|

Erdoğan: Kırdıklarım varsa özür dilerim

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Teke Tek Özel'de Fatih Altaylı'nın sorularını cevapladı.

Ajanslar
00:00 - 2/06/2013 Sunday
Güncelleme: 16:48 - 2/06/2013 Sunday
Yeni Şafak
Erdoğan: Kırdıklarım varsa özür dilerim
Erdoğan: Kırdıklarım varsa özür dilerim

"Şehir müzesinin dışında, İstanbul'a milli kütüphane de düşünüyoruz.

O milli kütüphane de Rami Kışlası olacak"

- "Şu anda zaten Rami Kışlası diye bir kışla kalmamış. Bizim elimizde onun

röleveleri var. Biz, bunları ihya edip, burayı bir milli kütüphaneye çevirip,

2-3-4 milyon, ne kadar alabiliyorsa cilt eseri buraya sığdıralım"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şehir müzesi dışında, İstanbul'a milli kütüphane de düşündüklerini belirterek, "O milli kütüphane de Rami Kışlası olacak. Şu anda zaten Rami Kışlası diye bir kışla kalmamış. Bizim elimizde onun röleveleri var. Biz, bunları ihya edip, burayı bir milli kütüphaneye çevirip, 2-3-4 milyon, ne kadar alabiliyorsa cilt eseri buraya sığdıralım" dedi.

Başbakan Erdoğan, HaberTürk TV, Bloomberg TV ve Show TV ortak yayınında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.

"Taksim'deki olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, Gezi Parkı'nı, Türkiye'de bilmeyen çok sayıda insan bulunduğunu, ancak bu durumun kullanılarak bazı şehirlerde olaylar çıktığını dile getirerek, "Bunların hiçbirinin demokrasiyle filan alakası yok. Gezi Parkı'ndaki sökülen sökülen ağaçlarla alası yok ki orada da, kesilen ağaç değil sökülen ağaçlar var. İki tane de kesilen ağaç var" dedi.

Erdoğan, Gezi Parkı'nın geçmişte Topçu Kışlası olduğunu hatırlatarak, Topçu Kışlası'nın mimarisinin Lütfi Kırdar'ın valilik ve belediye başkanlığına kadar sürdüğüne, belli bir bölümü yıkılarak Taksim Stadı olarak kullanıldığına değindi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, Gezi Parkı'nın rölevelerinin önüne geldiğini, o günkü merkezi yönetimin kendisine destek vermediğini ve bu işi yüklenmediğini, vazgeçtiğini ifade eden Erdoğan, başbakan olduğunda önüne gelen projeyi "nefis" şeklinde tanımlayarak, "Burada biz böyle bir eseri kazandırırsak Taksim'e, bir defa hem orada yeşili büyük oranda kullanırız, yeşilin yanında tarihi ve kültürü yeniden kazanırız ve bir de yayalaştırmayı yapacağız. O da benim belediye başkanlığı dönemi hedefim. O yayalaştırmaya başladık. Bir başka hedefim daha var, AKM'yi yıkmak. AKM'yi de yıkalım diyorum çünkü yan tarafta boşluk var, tüm bunlarla oraya biz şimdi mevcut AKM'nin dışında çok büyük bir kültür merkezi yapalım. Şu anda bunun içindeki sahne kültürü çok zayıf. Bizim burada yapacağımız eserle dünyadaki en ileri mimari noktadaki teknoloji nerede kullanılmışsa, sahne, seslendirme vesaire nerede kullanılmışsa, biz bunu kullanarak böyle bir eser yapalım. Hatta Mete Caddesi boyunca o mimariyle de uyumlu yapalım. Baroksa barok, daha başka mimariyse o Taksim Meydanı'nda güzel bir esere sahip olalım" diye konuştu.

Erdoğan, Taksim'de tarih-kültür, çevre, yayalaştırma ve AKM ile meydana getirilecek yeni estetikle yeni yapılanma kazanılacağını belirterek, projeye ilişkin, "Tarihi bir eser var. Nasıl yapılacağı noktasında bir şey yok. 2011 öncesinde biz buradaki yıkılmış, yerle yeksan edilmiş olan, CHP zihniyetinin yıktığı bu eseri yeniden dikeceğiz diye yola çıktık. 2011'de açıkladığım çılgın projelerden biri de buydu" dedi.

