|

Bizi önyargısız tanısalar yüzde 70 oy alırız

AK Parti Samandağ İlçe Başkanı Avukat Metin Canbolat’ın AK Partili olma hikayesi Türkiye’deki Alevi, Sünni kardeşliğini anlamak için önemli bir ipucu taşıyor. Canbolat için 2007’deki AK Parti kapatma davası ve Erdoğan'ın 2008'deki devlet adına Alevilerden özür dilemesi bir milat olmuş. 5 yıldır ilçe başkanlığı yapan Canbolat, “Erdoğan bu ülkenin yaralarını sarmaya çalışıyor. Herkes önyargısız yaklaşsa AK Parti yüzde 70 hatta daha fazla oy alır” diyor.

23:50 - 31/01/2015 Cumartesi
Güncelleme: 20:03 - 7/02/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

30 Mart yerel seçimlerinde Hatay’ın Samandağ ilçesinde verdiği hukuk mücadelesiyle gündeme gelen AK Parti Samandağ ilçe Başkanı Avukat Metin Canbolat’ın AK Partili olma hikayesi Türkiye’deki Alevi, Sünni gibi ayırımlara takılmadan sürdürülen kardeşliği anlamak için önemli bir ipucu. Darbeci ve vesayet meraklıların karşısında 28 Şubat döneminde tek vücut olan sağcı, solcu, İslamcı, başörtülü, devrimci gençlerin bugüne yansıması olan Canbolat, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1994’te belediye başkanıyken hiçbir ayırım gözetmeksizin tüm öğrencilere verdiği bursla üniversiteyi okumuş. Metin Canbolat ile yaptığımız söyleşiden herkesin farkına varıp ders alması gereken bir demokratlık dersi çıktı.


Samandağ özellikle Suriye’deki gelişmelerden sonra sıkça anılır oldu. Samandağ’ı nasıl bilmeliyiz?

Samandağ’ı anlamak için önce Hatay’ı anlamak gerek. Malumunuz ki Hatay tarih boyunca kavimlerin medeniyetlerini kurduğu bir şehir. Daha da önemlisi binlerce yıldır insanların birbirleriyle, inançların birbirleriyle tanışmasına yol açan stratejik göç ve kervan yollarının ortak kesişme noktası olması sebebiyle de önemli bir şehrimiz.  Bu kadim şehirden geçen tüm kavim ve inançlara bugün de birebir dokunup-konuşup hissedebiliyorsunuz. Samandağlıların tabiriyle güneyin incisi, Habib-i Neccarın, St.Simon’un, Türkiye’nin tek ermeni köyünün, Türkiye’nin zengin renklerinden Nusayri Alevisi kardeşlerimizin, Hz. Hızır makamının ve tarihi sinagoguyla kardeşliğin, hoşgörünün ev sahibidir Hatay. Samandağ ise Anadolu’nun çoğu renklerini küçücük coğrafyasına sığdıracak kadar büyük olabilmiş en güzel örneklerden biridir. Nusayri ve Sünni Müslüman nüfusun yanında Hıristiyan ve Ermeni mahallemizle asırlardır birbirimize saygı çerçevesinde kardeşçe yaşıyoruz. Bu kardeşlik modelinin daima yaşamasını amaçlayan bir insan olarak aidiyetini taşıdığım Nusayri-Alevi çoğunluklu bir ilçede 5 yıldır AK Parti ilçe başkanlığı yapıyorum.


Siyasi tercihinizi yönlendiren nedir?

Ben 2010 yılında ilçe başkanlığına getirildim ama benim AK Parti tercihim 2007 yılındaki parti kapatma davası sürecine denk geldi. Bir avukat olarak o dönemde yapılan hukuksuzluğa-ikiyüzlülüğe-darbe sevicilerine inat bu güzel harekete gönül verdim. Hatta daha da eskiye gidersek 1990-2000 yılları arasında bir hukuk öğrencisi olarak Beyazıt meydanında o dönemin gençlik heyecanıyla bir Dev-Gençli olarak faşizme ve askeri vesayete karşı mücadele eden birisi oldum. Faşizan ve buyurucu vesayetçilere karşı bizim ilçede yayınlanan Cemre gazetesinde ‘’Tüm devrimciliğimle bu süreçte Ak-Partinin yanındayım ‘başlıklı bir yazım yayınlandı. O gün bu gün Ak Parti ailesiyle kader ve yol arkadaşlığı yapıyoruz.


Erdoğan’la yolunuzun kesişmesi daha eski sanırım?

