|

Erdoğan: Korkaklar geleceği inşa edemez

Başbakan Erdoğan 1915 taziyesi için, "Tarihinin esiri olanlar gelecekteki tarihini yazamazlar. Sahte korkulardan kurtulamayanlar geleceğini inşa edemez" dedi. Erdoğan, "Eskiye ait tartışmalar artık yerli yerine oturdu" dedi.

YENİSAFAK.COM.TR
00:00 - 29/04/2014 Salı
Güncelleme: 11:48 - 29/04/2014 Salı
Yeni Şafak
Erdoğan: Korkaklar geleceği inşa edemez
Erdoğan: Korkaklar geleceği inşa edemez

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada bazı tarihi olayların 100. yıl dönümlerine yaklaşırken, bu korkuları ve bu korkuların bir tehdit aracı olarak kullanılmasını artık masaya yatırmaları, bu korkuların üzerine artık cesaretle gitmeleri gerektiğini belirterek, "Tarihle ve tarihin gerçekleriyle yüzleşmek, sadece bizim, sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, milletimizin yapacağı bir yüzleşme değildir. Bunu sadece bizim yapmamız yetmez" dedi.

"Biz geçmişin ağırlıklarından, prangalarından, zincirlerinden cesaretle kurtuluyoruz. Geçmişin korkularını tek tek söküp atıyor, Türkiye'nin önündeki korku duvarlarını yıkıyoruz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birbirimize karşı korkuları, kini, nefreti çoğaltmayı bırakalım, birbirimizin acılarını anlamaya çalışalım. Biz Türkiye olarak buna hazırız. Bizim korkumuz yok. Büyük devletlerin, büyük milletlerin korkusu olmaz. Bizim de korkumuz yok. Çok büyük acılar çekmiş bir millet olarak yeryüzündeki her milletin, her ferdin acılarını anlarız, acı çekenlerin hissiyatını çok iyi biliriz. Biz tarihi aydınlatmaya hazırız. Biz ortak acıları paylaşmaya ve anlamaya hazırız. Korkmadan, çekinmeden, sıkılı yumruklarla değil, tokalaşarak konuşmaya hazırız. Büyük bir devlet, büyük bir millet olarak tarihinden ve istikbalinden korkmayan bir ülke olarak bir asır önceki hadiselerin aydınlatılmasını isterken, acıları paylaşırken, karşı taraftan da bunu görmeyi arzu ederiz. Umut ediyorum ki gerek Ermenistan devleti gerek Ermeni diasporası bizim bu yürekli adımımızı görür, aynı yürekli, aynı cesur tavrı onlardan da görür ve bekleriz. Biz geçmişin acı hatırası, geçmişin acıları üzerine değil; umut, barış dostluk, dayanışma üzerine bir gelecek inşa etmek istiyoruz. Bu yolda bizimle yürüyen herkesle biz de yürürüz. Bir kez daha 99 yıl önceki hadiselerde hayatını kaybeden tüm Osmanlı vatandaşlarına taziyelerimizi ifade ediyor, Rabbim bize ve hiçbir millete, bu tür acılar yaşatmasın diye dua ediyorum."

"Alman Cumhurbaşkanı kendine yanlış anlatılanları ifade etti"

Erdoğan, dün Alman Cumhurbaşkanı'nın kendisiyle konuştuğu şeylerden sonra ODTÜ'ye gidip, garip garip şeyler konuştuğunu, kendisine yalan yanlış neler öğretilmiş, anlatılmışsa onu ifade etiğini kaydetti. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bunu bizimle paylaştığın gibi aynen o şekilde ODTÜ'de yansıtsana. Ama üzüntü veren ne biliyor musunuz, ODTÜ'de ona evsahipliği yapanların gerçekleri ona söylememeleri, bu ülkede bunların olmadığını söylememeleri. Almanya'da Ali'siz Alevilik denilen bir olay var, yani ateist bir anlayışın, zihniyetin, Alevilik kisvesi altında ve kendilerinin de desteklediği bir yapı var, sen bu yapıyı Alevilik olarak bize yansıtıyorsun. Türkiye'de böyle bir Alevilik yok. Türkiye'de siz hiçbir Aleviye, 'Sen Müslüman değilsin' diyemezsin, dediğin anda seni tersler. Ama Aleviliği farklı yaşar. Ama Almanya'daki bir kısım, ufak, avuçiçi bir grup var, bu grubu Almanlar destekliyor, -Almanya'ya gittiğimde de bunu konuşacağım kendileriyle-onların diliyle gelip burada konuşuyorlar. Bu yakışmaz. Hele hele bir devlet adamına, devlet adamlığına bu yakışmaz.

Kendisiyle yaklaşık 2 saat başbaşa olduk, beraber yemek yedik, o yemekte bunları açık açık konuştuk, kendilerine anlattık. İşin asıl sahibi biziz. Kendisine somut örnekler verdik. Bu somut örnekleri bir kenara koyup da eğer Almanya'da sana anlatılanları gider orada konuşursan, 'güçlü bir iktidar var, güçlü bir hükümetsiniz, güçlü bir hükümet olarak bunlardan niye korkuyorsun, çekiniyorsunuz.' Böyle bir çekinme, korku yok, nereden çıkardın dedik."

