Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dünyadaki sorunların çözümünde adaletin önemini vurguladı. Erdoğan, özetle şunları söyledi: Suriye’de 300 bini aşkın insan öldürüldü hala dünyanın sesi yok. Kendileriyle görüşüyorum ama söylediklerimle kalıyorum. Tek hassasiyetleri petrol. Fok balıklarının avlanmasını küresel bir mesele haline getirenler, Filistin, Gazze, Suriye’de binlerce çocuğun, kadının katledilmesine en küçük bir tepki göstermiyor.
Bütün bu çifte standartlar, bu ikircikli yaklaşımlar sorunların çözümünde en büyük eksiğin adalet duygusunun olduğunu bizlere gösteriyor. Hani bizim Gencebayımız var ya, ‘batsın bu dünya’ diyor ya, işte batsın bu dünya. Adaletin devreye girmediği hiçbir mesele hakkaniyetli şekilde çözüme kavuşturulamaz. Küresel sorunlarımızın her birinde asıl olan adalettir. Adalet mülkün temeli adalettir. Irkçılığın çözümü adalettir. Antisemitizmin, İslamafobinin de çözümü adalettir.
Bazıları hukukla yasayı karıştırıyor. Hukuk başka bir şey, yasa başka bir şeydir. Ben hukuk arıyorum, hukuk. Yasa benim için önemli değil. Hakkımı arıyorum, adil yöneticiler, adil yargıçlar arıyorum. Bunlar olduğu anda o ülkede huzuru bulursunuz. İstediğiniz kadar cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı olun eğer adil yargıçlar yoksa durumunuz felakettir. Elbette eşitlik olacak, haklar hukukla korunacak. Yasa hukuka uygunsa değerlidir.
Galataport ihalesi bitmiş siz 2 yıl sonra karar veriyorsunuz. Böyle bir anlayış olabilir mi? Projelerini yapmış, milyonlarca dolar harcamış bu yatırımcı bu ülkede, bu ülkenin yönetimlerine güvenip de bundan sonra yatırım yapabilir mi? Şimdi ben ülkemde bu yargıya nasıl güveneceğim? Nasıl inanacağım? Bu vatanperverlik midir, bu milliyetperverlik midir?
Bazen erkek-kadın eşitliği diyorlar. Kadın-kadına eşitlik doğru olandır, erkek-erkeğe eşitlik doğru olandır ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği aslolandır. Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eşdeğer olabilmektir. Yani, adalettir. Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. O fıtrata terstir. Çünkü fıtratları farklıdır, tabiatları farklıdır, bünyeleri farklıdır. Eşitlikten ziyade eşdeğer kavramını, yani adalet kavramını bu meselede en önemli kriter olarak görmek, en önemli referans olarak almak zorundayız.