3. Boğaz Köprüsü'nde bugün protesto olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti

"Geçen bir televizyon programında izliyorum. '358 bin ağaç kesilecek' diyor adam. Sen bunu neye göre söylüyorsun? Kim sana bunu dedi. Öyle bir rakam yok, ben işin içindeyim, bizzat takip ediyorum. Bu bölge ağırlıklı olarak, ağaç kesimi veya sökümü denilen yerlerin dışında maki, makinin ötesinde kömür ve taş ocakları. Bölge, şu anda bu adımla güzelleşecek. Havalimanı ve 3. Köprü projeleriyle o alanların tamamen, aynı zamanda tanzimini getiriyor. Bu düzenlemeyle birlikte oralar tamamıyla yeşile kavuşacak. Oralar, orman içinden 3. köprü otobanının geçtiği yollar haline gelecek. Havalimanı çevresi aynı şekilde çok çok farklı güzelliklere kavuşacak. Üçüncü bir proje daha var. O da 'Kanal İstanbul'. Bunu, buraya yapmamızın sebebi de, her iki taraf Asya, Avrupa güzelleşecek. Burada çevreciliğin en ileri noktada uygulaması yapılacak. Buradaki mesele, Taksim'de, aslında Gezi Parkı olayı, AVM olayı da değildir. Buraya AVM yapılabilir mi? Ben bunu alışveriş yeri diye söylerken, üstünde otel, rezidans gibi şeylerin olabileceğini söyledim. Bir de şehir müzesi olayını telaffuz ettim. Niye? Çünkü İstanbul'da ciddi bir şehir müzemiz de yok. Şehir müzesinin dışında İstanbul'a milli kütüphane de düşünüyoruz. O milli kütüphane de Rami Kışlası olacak. Şimdi bunlar, buna da kıyamet koparırlar. Şu anda zaten Rami Kışlası diye bir kışla kalmamış. Bizim elimizde onun röleveleri var. Biz, bunları ihya edip, burayı bir milli kütüphaneye çevirip, 2-3-4 milyon, ne kadar alabiliyorsa cilt eseri buraya sığdıralım."

Erdoğan, ?Hilton'un önündeki parkla ilgili kavga verdiğini ifade ederek, "Orayı bizden alıp Hilton'a katmak için çok mücadele edildi ama biz olmaz dedik. Bu konuyla ilgili maalesef başka bir belediye, sınırları içerisinde olduğu belediye, bu işe yeşil ışık yakmıştır. Büyükşehir belediyemize 'Burada herhangi bir yapılanma istemiyorum' dedim" diye konuştu.

Koç Üniversitesi'nin bulunduğu yerin, daha önce 10 yaş grubu üzeri orman olduğunu, bu konuda mücadele yürüttüğünü dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"O üniversite yapılamazdı. O üniversiteyi yaptılar. Bunlar çevreci geçinenler güya... Onun patronajını üstlenenler de o üniversiteyi oraya yaptılar. Ben cezaevindeyken, dönemin Cumhurbaşkanı 'Bunu engellemek isteyenler şimdi nerede?' dedi. O konuşma durur hatıralarımda. Biz, davayı devam ettirdik, sonunda devlet kazandı. Şu anda burası bizde. Alacağımız ücretin mahkemede mücadelesi sürüyor. Bakın çok enteresan. Şu anda elimde bir metin var. Bu metin, bu üniversitenin rektörü tarafından gönderilmiş bir metin. 'Değerli öğrenciler, şehirdeki olağanüstü durum itibarıyla bu haftasonu verilecek sınavlara katılamayacak bütün öğrenciler, sağlık raporu getirmeksizin, önümüzdeki günlerde açıklanacak başka bir tarihte telafi sınavı alabileceklerdir. Selam ve sevgilerle'. İsim ve rektör. Şimdi, Zekeriyaköy nere, Taksim nere? Bu okulun öğrencilerinin ciddi bir kısmı yatılı. Şimdi bu yazıdan ben, farklı şey anlıyorum. Bu nedir? 'Siz, bu eylemlere katılabilirsiniz'. Bu demektir. Çünkü aynı şeyi ODTÜ'de, Ankara'da yaşananlarda gördük. Aynı şeyi maalesef Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinde gördük. Burada, üniversite yönetimlerinin de öğrencilerine hakim olamayışları noktasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Olay farklı yerlere bir şekilde çekiliyor. Olması gereken, eğer bir demokrasi mücadelesiyse demokrasi mücadelesi sandıkta verilir. Demokrasi mücadelesi meydanları yakıp yıkarak, kırıp dökerek verilmez."

