|

Erdoğan'dan "rejim tehlikede" diyenlere cevap: Buyrun sandığa

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Rejim tehlikede" diyenlere grup toplantısında cevap verdi. Erdoğan, "Bu iş ideolojilerle çözülmüyor, çözülmez. Ve bunun bedellerini bu ülke ağır ödedi. Bu oyunu tekrar tezgahlamak isteyenler şunu bilsinler ki bu ülke, bu millet artık bu oyuna gelen değil, bu oyunu bozan olacak. " dedi.

Aa
00:00 - 17/04/2007 вторник
Güncelleme: 14:20 - 17/04/2007 вторник
Yeni Şafak
Erdoğan'dan "rejim tehlikede" diyenlere cevap: Buy
Erdoğan'dan "rejim tehlikede" diyenlere cevap: Buy

Erdoğan, Ak Parti TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, Aksaray'da trafik kazasında hayatını kaybeden çocukların ailelerine ve öğretmenlerine başsağlığı dileyerek başladı. "Millet olarak yüreklerimiz yanmıştır. Acımız büyüktür" diyen Erdoğan, tüm Türkiye'ye de başsağlığı diledi.


Duble yol projelerinin ne kadar önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, bu projeyi sonuna kadar devam ettireceklerini bildirdi.

Erdoğan, eski cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Türkiye'nin dünyaya açılımına bir öncü olarak önemli katkıları bulunan, ülkemizi adeta sıçratan Turgut Özal'a Allah'tan rahmet diliyor, hatırasını saygıyla, hürmetle yad ediyorum" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, yoğun bakımda bulunan TBMM Başkanvekili Ali Dinçer'e acil şifa dileklerini ileterek, "CHP'ye, grubumuz adına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum" dedi.


-"MANİDAR TOPLANTI"-


Erdoğan, bugünün tarihinin 17 Nisan 2007 olduğunu hatırlattı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi tarihinin en manidar toplantılarından birisini daha yaptıklarını ifade etti. TBMM'nin, millet iradesinin tecelligahı olarak, Cumhuriyeti kuran ve yaşatan asil iradenin kalbi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:


"Buradaki her söz, her karar, Türkiye'nin ruhuna, çıkarlarına, Türk milletinin iradesine, taleplerine ve özlemlerine uygun olmalıdır. Bugüne kadar grup toplantılarımızın hepsinde, bütün vurgularımızın özeti Türkiye olmuştur.


Hangi ülke meselesini ele alırsak alalım, bu kürsülerde her zaman, 'her şey Türkiye için' şiarımıza uygun mesajlar verdik. Türkiye'nin bütünlüğünü her şeyin üzerinde tuttuk ve her şeyden çok önemsedik. İstişarelerimizi, icraatlarımızı, yaptığımız hukuki reformları, milletimizin ali menfaatlerini esas alarak gerçekleştirdik. Milletimizi, Cumhuriyetimi, ülkemizi hukuk devletimizi birlikte güçlendirdik. Bu birliktelik sayesinde Türkiye'nin haysiyetine sadakatle sahip çıktık ve ülkemizin, halkımızın itibarını şerefle yücelttik, yüceltmeye devam ediyoruz.


Varlığımızı, her zaman milletimize hizmetle anlamlandırdık. Milletimizle birlikte yürüttük. İkbal arzusuyla değil, ihtiraslarla değil, aklı selimle, aşkla heyecanla, sabırla, metanetle, vakarla Türkiye'nin iradesini temsil ettik. Yola çıkarken milletimize söz verdiğimiz gibi, bu büyük ülkenin hem aklı hem vicdanı olmaya çalıştık. Şimdi, 70 milyon insanımızın selameti için Cumhuriyetimizin, demokrasimizin bekası için vereceğimiz kararı da aynı inançla vereceğiz. "


-CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ-


Milli irade adına Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanını seçeceklerini kaydeden Erdoğan, "Krizlerin değil, istikrarla büyümenin, kalkınmanın, refahın, huzurun, adaletin sürdürülebilir olmasını sağlamak üzere 11. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz" diye konuştu.


Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Türkiye'nin yakaladığı bu atmosfer, vehimlerle, niyet okumalarla gölgelenemeyecek kadar istikrar ve güven zeminine oturmuştur. Kim ne derse desin. . . Ülkemiz, bugüne kadarki kazanımlarıyla, içerde ve dışarda harekete geçirdiği büyük imkanlarla, ekonomik istikrar içindeki büyümesiyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu muasır medeniyet hedefine en yakın noktada bulunuyor. Bunun da altını çiziyorum. Kimse bunu gölgeleme gayreti içine girmesin. Bunu gölgeleme gayreti içine girenler, gölge altında kalırlar bunu bilsinler.

Cumhuriyetimizin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma noktasındaki düzenimizin güvence altında olduğunu, 70 milyon insanımız yürekten hissediyor ve bunu biliyor. İktidarımız döneminde Türkiye gücüne güç katmış.


Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümüne şimdiden büyük bir gurur içinde milletçe ulaşırken, yaklaşırken, bunu gölgelemek, insafla bağdaşmaz. Muasır medeniyet hedefinin, içe kapanmanın tam zıddı olduğunu Türkiye, dış politikadan ekonomik açılımlara kadar her zamankinden daha çok idrak etmiştir. "


-"REJİM TEHLİKEDE Mİ?"-


Erdoğan, Türkiye'den yabancı ülkelere başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde 22 yılda 335 resmi ziyaret; 2003-2006 yılları arasında ise 153 ziyaret yapıldığını söyledi. Bu ziyaretlerin Türkiye'nin ufkunu açtığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"1980-2002 yılları arasında ülkemize başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde 3003 ziyaret yapılmıştır. Buna karşılık 2003-2006 yılları arasında devlet ve hükümet başkanı olarak ülkemize yapılan ziyaret sayısı 130'dur. İşte budur, muasır medeniyet düzeyini yakalamak. İşte budur, Türkiye'nin iddiasına sahip çıkmak.

79 yılda Gayri Safi Milli Hasıla 181 milyar dolara ulaşmışken, biz 4 yılda bunun üzerine 219 milyar dolar koymuşuz. Ne olmuş rakam; 400 milyar dolar olmuş.

79 senede 181, 4 senede 219 milyar dolar. . . Allah aşkına soruyorum; rejimin tehlikede olduğu bir ülkeye, rejimin sıkıntılı olduğu bir ülkeye küresel sermaye gelir de girer mi? Ekonomik güç, böyle bir yükselme performansı ortaya koyabilir mi? Öyle bir noktadayız ki 4 sene öncesine kadar doğrudan yatırım son 10 yılda ortalama yılda 1 milyar dolar. İnsaf 1 milyar dolar. . . Geçen yıl geldiğimiz rakama bakıyorum, 20 milyar dolar. . . . Şimdi ise 3 ayda geldiğimiz nokta, 10 milyar dolar. Buyurun 3 ayda. . . İstikrar olmasa, güven olmasa, rejim tehlikede olsa bu ülkeye, bu gelir mi?

Sevgili kardeşlerim, sevgili vatandaşlarım, buradan 70 milyona sesleniyorum; başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmek ve konuşmak durumundayız. Bu iş ideolojilerle çözülmüyor, çözülmez. Ve bunun bedellerini bu ülke ağır ödedi. Bu oyunu tekrar tezgahlamak isteyenler şunu bilsinler ki bu ülke, bu millet artık bu oyuna gelen değil, bu oyunu bozan olacak.

