|

Petrolü yok diye Suriye'deki katliamı görmüyorlar

Libya'ya müdahalede acele eden Batı'nın Suriye'deki katliamlara sessiz kalmasını eleştiren Başbakan Erdoğan, “Yeterince petrole sahip olmadığı için, Suriye, Libya kadar yankı uyandırmıyor olabilir. Ama bilmenizi isterim ki, Libya'da ölenler ne ne kadar cansa, Suriye'de öldürülenler de o kadar candır” diye konuştu.

Şamil Kucur
00:00 - 18/11/2011 Cuma
Güncelleme: 02:03 - 18/11/2011 Cuma
Yeni Şafak
Petrolü yok diye  Suriye'deki katliamı görmüyorlar
Petrolü yok diye Suriye'deki katliamı görmüyorlar

Başbakan Erdoğan, Libya'ya müdahalede aceleci davranan Batı'nın Suriye'deki katliamlara sessiz kalmasını eleştirerek, “Yeterince petrole sahip olmadığı için, Suriye, Libya kadar yankı uyandırmıyor olabilir. Ama bilmenizi isterim ki, Libya'da ölenler ne kadar insansa, ne kadar cansa, Suriye'de öldürülenler de o kadar insandır, o kadar candır” dedi.

3. Karadeniz Enerji ve Ekonomik Forumu'nun açılışında konuşan Erdoğan, Ortadoğu'daki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Mısır, Tunus ve Libya'nın, acılı, sancılı bir dönemin ardından, yeni ve farklı bir geleceğe doğru yol almaya başladığını ifade eden Erdoğan şunları söyledi:

ACİL TEDBİR ALMALIYIZ

“Bugün benzer acıların Suriye'de yaşandığına şahit oluyoruz. Suriye, enerji kaynakları noktasında yeterince zengin bir ülke olmadığı için, dünya kamuoyunda yeterince dikkat ve hassasiyetle izlenmiyor olabilir. Yeterince petrole sahip olmadığı için, Suriye, Libya kadar yankı uyandırmıyor olabilir. Ama bilmenizi isterim ki, Libya'da ölenler ne kadar insansa, ne kadar cansa, Suriye'de öldürülenler de o kadar insandır, o kadar candır. Libya için iştahlarını kabartanların, Suriye'deki katliamlar için sessiz ve tepkisiz kalması, insanlık vicdanında tamiri zor yaralar açmaktadır. Bölgede yaşanan trajediyi görmek, çığlıkları işitmek ve akan kanın durması için acilen tedbir almak zorundayız.”

ESAD SÖZÜNÜ TUTMADI

“Esad yönetimine, son 9 yıllık süreçte, bir an önce reformları gerçekleştirmesi için yoğun öneri ve tavsiyelerde bulunduk. Çünkü hep bize şunu sordular? Siz Türkiye'de ne yaptınız da bu noktaya geldiniz? Biz de onlara Türkiye'deki demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yapısını saatlerce anlattık. Hatta 'Gönderin partinizin mensuplarını onlara bizler nasıl bir parti çalışması yapıyoruz anlatalım' dedik. Kısmen de bunu yaptılar ama devamlılık arz etmedi. Reformların sağlıklı ve hızlı yapılması için geçmişte Suriye yönetimiyle samimi işbirliğimiz maalesef karşılık bulmadı. Reformlar geciktirildiği gibi, verilen sözler tutulmadı ve toplumdan yükselen tepkiler dikkate alınmadı. Şu anda da, sadece Türkiye'nin değil, birçok ülkenin ve Arap Ligi başta olmak üzere birçok kuruluşun uyarılarına rağmen, maalesef kan akmaya devam ediyor. Biz, Türkiye olarak, barışçı ve çözüm üretici uyarılarımıza devam ediyoruz. Suriye'nin istikrarını, bölgenin istikrarıyla eşdeğer olarak görüyor, bölge ülkelerine de konuya hassasiyet göstermeleri noktasında çağrılarımızı yapıyoruz. Suriye halkıyla bizim ayrı düşmemiz söz konusu değil.”

AVRUPA'YA TERÖR ELEŞTİRİSİ

Türkiye'de ekonomik büyüme istikrarlı şekilde seyrederken, demokratikleşme noktasında ciddi ve tarihi nitelikte adımlar atılırken, eş zamanlı olarak terörist saldırıların da yoğunlaştığını kaydeden Erdoğan, “Ne yazık ki, terörle mücadele konusunda da Türkiye dünyadan yeterli desteği alamadı. Terörün gerçek yüzü noktasında diplomatik çabalarımızdan sonuç alsak da, bazı Avrupa ve bölge ülkelerinin bu hassasiyetleri paylaşmadıklarını görüyoruz” diye konuştu.

BU SİSTEM ARTIK YÜRÜYEMEZ

20. yüzyılın otoriter rejimler eliyle enerji arz güvenliğinin garantiye alındığı, ancak insan unsurunun ihmal edildiği bir yüzyıl olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “21. yüzyılda bu acımasız sistemin yürümeyeceğini dünya artık anlamak durumundadır. Tek tek ülkeler, halklar ve insanlar dikkate alınmadan, küresel ekonominin refaha ulaşamayacağını, enerji arz güvenliğinin sağlanamayacağını ve küresel barışın tesis edilemeyeceğini dünya görmek zorundadır. Son küresel ekonomik krizin dünyaya verdiği en büyük ders de aslında işte budur.”



12 yıl önce