"Bütün olumsuzluklarına rağmen, MHP bu işin içine bulaşmadı hatta hatta BDP de bu işin içine bulaşmadı.

CHP, ortada bu şekilde yalnız kaldı"

- "Burada (Taksim'deki olaylarda) aşırı uçlar var. Projede bir defa kesinlikle CHP'nin onayı var"

- "1 Haziran 2013 tarihinden 2 Haziran 2013 saat 11.00'e kadar gerçekleşen, yaklaşık 24 saatte, 89 polis aracı, 42 özel araç,

4 otobüs, 18 belediye aracı, 4 bize ait bina, 94 iş yeri, 1 konut, 1 polis merkezi, çok sayıda otobüs durakları, bunların hepsi yakılıp

yıkıldı, kırıldı, döküldü"

- "Partimin tabanı da 'Ne oluyor? Biz bunlara karşı sessiz mi kalacağız?' diye, sürekli bizi onlar da aradılar. Biz hepsine sükunet telkin ettik"

"'Başbakan artık diktatör olmaya başladı. Çok sertleşti. Çok şöyle oldu, böyle oldu vesaire' Kusura bakmayın da siz köşenizden,

yazılarınızla bize bu kadar saldırır hakaret ederken, biz de sesimizi biraz yükseltelim"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim'deki olaylara ilişkin olarak, "Bütün olumsuzluklarına rağmen, MHP bu işin içine bulaşmadı hatta hatta BDP de bu işin içine bulaşmadı. CHP, ortada bu şekilde yalnız kaldı" dedi.

Başbakan Erdoğan, Habertürk kanalında yayımlanan Fatih Altaylı'nın sunduğu "Teke Tek Özel" programında yaptığı konuşmada, polisin aşırıya gittiği yönündeki eleştirileri yanıtladı.

"Polis burada biber gazı vesaire kullanmak suretiyle aşırıya gitmiştir" şeklinde açıklama yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Polis dün ise bunların hiçbirini yapmadı. Yani minimize oldu iş. Peki ne yaptılar? Polisin araçlarını gereçlerini yaktılar" dedi.

Fatih Altaylı'nın, "Gündüz saatinde orada olanlar sıradan insanlardı. Büyük bölümü kadınlardı. Arada marjinal gruplar da vardı, yüzde 15 yüzde 20, yüzde 10. Saymam mümkün değil ama çoğu doğru düzgün insanlar vardı. Bu doğru düzgün insanlar, gayet günlük hayatta her gün karşınızda olanlar, belki hiç bir siyasi mensubiyeti olmayanlar, belki de hayatında ilk defa bir yere çıkmış insanlar da vardı. Onlar marjinal grupları engellemeye çalıştılar. Gece onlar evlerine dönünce ortam birden bire farklı gruplara kaldı. Oradaki bütün kitle aynı kitle değildi" şeklinde araya girmesi üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi bütün kitle aynı kitledir diye bir iddianın içinde değiliz. Biz oranın ortaya koyduğu sebep netice ilişkisine bakıyoruz. Bu sebep netice ilişkisinde ortaya çıkan netice çok önemli. Toplum psikolojisinde, kitle psikolojisinde öyle bir durum söz konusudur ki; oradaki bir azınlık icabında çoğunluğu alır sürükler götürür. İşte CHP Genel Başkanı oraya kadar çıkıp gelmeye çalıştı. Ne yaptı? Orada kendisi beklediği havayı bulamadı. Kabullenmediler. Çünkü olayın bir farklı şeyi vardı. Olmadı. Kadıköy'ü iptal etti ondan sonra oraya çağrı yaptı. İlginç olan şey şu; bu işi körükleyenlerin arasında başından itibaren onları görüyorsunuz. Ben bu arada bütün olumsuzluklarına rağmen mesela MHP bu işin içine bulaşmadı, hatta hatta BDP de bu işin içine bulaşmadı. CHP, ortada bu şekilde yalnız kaldı."

