|

Alevilik siyasi rant alanına dönüşmüş

Murat Aksoy
00:00 - 8/11/2009 Pazar
Güncelleme: 22:59 - 7/11/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
Alevilik siyasi rant alanına dönüşmüş
Alevilik siyasi rant alanına dönüşmüş

Geçtiğimiz Perşembe günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 19 yıl sonra Tunceli'yi ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı ayakkabılarını çıkararak cemevinde semah izledi. Bu Türkiye'de bir ilk oldu. Peki bu ziyaretin anlamı ve önemi ne? Bunu ve koordinatörü olduğu

Alevi Çalıştaylarını Yard. Doç. Dr. Necdet Subaşı ile konuştuk. Çalıştıyların amacının 'kimseye devletin hırkasını giydirmek olmadığını' kaydeden Subaşı,

Alevi sorununun çözümsüzlüğünden nemalanıp 'işletmecilik' yapanlar bulunduğunu söyledi.


Tunceli ve Elazığ'dan sonra ayağınızın tozuyla bizi kabul ettiniz, teşekkürler. Sizin koordinatörlüğünüzü sürdüğünüz çalıştaylardan başlayalım. Hangi aşamadayız?

Alevilerin kendi inançları konusundaki tercihe hiçbir şekilde karışmamak lazım. Ne yaparlarsa yapsınlar. Hangi Alevilik olursa olsun bu onların sorunu. Ama şu hakkı elde etmeleri lazım; devletin önlerine koydukları bariyerleri kaldırmak. Bizim açılım dediğimiz bu. Bu çalıştaylar dizisiyle bunu hedefliyoruz. Diğer türlüsü bir toplum mühendisliğidir. Alevileri tanımlamak, onlara rol biçmek gibi bir amacımız yok. Olamaz da. Bizim bariyerleri kaldırma girişimimiz radikal Aleviler tarafından müdahale olarak algılanıyor.

Ocak 2009 itibari ile Alevi sorununun ele alınması ve çözüm önerileri konusunda yedi çalıştaylık bir proje hazırladık. Bu çalıştaylar Haziran'da başlayıp, Aralık'ta tamamlanacak. Bunda amaç, Aleviler bilinen sorunlarını devlet katına tam bir netlikle taşımak, Aleviler hakkındaki genel-geçer yargıları derli toplu şekilde resmetmek, bu konudaki önyargılardan beslenen kimi yaklaşımları dışarıda bırakarak daha nesnel bir resmi ve dili ortaya çıkarmaktır.

Çalıştaya kimler katıldı?

İlk toplantıya Alevi kurum temsilcilerini davet ettik. Kamuoyunda Alevilik adına söylenen fikirler ve onların temsilcilerine odaklandık. Söylem düzeyinde ne kadar farklılık varsa onları davet ettik. Yaklaşık 35 kişi katıldı bu çalıştaya.

İkincisi…

Bilim dünyasından insanlarla bir araya geldik. Davet edilenler Aleviliğe ve onların sorunlarına ilgi duymuş insanlardı. Burada hedefimiz bilim dünyasından bu sürece katkı almaktı ki, bunu başardığımıza inanıyorum. Bu çalıştayı ilahiyatçılarla yapılan çalışma takip etti.

İLAHİYATÇILARDAN YARARLANDIK

Galiba bu en çok tartışılan çalıştay oldu. Çünkü baştan beri bu sürece “Sünnileştirme” olarak bakanlar ilahiyatçıların ne işi var bu çalıştayda diye tepki verdiler sanırım.

Evet. Ama şunu görmek gerek, ilahiyat Alevilikle ilgili çalışmaların en yoğun olduğu alan. Galiba burada sorun olarak görülen şu, Alevilerin kimliklerine, teolojisine ilişkin birçok eser ilahiyat alanından çıkmıştır. Yani Sünnilerin Alevi algıları büyük ölçüde ilahi-yat alanındaki çalışmalarla şekillenmiştir. Bu yüzden ilahiyatçıları bu çalıştaylarda dışarıda bırakmamız mümkün değildi.