Cumhurbaşkanımızla yolumuzun kesişmesi 1994’de İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına dayanıyor.  Seçilince ilk yaptığı şey on binlerce üniversite öğrencisine hem de hiç ayrım yapmadan burs verdi ve o tarihlerde İstanbul’da Kamu Yönetimi’nde okuyan kardeşim ile İstanbul Edebiyatta öğrenci olan eşim ve Samandağlı Alevi öğrenciler olarak bir çok arkadaşımızla birlikte sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan burs aldık. O para miktarı önemli değil ama Sayın Cumhurbaşkanımızın ayrım yapmadığının bir göstergesiydi ve bizler bu dostluğu unutmadık. Zaten Aleviliğin özü de bu değil midir?  Ama daha önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımız Ocak 2008’de Ankara Bilkent’te Muharrem orucu iftarına katıldı orada biz de vardık. O konuşma bizim Ak Partide siyaset yapmamızın en büyük sebebidir. Bakın o dönemde sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakandı ve çok oy az aldığı bir kesimin inancına bir saygı, kardeşliğe uzanan bir el olarak algılanması gereken bir jest yaptı ve o tarihi buluşmada kendisinin ve partisinin bir tek kusurunun olmadığı başkalarının başbakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, hükümetleri döneminde yaşanan ve ülkemizi iç savaşın eşiğine getiren ve Alevi kardeşlerimizin mağduriyetine neden olan acı olay ve hatıralardan dolayı bir başbakan olarak devlet adına özür diledi.


Bu çağrı karşılık buldu mu sizce?

Bu bana göre tüm Alevi kardeşlerimizin görmesi ve takdir etmesi gereken bir adımdı ancak maalesef ki bize uzatılan zeytin dalı görmezden gelindi. Buna rağmen Cumhurbaşkanımız bu ülkenin kanayan yaralarının üstüne tehdit baskı ve şantajlara rağmen kararlılıkla gitti. Kimileri vatan bölündü, millet ayrıştı gibi ırkçı ve faşist söylem ve provokatörlük kokan hamlelerle engellemeye çalıştı. Çünkü kendileri ve ait oldukları zihniyet kan gölünden-baskı, korku imparatorluğundan beslendikleri için bu söylemleri kabullenemediler.  İsmi Cumhuriyet olan ama onu oluşturan Cumhurun yüzde 80’ni düşman belleyip ve bu ülke insanını Türk-Kürt, Laik-Şeriatçı, Sağcı-Solcu, Alevi-Sünni diye yaftalayıp birbirine kırdırmakta mahir olanların Erdoğan’a ve onun şahsında AK Parti hükümetlerine direnmesi normaldi.


AK Parti’deki hangi söylemler aidiyet içerisinde olduğunuz Alevi Nusayri vatandaşların ilgisine mazhar olmalı sizce?

Sayın Erdoğan’ın  Kürt meselesinin çözümüne yönelik sembolleştirdiği  ‘’Analar ağlamasın’’ söylemi bu ülkedeki tüm Alevi kardeşlerimizin sahiplenmesi ve arkasında durarak desteklemesi gereken bir adımdı ancak yine maalesef ki tarihte görülmemiş bir bağnazlık örneği göstererek bunu sekteye uğratmak için MHP ile yarışır hale geldiler. Yine Erdoğan biz Alevilerin sorunlarını tespit ve çözüme kavuşturmak amacıyla Alevi çalıştayı talimatı verdi. Çalışma bakanımız Faruk bey aylarını-yıllarını buna verdi. Ne zaman ki eksik de olsa helalleşme ihtimali belirdi bu sefer siyaset mühendislerince  meclisteki çaycının bile yıllardır haberdar olduğu Sayın Baykal’ın malum kasedi belirli bir gaye için yayınlandı ve yıllardır Milli Şef’in oğlu Rahmetli Erdal İnönü’nün, Murat Karayalçın’ın, Hikmet Çetin’in, Altan Öymen’in ve Mustafa Sarıgül’ün alt edemediği Baykal  gönderildi. Yerine de kendi memleketinin isminden korkan ve bunu gizleyen ve 1970’ler de öğrenciyken Tuncelili-Kürt ve Alevi kimliğine rağmen bir kere olsun bile gözaltına alınmayan SGK Genel müdürü beyefendi getirildi.


KILIÇDAROĞLU’NA ALEVİLERİ KESKİNLEŞTİRME GÖREVİ VERİLDİ


Bir Alevi olan Kılıçdaroğlu’nun parti başkanlığını bir Alevi olmanıza rağmen niçin tasvip etmiyorsunuz?

