karar vermiştir. Bunlar küçük hesaplardır, sandıkla koltuktan düşüremedik böyle bir oyunla üç günlüğüne koltuktan düşürebilir miyiz? Bu ucuz hesaplar bunlar. Sizin gücünüz varsa sandıktan koltuktan düşsün diye uğraşırsınız. Ben bunlara çok itibar etmiyorum. Romantik yaklaşımlarını doğru bulmuyorum, Sayın Davutoğlu gerçekçidir' cevabını verdi.


'SABOTAJ GİBİ DEĞERLENDİRİLEBİLİR'

Akdoğan Lice'deki heykel gerilimini sabotaj olarak değerlendirdi. Akdoğan 'Çözüm süreci önemli bir aşamaya gelmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimi buna ivme kazandırdı. Selahattin Demirtaş'ın aday olması sembolik açıdan önemliydi. Sürekli hasım olarak gördüğünüz bir devletin başına aday oluyorsunuz. Sistemi reddetmek yerine entegre olmaya çalışıyorsunuz. Yüzde 10 gibi oy alması da çözüm sürecinin mimarı olan Erdoğan'ın yüzde 52 gibi oy alması da destek anlamına geldiğinden sürece ivme kazandıran bir anlam taşıdı cumhurbaşkanlığı seçimi. Umutlar bu kadar artmışken istenmeyen hadiseler çıkıyor. Sabotaj gibi de değerlendirilebilir bu. Örgütün içinde küçük çeteler oluştuğunuz gösteriyor bu. Bu demokrasi ile olmaz silah üzerinden bunu yapmalıyız yaklaşımı. Çözüm sürecinde Öcalan'ın yaptığı çağrıların arkasında duruyor gibi gördük Kandil'i. Bunlar yapılırken bu yaşanan olaylar bir tezatlı oluşturuyor ve bir kırılganlık üretiyor. Bunlardan kaçınmak gerekir. Süreç var diye devlet burada şiddet olaylarına tolerans gösterecek diye bir şey olamaz. Dayatmalar fiili durumlarla oldu bittiler ile bir yere varılamaz. Örgütün gerginlik üzerinden bir yere varmaya çalıştığını görüyoruz. Bu yüzden kontrollü gerginlik denebilecek zaman zaman tansiyonu yükseltecek bir takım hadiselerinde yaşandığını kendi kitlesini bu gerginlik üzerinden beslemeye çalıştığını da görüyoruz. Lice'de daha önce yaşanan olayları da ben bu şekilde değerlendiriyorum. Bu eylemsizlik sadece terör eylemlerini kapsamamalı, asayiş olayları da bunun içinde değerlendirilmelidir. Örgüt bunu da kastetmelidir' dedi.

KANDİL'LE GÖRÜŞME

Sürecin sahibi Sayın Bakan Beşir Atalay'ın nezaretinde bu süreç devam ediyor. Kendisi söylüyorsa bu doğrudur yani. Bunun içini dolduracak birimlerde ona bağlı birimlerdir. İstihbarat örgütleri herkesle görüşürler. Ama bunun ötesinde başka bir takım birimlerin faaliyeti olacaksa onu ilgili ve yetkili kişilerin değerlendirmesine bırakmak gerekir.

'YUMUŞAMA OLURSA ÇOK HIZLI GERÇEKLEŞİR'

Evde dönüş ve yasal düzenleme açıklaması

Bunu daha önce yaşadık. Bir siyasi şova dönüştürülmeseydi Habur sabote edilmeseydi orada bir süreç devam edecekti. Aslında sürekli bir takım dönüşler oluyor. Her hafta 5 kişi 10 kişi iniyor. Mesele silah bırakma ilk adım. Silah bırakma fikriyatı oluşmaya başladı. Bu bence silahın bırakılması kadar önemli bir aşamadır. Burada bu dönüşler şu andaki yasayla da yapılabilmektedir zamanın ruhu önemlidir insanların genel kabulü önemlidir. Burada bir yumuşama olduğu taktirde bu çok hızlı gerçekleşebilir. Ama toplumsal bir kabul olmazsa sürekli gerginlik olursa bu işleri yapmak zor olur. Ben bu noktada ümitliyim.