Peki ne çıktı ilahiyatçılarla olan toplantıda?

Çok önemli bir tespit yaptılar bu toplantıda ilahiyatçılar. Bu konudaki ihmalkarlıklarını ve Alevilerle ortak bir dil üretme konusunda zayıf kaldıklarını açık yüreklilikle kabul ettiler. Yani insani ve vicdani olarak kendilerini sorgulayan bir ortam oldu.

MEDYANIN KATKISI BÜYÜK

Dördüncüsünü STK temsilcileri ile yaptınız sanırım…

Birbirinden farklı vakıf ve derneklerle bir araya geldik. Sendikalardan insan hakları örgütlerine kadar farklı alanlardan STK'ların bu konuda neler düşündüklerini öğrenmeye çalıştık. Bu toplantı da yararlı oldu bizim için. 11 Kasım'da da medya temsilcileri ile bir araya geleceğiz.

Hedefiniz nedir medya çalıştayında?

Medya önemli. Cumhurbaşkanının Tunceli ziyaretinin medyaya nasıl yansıdığı baktığımızda medyanın bu konu hakkındaki önemi ortaya çıkıyor. Medyanın Aleviler, onların sorunları konusunda kullandığı dilden, görsel malzemeye kadar her şey bu sorunun çözümünde önemli bir kolaylaştırıcı olabilir. Son açık toplantımız Aralık başında Alevi siyasilerle olacak.

Sadece milletvekilleri ile mi?

Evet, sadece Alevi kimlikleri ile siyaset yapmış farklı partilerden eski ve yeni milletvekilleri biraraya gelecek.

Son toplantı…

İlk altı çalıştayda elde edeceğimiz verileri değerlendireceğimiz bir kapalı toplantı olacak. Bu çalıştaya ilk altı çalıştaya katılan bazı isimler katılacak.

Çalıştayların ortak bir özelliği var mı?

Bütün çalıştayların önemli bir özelliği müzakereye dayalı olması. Yani birbirinden farklı bütün düşünceler bu çalıştaylarda dile getiriliyor. İkinci özelliği ise bu çalıştaylar deşifre ediliyor ve sonunda basına açıklanacak.

SİYASİ METİN OLMAYACAK

Sonuç ne olacak? Rapor mu, yoksa yapılması gereken yasal, yönetmelik, tüzük vs. konusunda bir yol haritası mı sunacaksınız hükümete?

Bir değerlendirme raporu sunacağız. Bu rapor iki bölümden oluşacak. İlk bölümde bir betimleme olacak. Çalıştaylarda ortaya çıkan tüm fikirleri ve farklılıkları özetleyen bir resim olacak bu. İkinci bölüm ise bu resim üzerine neler yapılabilir diye önerilerimiz olacak. Bizim önerilerimiz siyasi bir metin olmayacak ama hükümetin bu metin üzerindeki tasarrufu siyasi olacak.


Birileri Alevileri işletiyor

Neden bugüne kadar çözülmemiş Alevilerin sorunları?

Alevilerin sorunları bugüne kadar ulufe geleneği, selamlamalarla geçiştirilmiş ve ötelenmiştir. Ama şunu da görmek gerek, Alevilerin yaşadıkları sorunlardan beslenenler var bugün. Alevilik bir siyasi rant alanına dönüştürülmüş. Birileri Aleviler üzerinde işletmecilik yapıyor. Bu alan içinde gerçekten Aleviliğin ne olduğunu, sorunlarının ne olduğunu görmekte zorlanıyorsunuz.

Aleviler Sünnileşiyor mu?

Bizim derdimiz kimseye devletin hırkasını giydirmek değildir. Buna Aleviler de alışmalı ve kimsenin hırkasını giymemelidirler. Alevilerin, devletle olan ilişkisi bir çıkar ilişkisi değil bir eşit yurttaşlık ilişkisidir. Hala bu ilişkiyi “hibe” ilişkisi olarak gören Alevi grupları var. Bu zihniyet aşılmalı. Burada sorun tek tek Alevilerde değil, onlar üzerinden kendilerine alan yaratanlardır. Alevilerin önünde bir yol ayrımı vardır.Ya kendilerini her fırsatta 'işletenleri'n oyununa gelecekler ya da büyük bir soğulkkanlılıkla kendi gerçekleri üzerine adamakıllı kafa yoracaklardır.

