|

Avrupa 17 Aralık tezgahını anladı

17 Aralık ile ilgili ilk başlangıçta bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğu, hükümetin de sanki bu yolsuzluk operasyonunu kapatmak için çaba sarf ettiğine dair bir yanlış algılama oluştuğunu ifade eden Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, 'Ciddi bir dezenformasyon yapıldı. Meselenin anlaşılması üzerine açıklamalar da değişmeye başladı. Bu operasyonun gerçek amacın ne olduğunu kamuoyu da gördü, dışarısı da gördü' dedi

Nil Gülsüm
00:00 - 8/02/2014 Cumartesi
Güncelleme: 22:55 - 7/02/2014 Cuma
Yeni Şafak
Avrupa 17 Aralık tezgahını anladı
Avrupa 17 Aralık tezgahını anladı
AB ile müzakerelere devam eden Türkiye, bir yandan ziyaretlere ağırlık verirken öte yandan da reform çalışmalarına yönelik çalışmalara ara vermeden devam ediyor. Gazetemizin Ankara Temsilciliğini ziyaret eden AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu Ankara Temsilcimiz Abdülkadir Selvi ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Likoğlu ile bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu, sorularımızı cevapladı. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ile reformları, AB ile sürdürülen müzakereleri ve elbette Türkiye'nin gündeminden düşmeyen 17 Aralık operasyonun dışarıda nasıl algılandığını konuştuk. Yapılan dezenformasyonlara da değinen Bakan Çavuşoğlu, 'Bir yanlış algılama varsa bunu düzeltmek de bizim görevimiz. Aksi takdirde düzeltilmeyen algı bakış açısının öyle olmasına sebep oluyor. Bu mesele dezenformasyonu yapanların vicdanına bırakılacak bir durum değildir' dedi.
17 Aralık operasyonu sonrasında batılı muhatapların meseleye tepkisi ne şekilde oldu. Türkiye'de yaşanan hadiseler ne kadar anlaşıldı sizce?

Başlangıçta bu işin bir yolsuzluk operasyonu olduğunu, hükümetin de sanki bu yolsuzluk operasyonunu kapatmak için çaba sarf ettiğine dair bir yanlış algılama oluştu. Yanlış algılamaların temelinde de bu işi yapanların gidip uluslararası düzeyde olayı bu şekilde anlatmaları sayesinde oldu. Ciddi bir dezenformasyon yapıldı. Gelen ilk tepkiler de aşağı yukarı buna benzerdi.

Sonra değişti mi yaklaşım?

Yolsuzluk adı altında yapılan operasyonunun aslında ne olduğu, ne için yapıldığı, yolsuzluk var mı yok mu, birileri suçlu mu değil mi o kısmın tamamen ayrılıp yargı sürecine bırakıldığı anlatıldı. Öbür taraftan bu operasyonu yapan paralel yapı ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği anlaşıldıkça ilk başta oluşan tutum ve görüşler de anlaşılmaya başladı. Meselenin anlaşılması üzerine açıklamalar da değişmeye başladı. Bu operasyonun gerçek amacın ne olduğunu kamuoyu da gördü, dışarısı da gördü.

AÇIK VE NET CEVAP VERDİK
Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ve Almanya ziyaretleri gerçekleşti. Ve Hollande'nin de bir Türkiye ziyareti oldu. Nasıl geçti bu temaslar?

Bize gelen yansımalar çok başarılı geçtiğini ortaya koyuyor. Brüksel ziyaretimiz çok başarılı geçti. Merkel de bunu teyit etti. Her şey açık ve net bir şekilde konuşuldu. Türkiye'nin müzakerelerin tam üyelik başvurusunun en üst düzeyde de teyit edildi. Müzakerelere hız verilmesi gerektiği de ifade edildi. Hollende'nin ziyareti, Başbakanın Almanya ziyareti, İtalya'ya yaptığımız ziyaret çok başarılı geçti. Başbakan bütün samimiyeti ile basın toplantısında sorulara açık ve net cevap verdi.

Başbakan, 2014 milat olabilir dedi. 2014 yılı AB yılı olacak mı yoksa hava da mı kalacak?

Elbette havada kalmayacak. Biz sanki 2003 ruhunu sanki yeniden karşılıklı yaşamaya başladık. 2013'te AB'ni daha objektif bakmasından dolayı daha pozitif ortam oluştu. 22. Faslın açılması, geri kabul ve vize serbestliği anlaşmaları imzalandı. Başbakan Erdoğan'ın yılbaşındaki açıklamaları da bunu gösteriyor. Ama biz sadece ziyaretlerle bunun AB yılı olmasını istemiyoruz. Türkiye olarak reformlara devam ederek bunu göstermek istiyoruz. Bu ivmeyi kazandırmak istiyoruz.

