Kapatılan DTP'nin son Genel Başkanı Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un, DTP'nin kapatılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra milletvekillikleri düştü. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, milletvekilliği düştükten sonra dün sabah Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne giderek ifade verdi. Türk, kendisiyle ilgili suçlamaları kabul etmeyerek, PKK'nın propagandasını yapmadığını söyledi.
Anayasa Mahkemesi tarafından DTP'nin kapatılmasına ilişkin kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasının ardından milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılan eski DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifade verdi. Duruşmaya, Türk ve Tuğluk'un avukatı Mehmet Nuri Özmen katıldı.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Türk'e İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/40 esas sayılı talimat ve evrak ekindeki iddianameyi okudu. Türk iddianameyi dinledikten sonra yaptığı savunmada suçlamaları reddetti. Türk, kesinlikle PKK'nın propagandasını yapmadığını ifade ederek, 40 yıla yakındır siyaset ile uğraştığını ve 5 dönem boyunca milletvekili yaptığını hatırlattı.
Ahmet Türk, bir siyasetçi olarak ülke sorunlarına ilişkin çalışmalar ve konuşmalar yaptığını ve bundan daha doğal bir şey olmadığını dile getirdi. Türk, konuşmalarına bir bütün olarak bakılmasını isteyerek, “Ülkede uzun süredir devam eden şiddet ve çatışma ortamından çıkılması, bu ortamdan ülkenin kurtulması için başka yerlerde konuşmalarım olduğu gibi iddiaya konu konuşmamda da tahlil ve tespitler yaptım. Bütün amacım barışçıl bir süreç için çaba göstermektir. Tüm Türkiye'nin tartıştığı bir konu ile ilgili ben de siyasetçi olarak görüşlerimi bildirdim. Ülkede silahların susması için aydınlarla, sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yaptım. Amacım buydu. Ben bir siyasetçi olarak yaşanan bu süreçle ilgili suskun kalamam” dedi.
Türk, “Sayın” kelimesini kullandığından dolayı suç işlendiğinden bahsedildiğine vurgu yaparak, “Sayın” kelimesinin tek başına suç olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Türk, savunmasının devamında suçsuz olduğunu ve beraatına karar verilmesini talep etti. Daha sonra mahkeme heyeti, zorla hazır edilmesi hususunda yazılan müzekkerenin iadesi için Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine müzakere yazılmasına kararı vererek, mahkemelerince başka bir işlem kalmadığını ve talimat evrakının ikmalen mahalli mahkemesine iade edilmesine oybirliği ile karar verdi.
“Sadece düşüncelerimi açıkladım” diyen Türk şöyle devam etti: “Ülkede silahların susması için Hükümet de aydınlarla değişik sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapıyor. Uzun süredir siyaset ile uğraşıyorum. Genel olarak nazik bir üslup kullanırım. Bütün amacım demokratik ve çağdaş bir ülke için çabalamaktan ibarettir. Kesinlikle suçsuzum. Beraatımı talep ediyorum.” Mahkeme, talimat evrakının ikmalen mahalli mahkemesine iade edilmesini karar verdi.
Türk gibi milletvekilliği düşen Aysel Tuğluk da mahkemeye ifade verdi. Hakkında 4 ayrı dava bulunan Tuğluk, bu konularla ilgili yaptığı savunmada iddiaları reddetti. Tuğluk, 1999 ve 2005 yılları arasında İstanbul'da Asrın Hukuk Bürosu'nda avukat olarak çalıştığını hatırlatarak bu sürede terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın da avukatlığını yaptığını ifade etti. Tuğluk Öcalan'a avukatlık yaptığını hatırlatarak, “Davalarına girdim ve kendisi ile değişik zamanlarda görüşmelerim oldu. Hukuksal problemleri ile ilgili açıklamalar yaptığım doğrudur. Ancak basın toplantısı düzenlemek, özel olarak demeç vermek gibi bir durum olmamıştır” diye konuştu. Suç ve suçluyu övmek iddiasıyla ilgili de ifade veren Tuğluk, milletvekilli olduğu dönemde Kürt sorununun çözümü için bazı tespit ve önerilerde bulunduğunu söyledi. Mahkeme heyeti, sanık hakkındaki zorla getirme müzakeresinin iade edilmesi için Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne müzakere yapılmasına karar vererek, duruşmanın 6 Nisan 2010 tarihinde devam edilmesine karar verdi.