Nedir?

Alevilik bir inanç alanı olarak mı gelişecek, bir işletme alanı olarak mı gelişecek? Bu konu ciddi ayrılma noktasıdır. İnançlarına emek vermezlerse Alevilik zayıflar. Bu açıdan Alevilerin sorunu Sünnileşmek değil, kendileri ile yüzleşmeleridir.


Ayakkabı jesti büyük incelikti

Cumhurbaşkanı Gül'ün Tunceli ziyaretinde siz de bulundunuz. Nasıl bir gözlemle döndünüz Tunceli'den?

Cumhurbaşkanı'nın Tunceli ziyareti gerçekten bir dönüm noktası olmuştur. Şimdiye kadar hükümet tarafından sahiplenilen Alevilerin sorunlarının çözülmesi konusundaki siyasi irade bu kez Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmiş oldu. Başbakan'ın iki yıldır Muharrem iftarına katılması ile başlayan bir iyi niyet sürecinden bahsediyoruz. Bu ziyaretin önemini göstermek için şu anekdotu anlatayım.

Evet…

Cumhurbaşkanı'nın Tunceli'de Cemevi'ne girerken herkesten farklı olarak ayakkabılarını çıkarması ve galoş giymeden içeri girmesi çok semboliktir. Cemevinde sadece iki kişi ayakkabılarını çıkarmıştı. Biri dede, diğeri de Cumhurbaşkanı idi. Cemaat bile ayakkabılarını çıkarmadan üzerine galoş giyerek içeri girdi. Bu davranışın sembolik değerini ölçmek mümkün değildir. Bu inceliği herkes düşünebilirdi. Bu bir öz saygıdır. Cumhurbaşkanı'nın derin saygısını görmek bende gerçekten büyük umut yarattı. Bu yüzden Alevilerin sorunlarının çözülmesi kendi kutsal mekanlarına girerken ayakkabılarını çıkarmaya başlamalarıyla başlayacaktır.

Aleviler'in Cumhurbaşkanı'nın ziyaretine tepkisi nasıl?

Ben Alevilerin de orada Cumhurbaşkanına çok sıcak ve samimi davrandıklarını gördüm.

Cumhurbaşkanı etkilendi mi bu ziyaretten?

Benim gözlemim etkilendi. Özellikle Ahmet Dede'den. Dede, cemevinde iki deyiş okudu, sonra Tunceli Üniversitesi'nin açılışından önce üç nefes okudu ki, biri Hazreti Ali'ye mersiyeydi.


Tekil talepler dünyamızı daraltıyor

Alevilerin medyaya yansıyan belli başlı sorunları var. Bunlarla ilgili ne tür gelişmeler olabilir?

Bu konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı'nın Tunceli'de yaptığı konuşmaya atıfta bıulunmakta fayda var. Tek tek duyarlılıklara indirgenen bir duyarlılık yerine hepimiz için geçerli bir demokratik gelişime ihtiyacımız olduğuna vurgu yaptı. Böyle bir demokratik standart sadece Alevilerin değil, Kürtlerin de, azınlıkların da tekil sorunlarını büyük ölçüde çözecektir. Yine Cumhurbaşkanı'na atıfla, belki bu tekil talepler bizim dünyamızı daraltıyor. Neden daha fazla özgürlük değil de, sadece din dersi ya da sadece Diyanet'le ilgili talep.

Peki ne olacak bu metinde, laiklikle ilgili bir düzenleme mi mesela?

Demokrasi ve laikliği yeniden tanımlayabilir ve hayata geçirebilirsek Alevi taleplerinin, birbirinden farklı olsa da pekçoğu giderek anlamını yitirecektir.





14 yıl önce
default-profile-img