VESAYETÇİ ODAKLARLA MÜCADELE

Burada vizyon belgesinde ortaya koyduğu hassasiyetler çok önemli. Bu hassasiyetler çerçevesinde bir takım adımlar atacaktır. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı daha etkili olacaktır, Tayyip Erdoğan gibi siyasi ağırlığı fazla olan bir kişi oraya oturduğunda daha etkili olacaktır. Sayın Başbakan'ın belirlenmesinde elbette Tayyip Erdoğan, vizyon belgesindeki temel hassasiyetlere sahip onu taşıyabilecek onunla uyumlu çalışabilecek bir kişiyi önemsemiştir. Bunlardan birisi elbette vesayetçi odaklar mücadeledir, çözü sürecidir, yeni anayasadır vs. Başbakan veya genel başkan olacak kişinin temel parametreleri diye elbette partinin kabulü diye onu gördük. Halka hitabeti konusunda da dün spontane yaptığı bir konuşmada da gördük, herkesi etkileme gücü var. Diğeri de bir mücadele azmi ruhu olması. Bir kavganın parçası olabilmek siyasette önemli bir donedir. Burada vesayetçi odaklarla mücadelede, bu mücadeleci ruh önemlidir ve Davutoğlu'nda bu vardır. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı olduğu için biraz daha halk ön plana çıkabilir. Artık sembolik köşesine çekilmiş, vesayetçi yapının temsilcisi soğuk ruhlu bir makam değil, halkı kucaklayan bir anlayış ön plana çıkacaktır. Vesayetçi odaklarla mücadelenin sadece hükümetin meselesi olmadığı devlet olarak bir pozisyon üretmek, ortak bir politika, devletin bütün birimlerinin ortak bir duruş sergilemesi noktasında cumhurbaşkanının tavrı çok etkilidir. Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığında bu uyumun ortak bir duruşla bu mücadeleye katkıda bulunmanın daha da artacağına inanıyorum ben.

Siz Tayyip Erdoğan'ın artık danışmanı olmayacaksınız.

Milletvekili ve genel başkan danışmanıyım ben.

'GÜÇLERİ YETMEZ'

Bu inandırıcı bir söz değil. Siz miting yapabilecek olsaydınız 10 Ağustos'tan önce yapardınız. Ortaya bir aday çıkardınız ve desteklemediniz. Buyursunlar yapsınlar ama yapamazlar güçleri yetmez. Bir kaybet-kaybet ilişkisine girdiler ve ciddi bir ideolojik travma yaşıyorlar. Bunların önce durumu doğru algılaması lazım. Seçim akşamı açıklama yapıyorsunuz kazanan kişiyi tebrik etmek yerine kendimizi bir sorgulayalım yerine halkı eleştiriyorsunuz. Öncelikle milletin tercihine iradesine saygı duyacaksınız ve kendinizi sorgulayacaksınız. Biz seçimin ertesi günü toplantı yaptık; nerede yanlış yapıyoruz, hangi şehirde hangi sebepler etkili oldu. Biz diğer partileri kendilerinden daha fazla analiz ediyoruz. Kazanan rakibini tebrik edemeyen bir liderin, ağzından her türlü hakaret eksilmeyen lider kavgacı olmuyor, Tayyip Erdoğan'a yükleniyorsunuz.

MUHALEFETİN TAVRI

Tayyip Erdoğan ne yaparsa yapsın muhalefetin tavrı değişmiyor. Görüşmek istiyorsunuz kapılar kapanıyor, telefonla arıyorsunuz cevap gelmiyor, kazanıyorsunuz tebrik edilmiyorsunuz. Sürekli elini uzatan bir Tayyip Erdoğan var; öbür tarafta elini geri çeken, köprüleri atan bir muhalefet var. Bu muhalefete baktığınızda yeni bir durum olmayacak gibi görünüyor. Ama Tayyip Erdoğan kişilik olarak aynı insandır. Cumhurbaşkanlığında daha üst perdeden bütün siyasi partilere daha farklı nazarla bakan bir kişi olacaktır. Her seçimden sonra biz yeni bir sayfa açıyoruz ama muhalefet tarafından kirletiliyor. Muhalefet partileri yaşadıkları siyasi krizleri isimleri değiştirerek veya popülist bir takım tavırlarla aşmaya çalışıyorlar.

KÖŞK'TE NELER YAPAR?

Resepsiyonlar var, yurtdışı bir takım programlar var Eylül ayı içinde uluslararası toplantılar var. Burada cumhurbaşkanı ve başbakanın uyumu çok önemlidir. Erdoğan ve Davutoğlu uyumu Türkiye için büyük şans olacaktır. Ülkemiz için yeniden hayırlı olsun.


10 yıl önce