Demokrasiye inanıyor muyuz, laik Cumhuriyete inanıyor muyuz, sosyal devlete inanıyor muyuz, hukuk devletine inanıyor muyuz? O zaman, bunun yeri sandıktır, sandıktır. . . "


-"AMAN YARABBİM MİLYONLAR FALAN. . . "-


Başbakan Erdoğan, 14 Nisan Cumartesi günü Ankara'da yapılan Cumhuriyet Mitingine de değinerek, şunları söyledi:

"Kim yaptı? Toplandılar, bir araya geldiler. Hayırlı olsun. Tamam bir demokratik hakkı kullandınız. Gazetelerde farklı farklı rakamlar. Aman yarabbim milyonlar filan. . . Milyon da çok basite indi. Aynen bizim 6 sıfır attığımız banknottaki milyonlar gibi. . . Ne kadar uçuk. . Herhalde bunlar bir alanının yüzölçümünden bihaber. . . Biz bu işin kompetanıyız. Ömrümüz bu işlerle geçti, ölçüp biçmekle geçti. Başka sermayemiz yok. Karadeniz Sahil yolu açılışına gelip bunu fotoğraflayıp koymuş olsaydılar, neyin ne olduğunu gayet iyi görürlerdi. 81 vilayetten bindirilmiş kıtalarla değil, tamamen o bölgenin insanlarının sevdasını aşkını ortaya koyduğu bir yürüyüştü o. . . İşte, gerçekleri ne kadar gizlerseniz gizleyin, ama siz Samsunlu, Ordulu, Giresunlu, Rizeli, Artvinli vatandaşıma bunu anlatamazsın,. Niye, çünkü yaşadı o görüyor. İlçesinden iline kadar bizzat gördü. "


-"ONU DA YANLIŞ ANLARLAR. . . "-


Dinleciyi locasından "Ordu burada" lafının atılması üzerine Erdoğan, "Şimdi onu da yanlış anlarlar ha. . . " karşılığını verdi.

Başbakan Erdoğan, çok farklı şeyler söylendiğini ancak milletin bunu yutmadığını ve yutmayacağını ifade ederek, "Çünkü bindirilmiş kıtalar farklıdır. Oranın bu işe inanmış, gönlünü koymuş insanlarıyla bu işi yapmak başkadır. Çünkü demokrasi bir gönül işidir. O gönlünü koymak, yüreğinin sesini duyabilme çok farklıdır" dedi.

Tüm demokratik eylemlere saygılı olduklarını ve rahat olduklarını belirten Erdoğan, "Bu rahatlığımızı da herkes görüyor. Bu noktada bir sıkıntımız da sözkonusu değil. Biz ülkemizin 2013 yılında yakalayacağı hedefi şu anda düşünüyoruz. Nedir o? Kişi başına milli gelirin 10 bin dolara çıktığı bir Türkiye. . . Hedefimiz bu. . " diye konuştu.

Kişilere değil, ilkelere bağlı bir parti olduklarını kaydeden Erdoğan, AK Parti'nin bu özelliğe sahip olduğunu vurguladı.

Erdoğan, "Biz, kişileri tabulaştırarak yola çıkmadık. Bizim farkımız bu. . . Biz ilkeleri benimseyerek yola çıktık. Farkımız bu bizim. Biz bu ülkede halka hizmetin ne anlama geldiğini çok iyi bilen bir partiyiz. Farkımız bu. . . " dedi.



-"BİLİYORLAR Kİ KENDİLERİNDEN BİRŞEY OLMAZ"-


Erken seçim isteyenlere, "(Bir an önce hesaplaşalım) Aceleniz ne? AK Parti daha çok yıpransın. O zaman iktidar olma şansınız da artar. Buna biraz da böyle bakalım. Biliyorlar ki kendilerinden bir şey olmaz" diyen Erdoğan, ülkenin her geçen gün daha da güçlendiğini söyledi.

Türkiye'de gelinen durumun rakamlarla ortada olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bütçe açığının yüzde 14'ten yüzde 1'e, kamu borç yükünün yüzde 78'den yüzde 45'in altına, ihracatın 79 yılda 36 milyar dolar iken üzerine 54 milyar dolar koyarak 90 milyar dolara ulaştırdıklarını kaydetti. Erdoğan, "Bunlar durup dururken olmuyor; heyecanla, sevdayla, çalışarak oluyor. Yoksa buralara gelemezsiniz. Bunu görmek için göz gerekir göz. . . Bazılarının gözü var ama görmüyor, dili var ama gerçeği, hakikati konuşamıyor. Kulakları var ama duymuyor.