Kendisine "Ülkemizin içişlerine karışılmasına asla tahammül edemeyiz" dediğini aktaran Erdoğan, "Sadece onu orada kullandı; ne dedi? Yani 'Bu içişlerinize karışmak gibi anlaşılmasın ama...' Biz ama ile çok çektik. Onun için bizim ama ile uğraşacak halimiz yok. Onun için devlet adamlığının gereği neyse, onu yapmak lazım. Herhalde hala kendisini rahip zannediyor. Çünkü rahipti bir zamanlar. O anlayışta bakıyor. Olmaz. Bunlar çirkin şeyler, çirkin gelişmeler ve bunları bütünüyle anlattık.

Almanya'da 8 vatandaşımız öldürülüyor, bunun hesabını veremeyenler gelip de bize akıl vermesinler. O aklı kendilerine saklasınlar. Türklerin evleri kundaklanıyor, bu evleri yakanlar ırkçılık saikiyle bunu yapanların hesabını Almanya soramıyor, gelip bize akıl veriyor. Sen o aklı kendine sakla." diye konuştu.

Mısır'daki idam kararları

"Şimdi de çok çok önemli, hayati bir konuyu, sizin şahsınızda, ekranları başında ve dünya televizyonları olarak, bizi takip edenlere özellikle buradan seslenmek istiyorum. Vicdanı sızlayan bir insan olarak seslenmek istiyorum. İdama karşı çıktığını söyleyen ülkelere ve o ülkelerin yöneticilerine sesleniyorum. 'Ben insanım' diyenlere sesleniyorum. Dünya siyasi liderlerine sesleniyorum" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kardeş ülke Mısır... 3 Temmuz'da seçilmiş hükümete karşı yapılan askeri darbenin ardından, yüzde 52 ile seçiliyor. Haklarını arayan insanların tutuklanmasını ve idamla yargılanmalarını büyük bir kaygıyla takip ediyoruz. 529 kişi hakkında 20 dakikada mahkeme idam kararı vermişti. Bunların 492'si müebbet hapse çevrildi ama 37'sinin idam kararı onaylandı. Maalesef bu kararların ardından, 683 kişi hakkında da 9 dakikada bu defa idam kararı alındı. Dünyanın ilgisizliği, hatta Mısır'daki darbeyi susarak onaylaması ne yazık ki bu pervasızca kararlarda teşvik edici rol oynadı.

Ülkemdeki Gezi olaylarında bize karşı tavırlar takınanlara, başta yazılı ve görsel medya olmak üzere, sosyal meyda olmak üzere onlara özellikle sesleniyorum:

Orada 12 tane ağacın yeri değiştirilmişti. Bundan dolayı Türkiye'yi birbirine katmak isteyeceğinizi zannediyordunuz. Peki burada 529 insanın idamına suskun kalmanızı, ardından 683 idama suskun kalmanızı siz neyle ifade edeceksiniz? Bunu hangi insani duygularla izah edeceksiniz? Onlar insan değil mi? Ey Doğan Grubu şimdi ne diyeceksin, ey Ciner Grubu şimdi ne diyeceksin? Aynı çizgide hareket edenler, siz şimdi ne diyeceksiniz? İsim vererek konuşuyorum. Çünkü, medyanın da bir namusu olmalıdır, onun da bir namusu olmalıdır. Dün Alman Cumhurbaşkanına da söyledim: Hani AB üyesi ülkelerde idam yasaktı. Hala AB'den ciddi bir çıkış görmüyorum. 'Olamaz böyle şey' diyor, tamam da ne olamaz? Hangi eylemi yaptı AB üyesi ülkeler? Varmı bir ses? Yok. ABD'de var mı böyle bir ses? Yok. Rusya da var mı böyle bir ses? Yok. Diğerlerinde var mı böyle bir ses? Yok. Ama Tayyip Erdoğan veya AK Parti konuştuğu zaman, 'işte bunlar Müslüman oldukları için böyle konuşuyorlar' ucuzluğuna gidiyorlar. Bu iş bu kadar kolay değil. Eğer insanın değeri varsa, bunu kim olursa olsun ortaya koymak zorundasınız. Benim için Ukrayna'da öldürülen de aynıdır, Mısır'da öldürülen de aynıdır. Çünkü burada bir zulüm varsa...

'Evet zalimler için yaşasın cehennem' diyoruz. Türkiye olarak bizim bu zalimlerin yanında yer almamız mümkün değil. Biz bu zulüm kokan Mısır yönetimi ile beraber dost olmamız mümkün değil. Bunu içimde konuşmuyorum; düşünerek, inceleyerek, istişare ederek ve kanım donarak söylüyorum. Bunu söylemezsem, bunun hesabını Allah'a veremem, insanlığa bunun hesabını veremem. Bugün vicdan adına konuşacağız, bu makamlarda konuşacağız. Eğer Türkiye olarak biz yalnız kalacağımıza da inansak, burada tavrımızı net olarak ortaya koymamız lazım. CHP ne der, MHP ne der, buna mı bakacağız? Veya BDP ne der? buna mı bakacağız? Yoksa biz, hakimler hakimi ne der? buna mı bakacağız? Bu idam edilenler insan mı öldürdüler? Hayır. Sadece sandıktan çıktılar ve sandıktaki o haklarını korumak istediler. 'Onların ki bir özgürlük mücadelesi değil ama silahla dağlarda gezenler özgürlük mücadelesi veriyorlar.' Böyle bir mantık, anlayış olamaz. Onun için Türkiye, onurlu şahsiyetli duruşunu yerine getirmek zorundadır. Yaptığımız budur ve yapmaya da devam edeceğiz."

10 yıl önce