|

İstanbul'u bahçe yaptık

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Gezi Parkı olaylarına ilişkin,"Çevre duyarlılığı olan, bir kamu malına zarar verebilir mi?" dedi. Bozdağ, tam 2 milyar fidan diktiklerini ve İstanbul'u bahçe gibi yaptıklarını söyledi.

İha
00:00 - 7/06/2013 Cuma
Güncelleme: 23:52 - 7/06/2013 Cuma
Yeni Şafak
İstanbul'u bahçe yaptık
İstanbul'u bahçe yaptık

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AK Parti Kocaeli İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Burada Gezi Parkı olayları ile ilgili açıklamalarda bulunan Bozdağ, İstanbul'u bahçe gibi yaptıklarını belirterek, "İstanbul'da Sayın Başbakanımız belediye başkanı olmadan önce çöp yığınlarını herkes gördü mü? O zaman çevre bilinci yok muydu Türkiye'de? Niye çıkıp da bu şeylerle alakalı bir şey yapmadılar? Susuzluktan her yer adeta benzinlik gibi su istasyonlarıyla dolmuştu. Çöplerden dağlar vardı İstanbul'un göbeğinde, çöplerden dağlar. Neredeydi çevre bilinci? Haliç nasıldı? Orada oturup bir bardak çay, kahve içebiliyor muydu orada insanlar o kokudan? Biz İstanbul'u bahçe gibi yaptık, bahçe. Sadece İstanbul'u değil, AK Parti'nin olduğu bütün belediyeler bahçe gibi oldu adeta" dedi.

Türkiye'nin dağlarında, taşlarında çevre konusunda önemli adımlar attıklarını ifade eden Bozdağ, 2 milyar fidan diktiklerini söyleyerek şöyle konuştu:

"Tam 2 milyar fidan dikmişiz. 800 milyon, 3 yaş ve üzerinde fidan dikmişiz, ağaç dikmişiz. Türkiye'nin dağlarında taşlarında her yerinde, çevre konusunda en önemli adımları biz atmışız. Çevreyi biz böyle koruduk. Baktığınız zaman yine aynı şekilde Büyükşehir Belediye Kanunu''na baktığınızda, bunun bir çevre boyutu olduğu çok açıktır. İmar bütünlüğünü sağlayan, aynı gözle, aynı kalemle bütün, gölünü kentini bir gören bir yaklaşım, şehir merkezindeki anlayışı köye taşıyan, köyleri şehirleştiren bir çevre ve şehircilik anlayışını biz hayata geçirdik. Gezi Parkı olayına baktığınızda aynı şeyi göreceksiniz. Biz Taksim'de çevrecilik anlayışının gereğini yapıyoruz. Bir yandan tarihimize, kültürümüze sahip çıkarken, öte yandan Taksim'i insanlarımız için daha uygun bir çevreye dönüştüren, oradaki ulaşımı ortadan kaldırıp tamamen o alanı yayalaştıran, tamamen insanların hizmetine sunan bir anlayışı biz oraya getirip koyuyoruz."

