Eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman, 28 Şubat 'post modern darbesi' sürecinde medyanın ve bazı sendikaların tutumları nedeniyle hükümetin zor günler yaşadığını anlatarak '28 Şubat'a el tutanlardan biri de Süleyman Demirel oldu. Şikayetçi olduğu işe kendi bizzat idare edici oldu' dedi.
O dönem Milli Eğitim Komisyonu'ndaki milletvekillerinin Kara Harp Okulu'nun fakülte statüsünü kazanabilmesi için yapılan çalışmalar kapsamında, Kara Harp Okulu'nu ziyareti esnasında, komisyon üyesi Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in şahit olduğu bir olayı ise Kahraman, şöyle aktardı:
'Ziyaret sırasında DSP İzmir Milletvekili Güler Arslan'ın dikkatini 'Halkı Yönlendirme ve Psikolojik Harekat Başkanlığı' yazılı bir levha çekti. Arslan'nın bir albaya 'Harp sırasında mı kullanılıyor?' diye sorusuna; albay, 'Hayır. Sulhde de harpte de lüzumlu bir yerdir. Halkı yönlendirme ve psikolojik harekat gereken çalışmaları yapar. Mesela o yürüyen şarkıcı Mirkelam. 3 gün içerisinde tüm Türkiye'ye ismini duyurduk. Kim tanıttı?' şeklinde cevap vermiş. Zaten 28 Şubat'a giden günlerde ve sonrasında bu ve Batı Çalışma Grubu gibi birimler ha bire malzeme gönderdiler.'
O dönem gazete ve kalem sahiplerinin kendi menfaatleri için milletin menfaatini bir kenara ittiğini dile getiren Kahraman, Türk Kültür Köyü'nü kurmak için Japonya'nın Kashiwazaki kentine gittiklerinde ertesi gün Hürriyet Gazetesi'nin 'Uçakta Cemaatle Namaz' diye haber yaptığını anlatarak yaşadığı farklı bir olayla ilgili şunları söyledi:
'Kültür Bakanlığı'nda kadın memur sayısı 650 idi. Bir gazete 'Kadın düşmanı Bakan', 850 kadının işine son verdi, diye haber yapmış. Bakanlıkta çalışan 650 kadın memurdan 850'sinin işine son vermişim. Haberi yapan muhabire dedim ki; 'Hanımefendi haberinizi okudum gazetede. 850 mi 650 mi büyük? 'Gayet tabii 850' dedi. 'Yani 850, 650'ye sığmaz değil mi?' dedim. 'Sığmaz' dedi. Bu süreçte, tayin isteyen ve emekli olan ise 28 kişi. 'Peki siz bu 28'i, 650 değilde 850 diye yazıyorsunuz, hiç mi vicdanınız rahatsız olmayacak? Sizi şikayet edeceğim' dedim. 'Basın şeref divanına mı', dedi? 'Hayır' dedim. 'Mahkemeye mi?', 'Hayır. Cenab-ı Allah'a inanıyorum, hesap gününde bu hesabı senle görüşeceğiz' dedim. O günden sonra aleyhimde yazmadı.'