YENİ REFORMLAR YOLDA
Bu bağlamda ne gibi reform çalışmaları planlanıyor?

Meclise gelen 22 maddelik paket bile demokratik standartları yükseltecek. Başbakan'ın geçen yıl açıkladığı paketler meclise gelecek. 3 ayrı paket üzerinde çalışılıyor, gerektiğinde bu çalışmalara Başbakan Erdoğan da katılıyor. Biz hem bu diyaloğu arttırarak hem de reformlara ağırlık vererek bu senenin bir AB yılı olmasını arzu ediyoruz.

Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde beklentileri neler?

Biz üzerimize düşeni yapacağız. Ama AB ve Avrupa dostlarımızdan beklediğimiz buna katkı sağlamaları. Sürecin önündeki engeller kalkarsa ve kadar çok fasıl açılırsa uyum da o kadar hızlı olur. Bir diğer önemli nokta da negatif söylemelerden vazgeçmektir.

ÜLKENİN İTİBARINI ZEDELEMEK MİLLETE HAKSIZLIK
Türkiye'nin AB çizgisinden uzaklaştığını söyleyenler var. Bunu nasıl okumak gerekir?

Ortada ciddi bir çelişki var. Bunu muhalefet yapıyor. Maalesef 17 Aralık sürecini başlatan yapı da aynı şekilde yapıyor. Ve bazı sivil toplum örgütleri de bunlara bağlı. Bu ülkenin itibarını zedelemek, ekonomisini küçültmeye çalışmak, millete en büyük haksızlıktır.

AB konusunda dezenformasyon çalışmalarını kırmak için bir eylem planınız var mı?

Bunu kırmanın en önemli yolu; doğru ve objektif bilgileri anlatmak. Bu dezenformasyonu yapanların vicdanına bırakılacak bir durum değildir. Doğruların aktarılmasında da Türkiye'yi seven, geleceğine inanan, istikrarına önem veren ve meseleye milli duygularla bakan herkesin de buna katkı sağlaması lazımdır. Ülkenin itibarının bozulmasının kimseye faydası olmaz.

Şangay, AB'nin alternatifi değil
Şangay Beşlisi ve AB birbirinin karşıtı ya da muadili yapılar mı?

Şangay Beşlisi'ne gözlemci olarak katılmak istediğimiz söylediğimizin altını çizmek gerekir. Anlamadıkları bir şey var. Türkiye neden tek boyutlu dış politika izlesin? Kimsenin Türkiye'den böyle bir şey istemeye hakkı yok. Sayın Başkanımızın sözüdür, AB Cumhuriyet'in kurulduğu günden itibaren en büyük çağdaşlaşma projesidir. Ve bugüne dek yaptığımız her reform, attığımız her adım bizi AB standartlarına biraz daha yaklaştırmıştır. Biz bugün Körfez Birliği'nde, Arap Birliği'nde, Latin Amerika Birliği'nde, Avrupa Konseyi'nde gözlemci olarak yer alıyoruz. Ayrıca Afrika Birliği'nin üç stratejik ortağından birisiyiz. Üye olmadığımız birçok uluslararası birlikte gözlemci olarak bulunuyoruz. Şangay Beşlisi'ne üye olmamızın kime ne zararı var? İkisi birbirine alternatif değil. Bizim üye olmak istediğimiz bir AB var, öte yandan gözlemci ülke olabiliriz dediğimiz bir Şangay Beşlisi var. Bu ikisi birbirine alternatif olmadığı gibi olsa olsa tamamlayıcı olur.

AB'YE DESTEK BÜYÜK
AB'nin Türkiye'ye ilişkin tavrı yekpare mi, destek veren veya vermeyen bloklardan mı söz edilebilir?

AB üyeliğine Yunanistan da dahil olmak üzere destek veren çok ülke var. Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan bir-iki ülke var ve onların sesi daha çok çıkıyor. Amerika'da bir makale çıkar kimileri onu alıp 'ABD böyle dedi' diyerek sunar. Veya Avrupa Parlamentosu'ndan bir parlamenter bir konuşma yapsa 'Avrupa Parlamentosu şu açıklamayı yaptı' şeklinde gündeme getirmeye çalışanlar oluyor. Almanya'nın tutumu başından bu yana belli ama tavrın yumuşadığını görüyoruz. Hepimizin odaklanması gereken reformları nasıl yapabiliriz, yeni fasılları nasıl açtırabiliriz ve müzakereleri ne şekilde tamamlayabiliriz olmalıdır.


10 yıl önce