Olaylarda toplu taşıma ve polis araçlarında oluşan maddi hasara ilişkin resimleri gösteren Erdoğan, "Burada aşırı uçlar var. Projede bir defa kesinlikle CHP'nin onayı var. Mesela şimdi bu protesto eylemlerindeki hasarlara bakıyoruz, şu anda aldığım resmi rakamlar bunlar, bu resmi rakamlarda, 1 Haziran 2013 tarihinden 2 Haziran 2013 saat 11.00'e kadar gerçekleşen, yaklaşık 24 saatte, 89 polis aracı, 42 özel araç, 4 otobüs, 18 belediye aracı, 4 bize ait bina, 94 işyeri, 1 konut, 1 polis merkezi, çok sayıda otobüs durakları, bunların hepsi yakılıp yıkıldı, kırıldı, döküldü. Bunlar yapıldı. Şimdi neyin karşılığında? Ne oldu da siz bunları yapıyorsunuz. Sizin seçim haklarınız mı elinizden alındı. Demokratik haklarınız mı elinizden alındı? Neden acaba bunlar oluyor. Bu sorunun cevabını Allah aşkına sizler bulabildiniz mi?"

Herkesin bir birine saygı duyması gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Toplu gösteri mi yapacaksın? Bunun hukukta yeri var. Müracaatını yaparsın, gösteri yerleri bellidir. Gidersin orada gösterini yaparsın. Yürüyüş mü yapacaksın? Yerleri bellidir, gidersin orada yürüyüşünü yaparsın. Bunlara mani bir hal yok. Bunları yapabilirsin ama bu toplumu bütün alanlar, yol geçen hanı değil ki. Ben istediğim yerde toplantı yaparım, istediğim yerde yürürüm, bu toplum hayatını tamamen sekteye uğratır. Siz kendiniz istediğiniz yerde istediğiniz şeyi yaparken toplumun katmanlarına saygı göstermeyecek misiniz? Onun için de bugün hakikaten gelişmiş toplumlarda, medeni toplumlarda bu işlerin hepsi belli bir yere bağlanmıştır" dedi.

Avrupa'da da benzeri olaylarda polisin güç kullanımına ilişkin örnekler veren Erdoğan, "O olaylarda polis bizdeki gibi müdahalenin altında kalmıyor. Çok daha ileri müdahaleler yapıyor. Dün ben Almanya'daki müdahaleleri gördüm. İngiltere'de biliyorsunuz, nasıl yere yatırıyorlar, nasıl müdahale ediyorlar onları da gördünüz. Benzer şeyler bizde de oluyor. Gönül tabi olmasını istemez ama bunlar her yerde insanın olduğu her yerde maalesef olan şeyler" dedi.

Yenikapı ve Küçükyalı'da da dev bir alan yaptıklarını kaydeden Erdoğan, bu alanlarda miting, konserler yapılabileceğini, iş mekanlarının olduğu bölgelerde ise oradaki esnafa, tüccara vatandaşa zarar verecek olaylara fırsat vermemek için gerekli tedbirleri almanın devletin görevi olduğunu vurguladı.