Çevreyi koruyalım diye başlayan olayların insanların öldüğü noktaya gelmesinin oldukça vahim olduğunun altını çizen Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Vurmak, kırmak, yakmak, yıkmak, mala cana zarar vermek çevreyle ilgili bir şey mi?. Burada yapılan şeyle AK Parti'nin çevre konusunda ortaya koyduğu anlayışların eksikliğinden kaynaklanan bir şey olmadığı çok açık. Hukukun içinde herkes toplantısını, gösterisini yapacak. Aksi taktirde kamu düzeni ortadan kalkar. Kamu düzeni ortadan kalktığı zaman da hiç kimse rahat edemez. Herkes huzursuz olur. Onun için kamu düzeni olacak ki, herkes gösterisini de, toplantısını da, eleştirisini de doğru bir şekilde yapsın. İnsanlar hukukun dışına çıktığı zaman, kendileri karşılarında hukuku bulurlar. Şimdi bakıyorsunuz, vurmak, kırmak, yakmak, yıkmak, mala, cana zarar vermek çevreyle ilgili bir şey mi? Bunun çevrecilik duyarlılığıyla bir alakası var mı? Belediye halk otobüsleri yakılıyor. Çevreci birisinin yapabileceği bir iş mi bu? Çevre duyarlılığı olan, bir kamu malına zarar verebilir mi? Bu aracın yanmasıyla çevreye ne büyük zararlar verir. Hadi para kısmına acımıyorsun, milletin malı zarar görüyor acımıyorsun ama çevre konusunda duyarlıysan, bu aracın yanmasının çevreye verdiği zarara bak. Parke taşlarını, kaldırım taşlarını söküp söküp atıyorlar. Nereye atıyorlar, Başbakanlığa atıyorlar. Yahu bu Başbakanlık milletin başbakanlığı. Polisin araçlarına atıyorlar, bu araçlar bu milletin araçları. Polisin aracı ama bizim, hepimizin vergileriyle alınan araçlar bunlar. Ambulansları yakıyorlar, ambulansları tahrip ediyorlar. Bu ambulanslar bu milletin araçları, bu milletin sağlığına hizmet ediyor. Şimdi ambulansları yakacaksınız, polisi taşlayacaksınız, polisin araçlarını taş yağmuruna tutacaksınız, sonra bu insanlar çevreci olacak. Böyle bir şey olabilir mi? Herkes elini vicdanına koymalı. Bu başkomiserimizin şehit olmasında, iki tane insanımızın hayatını kaybetmesinde, yüzlerce insanımızın çoğunluğu polis olmak kaydıyla yaralanmasında, sokakları terörize etmek isteyen iftiralarla, yalanlarla kaos ortamı yaratmak isteyen kesimlerin, mesuliyeti var mıdır, yok mudur? Bu olaylardan dolayı, bu ölümlerden dolayı vicdani bir sorumlulukları, insani bir sorumlulukları, hukuki bir sorumlulukları var mı yok mu? Herkesin kendisine sorması lazım. Çevreyi koruyalım diye başlayan işlerde, insanların öldüğü noktaya gelmesi oldukça vahim bir durum. Onun için herkesi şapkasını önüne koyup bir kez daha düşünmeye davet ediyorum" dedi.

Biber gazının zorunlu olmadıkça kullanılmaması gerektiğini söylediklerini belirten Bozdağ, zaruret olduğunda zaman zaman buna başvurulduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

"Polis insanların güvenlik tedbirlerini alırken, bir takım elinde enstrümanlar var. Bunları zaman zaman kullanıyor. Biz biber gazının insanlarımızın zorunlu olmadıkça kullanılmaması gerektiğini, Sayın Başbakanım dahil hepimiz söyledik. Herkes söylüyor. Zorunlu olması ve başka bir çare olmaması dahilinde kamu düzeni sağlanması için böyle bir şey dünyanın her yerinde de oluyor. Bakarsanız Amerika'da Wall Street olayları oldu orada gördük. Paris'te insanlar sokağa çıktı orada gördük. İtalya'da olaylar oldu gördünüz. Almanya'da olaylar oldu gördünüz. Dünyanın her yerinde kamu düzeni ve kamu ihlal edildiğinde, başka çareler kalmadığında, belli sınırlar ölçüsünde tedbirler alındığı görülüyor. Bu konuda uygulamalardan bir tanesi de bu ama Türkiye'de bu noktada zaruret olmadıkça bunun kullanılmaması gerektiğini hükümet olarak zaten söylüyoruz. Ama zaruret oldu başka bir çare de kalmadı, daha da kötü olabilecek bir durum olduğu zaman, tedbir olarak zaman zaman buna başvurulduğu da görülüyor."

[

11 yıl önce