Sıkıntı burada. . . " dedi.

Devletin borçlanma faizi olan nominal faizin yüzde 62. 7'den yüzde 19'a düştüğünü anımsatan Erdoğan, "Bakın bu yıl da piyasalar patladı. Dün 46 bin 600'lere çıktı. Biz bunu 10 binden aldık. Bunu biz konuşmuyoruz, piyasalar söylüyor. Burada göz boyamıyoruz biz. Hakikat, piyasa gerçeği bu. . . Hergün televizyonlar bunları cayır cayır geçiyor. İşte sandıklar bunu bas bas bağıracak" diye konuştu.


-ALMANYA GEZİSİ -


Erdoğan, gündemdeki konulara

değindi. Almanya gezisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Türk

vatandaşlarıyla yaptığı toplantıya yönelik şunları söyledi:

'Oradaki bir dernek, bütün diğer derneklere broşür göndererek, aynen

buradaki görüntünün bir başkasını güya sağlayabilmek için 'Başbakanın katılacağı

bu toplantıya katılmayın' diyor. Düşünebiliyor musunuz? Buradan belli çevrelerin

de desteklediği malum bir dernek... Kim için yapıyor bunu? Türkiye Cumhuriyeti

Başbakanının orada vatandaşlarıyla katılacağı bir toplantı için yapıyor. Peki ne

oldu? Oradaki o 5 bin kişilik kapalı salonu geldi o insanlar tıklım tıklım

doldurdu. Ee, şimdi bu nedir bu? Sen kendin gelmeyebilirsin. Gelme, o ayrı

mesele, ama kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının oraya gelmesine yönelik

olarak birçok çirkinliklerin içinde yer aldığı metinlerle birlikte, kalkıp da

oraya halkımızın gelmesini engellemeye yönelik böyle bir kampanyayı yapmanız

nasıl izah edilebilir? Bu kadar hakaretlerle... Benim şahsıma hakaret

edebilirsin, saygı da duymayabilirsin. Ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına saygı

duymak zorundasın. Bunun aksini yapamazsın.

Şahsımı Çankaya'da görmek istemeyebilirsin, bu senin hakkındır. Her türlü

şeyi söyleyebilirsin, bu da hakkındır. Zaten oraya çıkacak olanı sen

belirlemeyeceksin. Ya? Vekaleti almış olan Parlamento belirleyecek. Bunu da 10

kez nasıl belirlediyse, 11. kez yine aynı şekilde belirleyecek. Niye rahatsız

oluyorsun? Değişik bir uygulama yok. Peki bu rahatsızlığınız niye? Şimdi

çırpındıkça batıyorlar arkadaşlar. Daha da batacaklar.'


-'TEK SESLİ TÜRKİYE'DEN YANA OLMADIK'-


Demokrasinin; hazmedenlerin sistemi, laikliğin; tüm inanç gruplarına aynı

mesafede olanların sistemi olduğunu belirten Erdoğan, sosyal devletin; halkının

derdiyle dertlenenlerin devleti, hukuk devletinin ise hak ve hukuka saygısı

olanların devleti olduğunu söyledi.

Erdoğan, 'Kendi imtiyaz taleplerini siyasal sistemimizle, rejimimizle

özdeşleştirenler elbette farklı düşünme, bizim gibi düşünmeme ve düşüncelerini

hatta tepkilerini hukuk ve meşruiyet çerçevesi içinde dile getirme hakkına

sahiptirler' dedi.

Tek sesli bir Türkiye'den yana olmadıklarını ve olmayacaklarını kaydeden

Erdoğan, çoğulcu demokrasi anlayışları ve hukuk devletine olan inançlarının, tek

sesliliğe asla izin vermeyeceğini vurguladı.