"Başbakan artık diktatör olmaya başladı..."
"Bir kısım insan da biz dışlanıyor muyuz hissine sahipler" diyen Altaylı'nın "Galatasaray Spor Kulübü taraftarı olmasını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bugüne kadar konuşmadım. Galatasaray Stadı'nı biz yaptık. Açılışına gittim. Bu açılışta belli bir grubun başlatmasıyla yuhalandık. 400 trilyon para harcamışız ve 'Ülkemizin dışarıda temsil kabiliyeti güçlü olan bir kulübüne böyle bir stat yakışır' demişim ve arkadaşlarıma bu talimatı vermişim, bu stadı yapmışız. Şu anda 1 numaralı stat Türkiye'de orası bu da Galatasaray Kulübü'nün kullanımında. Aynı şey mesela spor salonlarında, İstanbul'da Sinan Erdem, Ankara'da Arena; buralarda bakıyorsunuz belli bir ideolojik grup... Bu gruplar hizmet veriyorsun, bu hizmete rağmen size her türlü hakareti yapıyorlar. Hakaret bir hak mıdır? Marifet iltifata tabidir. Biz size hizmet veriyoruz. Bu hakareti yaparken bir de onların güç aldıkları siyasiler de köşe yazarları, vesaireler de 'Başbakan artık diktatör olmaya başladı. Çok sertleşti. Çok şöyle oldu, böyle oldu vesaire' Kusura bakmayın da siz köşenizden, yazılarınızla bize bu kadar saldırır hakaret ederken biz de sesimizi biraz yükseltelim. Bu da insanın biraz kendi yapısıyla alakalı bir konu. Üstelik benim de kendime göre fıtratımda bazı şeyler var. Siz oradan yazıyla bana vuracaksın, çakacaksın, biz bu kadar hizmeti yapacağız, biz de bunun karşısında sessiz duruacağız. Ben dilsiz değilim. Ben de burada konuşacağım."

-(Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemler) Olay parkla alakalı bir olay değil. Olay tamamiyle ideolojik"

- " İstanbul zaten AVM konusunda doyuma uğramış durumda. İstanbul'un en büyük

sıkıntısı şu anda rezidans ve oteldir"

- "Taksim Cami'si Maksim'in arkasına yapılacak. Arkasındaki alanın tamamına"

- "Ben insanımı seviyorum. Alkolik olmasını istemiyorum. Bunu bu kadar güzel bir

şekilde anlatarak, bunu bir hakaret olarak telakki etmemesi lazım"

(Fotoğraflı)

İstanbul (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili ı"Olay parkla alakalı bir olay değil. Olay tamamiyle ideolojik. Bu ideolojik yaklaşım iktidarıma yönelik.. Aynı şekilde şu anda şahsıma ve önemlisi de İstanbul'da yaklaşan büyükşehir beldiyesi seçimleri var. 'Büyükşehir belediyesi seçimlerinde biz, AK Parti iktiadarından burayı nasıl alırız?' Bunun gayreti ve çalışması içindeler" dedi.

Erdoğan, HaberTürk TV, Bloomberg TV ve Show TV ortak yayınında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.

İktidarları döneminde 3 milyara yakın fidan ve çeşitli yaş gruplarında ağaç dikildiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu ana kadar 160 milli park yaptık. Hektarlarca alanda ve bunları yapmaya devam ediyoruz. Olay parkla alakalı bir olay değil. Olay tamamiyle ideolojik. Bu ideolojik yaklaşım iktidarıma yönelik... Aynı şekilde şu anda şahsıma ve önemlisi de İstanbul'da yaklaşan büyükşehir beldiyesi seçimleri var. 'Büyükşehir belediyesi seçimlerinde biz, AK Parti iktiadarından burayı nasıl alırız?' Bunun gayreti ve çalışması içindeler. Biz 3. havaalanını İstanbul'a yapıyoruz. Olayların bir yanı o. AK Parti'ye ne kadar oy kaybettiririz, Bunu nasıl başarabiliriz? Onun için siyasi bir şey. Mesela, burada benim şahsıma yönelik, hakaretler, yaklaşımlar vesaireler… Ben, bunlardan çekinmiyorum, bunlardan asla alınganlık falan da duymuyorum. Burada milletimin Başbakanına olan sahiplenişini de yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında görüyorum. Burada bir sıkıntı yok."

Halkın kendilerine görev verdiği sürece hizmete devam edeceklerini söyleyen Erdoğan, İstanbul'un içindeki havalimanının belli bir bölümü hariç, tamamen yeşil alana dönüştürüleceğini aktardı.

Erdoğan, Gezi Parkı'na AVM yapılacağı iddialarıyla ilgili soru üzerine, şöyle konuştu:

"İstanbul zaten AVM konusunda doyuma uğramış durumda. İstanbul'un en büyük sıkıntısı şu anda rezidans ve oteldir. Otel noktasında ciddi bir sıkıntımız var. İstanbul'a gelen kendisine yer bulamıyor. Bu da aslında bizim iftihar vesilemiz, yeter ki İstanbul'a gelen yer arasın, onlara imkan sunalım, böylece fiyatlar yükselsin bu da tabi İstanbul'un gelirini artıracak olan bir şeydir.