Çünkü herşeyden önce sayın Kılıçdaroğlu bize bir şeyi açıklamak zorunda. Biliyorsunuz  önce aday değilim dedi ama aradan 12 saat geçmeden adayım dedi işte bu 12 saatte fikrinin değişmesine etki eden kimlerle görüştü. Bunların arasında bir İsrailli var mıydı? Orada ona ‘sizin başbakanlık şansınız yok ama siz Alevileri keskinleştirin biz size her türlü desteği vereceğiz’ denildi mi? O günlerde siyasi parti ve medya  kulislerinde dolaşan ve dedikodudan ibaret olmasını dilediğim bu söylentileri hala açığa kavuşturmuş değil.


Gezi Parkı ve sonrasındaki Alevi nüfusun tepkiselliğinin artmasını buna mı bağlıyorsunuz? Bu çatışması ortam nasıl düzelir?

Bir Alevi olarak 12 Eylül 2010 referandumunda ve sonrasındaki 2011 genel seçimleri ile 30 mart 2014 mahalli seçimlerinde oluşan siyasi tercih haritasında yukarıdaki tespitin emarelerini gördüm ve endişelendim. Kendini bilmez ana muhalefetin sorumsuz ve ülke gerçeğiyle örtüşmeyen, insanları kamplaştırıcı hatta sokaklara döküp çatıştırıcı üslubundan biran önce vazgeçmesi bu ülke insanlarının menfaatinedir. Alevi nüfusa sormak istediğim sorularım var mesela:  Tarih boyunca bölgesel ve inançsal anlamda kanayan yaralar olan ve ülkenin kalkınmasının önündeki en büyük engel olan  Kürt meselesi ile Alevi sorununa bugüne kadar kim Erdoğan kadar ehemmiyet verdi ve siyasi iktidarını bunları çözmek ülkeye kardeşlik ve barış iklimi hakim olsun diye feda etti? Erdoğan değil mi? Daha da önemlisi bunları hiç siyasi hesabı olmadan –oy verip vermediklerine bakmadan bunların dertleriyle kim bu kadar dertlendi ? Erdoğan değil mi? Bu sorulara Recep Tayyip Erdoğan ve onun önderliğindeki Ak Parti hükümetleri dışında cevap verilecek hangi lider ve hükümet gördünüz? Mesela darbeci Demirel mi?  Kumarhanede yumruklanan Mesut Yılmaz mı? Tansu Çiller mi, Mehmet Ağar mı ? Yoksa Atatürk ve İnönü’nün Dersim’de Sabiha Gökçen marifetiyle yaptırdığı katliamlardan dolayı;  ve katliama uğrayan Alevi kesimden  hiç oy almadığı halde devlet adına Dersim’den özür dileme erdemini gösteren  sayın Cumhurbaşkanımıza Dersim’de özür dilenilecek bir şey yaşanmadı diyebilecek kadar aymazlaşan CHP’liler ve ipleri kimde  olduğu belli olmayan yeni ülkücü ve Pensilvanyanın taze hidayete ermiş talebesi Kılıçdaroğlu mu? Aklı başında her insan bu bariz farkları görür.


Kişisel hikayenizde ne gibi şahitlikleriniz var?

Bakın ben Ak Parti iktidarına kadar bu cumhuriyetin faşist ve soğuk  yüzünden başka bir şey görmedim, benden önce babam da  dedem de CHP güdümündeki baskıcı ırkçı cumhuriyetten zulüm gördü keza bizim gibi muhafazakar Müslüman Sünni  kardeşlerimiz zulüm gördü, Kürt kardeşlerimiz evlatlarını feda ederek hem de en kanlı zulmü gördü, Ülkücü kardeşlerimiz kendilerinin deyimiyle fikirleri iktidardayken zulüm gördü. Allah aşkına CHP zihniyeti her dönemin cellatları ve vurguncuları dışında kime iyi davrandı? Bunu sayın Kılıçdaroğlu biliyor ama kendi partisinin icraatları diye itiraf edemiyor çünkü o da iyi biliyor ki CHP zihniyetinin bu ülke ve insanına ettiklerinin günahı bin asır temizlenmez.


CHP’nin Alevi vatandaşlarca desteklenmesinin farklı bir sebebi mi var?