'Bizim kulağımız kendi sesimizle dolu değildir' diyen Erdoğan,

'Başkalarının doğrularına, itirazlarına, taleplerine kulaklarımızı

kapatacağımızı bizden kimse beklemesin. Bize göre demokrasi, tam da 'evet'

diyenler ile 'hayır' diyenlerin birlikte yürüttüğü bir siyasal sistemdir.

İktidarımızın büyük reformlarla güçlendirdiği demokratik sistemimiz, ülkemizi bu

olgunluğa hamdolsun getirmiştir' görüşünü ifade etti.



-'MİTİNGİ DEMOKRATİK OLGUNLUK İÇİNDE KARŞILADIK'-


'Buradaki farklı siyasi eğilimler, ülkemin sağlıksız değil, aksine sağlıklı

olduğunun göstergesidir' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

'Ama bunu anlamayan ve istemeyenler olabilir. Türkiye'nin bu zenginliğini,

dışarıya iki Türkiye olarak yansıtmak, farklılıklarımızın altını ayrışma olarak

çizmek, tek tip düşünmeyi bir tehdit olarak sunmak, bu ülkeyi tanımamak,

Türkiye'yi anlamamaktır. Bunu kesinlikle reddediyorum: İki Türkiye yok, tek bir

Türkiye vardır. Demokratik çeşitliliğimize ve farklı fikirlere duyduğumuz saygıya

dışarıdan bakarak iki Türkiye resmi çizmek kimsenin ama kimsenin haddine

değildir. Bunu da bilsinler.

Cumhurbaşkanlığı tartışmalarıyla birlikte yapılan mitingi de Türkiye'ye

yaraşır, demokratik olgunluk içinde karşıladık. Öyle karşılıyoruz. Ama biz bunu

böyle karşılarken orada konuşanlar da onların karşısında düşünenleri böyle

karşılamaya mecburdurlar. Ha, 'Biz ne dersek' yok? Bizden farklı düşünenlerde

olabilir, onu hazmetmeleri lazım. İşte tek Türkiye'nin özelliği bu. Burada

demokratik nezaketi çiğneyen maksatlı yanlışları da gösterilen hassasiyetlerden

ayrı ele almalıyız. Biz hiç bir zaman apolitik, tek sesli bir toplum özlemi

içinde olmadık, olmayacağız. 70 milyon vatandaşımızla ülkemizin, vatanımızın,

bayrağımızın, istiklalimizin, cumhuriyetimizin, demokrasimizin, hukuk

devletimizin sahibiyiz, biz buradayız. Burada, bu ülkede kimse kimseye misafir

muamelesi yapamaz. Hepimiz, bu ülkenin bütün vatandaşları olarak ülkemizde ev

sahibiyiz ve hepimiz bir bütünüz. Buna inanmayanlar kendilerini çek etsinler.'


-'TÜRKİYE'YE ZARAR VERİYOR DEMEKTİR'-


Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar ne çektiyse kamplaşmadan,

kutuplaşmadan, ayrışmadan ve çatışmadan çektiğini ifade ederek, 'Bugün, kim

geçmişin bağnaz, kısır, dar polemiklerini sürdürmek istiyorsa, kim kutuplaşma ve

kamplaşmadan medet umuyorsa Türkiye'ye zarar veriyor, Türkiye'nin huzuruna birlik

ve beraberliğine gölge düşürüyor demektir' dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, 'Eğer bir yerde tahammülsüzlük varsa, orada demokrasi

olmaz. Hoşgörüsüzlük varsa orada huzur olmaz. Kısır çekişmeler varsa orada

gelişme, kalkınma, ilerleme olmaz. İşte bu yüzden AK Parti uzlaşmanın, sevginin,

birliğin, hoşgörünün siyasi adresi olmuştur' diye konuştu.