Orada, şehir müzesi olduğunu kabul edin. O zaman ne diyecekler? Ağaçlar sökülebilirse sökülecek. O sökülmenin yanında orada çok daha fazlasıyla ağaç hem yayalaştırma yapılan bölgeye dikilir hem içeriye, yani oranın avlu denilen yerinin içine. Taksim'deki ağaç sayısı artar ama eksilmez. Orada yayalaştırma yapıldığı yerle Gezi Pakı'nın olduğu yerde bir yükseklik var, kot farkı var. O kot farkınından sonra tekrar bir düşüş var. O kot farkı sıfırlanacak ve orada yeni bir alan kazanılacak. Mete Caddesi yani AKM'nin önünden giden cadde, orada otomobiller tamamen yerin altına alınacak. Cumhuriyet Caddesi aynı zamanda yerin altına alınacak, Asker Ocağı arka tarafta o da yine yerin altına alınacak. Dolayısıyla tamamiyle çevre yayalaşmış olacak. Yani artık anne baba Taksim Meyda'nına çıktığı zaman İstanbul'un hakikaten kendisi için önemli gezi alanını orada görmüş olacak. O tarih ve kültürle AKM'yle aynı şekilde yeni peyzaj ve düzenlemeleri o parkta görmüş olacak."

-Taksim'de cami projesi

Taksim'e cami yapılması projesine değinen Başbakan Erdoğan, "Taksim Cami'si Maksim'in arkasına yapılacak. Arkasındaki alanın tamamına" dedi.

Erdoğan, ilk defa açıkladığı projede Kilise Vakfı'yla görüşülerek, vakfın önündeki dükkanların kaldırılması konusunda adımlar atacaklarını kaydetti. Kamulaştırma bedelinin ödenmesi suretiyle projenin hayata geçirileceğini ifade eden Erdoğan, "Buradaki kiliseyi meydana çıkaralım istiyoruz. Kilise meydana çıksın, öbür tarafta cami. Bizim medeniyet anlayışımız çok açık net bir görüntüsü olacak. Orada böyle bir güzelliği de kazanabiliriz" diye konuştu.

-AKM'nin yerine AVM yapılacak iddiası

Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yıkılarak AVM yapılacağı yönündeki eleştirilerin daha önce birçok projede yinelendiğini hatırlatan Erdoğan, "Aynı şeyi Harbiye Kongre Merkezi'nde, Muhsin Ertuğrul'da da demediler mi? Benim adım Tayyip Erdoğan, biz bu yola çıkarken ne aldanan olacağız ne aldatan olacağız. Biz orada temeli attığımız günün tarihini veriririz ve o tarihte de AKM'yi bitiririz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de gerçek anlamda bir kültür merkezi eksikliği olduğuna dikkati çekerek, AKM'nin yerine yapılacak opera binasının, emsalleri içinde önemli bir yerde olacağını söyledi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'e bu konuda talimat verdiğini anlatan Erdoğan, "Bunun içinde, bin 500 olmasın, 3 bin, 3 bin 500... Böyle içeride bir düzenlemesi olsun. Ses akustiği hiçbir yerle mukayese edilemeyecek güzellikte ve güçte olsun. Böyle bir adımı atalım diyoruz. Bunu en kısa zamanda Kültür ve Turizm Bakanıma talimatımı verdim. Onlar şu anda yapılmakta olan çalışmaları durdurdular ve en kısa zamanda da orada bunu yapıp adımını atacağız" ifadelerini kullandı.