Müsaadenizle sorgulamadan kendini katleden zihniyete sırf Ak Parti karşıtlığı olsun diye oy veren Alevi kardeşlerime seslenmek istiyorum ‘’Kardeşlerim sayın Kılıçdaroğlu bir proje çerçevesinde genel başkanlığa getirildi. Amaç da bizim aidiyetimiz kullanılarak bu ülkede bir Alevi-Sünni gerilimi yaratıp bunu da uygun zamanlamayla çatışmaya dökmek. Sayın Kılıçdaroğlu bunu öngörecek vasıfta değil. Öyle olsaydı insanları hiçbir şekilde sokağa davet etmezdi. Kulağına Pensilvanya bir şey fısıldıyor o da konuşuyor. Allah’tan bu millet bunu ciddiye almıyor yoksa Allah korusun her ağzını açtığında sokaklar kan gölüne dönerdi.  İşte tüm bu anlattıklarım AK Parti çatısı altında Alevi kimliğimi koruyarak siyaset yapmamın başlıca sebepleri.


Peki Ak Parti’de Alevi kimliğiniz nedeniyle bir zorluk yaşadınız mı?

Ak-Parti üç seçimdir yüzde 50 bandında olan Türkiye’nin 81 ili ve 970 ilçesinde oy almış bir siyasi hareket. Böyle geniş ve güçlü bir yapıda Alevi olmak, Sünni olmak, Hıristiyan olmak önemli bir ayrıntı değil çünkü bizi bir arada tutan bir Türkiyelilik üst kimliği vardır ve tüm teşkilatımız inanç-kültür aidiyetleri ve temsil ettikleri seçim bölgesinde aldıkları oy oranı ne olursa olsun eşit temsile sahip. Bizler bir Alevi olarak kendimizi ifade etmede herhangi bir zorluk –bir sıkıntı yaşamadığımız gibi tam tersine hep pozitif ilgi gördük hatta hiç unutmayacağım bir anımı paylaşmak istiyorum. 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği seçiminde ilçede  yüzde 10 oy aldık ve akabinde Genel merkezde o dönemde Teşkilat başkanlığımızı Ekrem Erdem bey yapıyordu.  Dedi ki ‘’Başkan üzülme ve moralini de bozma özellikle de ilçede bize oy vermeyen seçmenlere de hiç kızma biz onlara saygılı olacağız onlar kendilerince ilk kez bir Alevi genel başkan CHP’nin başına geçti diye hizmete bakmaksızın oy verdiler bu hislerine saygılı olacağız’’ şimdi bizi bu hassasiyetlerle eğiten yön veren bir partide bir sorun yaşamamız mümkün mü? Keza  10 gün önce yine Süleyman Soylu Bey, tüm ilçe başkanlarını Ankara da tek tek ağırladı ve bize verdiği mesaj  “hiç kimseyi ama hiç kimseyi diline-dinine,rengine-ırkına, en önemlisi oy verip vermediğine bakmaksızın herkesi  kardeşiniz bileceksiniz,  Yeni Türkiye’nin hizmetçileri olacaksınız’’ dedi. İşte Ak-Parti’nin diğer partilerden farkı burada ortaya çıkıyor  ve inşallah 2023 hedefimize gücümüzü katlayarak ulaşacağız.


Sokakta AK Partili olmanın bir sıkıntısını gördünüz mü?

Biz sıkıntıyı ana muhalefet partisinin partimizin ilçemizde kurumsal olarak temsilini sağlamamıza tahammül etmemesinden-sindirememesinden yaşadık. Gerek Suriye deki gelişmelere bağlı hassasiyetlerin bizler hedef yapılarak hoyratça kaşınması gerekse gezi sürecinde evlerimiz ve çocuklarımız her türlü linç ve tehdit kampanyalarıyla yıldırılmaya çalışılması en vahimi de Reyhanlı bombalarının patlatılmasında fail olarak adı geçenlerin hepsinin kimler ve ne oldukları 48 saat içerisinde belirlenmesine rağmen bölgemizdeki muhalefete mensup bir vekilin tirübünlere oynayan kara ve kindar siyasetinin her iki toplumu düşman edecek iftira ve dedikodudan ibaret açıklamalarında yaşadık. Ama şükürler olsun ki biz iktidar partisi olarak bu oyuna gelmedik ve Hatay da, Samandağ da aklıselimin hakim olması için her türlü önlem ve özveriyi öngörülü bir şekilde yerine getirdik.


Niçin AK Parti daha fazla oy alamıyor ilçenizde? Hizmetlerde bir ayırım mı gözetiliyor?