Partisinin ilkesinin tahammülle, uzlaşıyla, hoşgörüyle sevgi ve kardeşlikle

yoğrulan demokratik bir duruş sergilemek olduğunu belirten Erdoğan, bu yüzden

başından beri temel felsefelerinin, 'Kutuplaştırmayın buluşturun,

kamplaştırmayın kaynaştırın, ayrıştırmayın birleştirin, çatıştırmayın

uzlaştırın' esasları üzerine kurulduğunu söyledi. Erdoğan, 'AK Parti büyük bir

sosyal restorasyon hareketidir' derken bunu ifade ettiklerini bildirdi.


-'HEP NİYET OKURLAR VE ONA GÖRE HAREKET EDERLER'-


Erdoğan, şunları kaydetti:

'Ama siz kalkıp da eğer parlamento çatısı altında uzlaşma derken, kalkıp da

'her anlayışta, her fikirde bir yere varılacak derseniz' bu olmaz. O zaman çok

partinin bir anlamı var mı? O zaman parlamento çatısı altında, geçmişte olduğu

gibi bir tane parti olur... Tek partili dönemi yaşadık. Vali ondan, belediye

başkanı ondan, il başkanı ondan, her şey ondan. Bugünleri gördü Türkiye değil mi?

Gördü. İşte o zihniyet demokrasiyi kavrayamaz, tahammülsüz bir zihniyet. Bu

tahammülsüzlük artık aşılmıştır, dünyada böyle bir şey yok. Sıkıntıları da zaten

ondan geliyor. Niye? Milletle barışık değiller. Ayrımcı bir kafa yapısına

sahipler, sıkıntı bundan geliyor. Akşam söyledikleriyle sabah söyledikleri

birbirini tutmuyor. Düşüncelerinde istikrar yok. Bunlar iyi niyet okuyucu. Hep

niyet okurlar ve ona göre hareket ederler.

Ama bizler farklı bir hedefi kendimize tayin ettik ve o istikamette

yürüyoruz. Nedir o? AK Parti, devlet kurumları arasındaki ilişkilerin kurulması,

devletle milletin kaynaştırılması, toplumsal gruplar arasındaki yakınlaşmanın

sağlanması, milletin tüm farklılıklarıyla bir bütün olarak kardeşlik ruhunu

kazanabilmesi için tarihi bir misyon ortaya koyuyor. Eğer bugün bir gelişme varsa

bunun sebebi devletin kurumları arasındaki bu uyumdur. Eğer bir kalkınma varsa

bunun sebebi devlet millet kaynaşmasının büyük bir sinerji doğurmasıdır. Eğer

bugün demokratik bir olgunluk varsa bunun sebebi toplumsal kesimler arasındaki

duvarların yıkılmasıdır, kardeşlik ruhunun geliştirilmiş olmasıdır...'


-'POZİTİF KATKI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ'-


Başbakan Erdoğan, Türk demokrasisinin gelişmesi, anayasal sistemin

kökleşmesi için duyarlı, kapsayıcı bir siyaset izlediklerini söyledi. Bu

gelişmeden, normalleşmeden, duyarlılıktan rahatsız olanlar olabileceğini ifade

eden Erdoğan, sorumluluk bilinciyle duyarlılıklarını sürdürmeye, demokratik

rejimin gelişmesi için pozitif katkı yapmaya devam edeceklerini bildirdi.

Türkiye'ye 20 milyar dolar küresel sermaye ve 20 milyon turist gelmesinin

sebebinin, Türkiye'de rejimin sağlıklı bir yapıya kavuşması, tehdit unsurlarının

en aza indirilmesi olduğunu kaydeden Erdoğan, Antalya Havalimanının, 3.2 milyar

dolarla 17 yıllığına rekor bir fiyatla Türk-Alman firmasına verildiğini

anımsattı.

Başbakan Erdoğan, demokratik rejimin oturmadığı, hukuk sisteminin sağlam bir

yapıya kavuşmadığı yere küresel yatırım gelmeyeceğini, huzur ve güvenin olmadığı

yere milyonlarca turist gelmeyeceğini bildirdi. Erdoğan, 'Kendine, toplumuna,

devletine, sistemine güvensizlik duyanlar halkın heyecanına ortak olamazlar'

diye konuştu.


17 лет назад