-Alkol düzenlemesi

Erdoğan, "iki ayyaşın yaptığı kanun" sözüne yönelik soru üzerine şunları söyledi:

"Ben o zaman başka bir şey söyleyeceğim. Men-i Müşkirat Kanunu çıktığı zaman meclis başkanı kimdi? Şimdi bunu söyleyenler, bu toplumda bizim 'Laf ola' diye söylenen, iki kişinin hazırladığı diye söylenen bir şeydi. Orada bir defa, iki kişinin imzası yoktur ki. Kim bilir kaç kişinin imzası vardır?. Büyük ihtimalle orada Gazi'nin imzası da yoktur. Gazi, meclis başkanıydı ama imzası yoktur, kaldırılmasında da. Fakat, Men-i Müşkirat Kanunu çıktığında da yine meclis başkanı Gazi Mustafa Kemal'di. Bunlar konuşuyorlar ama atıyor. CHP'nin şu andaki parlamentosu çok talihsiz bir kadro. O, grup çok talihsiz bir grup. Yani bunlar siyaseti falan bilmiyor. Hala, o bulundukları yerin atmosferi içinde yürüyorlar."

-"Soruyorum: Bu toplumun içerisinde değerlerine saygı isteyen anne-baba, affedersin, kızının, birilerinin kucağında oturmasını ister mi? Ama bu toplumun içerisinde bunlar yapılıyor ve birileri de bunu teşvik ediyor"

-"(Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylar) Bazı medya grupları var ki bunların yanında yer aldı. Öyle gazeteler oldu ki maalesef köşe yazarları özellikle, atılan başlıklarla provokatif çağrılar yaptılar. Onlar kendilerini biliyor"

-"Ben, yüzde 50 olarak bu ezme hakkını kendimde görmüyorum ama sen sen yüzde 7'yle, yüzde 13-14'le, yüzde 21'le ezme hakkını buluyorsun. Ben, herkes birbirine saygı göstersin diyorum"

İstanbul (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Soruyorum: Bu toplumun içerisinde değerlerine saygı isteyen anne-baba, affedersin, kızının, birilerinin kucağında oturmasını ister mi? Ama bu toplumun içerisinde bunlar yapılıyor ve birileri de bunu teşvik ediyor" dedi.

Erdoğan, HaberTürk TV, Bloomberg TV ve Show TV ortak yayınında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.

ABD ziyaretine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, serbest ticaret anlaşması konusunda ABD Başkanı Barack Obama'nın olumlu bir yaklaşım gösterdiğini söyledi.

Cumhuriyetçiler tarafından çalışma yürüteceklerini ve onlardan olumlu sinyal aldıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şu andaki iktidar, ABD ve AB arasındaki konuda bizi kesinlikle dışarıda bırakma durumunda değil. Biz zaten Gümrük Birliği üyesi olduğumuz için serbest ticarette bu işin dışında kalmamız mümkün değil. Çalışmaların, anlaşmaların içinde yer alacağız. Sayın Obama da 'Bizim burada sizden kopuk birşey içine girmemiz sözkonusu olamaz, sizlerle beraber bu çalışmada olacağız' dedi."

Erdoğan, "Beklediğinizi buldunuz mu?" sorusuna, "Yüzde 100 demesek de büyük oranda belli bir neticeye kavuşturduk. Gittiğimizden çok daha ileri bir konuma taşıdık" yanıtını verdi.

-"Bütün medya dersek, haksızlık yaparız"

Taksim Gezi Parkı'ndaki olayların medyada yer alma şekliyle ilgili, "Siz de medyayı suçluyorsunuz. Medya nerede hata yapıyor? Biz, kimseye yaranamayan noktadayız" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Yok canım, yarananlar var, yaranmayanlar var. Bütün medya demeyelim. Bütün medya dersek, haksızlık yaparız. Bazı medya grupları var ki bunların yanında yer aldı. Öyle gazeteler oldu ki maalesef köşe yazarları özellikle, atılan başlıklarla provakatif çağrılar yaptılar. Onlar kendilerini biliyor. Biz bunları okuduğumuz anda 'Biz nereye gidiyoruz' dedik. Ben bir şeyler duydum. Aracı reklam kurumları, gazetelere, televizyonlara reklam vermiyormuş. Böyle bir şey olabilir mi? Bu tabii bir defa medya grupları için bir sıkıntı, onun ötesinde bir de ülkenin ekonomisi açısından sıkıntı. Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu artırdığı bir dönemde siz kalkıyorsunuz, bunu, adeta provake ediyorsunuz. Arkadaşlara 'Bu kuruluşlar kimdir, nedir, hangi kuruluşlar şirketlerin reklamları verilmesi, yayımlanması noktasında bir ambargo uyguluyorlar tespit edin' dedim. Gereği neyse, biz de gereğini yaparız. Başıboş bırakamayız bu işi. İdeolojik davranmak suretiyle o iş gruplarının, holdinglerin reklamını vermiyor. Bu, 'Biz yeri geldiği zaman kalkarız, bu şekilde müdahale ederek, dünyada Türkiye'nin itibarını ekonomik noktada sarsabiliriz'e tekabül ediyor. Böyle bir şeyi nasıl yaparsın ya? Böyle bir yetkin yok."