Vatandaşlarımızın tercih kriteri hizmet olsa biz kendimize inanıyor ve güveniyoruz başta Samandağ ve tüm ülke genelinde yüzde 70’ leri bulan oy alırız ama maalesef ki hep suni gündemlerle seçime yönelik algılar oluşturuluyor. Buna rağmen üst üste girdiğimiz 9 seçimde hem de oylarımızı arttırarak zaferle ayrıldık.


Yaşadığınız bir yandan medeniyetler beşiği, bir yandan da diken üstündeki güzide coğrafyaya yönelik tuzaklar nasıl boşa çıkarılabilir?

Öncelikle birbirimize karşı önyargılı olmayacağız, birbirimizi olduğumuz gibi kabul edeceğiz, birbirimizden etkileneceğiz ama birbirimizi değiştirmeye çalışmayacağız işte bütün bunların olması için bir özgüven ve hoşgörü ortamı gerekir. Bugün diken üstünde olduğu fikrine katılmıyorum. 2002 öncesi huzurdan bahsedebilir miyiz? Asla! ama 2002’den bu yana AK Parti iktidarı ile bütün bu anlayış bazı dirençlerle karşılaşsa bile Erdoğan’ın kararlı ve millet iradesine dayalı attığı devrimci adımlarla yerleşti ve ilk meyvesinin sonucu olarak bugün Kürt kardeşlerimiz gururla ve hiç baskı görmeden ‘’Ben Kürdüm ‘’ diyebiliyor. Bunu söylüyorlar diye de ne vatanımız bölündü ne de devletimiz yıkıldı. Tam tersine vatan da devlet de daha güçlü hale geldi çünkü Ak Parti gelene kadar bu kardeşlerimizin varlığı hep inkar edildi ve bunun bedelini bu ülkenin gencecik fidanları ödedi. Bu ülkede bedenleri hayatta ama ruhları kardeş kavgasında ölen çocuklarıyla mezara giren onbinlerce elleri-ayakları öpülesi yaralı annelerimiz var sırf bunların hatırına bu beyaz güvercin ağzında zeytin dalıyla semalarımızda kanat çırpacak.


ARTIK KİMSENİN İŞKENCE GÖRMESİNE GEREK YOK


Eski Türkiye’nin sizde de izleri var mı?

Elbette. Üniversitede okurken solcu kimliğimle Aleviliğimin mücadelesini veriyordum. Hatta 1991’de Gayrettepe’de günlerce işkence gördüm, gözaltındayken çenem kırıldı ve 10 gün boyunca da öyle sorguladılar. Ama bugün herkes inancı neyse onu açıkça ifade edip hatta bu inanç çerçevesinde yasal olarak örgütlenebiliyor ve bu inançlar ders müfredatına girdi. Tabii ki eksiğimiz olabilir. Ama tek isteğim iyi niyetle atılan bu adımların daha ileri dereceye taşınabilmesi için kimsenin işkence görmesine gerek yok. Sadece bu iyiniyetli adımlara manevi destek olsunlar. İsterlerse oy vermesinler ama tüm bunları inkar ederek de iyi niyetli insanların hakkını yemesinler. Keza ülkemizdeki gayrimüslim –Azınlık kardeşlerimizi gidin bir dinleyin ve Erdoğan’a minnetlerinin bir ifadesi olarak nasıl dua ettiklerine şahit olun. İşte bu ülkenin farklılıklarını korunması ve yaşatılması gereken bir zenginlik olarak telakki etmiş bir lider ve kadrolarını iktidarda tutarak bu ülke ve insanı üzerine kurulan tuzakların Allah’ın izniyle hep beraber boşa çıkaracağız. Alevi olmasından kaynaklı okulunda ve sağlığından ağır bedeller ödeyen bir kardeşiniz olarak Allah’ı şahit tutarak diyorum ki Peygamberimiz’e en büyük dost Hz.Ebu Bekir, adaletin temsilcisi ve kılıcı Hz.Ömer, Edep denince akla gelen Hz.Osman ve en nihayetinde Allah’ın arslanı Hz. Ali efendimiz Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Efendimizin (SAV) yolunda birbirlerine canını emanet ederek ölümüne ona yol arkadaşlığı yapmış 4 kardeştir. Birbirlerinden razı olarak vefat etmişlerdir. Bu kardeşliğin ve oynanmak istenen oyunların farkına vararak bize dayatılmak istenen terör cenderesinden sıyrılacağımıza inanıyorum. 

#ak parti
#Canbolat
#DEV-GENÇ
#alevi-sünni
9 yıl önce