-"Devletin bir metrosudur, içinde de ahlak kuralları denilen bir şey vardır"-

Başbakan Erdoğan, "Yıllarca ezilen biz ve bizim gibiler oldu" diyerek, Suadiye'de Kur'an kursunda eğitim gören kız çocuklarının marketten alışveriş yaparken terbiye dışı ifadelere maruz kaldığını aktardı.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Böyle bir yaklaşım tarzı olamaz. Bir anda belli ilçelerimizde, belli yerlerin tavrı değişiyor. El kol hareketleri... Bunu zaman zaman bize de yapıyorlar. Çirkin el kol hareketleri de yapıyorlar. Bazen biz bunlara katlamak zorunda kalıyoruz. Biz, bu ülkenin başbakanıyız. Bana o el kol hareketini çirkince yapamazsın. Hele hele bir bayan olarak hiç yapamazsın çünkü yakışmıyor. Ama biz buna katlanıyoruz. Şimdi bu ülkede bunca zamandır bunlara katlanan bir topluluk var ve topluluk şu anda inandığı siyasi değerler noktasında yüzde 50 almış. Yüzde 50 oy aldığı halde birileri hala 'Biz sizi yine ezmeye devam edeceğiz' diyor. Ezmemesi lazım. Ben, yüzde 50 olarak bu ezme hakkını kendimde görmüyorum ama sen sen yüzde 7'yle, yüzde 13-14'le, yüzde 21'le ezme hakkını buluyorsun. Ben herkes birbirine saygı göstersin diyorum. Şu anda biz kimin giyimine kuşamına karışıyoruz."

Ankara'da metrodaki "Edepli davranın" anonsunu değerlendiren Erdoğan, her yerin kendine has bazı kuralları olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Burası devletin bir metrosudur, içinde de ahlak kuralları denilen bir şey vardır. Bu ahlak kurallarını aşarak, birilerini tahrik etmek suretiyle böyle bir şey yapılırsa, bu anons bana göre doğaldır, tabiidir. Bundan niye kaçıyoruz? Buna karşı çıkıyor bir grup, onlar da kalkıp daha sonra orada toplanmak suretiyle, ellerinde alkoller, malkoller. Bu iş değil ki. Soruyorum: Bu toplumun içerisinde değerlerine saygı isteyen anne-baba, affedersin, kızının, birilerinin kucağında oturmasını ister mi? Ama bu toplumun içerisinde bunlar yapılıyor ve birileri de bunu teşvik ediyor. Biz de diyoruz ki 'Kardeşim, bunu, bu şekilde yapmayın, bu kurallara dikkat edin'. Birisiyle kalkarsın aynı bankta yan yana oturursun, sohbetini yaparsın, şudur budur vesaire, detayına girmeye gerek yok. Siz de bir yere kadar saygıyla karşılarsınız. Tayyip Erdoğan olarak ben karşılamam, ayrı mesele. Ben inanıyorum ki bu toplumun içerisinde yüzde itibarıyla kahir, ekseriyeti, karşılamaz. Buna rağmen söylenen herhangi bir şey yok.

Dolmabahçe'de Başbakanlık Ofis'e gittiğimde ofisimin önünden Kadıköy'den gelenlerin durumunu görüyorum. Bütün bu durumları gördüğüm zaman, bunlar benim aslında kendi değerlerimle uyuşan şeyler değil. Buna rağmen 'Toplumumun insanıdır, ben onun giyimine, yaşamına, şusuna, busuna karışamam' diyorum ve saygı gösteriyorum ama aynı saygıyı da ben ondan istiyorum."


11 years ago